Washington, Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne çatışmayı "derhal" durdurma çağrısında bulundu

“Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri” insani yardım mekanizması oluşturuyor.

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında Darfur'da çıkan çatışmaların yol açtığı yıkımdan  (Arşiv - AFP)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında Darfur'da çıkan çatışmaların yol açtığı yıkımdan  (Arşiv - AFP)
TT

Washington, Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne çatışmayı "derhal" durdurma çağrısında bulundu

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında Darfur'da çıkan çatışmaların yol açtığı yıkımdan  (Arşiv - AFP)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında Darfur'da çıkan çatışmaların yol açtığı yıkımdan  (Arşiv - AFP)

ABD, 'Hamideti' lakaplı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalo liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) Sudan'ın çeşitli yerlerindeki “sivil mahalleleri bombalamayı derhal durdurmaları ve sivilleri korumaları” çağrısında bulundu.

ABD’nin Hartum'daki büyükelçiliğinin Facebook sayfasında dün (Perşembe) yayınlanan açıklamada, Sudan ordusuna ve HDK’ya, "çatışmaların derhal durdurulması ve bu çatışmadan müzakere yoluyla çıkmak için görüşmelere geri dönülmesi" çağrısı yapıldı.

Büyükelçiliğin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Bu çatışmaya ve Sudan halkının acılarına son vermenin zamanı geldi. Bu çatışmanın kabul edilebilir bir askeri çözümü yok. Her iki tarafın da kazanacağı zafer, ülkeye ve Sudan halkına dayanılmaz kayıplar yaşatacaktır.”

ABD, HDK’nın Nyala, Güney Darfur, Omdurman'ın Karari banliyösü ve çevredeki bölgelerde Sudan halkının acısını daha da şiddetlendiren bombalama seviyesini artırdığına dair gelen güvenilir raporlardan derin endişe duyduğunu şu sözlerle ifade etti: “Bu pervasız savaş 6 aydan daha uzun bir süre önce başladı ve sivil kayıplara, milyonlarca kişinin yerinden edilmesine ve Sudanlı nesilleri etkileyecek muazzam acılara neden oldu. Bu çatışmanın hayal edilemeyecek yükünü çocuklar ve kadınlar çekiyor. Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında Nyala şehrindeki çatışmalara ve HDK’nın vatandaşları tehdit eden ve güvenli bir yere kaçmalarını engelleyen ve saldırı başlatmaya hazırlık amacıyla şehri kuşatmış olma olasılığına ilişkin raporlar mevcut.”

ABD, çatışmanın her iki tarafına da geçen mayıs ayında imzalanan Sivillerin Korunmasına İlişkin “Cidde Prensipleri Bildirgesi'ne” uyma çağrısında bulundu. ABD, “Engelsiz insani erişime izin verilmesi, sivillerin ve insan haklarının korunması ve uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmesi” çağrısı yaptı.

ABD Hazine Bakanlığı, geçtiğimiz eylül ayında Hızlı Destek Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Abdurrahim Dagalo ve ona bağlı kuruluşlara yaptırımlar uyguladı. Kendisinin ve ona bağlı milislerin Darfur bölgesindeki sivillere yönelik ihlallere karıştığına dair iddialar, bu yaptırım için gerekçe gösterildi. İslami Direniş Hareketi'ni (Hamas) finanse etmek ve bu hareketin fonlarına erişimini kolaylaştırmakla ve Sudan'da bulunan Er-Ruvvad Gayrimenkul Geliştirme Şirketi aracılığıyla kendi yararına bir kara para aklama ağına dahil olmakla suçlanan İslamcı iş adamı Abdulbasıt Hamza'ya da önceki gün yaptırımlar uygulandı. Hamza’nın başkalarıyla birlikte "uzun süredir terörü finanse ettiği ve El Kaide lideri Usame bin Ladin'in şirketleriyle bağlantısı" olduğu da ifade edildi.

ABD, kalıcı ateşkes sağlanması ve siyasi çözüm görüşmelerinin başlatılması için savaşın iki tarafı arasındaki müzakereleri “Cidde” platformu aracılığıyla kolaylaştırma konusunda Suudi Arabistan Krallığı ile birlikte çalışıyor. 

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ülkenin en büyük siyasi koalisyonu) yaptığı açıklamada, “çatışma bölgelerinde insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için ülke ve kuruluşların şeffaf ve adil bir şekilde çalışmalarını kolaylaştırmak” üzere bir insani yardım mekanizması kurulduğunu duyurdu. 

ÖDGB açıklamasında, "devlet otoritesinin yokluğu ve savaşın patlak vermesinin ardından oluşan idari boşluk nedeniyle, mevcut kurumların ve diğer kuruluşların artık gerektiği gibi etkili bir şekilde yardım sağlama becerisine ve verimliliğine sahip olmadığı" belirtildi.

Mekanizmanın temel görevlerinden biri gıda, sağlık ve nakit yardımına gerçekten ihtiyacı olanların tespit edilmesi ve sapma veya hata durumunda gerekli çözümlerin geliştirilmesidir. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre mekanizma ayrıca, ülke içinde yerinden edilmiş kişilere ve bölgedeki komşu ülkelere geçen mültecilere de insani yardım sağlamayı da amaçlıyor. Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin açıklamasına göre, devam eden çatışmalar nedeniyle 5,5 milyonu yerinden edilmiş kişi olmak üzere, 20 milyondan fazla Sudanlı gıda güvensizliği riskiyle karşı karşıya.



Türkiye, Afrika'daki varlığını silah ve ticaretle güçlendiriyor

Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
TT

Türkiye, Afrika'daki varlığını silah ve ticaretle güçlendiriyor

Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)

Sagir el-Haydari

Fransa'nın Afrika'daki nüfuzunun gerilediği ve Rusya ve Çin gibi diğer küresel güçlerin kıtada nüfuz mücadelesine girdiği bir dönemde, Türk diplomasisi, çok sayıda silah kullanarak kaynak zengini Afrika kıtasında daha geniş kapsamlı bir varlık gösterme arayışında kararlılıkla ilerliyor.

Türkiye, son dönemde Afrika ülkelerine Bayraktar İHA'ları gibi Türk askeri teçhizatı tedarik ederek verimli askeri ortaklıklar kurmayı başardı. Ancak iş bununla da bitmiyor, Ankara’nın, Afrika Boynuzu gibi bölgelerdeki ciddi krizlerin yatıştırılmasını sağlayan arabuluculukları da bulunuyor.

Bu çabaların bir parçası olarak geçtiğimiz günlerde düzenlenen Antalya Forumu'na, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud başta olmak üzere çok sayıda Afrikalı yetkili katıldı. Ne var ki Ankara'nın oynamaya başladığı ileri rollere rağmen Fransa gibi diğer güçlerin yerini alıp alamayacağı belirsiz.

Stratejik ortak

Aralık 2024'te Türkiye Etiyopya ile Somali arasında arabuluculuk yapacağını duyurdu ve bu adım iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesiyle sonuçlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anlaşmayı “tarihi” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Türkiye, Afrika'daki diplomatik varlığını önemli ölçüde pekiştirdi. Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında 12 olan büyükelçilik sayısı, 2022 yılında 44 büyükelçilik ve konsolosluğa yükseldi. Bu arada Ankara'daki Afrika diplomatik temsilcilikleri 2008'de 10 iken 2023'te 38'e çıktı.

Siyasi araştırmacı Taha Avdetoğlu, “Türkiye, Fransa gibi diğer sömürgeci ülkelerin aksine, Afrika kıtasındaki varlığını stratejik bir ortak olarak güçlendirmeyi başardı. Coğrafi konumu ve birçok alandaki uzmanlığından yararlanarak uzun vadeli ilişkiler geliştirdi, Afrika, Türkiye'nin jeostratejik çıkarları için önemli bir derinlik haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

fdghyjukı
Türkiye Afrika kıtasındaki varlığını stratejik bir ortak olarak güçlendirmeyi başardı (Reuters)

Avdetoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye'nin, askeri üs kurmuş olduğu Somali'de, enerji güvenliği ve petrol arama gibi birçok kanaldan nüfuzunu artırmaya çalıştığını da gözlemledik. Türkiye, Afrika'da nüfuzunu tesis etme konusunda zorlu meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Özellikle uluslararası alanda Türkiye’nin rolünden derinden rahatsız olan bir diğer büyük güç olan Fransa ile karşı karşıya geldi. Türkiye yumuşak diplomasiyle başarıya ulaştı, dolayısıyla özellikle kıtada elde edilen başarıların ışığında, Türk-Afrika ilişkilerinin Ankara'nın dış politikasında önemli bir yer tutacağına inanıyorum. Bu sadece siyasi ve ekonomik yakınlaşmayla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda savunma sanayi gibi hassas ve önemli bir alanı da kapsayacak.”

Nitekim Türkiye, birçok Afrika ülkesine askeri teçhizat temin etti ve Bayraktar İHA'ları şu anda kıta semalarında uçuyor. Bu adımların, Fransa'nın kıtadan güçlerini ve askeri teçhizatını çekmek zorunda kalmasının neden olduğu zararı telafi etme amacı taşıdığı düşünülüyor.

Ekonomik iş birliği

Türkiye'nin Afrika'ya olan ilgisi yeni değil. Ankara, 2005 yılında Afrika Birliği'nde daimi gözlemci statüsü elde etti ve o tarihten bu yana zorlu Afrika denkleminde kendine yer edinmeye çalışıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, 2008'den bu yana yaklaşık 30 Afrika ülkesini ziyaret etti ve kobalt ve uranyum gibi değerli madenlere ev sahipliği yapan kaynak zengini bu ülkelere yatırımların yönlendirilmesini istedi.

Avdetoğlu şunu da söyledi: “Türkiye, ekonomik iş birliğiyle Afrika'da ilişkiler kurdu ve güçlendirdi. Son yıllarda enerji ve altyapı yatırımlarını artırarak geniş bir diplomatik rol üstlendi. Afrika ülkelerinde yeni konsolosluklar açıldı, önemli insani yardımlar sağlandı, güvenlik ve askeri iş birliği arttı. Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret hacmi 2003 yılında 3 milyar dolar seviyesinden 2023 yılında yaklaşık 35 milyar dolara yükseldi.”

Genişleyen nüfuz

Afrika meseleleri konusunda uzman siyasi araştırmacı Muhammed Turşin ise, “Türkiye'nin Afrika'daki nüfuzu, birçok bölgesel güç gibi, giderek genişlemeye başladı. Ankara bu nüfuzu uzun yıllar boyunca burslar, yardımlar, yardım projeleri ve sivil toplumu destekleme yoluyla yumuşak diplomasiyi kullanarak oluşturdu” dedi.

Turşin, yumuşak diplomasinin Afrika'da Türkiye’nin nüfuzunu güçlendirme ve pekiştirmede başarılı olduğunu, son olarak Türkiye’nin, askeri ortaklıklardan yararlanarak Afrika ülkelerine Bayraktar gibi gelişmiş silah sistemleri tedarik etmeye başladığını sözlerine ekledi.

Turşin’e göre “Türk stratejisi askeri ve ekonomik boyutlara dayandı ve genellikle yumuşak diplomasiyi kullandı. Ankara, pek çok uluslararası güçten farklı bölgesel yönelimlere sahip ve her zaman kendi çıkarlarını ve ortaklık kurduğu ülkelerin çıkarlarını ön planda tutuyor.”

Türkiye, Fransa'nın Burkina Faso, Nijer, Mali gibi ülkelerden çekilmesinden faydalanmaya çalışarak, bu ülkelere askeri teçhizat temin etmeyi teklif etti. Bayraktar İHA'ların teslim edildiği Mali gibi bunlardan bazılarıyla anlaşmalar yapılmış durumda.

Sınırlı güç ve kapasite

Erdoğan, son döneminde ülkesinin Afrika ile ticaret hacmini 75 milyar dolara çıkarma arzusunda olduğunu dile getirdi. Ancak Rusya ve Çin gibi diğer bölgesel güçlerin de aynı şeyi yapmaya çabaladığı bir ortamda Ankara'nın bunu başarabileceği belirsiz.

Türkiye'nin Afrika'da yaklaşık 71 askeri ataşesi bulunuyor ve askeri satışları, insansız hava araçları ve diğer ekipmanlarla birlikte yaklaşık 328 milyon dolara yükseldi.

Nijeryalı siyasi araştırmacı Muhammed Aval, “Türkiye'nin gücü ve kapasitesi, Rusya gibi doğrudan çatışmalara dahil olmuş diğer ülkelerle karşılaştırıldığında sınırlı. Ancak Ankara'nın politikasının olumlu bir yönü de var; müdahalede bulunduğunda riskleri azaltması” dedi.

Aval, “Türkiye'nin ekonomik ve ticari alan ile sınırlı kalması, kendisi açısından olumlu bir nokta. Ancak askeri teçhizatını tanıtma hamlesi, ulusal güvenlikleri üzerindeki olumsuz etkilerinden zaten korkan diğer Afrika ülkelerinin öfkesini uyandırabilir” diye ekledi. “Özellikle Sahel bölgesinde yeni nesil yöneticilerin yükselişiyle birlikte Türkiye'nin Afrika'da yaşanan siyasal ve ekonomik değişimleri dikkatle ele alması gerektiğini” vurguladı.

.