Siyahların Hayatı Önemlidir hareketi, Filistin'i destekliyor

"Beyaz polis memurlarının siyah yurttaşlara şiddetiyle, İsrail ordusunun Filistinli sivillere şiddeti arasında paralellik kuruluyor"

ABD'de binlerce kişi, başkent Washington'da 4 Kasım'da düzenlenen "Filistin'in özgürleşmesi, siyahların özgürleşmesidir" adlı protestoya katılmıştı (AFP)
ABD'de binlerce kişi, başkent Washington'da 4 Kasım'da düzenlenen "Filistin'in özgürleşmesi, siyahların özgürleşmesidir" adlı protestoya katılmıştı (AFP)
TT

Siyahların Hayatı Önemlidir hareketi, Filistin'i destekliyor

ABD'de binlerce kişi, başkent Washington'da 4 Kasım'da düzenlenen "Filistin'in özgürleşmesi, siyahların özgürleşmesidir" adlı protestoya katılmıştı (AFP)
ABD'de binlerce kişi, başkent Washington'da 4 Kasım'da düzenlenen "Filistin'in özgürleşmesi, siyahların özgürleşmesidir" adlı protestoya katılmıştı (AFP)

ABD'de ırkçılık karşıtı Siyahların Hayatı Önemlidir (Black Lives Matter -BLM) hareketi, Gazze'deki savaşta da Filistin'e destek veriyor.

ABD'de düzenlenen savaş karşıtı protestolara katılan BLM üyeleri, Washington yönetiminden Gazze'de ateşkesi sağlamasını ve İsrail ordusuna verdiği desteği sonlandırmasını talep ediyor. 

Michigan Üniversitesi'nden akademisyen  Derek Ide, Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamasında, BLM hareketinin ABD'deki Filistin yanlısı protestolar üzerindeki etkisini şöyle değerlendirdi: 

Kalabalıkların Filistin meselesini desteklemek için ikna edilmesinde BLM'nin son derece önemli bir ideolojik çalışma yaptığını düşünüyorum. Sokaklarda daha fazla kişi var ve bu kesinlikle siyah aktivistlerin, Filistinli gruplarla yürüttüğü örgütlenmenin bir sonucu.

Harvard Üniversitesi'nde ABD tarihindeki ırkçılık karşıtı hareketlerle ilgili çalışmalar yapan Sam Klug ise özellikle 20. yüzyılın ortalarında siyahların örgütlenmesiyle başlayan hareketlerin, Filistin'e desteğin artmasını sağladığına dikkat çekti. 

Akademisyen, ABD'de 1954-1968'de yürütülen Afro-Amerikan Sivil Haklar Hareketi'ni örgütleyen Şiddet İçermeyen Öğrenci Koordinasyon Komitesi'nin (Student Nonviolent Coordinating Committee -SNCC), özellikle 1967'deki Arap-İsrail Savaşı'nın ardından Filistin'e desteğini artırdığına işaret etti.

Klug, "Afro-Amerikan aktivist çevrelerde, Filistinlilerin ezilen bir halk olarak görülmesi daha yaygın hale geldi" ifadelerini kullandı. 

Tarihçi Ide ayrıca, 2014'te beyaz polis memuru Darren Wilson'ın, 18 yaşındaki siyah Michael Brown'u vurarak öldürmesinin ardından BLM'nin daha görünür hale geldiğini hatırlattı. Akademisyen, o yıl BLM öncülüğünde düzenlenen protestolarda, eylemcilerin polis şiddetine direnmek için Gazze'deki Filistinlilerden stratejiler aldığını da vurguladı. 

2020'de beyaz polis memuru Derek Chauvin'in 46 yaşındaki siyah George Floyd'u boynuna dakikalarca bastırarak öldürmesi de BLM öncülüğünde ABD'de yeni bir protesto dalgasını tetiklemişti.

Klug, ABD'de Filistin'e destek veren eylemcilerin, "beyaz polis memurlarının siyahlara uyguladığı şiddetle, İsrail ordusunun Filistinli sivillere karşı acımasız davranışları arasında paralellik gördüğünü" de vurguladı. 

Independent Türkçe



Arakçi UAEA ile görüşmelerin başlayacağını duyurdu

Arakçi'nin Telegram hesabından geçen hafta devlet televizyonuna verdiği röportajın fotoğrafı
Arakçi'nin Telegram hesabından geçen hafta devlet televizyonuna verdiği röportajın fotoğrafı
TT

Arakçi UAEA ile görüşmelerin başlayacağını duyurdu

Arakçi'nin Telegram hesabından geçen hafta devlet televizyonuna verdiği röportajın fotoğrafı
Arakçi'nin Telegram hesabından geçen hafta devlet televizyonuna verdiği röportajın fotoğrafı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan bir yetkilinin bugün İran'a görüşmeler için geleceğini, ancak nükleer tesisleri ziyaret etme planının olmadığını duyurdu.

İsrail'in haziran ayında 12 gün süren savaş sırasında İran'ın nükleer tesislerine ilk askeri saldırısını düzenlemesinden bu yana, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişleri, Ajansın Genel Direktörü Rafael Grossi, denetimlerin öncelikli gündem maddesi olduğunu belirtmesine rağmen İran'ın tesislerine giremedi.

İran, ajansı 31 Mayıs'ta yayınladığı sert kınama raporuyla saldırıların önünü açmakla suçladı. Raporun ardından 35 ülkeden oluşan ajansın yönetim kurulu, İran'ın nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülüklerini ihlal ettiğini açıkladı. Nükleer silah sahibi olma çabasını reddeden İran, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına bağlı olduğunu vurguladı.

Arakçi devlet televizyona yaptığı açıklamada, "Ajansla yeni iş birliği çerçevesi hakkında müzakerelerimiz pazartesi günü (bugün) yapılacak. Grossi'nin yardımcısının Tahran'a geleceğini daha önce açıklamıştım. Açık bir denetim programı yok. Yeni çerçeve üzerinde henüz bir anlaşmaya varamadık ve bu çerçeveye ulaşana kadar herhangi bir iş birliği başlamayacak. Bu yeni çerçeve kesinlikle parlamentonun yasasına uygun olacak" ifadelerini kullandı.

İran, geçen ay parlamentonun onayladığı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile iş birliğini askıya alan bir yasa çıkardı. Yasa, İran'ın nükleer tesislerinde yapılacak gelecekteki denetimlerin Tahran'daki Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin onayıyla yapılmasını öngörüyor.

İranlı bakan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir sonraki müzakere turu henüz belirlenmedi ve şu ana kadar hiçbir şey kesinleşmedi. Dolaylı müzakereler de henüz kesinleşmedi ve bu konuda hiçbir ülkeye kesin bir şey söylemiyorum.”

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Arakçi'nin açıklamaları, bazı İranlı kaynakların İran ile ABD arasında Norveç'in arabuluculuğunda müzakereler yapılabileceğine işaret etmesinin ardından geldi.

Arakçi, Avrupa'nın üçlü koalisyonu (Fransa, Almanya, İngiltere) tarafından “Snapbeack” mekanizmasının etkinleştirilebileceğine dair beklentileri bir kez daha düşürdü. “Avrupalılar bizim açımızdan nükleer anlaşmaya taraf değiller” dedi.

“Tutumumuz hala net; bizim açımızdan, BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönmek için ”Snapbeck” mekanizması söz konusu değil ve Avrupa böyle bir adım atamaz” ifadesini kullandı.

Arakçi, geçen hafta ilk kez dile getirdiği açıklamasını tekrarlayarak, “Avrupalılar, aldıkları tutum nedeniyle, bizim açımızdan artık nükleer anlaşmanın tarafları olarak görülmüyorlar. Elbette bu konuda teknik ve hukuki tartışmalar var, meslektaşlarım bu konuyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor. Diğer tarafla iletişimimiz devam ediyor ve müzakereler sürüyor” dedi.