ABD neden İsrail ve Ukrayna'ya silah sağlayamıyor?

Gazze’de ve Ukrayna’da savaşın devam etmesi, Washington'un bazı mühimmat türlerindeki stoklarının tükenmesine yol açtı

Washington, Gazze'ye karşı savaşı sırasında İsrail'i silah ve mühimmatla destekledi (AFP)
Washington, Gazze'ye karşı savaşı sırasında İsrail'i silah ve mühimmatla destekledi (AFP)
TT

ABD neden İsrail ve Ukrayna'ya silah sağlayamıyor?

Washington, Gazze'ye karşı savaşı sırasında İsrail'i silah ve mühimmatla destekledi (AFP)
Washington, Gazze'ye karşı savaşı sırasında İsrail'i silah ve mühimmatla destekledi (AFP)

Tarık eş-Şami

Gerek İsrail'in Gazze'deki gerekse Rusya’nın Ukrayna'daki savaşları, Amerikan savunma sanayiinin uzun süredir gerekli silah ve mühimmat ihtiyacını karşılama yeteneğinin zayıflığını ortaya çıkardı. Washington'un Rusya'nın Kiev'e karşı askeri operasyonunun başlamasından bu yana savunma üretimini artırması, savunma sanayii şirketlerini kâr hırsıyla suçlaması ve savunma bütçesini 800 milyar dolara çıkarması, dünya çapında ardından gelen 10 ülkenin savunma harcamalarına eşdeğer olmasına rağmen, ABD, iki savaşa da yeterli miktarda mühimmat ve silah tedarik edemiyor gibi görünüyor. Peki, sorun nerede yatıyor? Bu sorun aşılabilir mi?

Gazze'de tüm şiddetiyle devam eden savaş, sona ereceğine dair net işaretler olmadan yedinci haftasına yaklaşırken, İsrail'in Gazze Şeridi'ne fırlattığı mühimmatın ağırlığı 30 bin tonu aştı. Cenevre'deki Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Merkezi'ne göre bu, ABD’liler tarafından Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atılan iki nükleer bombanın imhasına eşdeğer.

Bu durum, çatışmada tükenmekte olan mühimmat ve silahların miktarını gösteriyor. ABD Savunma Bakanlığı, İsrail'e, Apache savaş uçaklarının filosu için daha fazla lazer güdümlü füze, 155 milimetrelik top mermileri, gece görüş cihazları, tahkimatları delici mühimmatlar, yeni askeri araçlar, Demir Kubbe füzeleri, Boeing tarafından üretilen akıllı bombalar, hassas güdümlü mühimmatlar ve küçük çaplı bombalar dahil olmak üzere talepleri karşılamak için sessizce önemli bir miktarda cephane sağlamaya devam ediyor. Pentagon tarafından yayınlanan bir rapora göre, bu, İsrail'in çatışmada kullanması için ihtiyaç duyduğu mühimmat ve silahların önemli bir bölümünü oluşturuyor.

Bloomberg News tarafından ortaya çıkarılan bir belgeye göre geçtiğimiz Ekim ayının sonuna kadar bu silahlar, ABD ve Avrupa'daki ABD askeri stoklarından günlük olarak sevk ediliyor ve temin ediliyordu.

Örneğin, İsrail'e 36 bin adet 30 mm çapında top mermisi, bin 800 adet ‘M141’ tahkimatı delici mühimmat, en az 3 bin 500 adet gece görüş cihazı ve ‘Lockheed Martin’ tarafından üretilen ve ‘Apache’ helikopterleri tarafından kullanılan 2 binden fazla lazer güdümlü Hellfire füzesi teslim edildi. İsrail, bazılarını birliklerine aktarırken, ABD ordusu ekipleri Almanya ve Güney Kore'deki stoklarından tedarik sağlamaya çalışıyor.

Aynı düzeyde değil

Ancak, Gazze'deki kara savaşının devam etmesi ve Ukrayna'nın Rusya'ya karşı savaşının devam etmesi, ABD kuvvetlerinin bazı mühimmat ve silah türlerini kaybetmesiyle tehdit ediyor. Ayrıca, Washington'un savunma üretiminin, iki ana savaşı destekleme, Tayvan'a Çin'e karşı gerekli silahları sağlama ve diğer bir dizi küresel savunma ihtiyacını karşılama görevi için yeterli olmadığını basitçe gösteriyor. Bu, Demokratik Savunma Enstitüsü'nden Bradley Bowman gibi Amerikalı analist ve savunma uzmanları tarafından kabul edilen bir durum.

Bowman, Gazze'deki kara savaşının uzun süre devam etmesi durumunda, İsrail'in ABD yapımı büyük Apache helikopter filosu için daha fazla mühimmat ve yedek parçaya ihtiyaç duyabileceği konusunda açıkça uyardı.

Şu anda Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nin Uluslararası Güvenlik Programı'nda kıdemli danışman olarak görev yapan Eski ABD Deniz Piyadeleri Albay Mark Cancian, bazı mühimmat ve silah sistemlerinde zaten bir eksiklik olduğunu söyledi. Ukrayna'nın aylardır günde 6 bin ila 8 bin mermi attığını ve ‘Himars’ yüksek hareketli topçu roket sistemleri, topçu mühimmatları ve 155 mm'lik güdümsüz mermi stoklarının sınırlı olduğunu belirtti.

Stinger uçaksavar füzeleri gibi bazı silah türlerinin üretimi de yavaş. Cancian'a göre, çünkü ABD mevcut stokunun çoğunu Ukrayna'ya verdi. Muhtemelen bir kısmını da Tayvan aldı.

İki savaşı uzatmanın sonuçları

Gazze'deki savaş ne kadar uzun sürerse, İsrail'in bazı teçhizatın imha edilmesi ve mühimmatın tükenmesi nedeniyle daha fazla tedarike ihtiyacı olacak. Savaşın ilk haftalarında gerekli olmayan unsurlara da zamanla ihtiyaç duyulabilir. Bu nedenle, İsrail ve Ukrayna'nın ihtiyaç listelerinin zamanla artması bekleniyor.

Örneğin, resmi olarak GBU-28 bombası gibi derin hedeflere yönelik mühimmat olarak adlandırılan ve betonarme yeraltı tahkimatlarını delmeye yarayan mühimmat stoku, büyük değil. Çünkü bu, özel bir mühimmat. Savunma raporlarına göre, ABD 160 ‘GBU-28’ bombası üretti ve İsrailliler bunlardan 100'ünü satın aldı. İsrailliler, Hamas’ın yeraltına yayılmış tünel ağlarını hedef almak için bu bombaları faydalı buldular ve daha fazlasını talep edebilirler.

ABD, ayrıca 312 ‘Tamir’ füzesinin stokunu da İsrail'e bağışladı. Ayrıca, İsrail'e ‘AeroVironment’ şirketinin ürettiği ‘Switchblade 600’ tipi 200 zırh delici drone gönderdi. Bu, Ukrayna'nın daha önce şirketten satın aldığı türden bir dron. ABD ordusunun ‘Switchblade’ dronuna ait herhangi bir stoğu bulunmuyor. ABD'nin stok kaybını telafi etmek için bu insansız hava araçlarının üretimini sipariş edip etmeyeceği belli değil.

Ukrayna'ya gelince, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın son raporuna göre, ABD, Ukrayna'ya 1,5 milyondan fazla 155 mm'lik ve 800 binden fazla 105 mm’lik mermi sağladı. Cancian'a göre, zamanla, Ukrayna'dan İsrail'e bazı ana silah sistemlerinin aktarılmasıyla bazı takaslar yapılacak. Bu durumda, Kiev'in karşı saldırısı için ihtiyaç duyduğu bazı sistemler, istediği sayıda mevcut olmayabilir. Bu, Kiev'in askeri operasyonlarını durdurmasına neden olmayacak, ancak Gazze Savaşı uzun süre devam ederse cephede fark edilebilir hale gelebilir.

Etkileyici sorular

Bu durum, ABD'de birçok soruyu gündeme getiriyor. Nasıl oluyor da savunma bütçesi yıllık 800 milyar doları aşan ve bu rakamın, onu takip eden on ülkenin toplam harcamasına eşit olan bir süper güç, ordusu küresel askeri krizlerde mühimmat veya bazı silah sistemleri eksikliği çekiyor?

Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü ve Chicago Dünya İlişkileri Konseyi üyesi Paul Post, ABD'nin Gazze'deki askeri operasyonlarında İsrail'e yardım etmek için, aslında Ukrayna'ya Rusya'ya karşı savaşında yardım etmek için tahsis edilen mermileri aktarmak zorunda kalması karşısında şaşkınlığını dile getirdi. Ukrayna da cephane ihtiyacını karşılama konusunda bir sıkıntı yaşıyordu.

Ancak açık olan gerçek şu ki, Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana ABD savunma üretimi artmış olsa da mevcut stoklar basitçe yeterli değil. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, geçen yaz, Kiev'in kullandığı yüksek topçu seviyelerinin uluslararası mühimmat tedariklerine baskı oluşturduğunu kabul etti.

Belki de bu durum, Biden yönetiminin Ukrayna'ya geleneksel mühimmat yerine patlayıcı parçacıkları bulunan bombalar sağlama kararını açıklayabilir. Bu karar, birçok ülkede yasaklanmış olan bu bombaların kullanımı nedeniyle çok tartışmalara neden oldu.

Muazzam ama üzücü harcama

ABD'nin muazzam savunma harcamalarına rağmen, Nobel Ekonomi Ödülü sahibi ekonomistler William Nordhaus ve James Tobin, bunun ‘üzücü’ olduğunu çünkü ekonomik üretkenliğe doğrudan katkıda bulunmadığını söylediler. Üzücü gerçek şu ki, ABD'nin halihazırda harcadığı muazzam miktara rağmen, savunmaya bazı harcamalara ihtiyaç var. Bu miktar, ABD'nin en önemli jeopolitik rakibi Çin'in harcamasının üç katından fazla.

Ukrayna ve Gazze'deki savaşlardan kâr etmekle suçlanan ABD silah endüstrisine rağmen, ABD savunma endüstrisi, silahları zamanında üretme yeteneği konusunda gerçek zorluklarla karşı karşıya.

ABD'nin savunma harcamaları nereye gidiyor?

Birçok kişi, savunma bütçesinin muazzam büyüklüğü ile silah endüstrisi arasındaki belirsiz ilişkiyi merak ediyor. Bunun doğrudan yanıtı, ABD'nin yeni silah alımının Amerikan savunma harcamalarının küçük bir bölümünü oluşturmasıdır. Bu, Savunma Bakanlığı ve ABD Silahlı Kuvvetlerinin farklı kolları içindeki yaygın bürokrasiden kaynaklanıyor. Yıllık savunma bütçesinin yaklaşık dörtte biri, personel için maaş ve ikramiye şeklinde harcanıyor. Savunma bütçesinin büyük kısmı operasyonlar, eğitim ve bakıma yönlendiriliyor. Öte yandan, ABD’li imalat şirketlerinden silah alımları ve araştırma ve geliştirme, savunma bütçesinin yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

Şarku’l Avsta’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  ABD’nin temel savunma bütçesi, Başkan Biden'ın Ukrayna ve İsrail'e yardımın yanı sıra ABD'nin diğer ulusal güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için 100 milyar dolardan fazla talep etmesi gibi ek fonlarla desteklenebilir. Ancak, Temsilciler Meclisi'ndeki son olaylar gösterdiği gibi, bu tür ek paraları elde etmek kolay değildir ve savunma gereksinimleriyle ilgisi olmayan siyasi entrikalara tabi. Ukrayna'ya sağlanan yardımlar, Cumhuriyetçi Parti'nin sağ kanadıyla sıklıkla çelişir.

Üretim zorlukları

ABD'nin her zaman silah satın almak için ihtiyaç duyduğu parayı elde edememesinin bir başka önemli nedeni de üretimin yalnızca hazır ve talepleri karşılayabilecek üreticiler varsa gerçekleşebilmesidir. Savaşlardan kâr etmekle suçlanan savunma müteahhitlerine rağmen, Amerikan savunma endüstrisi, işçi eksikliği ve sözleşme gecikmeleri gibi nedenlerden dolayı silahları zamanında üretme yeteneğinde gerçek zorluklarla karşı karşıyadır. Raytheon Technologies'in CEO'su Greg Hayes'in dediği gibi, gerçek soru şudur: ABD bu silahları ve cephaneyi üretebilir mi?

Gerçekte, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve 1991'de Soğuk Savaş'ın sona ermesi sonrasında Amerikan savunma sanayi üretiminde keskin bir düşüş yaşandı. Bu, Washington'un en azından bir süre için barışın faydalarından yararlanmasına ve ekonomik küreselleşme ve finansal entegrasyon sürecine daha fazla odaklanmasına olanak sağladı. Nükleer imha ve büyük savaş tehdidi yerine. ABD'nin ‘haydut devletler’ olarak tanımladığı ülkelerle sınırlı karşılaşmalar dışında, bu politika ABD savunma sanayisini yeni zorluklar ortaya çıktığında durgun bir durumda bıraktı.

Savunma üretimi, 2001'de terörizmle savaşın başlamasıyla birlikte 2000'li yılların başlarında nihayetinde toparlandı, ancak bu, bugünün modern savaşlarının ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde olmadı. Savunma uzmanı Michael Breen'e göre, savunma müteahhitleri, daha az maliyetli mühimmat satın almak yerine pahalı sözleşmeler elde etmeye devam ettiler.

ABD, sonunda modern hayalet bombardıman uçakları sergilese de gerçek şu ki, bugünün savaş alanları, erken 20. yüzyılın ortalarından itibaren savaşlarda bir topçu subayı veya bombardıman pilotu için tanıdık gelebilecek geleneksel mühimmatı da gerektiriyor.

Tüm bunlar, ABD'nin, Fransa gibi Avrupa ülkelerine, Ukrayna'ya silah tedarikini artırmaları için yaptığı sürekli çağrıları açıkça ortaya koyuyor. Ancak sorun, Avrupalıların da bu ihtiyaçları karşılayamaması. Bu, şu anda dünyayı kasıp kavuran çatışmalar dizisinin, ABD ve Batılı müttefiklerinin çatışmalarla uygun şekilde başa çıkma yeteneğini zorladığını gösteriyor. Bu, hem çatışmaları çözmek için gerekli diplomatik çabalar açısından hem de ortakları ve müttefikleri desteklemek için gereken kaynakları ve yardımı kullanmak açısından geçerli.

Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post