Joe Biden'a 59 örgütten Şi Cinping çağrısı

"Şi Cinping ve hükümeti insan haklarına onlarca yıldır eşi benzeri görülmemiş ölçekte saldırıyor"

(AFP)
(AFP)
TT

Joe Biden'a 59 örgütten Şi Cinping çağrısı

(AFP)
(AFP)

Joe Biden'ın, Şi Cinping'le görüşmesinde Çin'in insan haklarına "saldırmasıyla" ilgili endişeleri gündeme getirmesi için 59 örgüt ABD Başkanı'na çağrı yaptı.

ABD ve Çin'in hızla gerileyen ilişkilerini istikrara kavuşturma amacıyla iki dünya liderinin gelecek hafta San Francisco'daki Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) forumunda ve etkinliklerin dışında, zirve görüşmeleri yapması bekleniyor.

Washington'ın 6 ay süren çabasının ardından kararlaştırılan bu görüşme, yaklaşık üç yıldır yapılan ikinci yüz yüze görüşme olacak. Öte yandan Pekin, Şi'nin zirveye katılıp katılmayacağını henüz teyit etmedi.

59 insan hakları örgütünden oluşan bir grup, görüşmeler öncesinde Biden'a yazarak toplantı sırasında "Pekin'in insan haklarında somut iyileştirmeler yapmamasına ilişkin endişelere öncelik vermesi" çağrısında bulundu.

Çin'deki komünist hükümet, yurttaşların haklarını alenen ihlal etmekle eleştirilirken bunlar arasında sivil toplum gruplarına yönelik baskılar, keyfi gözaltılar ve zorla kaybetmeler yoluyla muhalefeti bastırmak yer alıyor.

Geçen ay başka 50 ülkeyle birlikte ABD, Sincan bölgesinin kuzeybatısındaki Uygurların ve diğer azınlıkların haklarının ihlal edilmesinden duyduğu "derin endişeyi" dile getirmişti.

Son 10 yılda Uygurlara ve diğer etnik azınlık gruplara yönelik "insanlığa karşı suç" işlemekle suçlanan Pekin'in, kitlesel hapis, zorla çalıştırma, işkence ve cinsel saldırı gibi ihlaller uyguladığı geniş çapta iddia ediliyor.

Şi Cinping yönetimi, ABD ve diğer Batılı ülkelerin ortaya attığı soykırım iddialarını "yüzyılın yalanı" diye nitelendirerek rutin bir şekilde reddediyor.

Hak savunucuları mektupta "Şi Cinping ve hükümeti insan haklarına onlarca yıldır eşi benzeri görülmemiş ölçekte saldırıyor" dedi.

Başkan Biden, Şi Cinping'e insan haklarıyla ilgili tutumunuza dair güçlü mesajlar göndermek için eşsiz bir fırsata sahipsiniz ve bu da muhtemelen bu krizi durdurmada (ve belki de tersine çevirmede) etkili olacak.

Protestocuların, Çin'in haklarla ilgili siciline karşı gelecek hafta San Francisco'da gösteri düzenlemesinin beklendiği bildirildi.

Biden, aralarında Vietnam, Filipinler, Kanada ve Meksika'nın da yer aldığı diğer APEC liderlerini de ağırlarken hem o hem de Şi tribünlere oynayacak.

Washington, görüşmelerinin ardından iki tarafın da bazı mütevazı duyurular yapabileceğine ama ilişkilerdeki temel farklılıkların değişmeden kalacağına inanıyor.

Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde Çin Çalışmaları Başkanı Jude Blanchette, Associated Press'e şöyle dedi:

Burada olan şey iki tarafın endişelerini doğrudan paylaştığı, derinlemesine bir konuşma yapma girişimi fakat daha da önemlisi bu toplantı, yapıcı çalışmalarda daha fazla yer alma yönünde özellikle Çin sisteminde alan açıyor.

Independent Türkçe



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.