ABD güçleri Doğu Akdeniz'de ne gizliyor?

Güç dengesi İsrail'in lehine dönse de Hamas gerilla savaşında uzman

Doğu Akdeniz'de dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'dan havalanan bir Amerikan savaş uçağı (AFP)
Doğu Akdeniz'de dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'dan havalanan bir Amerikan savaş uçağı (AFP)
TT

ABD güçleri Doğu Akdeniz'de ne gizliyor?

Doğu Akdeniz'de dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'dan havalanan bir Amerikan savaş uçağı (AFP)
Doğu Akdeniz'de dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'dan havalanan bir Amerikan savaş uçağı (AFP)

Tarık eş-Şami 

ABD Başkanı Joe Biden, bir yandan İsrail'i Gazze Şeridi'nin yeniden işgal edilmesine karşı uyarıp orada bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına giden yolun gerekliliğine ve sivillerin korunmasının önemine vurgu yaparken, diğer yandan Tel Aviv'in kendisini savunma hakkını ve Gazze'deki Hamas hareketinden kurtulmanın gerekliliğini vurguladı.

Bu durum, ABD'nin Ortadoğu'da konuşlandırılan kuvvetlerinin ateş gücünü neden iki katına çıkardığını gayet iyi açıklıyor.

Peki bu gücün boyutu ve amacı ne?

Yakında beklenen askeri çatışmadaki diğer tarafların yetenekleri neler?

Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ni çevreleyen İsrail kasabalarına gerçekleştirdiği saldırının ardından ABD yönetimi, İsrail'in tüm silah ve mühimmat ihtiyacını karşılama kararı aldı.

Kuşkusuz bu, İsrail'in Hamas'ın füze saldırılarından korunmasına ve Tel Aviv'in gerçekleştirdiği ve Washington tarafından desteklenen kara harekâtının kolaylaştırılmasına büyük ölçüde yardımcı olacaktır.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Demir Kubbe füze savunma sistemi için İsrail'e önleyici füzeler gönderdi.

Bununla beraber, Gazze gibi yoğun nüfuslu şehirlerdeki çatışmalarda sivil kayıp olasılığını azaltmak için tasarlanan yaklaşık 110 kilogram ağırlığındaki küçük çaplı bombaların yanı sıra, Hamas'ın son yıllarda herhangi bir İsrail kara saldırısı beklentisiyle inşa ettiğine inanılan derin tünelleri havaya uçurmak ve yıkmak için top mermileri ve diğer delici mühimmatlar da gönderildi.

ABD tarafından sağlanan Demir Kubbe mühimmatının İsrail'in talep ettiğinden çok daha yüksek olması muhtemel. Zira şu ana kadar gönderilenler devam edecek askeri yardım paketinin sadece bir parçası.

Söz konusu askeri yardım paketi, sıradan bir bombayı, kuvvetlerin mühimmatı sadece düşürmek yerine hedefe yönlendirmesini sağlayan akıllı bir bombaya dönüştüren küçük çaplı bombaları da içerecek.

Caydırıcılık hedefi

Ancak bu yardım, bir başka hedefe, yani İsrail ile Hamas arasında beklenen savaşın daha da genişlemesini engellemeye yetmedi.

İşte bu nedenle Pentagon, İran'ı ve bölgedeki silahlarını daha geniş bir bölgesel savaşa girmekten caydırmak için Doğu Akdeniz'de ve bölgede konuşlandırılan kuvvetlerinin ateş gücünü hızla ikiye katladı.

New York Times'a göre bu durum Washington'u, İsrail'i ve ABD çıkarlarını savunmak için hava saldırıları düzenlemeye sevk edebilir.

En yeni ve en büyük Amerikan uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un İsrail kıyılarına gelişi, görünüşe göre yeterli caydırıcılığı sağlamak için yeterli değildi.

Bu nedenle ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, önümüzdeki birkaç gün içinde gelmesi beklenen ikinci uçak gemisi Dwight D. Eisenhower'ı ABD'nin doğu kıyısından doğu Akdeniz'e göndermeye karar verdi.

ABD Hava Kuvvetleri, uçak filosu sayısını ikiye katlamak için Körfez bölgesine başka saldırı uçakları da gönderdi.

Ayrıca istihbarata yardımcı olmak ve bazı ABD'liler de dahil olmak üzere Hamas tarafından tutulan yaklaşık 150 rehinenin bulunmasına ve kurtarılmasına yardımcı olmak için her türlü operasyonu planlamak üzere İsrail'e özel harekât kuvvetlerinden oluşan bir ekip sevk etti.

ABD'li askeri analistler, Biden yönetiminin Ukrayna'daki savaşın yanı sıra Çin'den gelen uzun vadeli tehditlere odaklanmak yönündeki hedefi doğrultusunda, Irak ve Afganistan'da yıllardır süren savaşların sona ermesiyle bölgedeki ABD askeri varlığının azalmasının ardından, ilave kuvvet konuşlandırmasının bölgedeki Amerikan gücünü en azından geçici olarak yeniden canlandıracağına inanıyor.

Uçak gemilerinin önemi

Uçak gemilerinin önemi, çeşitli seçenekler sunmaları, birincil komuta ve kontrol operasyon merkezleri olarak hizmet vermeleri ve bilgi savaşı yürütebilmelerinden kaynaklanıyor.

ABD'ye ait uçak gemilerinde Hawkeye Havadan Erken İhbar ve Kontrol (HEİK) uçağı bulunuyor. Bu uçak sayesinde füzeler fırlatıldığında erken uyarı sistemi devreye giriyor ve 7 metre çapındaki disk şeklindeki radarlar tarafından tespit edilebiliyor.

Uçak gemileri, hava sahasını izliyor, yönetiyor ve yalnızca düşman uçaklarını tespit etmekle kalmıyor, aynı zamanda Amerikan uçaklarının ve kuvvetlerinin hareketlerini de yönetiyor.

İsrail Demir Kubbesi'nin sorumlularının açıklamalarına göre askeri liderlik, ABD kuvvetleriyle veri alışverişinde bulunarak Demir Kubbe'yi ABD hava savunma sistemine entegre etmeyi planlıyor.

Uçak gemileri, düşman uçaklarını önleyebilen veya hedefleri bombalayabilen F-18 Hornet savaş uçakları için yüzen hava üsleri olarak tanımlanıyor.

Uçak gemilerine eşlik eden muhripler ve kruvazörler seyir füzesi fırlatabilirken, bazıları uzun menzilli füzeleri önleme yeteneğine de sahip.

Uçak gemileri ayrıca yoğun bakım üniteleri bulunan hastaneler, acil servis odaları, sağlık görevlileri, cerrahlar ve doktorlar da dahil olmak üzere önemli insani yetenekler sağlayabilir.

Gemide bulunan helikopterler ise hayati önem taşıyan malzemeleri veya mağdurları hava yoluyla taşımak için kullanılıyor.

USS Gerald R. Ford

ABD Donanması internet sitesine göre, iki nükleer güç motoruyla çalışan ve 18 milyar dolar değerindeki uçak gemisi USS Gerald R. Ford, ABD Donanması'nın bugüne kadarki en yeni ve en gelişmiş uçak gemisi.

Dünyadaki diğer tüm askeri güçlerden daha üstün yeteneklere sahip olan gemi, Tomahawk füzelerini fırlatma kapasitesine sahip dört destroyeri (USS Thomas Hudner, USS Ramage, USS Carney ve USS Roosevelt) içeriyor.

USS Gerald R. Ford ayrıca olası bir çatışma durumunda İran'ın İsrail'e yöneltebileceği her türlü uzun menzilli füze saldırısına karşı koyma yeteneğine de sahip.

2017 yılında hizmete giren USS Gerald R. Ford, şimdiye kadar yapılmış en büyük savaş gemisi olarak öne çıkıyor.

337 metre uzunluğunda, 78 metre genişliğinde ve 76 metre yüksekliğinde olan gemi, beşinci nesil F-35 uçakları, F-18 Super Hornet uçakları, gelişmiş E-2D Hawkeye HEİK uçağı, EA-18G Growler elektronik saldırı uçağı ve MH-60 helikopterleri de dahil olmak üzere 90'a kadar uçak taşıyabiliyor.

Bunların yanı sıra gemide bir dizi insansız hava aracı (İHA) da bulunuyor. Gemideki tüm operasyonları yürütmek için, destek personeli de dahil olmak üzere 4 bin 500'den fazla mürettebata ihtiyaç duyuluyor.

Adını eski ABD Başkanı Gerald Ford'dan (1974-1977) alan uçak gemisi, boyutuna rağmen oldukça esnektir. Azami hızı 56 km/saat üzerine ulaşarak daha küçük gemilerin hızına yetişebilmesini sağlıyor.

Bunun nedeni, ABD'deki önceki nesil uçak gemileri olan Nimitz sınıfı uçak gemilerine göre yüzde 250 daha fazla elektrik kapasitesi sağlayan iki nükleer reaktörünün ürettiği enerjidir.

ABD'nin en büyük uçak gemisi şu anda Doğu Akdeniz'de bulunuyor (AFP)
ABD'nin en büyük uçak gemisi şu anda Doğu Akdeniz'de bulunuyor (AFP)

Askeri gücün sembolü

ABD'nin askeri gücünün önemli bir sembolü olan uçak gemileri, bir kruvazör, dört muhrip ve bir ikmal gemisinden oluşan saldırı grubuyla her zaman savunma koruması altında hareket eder. Hatta bazen gruba bir veya daha fazla denizaltı eşlik eder.

USS Gerald R. Ford'un, savaş uçakları ve İHA'lara karşı kullanılan orta menzilli Sea Sparrow hava savunma füzesi cephaneliği bulunuyor.

Gemide gemisavar füzeleri engellemek ve vurmak için kullanılan füzelerin yanı sıra zırh delici mermileri ateşlemek için kullanılan Phalanx silah sistemi de bulunuyor.

Gemi ayrıca, hava trafik kontrolüne ve navigasyona yardımcı olabilecek gelişmiş radarlar da içeriyor.

USS Gerald R. Ford uçak gemisi ve saldırı grubu, taşıdığı muazzam ateş gücüne ek olarak, dinleme, gözetleme ve casusluk gibi bir dizi başka görevi de yerine getiriyor.

Ayrıca gemide çok büyük bir silah stoğu var. Dolayısıyla bu görev için onu seçmek, İsraillilerin Gazze Şeridi'ni işgal etmeden önce gerekli bilgileri elde etmelerine yardımcı olacaktır.

Geminin bölgeye gönderilmesi, öncelikle İran ve Hizbullah'ı Hamas hareketini desteklemek için bir savaşa girmekten caydırmayı da amaçlıyor.

USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisi

ABD Donanması internet sitesi, USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisini ABD Donanması'nın en iyi beş yıldızlı uçak gemisi olarak tanımlıyor.

Çünkü bu gemi, deniz güvenlik operasyonları, seferi kuvvet projeksiyonu, ileri deniz varlığı, kriz müdahalesi, deniz kontrolü, caydırıcılık, terörle mücadele, bilgi operasyonları ve güvenlik iş birliğini içeren çok çeşitli esnek görev yetenekleri sağlıyor.

Nükleer enerjiyle çalışan ve beş bin denizcinin görev yaptığı USS Dwight D. Eisenhower'ın yaklaşık bir hafta sonra Doğu Akdeniz'e varması bekleniyor.

1977 yılında çalışmalarına başlayan gemi, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal etmesinden sonra ilk kez 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı'nda Kuveyt'i kurtarmak için askeri operasyonlara katıldı.

USS Gerald R. Ford uçak gemisinden havalanan bir helikopter (AFP)
USS Gerald R. Ford uçak gemisinden havalanan bir helikopter (AFP)

Güçlendirilmiş hava kuvvetleri

ABD Hava Kuvvetleri, Arap Körfezi bölgesine ilave kara saldırı uçağı göndererek F-15 Eagle, F-16 Fighting Falcon ve A-10 filolarının sayısını iki katına çıkardı.

Yetkililer, her uçak gemisindeki dört F-18 filosuyla birlikte ABD'nin 100'den fazla saldırı uçağından oluşan bir hava filosuna sahip olacağını söyledi.

Gerekirse daha fazla savaş uçağı eklemeye hazır olduğunu açıklayan Pentagon, ABD Hava Kuvvetleri'nin halihazırda Suriye başta olmak üzere insanlı ve insansız operasyonlar yürütmek üzere bölgede büyük bir hava kuvveti bulundurduğunu bildirdi.

Geçen hafta, ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 uçağına, Suriye'de görev yapan ABD kara kuvvetlerine tehdit oluşturan bir Türk İHA'sını düşürme emri verilmişti.

ABD'li yetkililer, şu anda Doğu Akdeniz'de ek güçlerin konuşlandırılmasının, İran'ı, Suriye'yi veya Hizbullah gibi İran destekli herhangi bir vekil grubu çatışmaya katılmaktan caydırmayı amaçladığını belirtti.

Pentagon ve ABD istihbarat yetkilileri, Lübnan'daki Hizbullah güçlerini yakından takip ederken, Irak ve Suriye'deki İran destekli milisler, her iki ülkede de konuşlu ABD askeri personeline periyodik olarak saldırılar düzenliyor.

Ancak ABD'nin İsrail'e yönelik yardımı, bilgi desteği ve gerektiğinde mühimmat ve silah sağlanması çerçevesinde kalacak.

Zira ABD'nin asıl amacı, İran'ı ve onun vekillerini Tel Aviv ile Hamas arasındaki savaşa girmekten caydırmak.

Peki savaşın ana taraflarından her birinin gücü ne?

İsrail ordusunun gücü

ABD, İsrail'in dünyanın en iyi askeri ordularından birine sahip olduğunu düşünüyor.

Ancak Türkiye, Mısır ve İran'ın ardından bölgenin dördüncü büyük ordusu olan İsrail, küresel güç sınıflandırmasında dünyada 18'inci sırada yer alıyor.

İsrail ordusu, uzun süredir ABD'nin desteğinden yararlanıyor.

Öyle ki ABD'den füze savunma teknolojisine yönelik 500 milyon doların yanı sıra, ABD Kongresi tarafından onaylanan yıllık 3,3 milyar dolar askeri yardım aldı. İsrail askeri bütçesinin büyüklüğü ise yaklaşık 23,4 milyar doları buluyor.

İsrail'in aktif hizmette yaklaşık 170 bin askeri var. Washington'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'ne göre, Gazze'de yaklaşan savaş için yaklaşık 360 bin yedek asker, yani tahmini kapasitenin dörtte üçü çağrıldı.

İsrail ordusunun elinde bini Merkava olmak üzere bin 760 ana muharebe tankı, bin 200 zırhlı personel taşıyıcı, 530 topçu, 240 çoklu roketatar ve bir grup başka silah ve gözetleme sistemi bulunuyor.

Deniz kuvvetlerinde ise beş denizaltı, üç çıkarma gemisi, bir deniz komando birliği ile 45'e yakın devriye botu ve diğer savaş botları bulunuyor.

Ancak İsrail'in sahip olduğu en güçlü birliği hava kuvvetleri. İsrail Hava Kuvvetleri, F-35 dahil 350 savaş uçağına sahip.

İsrail'in ayrıca F-15 ve F-16 uçakları, yaklaşık 126 helikopteri ve Apache gibi 48 saldırı helikopteri bulunuyor.

İsrail, çeşitli destekleyici rollerde, bir grup füze ve füzesavar sistemine ek olarak Heron silahlı insansız hava aracı da dahil olmak üzere çok çeşitli silahlı ve silahsız insansız hava araçlarına sahip.

Ayrıca elinde 160 km'ye kadar menzile sahip uzun menzilli Patriot ve kısa menzilli füzelerin yanı sıra, Hamas'ın Gazze'den fırlattığı roketlere karşı koyan Demir Kubbe olarak bilinen füzesavar sistemi de bulunuyor.

İsrail uzun süredir ilan edilmemiş bir nükleer silah programını sürdürüyor. Silah Kontrolü ve Nükleer Silahların Yayılması Merkezi'ne göre İsrail'in denizaltılarına yüklenebilecek 90 nükleer bombası var.

Hamas'ın askeri gücü

1987 yılında Filistinli Şeyh Ahmed Yasin tarafından siyasi bir hareket olarak kurulan Hamas'ın askeri ideolojiye sahip silahlı bir kolu da bulunuyor. Ancak söz konusu askeri kanadı 1990'ın sonlarında kuruldu.

Hamas'ın elinde herhangi bir kuvvet, konvansiyonel silah, ana muharebe tankı, top ve savaş gemisi yok. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün tahminlerine göre savaşçı sayısının 15 ila 20 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.

Tel Aviv ise bu sayının gerilla savaşı ve taktikleri konusunda uzman yaklaşık 30 bin kişi olduğunu tahmin ediyor.

Hamas'ın cephaneliğinde temel el silahlarının yanı sıra bir dizi kısa menzilli füzenin de bulunduğu biliniyor.

Hamas'ın elinde Rusya yapımı Kornet platformu ve İran'ın Fecr tanksavar silah ailesi ile 185 mil menzile sahip İran menşeli Fatih 110 balistik füzeleri bulunuyor.

Hamas'ın elinde saldırı tüfekleri, ağır makineli tüfekler, roket güdümlü el bombaları ve tanksavar silahlarının yanı sıra, uzun menzilli keskin nişancı tüfekleri ve geçmişte olduğu gibi tuzaklar ve intihar bombacıları da yer alıyor.

İsrail'in geniş bir füze savunma ağı olmasına rağmen Hamas, yerel olarak üretilen füzelerden oluşan büyük bir stok oluşturdu.

İsrail istihbaratı bu sayının 2021'de yaklaşık 30 bin füze olacağını tahmin ediyor. Analistler, Hamas'ın hedefleri daha isabetli vurabilecek güdümlü füzeler geliştirdiğine dair henüz bir kanıt bulunmadığını söylüyor.

Ulaşım konusunda Hamas savaşçılarının cip, küçük kamyon ve motosiklet gibi hafif, hızlı hareket eden araçları kullandıkları biliniyor.

Hamas'ın operasyon yöntemi, Gazze sınırının altındaki tünelleri kullanarak patlayıcı cihazlar yerleştirmek ve İsrail'e belirli saldırılar gerçekleştirmek olarak özetlenebilir.

Bunlardan en sonuncusu, Tel Aviv'deki resmi verilere göre 7 Ekim'de bin 400 İsraillinin ölümüne yol açan sürpriz saldırıydı.

Dolayısıyla çatışma, güçlü, modern, teknolojik açıdan üstün bir askeri güç ile küçük, yetersiz donanıma sahip, ancak motivasyonu yüksek, geleneksel bir güç arasındadır.

Hizbullah füzelerinin gücü

Hamas saldırısından bu yana Hizbullah ile İsrail arasında sınırlı bir çatışma yaşandı, ancak büyük çaplı bir saldırı olmadı.

Ancak Hizbullah, İsrail için endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah, 100 bin savaşçısıyla övünse de diğer tahminler Hizbullah güçlerinin bu sayının yarısından az olduğunu gösteriyor.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ne (CSIS) göre Hizbullah'ın çoğu küçük, taşınabilir, güdümsüz karadan karaya füzelerden oluşan devasa bir cephaneliği var.

ABD, Hizbullah'ın ve Lübnan'daki diğer silahlı grupların yaklaşık 150 bin roket ve füzeye sahip olduğunu tahmin ediyor.

Diğer yandan Hizbullah, hassas güdümlü füzeler geliştirmek için çalışıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam
TT

İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam

İbrahim Hamidi

Şam günlükleri bir borsa gibi. Kalp atışları yükseliyor ve düşüyor. Şantiye işe başladı. Yeniden inşa mücadelesi başladı. Göstergelerin istikrar kazanması zaman alacak ama ilerleme var. Şehir, hayallere ve beklentilere yer açmak için sabrı benimsiyor.

Birkaç gün önce ziyaret ettiğim Şam, rejimin devrilmesinden sonra ziyaret ettiğim şehir değildi. Çok şey değişti, bazıları ise aynı kaldı. Suriyeliler gerek geçen yılın sonlarındaki gerekse ateş ve savaş yıllarındaki geniş beklentilerinin yörüngesinde dönmeye devam ediyorlar.

Geçtiğimiz yılın sonlarında şehir karanlıkta uyuyordu ama halkı uyumuyordu. Şam’da şenlik havası vardı. Rejimin devrilişinin mutluluğu, yıllarca veya on yıllarca süren sürgünden sonra birçok kişinin şehirlerine ve ailelerine dönüşünün sevinci yaşanıyordu. O zamanlar danslar Barada Nehri kıyılarına taşıyor ve yasemin şehrinin ağaçlarına yuva yapıyordu. Şarkılar arasında bir ses, “Başını kaldır, sen özgür bir Suriyelisin” şarkısını söyleyerek sürgünden dönen birini selamlıyordu. Bu şarkıyı ancak ülkesine dönen başka birini selamlayan bir başka şarkı ve sarılma bölüyordu.

Geceyle gündüz bir olmuştu. Bir kutlama karmaşası vardı. Duygular coşkuluydu. Şehir geri dönenlerle anlaşıp onları bağrına basıyordu. Zamanlamalara vakit yoktu, gözyaşları sel olmuş akıyordu. Trafik ışıkları ve onlara uyan yoktu, polis arabaları yoktu, trafik kuralları yoktu. Geç saatlere kadar ayakta kalınıyordu. Gecelerin elektriksiz olmasını, karanlıkta dans etmeyi herkes kabullenmişti. 

Yaşlı şehre kur yapılıyordu. Sokaklardaki ve binalardaki çatlaklara övgüler düzülüyordu. Gri gazlara kucak açılıyordu. Ne hesap sormaya vakit ne de hesap sorma niyeti vardı. Şehrin sokaklarında tezgahların ve kokuların yarattığı karmaşa kabullenilmişti. Tek şey, önemli tek husus, rejimin devrilmesine sevinmekti. Bunlar pek çok kişinin 54 veya 61 yıldır beklediği anlardı. Tarihi anların gücü karşısında her şey kabul edilebilirdi.

Hedefler ve beklentiler büyüktü, hayaller engindi, duygular coşkuluydu. Kasiyun Dağı’nın zirvesi randevu ve buluşma yeriydi, kafelerde seminerler düzenleniyordu. Siyasetçiler geri dönmüştü, aktivistler geri dönmüştü, devrimciler geri dönmüştü. Esed rejimi muhalifleri, Esed sonrası rejimi kurmak için geri dönmüşlerdi. Herkesin ülkenin geleceğine dair kendi vizyonu ve yeni Suriye'nin inşasındaki rolüne dair kendi düşüncesi vardı. Herkesin, kanlı on yılların, ağır on yılların saniyelerinde, birçoğunun kanıyla, yarasıyla çizdiği bir ülke haritası vardı. Herkesin “sessizlik cumhuriyeti”ndeki hücrelerinin tavanlarına, göç dalgaları ile yerinden edilenlerin çadırlarının deliklerine bakarak kurduğu kendine özgü hayalleri vardı. Ölüm botlarında boğulmaktan kurtulan herkesin, Suriye'nin bir kıyısından diğerine geçmekte kullanacağı bir botu vardı.

Şimdi Şam farklı. Şehir daha düzenli. Hizmetler daha ulaşılabilir. Polis ve güvenlik var. Kurumlar ve bakanlıklar çalışıyor. Şehir eski adetlerine döndü. Ve halkı ritmini yeniden buldu. Kafelerde, sokaklarda ne bir kutlama ne de bir şarkı var. Devrim marşları kayboldu. Şehrin göğünde ve pencerelerinde daha fazla ışık ve elektrik var. Adetler Şam sokaklarına sızdı.

Hizmetler daha iyi. Kurumlar çalışıyor. Elektrik artık evleri ve lambaları daha uzun süre ziyaret ediyor. Şehir arabalarla dolu. Trafik memurları trafiği organize ediyor. Trafik ışıkları yeniden yanıyor. Sürücüler ve yayalar onların komutlarına uyuyor.

Maaş ve döviz bürolarının önünde kuyruk var. Açlara ve yoksullara hizmet veren fırınların önünde bir sıra uzanıyor. Geçen yılın sonunda olduğu gibi güvenlik açısından durumları belirsiz olup bir çözüm arayanların oluşturduğu kuyruklar artık yok.

İnsanların kaygıları ve dertleri geri döndü. Hayat pahalılığı var. Emeklilerin maaşları kesildi, kamu çalışanları işten çıkarıldı. Şam çevresinde ve Suriye'nin batı ve güneyindeki güvenlik durumuyla ilgili endişeler yeniden gündemde. Beklentiler potansiyelin üzerindeydi. Rüyalar zamandan daha hızlıdır. Son haftalardaki birkaç sınavla insanlar dünyaya geri döndü. Tükenmiş, çökmüş, kuşatılmış bir ülke aylar içinde toparlanamaz. Şam Kılıcı’nın önünde çekilen bir fotoğraf, Amerikan “yaptırım kılıcı”nın darbelerinden kurtulmaya yetmiyor.

Şam aşağıdan böyle görünüyordu. Yukarıdan bakıldığında ise artık çehresi belirgin. Anayasal Beyanname yayımlandı. Siyasi sistem netleşti; beş yıllık geçiş süreci ile bir başkanlık sistemi. Hükümet kuruldu. Heyet Tahrir eş-Şam önemli bakanlıkları elinde tutarken, diğer bakanlıkları siyasi nüfuzu olmayan teknokratlara bıraktı. Mezhepsel kota olmaksızın etnik, dinsel ve mezhepsel tüm bileşenlerden bakanlar hükümette yer aldı. Tablo, yasama organının oluşturulmasıyla tamamlanacak.

Siyasetçilere ve siyaset yapmak isteyenlere mesaj ise açıktı. 29 Ocak Zafer Günü’nde verilen bu mesaj, askeri, siyasi ve sivil bütün devrimci örgütleri ve oluşumları feshediyordu. Yani siyasi partilere, siyasi bloklara yer yok.

Yukarının önceliği güvenliğin sağlanması ve ekonominin iyileştirilmesidir. Diyalog veya silahlı çatışma ya da uzlaşmalar yoluyla örgütlerin dağıtılması ve yeni Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi yoluyla güvenliğin sağlanmasıdır. Nitekim böyle de oldu. Hristiyanlar, Dürziler ve Kürtler artık “devlet şemsiyesi” altında kendi bölgelerini koruyorlar. Kıyı kesimindeki Alevilerin durumu ise ayrı bir konu. Rejim kalıntılarının isyanı yeni rejim için dahili ve İran'ın arkasında olduğu harici bir sınavdı. Güvenlik mensuplarının öldürüldüğü planlı bir askeri ayaklanmayla başladı ve yaraları hâlâ açık olan kanlı katliamlarla sona erdi.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre hükümetin yapısı ve bakan tercihleri, ekonominin iyileştirilmesinin bir öncelik olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının anahtarı olduğunu gösteriyor. Arap, bölge ve Avrupa ülkeleri Şam'a el uzattı. Şam'ın müttefiki olan bütün ülkeler, çarkın hızla dönmesi için seferber olmuş durumda. ABD yaptırımları ekonomiyi canlandırmaya yönelik katkıları sınırlandırıyor. Washington bu konuda ikiye bölünmüş durumda; bir grup, yeni Suriye hükümetini “el-Kaide benzeri” olarak görüyor. İkincisi, yeni hükümetle adım adım etkileşime geçmeye hazır.

İkinci grubun taraftarları Şam'a, Şam'ın bazılarını kabul etmenin zor, hatta imkânsız gördüğü sekiz maddelik bir talep listesi sundular. Bu zor talepler, Filistinli fraksiyonların siyasi faaliyetleri ve Suriye'deki bazı kişilerin sınır dışı edilmesiyle ilgiliydi. ABD'nin taleplerine yazılı bir mektupla yanıt veren Şam, Birleşmiş Milletler'de yeni Suriye bayrağını çekmek üzere New York'a, ardından Dünya Bankası toplantılarına katılmak üzere Washington'a bakan düzeyinde yapacağı ziyarete güveniyor.

Şam sokaklarındaki durum, kiliselerde, camilerde, kafelerde sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici

Zaman kılıç gibidir, halk “kurtuluş mucizesini” takdir eder, boş cepler ise mucizeler bekler. Alarm zili çalıyor. İş adamları ve bakanlar, yurtdışındaki işlerini ve kazanımlarını bırakarak kurumlara yerleştirilen bombaların imha edilmesine, kuruluşlardaki düğümlerin çözümüne katkıda bulunmak, “yaptırım kılıcı” altında yaşamanın alternatif yollarını aramak üzere ülkelerine dönmeye karar verdiler. Rejimin devlet kurumlarında işlediği katliamların boyutları geniş çaplı bir çalışmayla ortaya çıkarıldı.

Bakanlıkların başında teknokratlar ve uzmanlar var. Ama çok sayıda memurun bu bakanlıklar ve kurumlarla ilişiği kesildi. Yerlerine İdlib ve diğer güvenli bölgelerde kurulan eski otoritenin memurları getirildi. Eski memurların işten çıkarılması ile yerlerine gelen geçici ziyaretçi memurlar arasında çalışma saatleri kısa, tamamlanan işlerse az. Yaptırımları delme mücadelesi için gereken cephane yetersiz.

Gerileyen veya iyileşmeyen ekonomik durum ile güvenlik durumuna yönelik tehditler karışımı, içeride ve dışarıda yeni bir sınav için pusuda bekleyen gizli güçlerin beklediği bir fırsat. Karar vericiler ise bu bombayı etkisiz hale getirmek için çaba harcıyor.

Şam sokaklarındaki durum kiliselerde, camilerde, kafelerde, sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici. Şam'daki Hristiyan bayramlarının Genel Güvenlik unsurları tarafından korunması ve üst düzey siyasi ziyaretler rahatlama yaratan bir hamleydi. Başkentte kaçırma eylemlerine dair yayılan haberler ve söylentiler yahut ABD ve İngiltere'nin yaptığı seyahat uyarıları ya da Batılı başkentlerin diplomatlarının Şam'da uyumalarını engellemeleri ise korku yayıyor.

Bir haber yerinden edilmişleri ve mültecileri geri dönmeye teşvik ederken, bir diğeri gençleri göç etmeyi düşünmeye itiyor. Suriyelilerin yüreği her gün bir şeyler arasında gidip geliyor. Zorluklar çok. Şantiye kuruldu, yeniden inşa planı başladı, mayınları temizleme ve hayalleri gerçekleştirme mücadelesi başladı.