Kraliyet Sarayından yapılan açıklamaya göre, Başkent Kuala Lumpur'daki Milli Saray'da bir araya gelen ve ülkedeki 9 eyaletin sultanlarından oluşan Yöneticiler Konferansı'nın aldığı kararla, Sultan İskender Malezya'nın yeni kralı oldu.
Malezya'nın 17. Kralı seçilen Sultan İskender'in döneminin 31 Ocak 2024 itibarıyla başlayacağı ve yeni görevini 5 yıl yürüteceği duyuruldu.
16. Kral Sultan Abdullah Şah ise eski Malezya Kralı Sultan V. Muhammed'in 2 yıllık görevinin ardından beklenmedik şekilde tahtını bırakması sonucu 24 Ocak 2019'da Yöneticiler Konferansı tarafından ülkenin yeni kralı olarak belirlenmişti.
Malezya kralının görevinin son bulmasının ardından toplanan Yöneticiler Konferansı, kendi aralarında verdikleri kararla yeni Malezya kralını seçiyor.
Kanunlar gereği Malezya Krallığı, Yöneticiler Konferansı üyesi 9 eyalet arasında dönüşümlü belirleniyor. Sırası gelen eyalet sultanı, yaşının küçük olması, konferans üyelerinin onayını alamaması ve tahta çıkmayı istememesi gibi istisnai durumlarda ülke krallığına geçemiyor.
Yeni Malezya Kralı, Yöneticiler Konferansı'nın bir aday üzerinde anlaşması, daha sonra da bu adayın oy çokluğuyla seçilmesiyle belirleniyor.
İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5157362-i%CC%87srailli-a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1l%C4%B1k-yanl%C4%B1lar%C4%B1-araplar%C4%B1n-s%C4%B1%C4%9F%C4%B1naklara-girmesini-bin-200-kez-engelledi
İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi
“Hayfa'da iyi bir ailenin evini temizlemek için işe geldik ama eve yaklaştığımızda sirenler çalmaya başladı. İnsanlar halk sığınağına koştu, biz de koştuk. Ancak oraya vardığımızda kapıyı kapattılar ve bu sığınağın sadece mahalle sakinlerinin kullanımı için olduğunu söyleyerek içeri girmemizi engellediler. Biz de büyük bir korku içinde dışarıda kaldık ve patlama seslerini duyduğumuzda dehşete kapıldık.” Tamra kentinden bir Arap temizlikçi dün İsrail medyasına maruz kaldıklarını bu sözlerle anlattı.
İş arkadaşı da aynı ifadeleri doğrulayarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır büyük bir evde çalışıyoruz ve ev sahipleri bize iyi davranıyor. Ancak bu ırkçılık karşısında şok olduk. Ev sahibi polisi aradı ve ona komşularının yasaları çiğnediğini söylediler. Bu ırkçıların nasıl davrandığını anladığında şok oldu. Yasalara göre her halk sığınağının, aynı mahalleden olsun ya da olmasın, İsrail'deki her insan için bir barınma yeri olduğunu, bunun önemli olmadığını söyledi.”
Bu iki kadının bilmediği şey, maruz kaldıkları şeyin münferit bir vaka olmadığı, İran füzelerinin on gün önce düşmeye başlamasından bu yana İsrail'de bin 200'den fazla benzer olayın meydana geldiği ve polise şikâyette bulunulduğuydu.
Hayfa'da sirenler çalarken bir sığınağa sığınan İsrailliler, 16 Haziran (AFP)
İsrail merkezli insan hakları kuruluşu Sivil Haklar Derneği'ne göre, savaş sırasında yayınlanan resmi belediye verileri bu olgunun artmakta olduğunu gösteriyor.
Bu olgunun bir parçası olarak, ‘nüfusun yüzde 12'sinin Arap olduğu Hayfa kentinde 175 vaka kaydedilirken, Arap nüfusun yüzde 7 olduğu Tel Aviv-Yafa'da 178, Arap nüfusun yüzde 40 olduğu Kudüs'te ise 600'den fazla vaka kaydedildi.’
Bariz ırk ayrımcılığı
İsrail'de sığınakların inşasının, hükümetin ve çeşitli bakanlıklarının sorumlu olduğu bariz bir ırk ayrımcılığı politikası içerdiği biliniyor. En büyük Arap şehri olan ve 80 binden fazla nüfusa sahip Nasıra'da, son savaşların hepsinde füze bombardımanına maruz kalmasına rağmen, bir tane bile halk sığınağı bulunmuyor.
İran'a karşı savaşın üçüncü gününde, yedi kilogram patlayıcı taşıyan bir İran insansız hava aracı (İHA) Nasıra'da Schneller mahallesinin kalbine düştü. Mucizevi bir şekilde patlamadı.
Patlayıcı uzmanları İHA’yı kontrollü bir şekilde patlatana kadar mahalle sakinleri tahliye edildi. Bununla birlikte, hemen yanında ve arazisi üzerinde inşa edilen Yahudi kasabası Nof Hagalil'de 25 halka açık sığınak bulunuyor.
Tel Aviv'de sirenler çalarken bir sığınağa yönelen İsrailliler, 19 Haziran (AP)
Savaşın ikinci gününde aynı aileden dört kişinin İran füzesiyle öldürüldüğü 40 bin nüfuslu Arap şehri Tamra'da sadece bir halk sığınağı bulunurken, bin 100 Yahudi'nin yaşadığı komşu kasaba Mitzpe Aviv'in sınırları içinde 13 halk sığınağı var.
Demokratik Cephe ve Arap Değişim Hareketi lideri Knesset üyesi Eymen Avde, iki gün önce X platformunda yaptığı paylaşımda, ‘siren çalındığı sırada korunaklı bir yere girişin engellenmesini suç sayan ve para cezasıyla cezalandırılacak bir yasa tasarısı’ sunacağını söyledi.
אנו עדים בימים האחרונים למספר מקרים מזעזעים של גזענות בזמן אזעקות, כמו זה שאירע היום בפתח תקווה.
אדם שמונע מאדם אחר להיכנס למרחב מוגן מסכן חיים. ואדם שעושה זאת ממניע גזעני מסכן גם את החברה כולה.
אגיש ביום ראשון הצעת חוק שתקבע: מניעת כניסה למרחב מוגן בזמן אזעקה תהפוך לעבירה… pic.twitter.com/tHOPHO9HVX
— איימן עודה أيمن عودة Ayman Odeh (@AyOdeh) June 20, 2025
Kan 11 televizyonu dün yayınladığı bir haberde, ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi olgusunu ortaya koydu. Şarku’l Avsat’ın Kan 11 televizyonundan aktardığı habere göre İsrail'de ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi gibi bir durum söz konusu. Bazı bölgelerde Yahudi vatandaşların da mahalle dışından geldikleri için sığınaklara girmelerine izin verilmiyor.
Bat Yam kentinde yaşayan Shuval Fuchs, komşu binada oturdukları için Yahudi vatandaşların kendisi ve beş Yahudi kadının sığınağa girmesini engellediğini anlattı. Fuchs, “Burada ulusal dayanışmadan bahsediyorlar. Bu bir yalan. Bencillik burada gelişiyor ve Araplara karşı var olan ırkçılığa katılıyor. Ben yedek kuvvetlerde askerim. Gazze Şeridi'nde görev yaptım. Ama bu bana yardımcı olmadı. Benim ve kadınların içeri girmesini engellediler ve biz de aşırı korku içinde dışarıda kaldık” şeklinde konuştu.