Arjantin'in yeni lideri Javier Milei, ilk tartışmalı adımı attı: BRICS'e girmiyoruz

Nikaragua ise Amerikan Devletleri Örgütü'nden resmen çekildi

Arjantin Merkez Bankası'nı kapatma ve ülkenin para birimini Amerikan dolarına çevirme gibi vaatleriyle gündem olan Milei'nin destekçileri, başkent Buenos Aires'te pazar günü kutlama için sokaklara döküldü (Reuters)
Arjantin Merkez Bankası'nı kapatma ve ülkenin para birimini Amerikan dolarına çevirme gibi vaatleriyle gündem olan Milei'nin destekçileri, başkent Buenos Aires'te pazar günü kutlama için sokaklara döküldü (Reuters)
TT

Arjantin'in yeni lideri Javier Milei, ilk tartışmalı adımı attı: BRICS'e girmiyoruz

Arjantin Merkez Bankası'nı kapatma ve ülkenin para birimini Amerikan dolarına çevirme gibi vaatleriyle gündem olan Milei'nin destekçileri, başkent Buenos Aires'te pazar günü kutlama için sokaklara döküldü (Reuters)
Arjantin Merkez Bankası'nı kapatma ve ülkenin para birimini Amerikan dolarına çevirme gibi vaatleriyle gündem olan Milei'nin destekçileri, başkent Buenos Aires'te pazar günü kutlama için sokaklara döküldü (Reuters)

Arjantin'de seçimleri kazanan radikal sağcı Javier Milei'nin üst düzey danışmanı Diana Mondino, ülkenin BRICS'e katılmayacağını söyledi.

Mondino, Rus devletine ait haber ajansı Sputnik'in Brezilya bürosuna dün yaptığı açıklamada, yeni hükümetin mevcut planları arasında BRICS'e katılmanın yer almadığını belirtti. 

Milei'nin danışmanı şu ifadeleri kullandı: 

Niye herkes BRICS'e bu kadar meraklı anlamıyorum. Arjantin'in BRICS'e katılarak ne kazanacağı da belli değil. Eğer ileride bunun bize avantaj sağlayacağını görürsek, katılmayı yeniden değerlendirebiliriz.

2009'da Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in katılımıyla oluşturulan BRIC, bir yıl sonra Güney Afrika Cumhuriyeti'ni de kapsayacak şekilde genişletilerek BRICS halini almıştı. 

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg şehrinde ağustosta düzenlenen 15. BRICS Zirvesi'nde İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya ve Arjantin de 1 Ocak 2024 itibarıyla uluslararası topluluğa katılmaya davet edilmişti.

10 Aralık'ta koltuğunu Milei'ye bırakacak Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez daveti kabul etmişti. Ancak radikal sağcı yeni lider, seçim kampanyasında ülkesini BRICS'e sokmayacağını söylemişti. 

Milei, ağustostaki açıklamasında "Serbest ticaret, özgürlük ve demokrasinin temel parametrelerine saygı duymadıkları için komünistlerle anlaşma yapmayacağım. Bu jeopolitik bir mesele" demişti. 

Öte yandan Milei'nin sert sözleri, Buenos Aires-Pekin ilişkilerinin kopabileceği endişesini yaratmıştı. Arjantin, 2022'de yaptığı ithalatın yüzde 21'ini Çin'den gerçekleştirmişti. 

Mondino ise ABD merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center'da 30 Ekim'de yaptığı açıklamada, Milei'nin seçimleri kazanması durumunda Çin'le ilişkilerin korunacağı teminatını vermişti.

19 Kasım'da ikinci turu düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde, Özgürlük Gelişimi'nin (La Libertad Avanza / LLA) adayı Milei, oyların yüzde 55,69'unu alarak ülkenin yeni lideri olmuştu. 

Merkez soldaki Vatan için Birlik (Union por la Patria / UP) ittifakından rakibi Ekonomi Bakanı Sergio Massa ise yüzde 44,31'de kalmıştı. 

Nikaragua, Amerikan Devletleri Örgütü'nden resmen çekildi

Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega'nın iki yıl önce başlattığı Amerikan Devletleri Örgütü'nden (ADÖ) ayrılma süreci, pazar günü resmen tamamlandı. 

Washington merkezli ADÖ, Ortega ve Başkan Yardımcısı olan eşi Rosario Murillo'nun iktidarındaki insan hakları ihlallerini eleştirmiş, bunun üzerine Managua yönetimi, 2021'de birlikten çıkma işlemlerini başlatmıştı. 

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, pazar günü sürecin tamamlanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Ortega-Murillo rejiminin ADÖ'den çekilmesi, demokrasiden bir adım daha uzaklaştıklarını gösteriyor. Nikaragua'yı uluslararası toplumdan daha da izole ediyorlar" ifadelerini kullandı. 

Ortega hükümetinin emeklilik ve sosyal güvenlik kesintilerine karşı 2018'de patlak veren protestolarda, Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu'na (IACHR) göre 325 eylemci hayatını kaybetti.

Nikaragua İnsan Hakları Derneği'ne göreyse protestolardaki can kaybı 500'e yakın. 

Independent Türkçe



Suriye sahnesinin hataları

 Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
TT

Suriye sahnesinin hataları

 Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)
Suriyeliler Şam kırsalında Noel ağacının ışığının yakılmasını kutluyor (AFP)

Nebil Fehmi

Suriye'de son günlerde yaşananlar, Suriye resmi güçlerinin muhalefet karşısında hızla geri çekilmesi ve ardından rejimin tamamen yıkılması, önceki rejimin bedelini ödediği, yeni gelenlerin de kaçınması gerektiği en büyük ve en önemli hatayı gözler önüne serdi. O hata da ulusal meşruiyeti kaybetmektir. Herkes, iç çatışmaları önleyecek iç baskılara veya dış komplolara karşı durabilecek tek koruyucu kalkanın bu olduğunun farkında olmalı. O, halkla sürekli iletişim kurarak ve vatandaşların isteklerini gerçekleştirmek için çalışarak rejimin ve liderlerin meşruiyeti ile cisim bulan güçtür. Bu da vatandaşların liderlerinin etrafında toplanmalarını devlet, rejim ve halk arasındaki doğal uyumun bir sonucu olarak ülkenin birliğini korumalarını sağlayacaktır.

Meşruiyet, her türlü silahtan, askeri veya polis güvenlik kurumundan daha güçlü ve sağlam bir kalkandır. İçeriden veya dışarıdan yasa dışı tehditlere karşı koyabilecek güvenilir bir kalkandır. Dahası ülkelerin ve rejimlerin istikrarının koruyucu kalkanı ve temel koşuludur. Bunu göz ardı etmek çok büyük bir hatadır ve bunun sonuçları, ulusal ve toplumsal gerilimler, sarsıntılar ne kadar uzun ömürlü ve güçlü olursa olsun, rejimlerin istikrarsızlaşmasıdır. Bu hataya düşmek, geçimini ve istikrarını bu konuda emin olmayan liderlere ve kurumlara emanet eden ortalama bir vatandaşa her zaman ağır bir bedel yüklemiştir.

Son olayların da öne çıkardığı ikinci hata ise dostlukların ve ilişkilerin gücü ne olursa olsun, siyasi, güvenlik, ekonomik ya da sosyal alanlarda rejimlerin dış taraflara çok fazla bel bağlamalarıdır. Nitekim Suriye rejimi, Rusya ve İran arasında çeşitli aşamalarda güçlü ilişkiler mevcuttu. Pozisyon ve çıkarlar konusunda tam ve kalıcı bir örtüşme ya da incelemeye ve hesaplara tabi olmayan mutlak dostluklar yoktur. Herhangi bir durum karşısında maliyet ve fayda hesabı, en yakın dostlar arasında bile farklı öncelikler ortaya çıkaracaktır. Vatanın, vatandaşın, rejimin güvenlik ve istikrarının dışarıdan bir destekle sağlanması konusunda hiçbir güvenceye yer yoktur. Bu, hem geçmiş hem eğer şartlar benzerse ve bu hataya tekrar düşülürse gelecek olaylar için de geçerlidir.

Üçüncü hata, milli denklem çerçevesinde etnik kimliğe saygı göstermek yerine, bir halk içinde bir dini grubun diğer dini grupların üstünde olmasını sağlamaktır. Bu, bölünme ve parçalanma tohumlarını ekmenin en güçlü ve en hızlı yoludur. Halkların istikrarı için temel ve en güçlü husus, çeşitli yönelimlerdeki vatandaşların, ulusal kimliğin onları reddetmediğini veya dışlamadığını hissetmeleridir. Genel olarak bu, özellikle de çok mezhepli ülkelerde psikolojik güvenliğin ve ulusal istikrarın sağlanmasında önemli bir dayanak ve temel koşuldur.

Yeni seçilmiş veya devrimci herhangi bir rejimin ve aynı zamanda kardeş Suriye halkının karşı karşıya olduğu, tarih ne kadar acımasız olursa olsun, devrilenlerin uygulamaları ne kadar pervasız olursa olsun kaymaması gereken dördüncü hata, zorbalığa aynı şekilde karşılık vermek ve kanlı intikamın, acımasız ve tehlikeli döngülerine girmektir. Farklı kesimlerin veya vatandaşların geçmişteki hatalara ve hak ihlallerine verecekleri en etkili yanıt, bunların tekrarını önleyen uygulamaları benimseyecek kurumların inşa edilmesidir. Eğer geçmiş ihlallerin hesabının sorulması konusunda bir fikir birliğine varılırsa, geçmişin acıları ve ihlalleriyle barışmak ve bunların tekrarını önlemek için bu hesap sormanın şeffaf bir şekilde ve sadece hesap sorma amacıyla yapılması daha iyi olacaktır. Burada apartheid rejiminden kurtulduktan sonra Güney Afrika'nın yaşadığı deneyim örnek alınabilir. Sorumlulardan hesap sorma ihmal edilmedi, ancak acımasızlığa, intikam ve misillemede bulunma döngülerine düşmeden, şiddet ve kana karşı şiddete başvurmadan ve kan dökmeden yapıldı.

Beşinci hata, devlet kurumlarını korumak ile liderlerini veya politikalarını değiştirmek arasında büyük bir fark olduğu için halkın geçmişe yönelik öfkesinin egemen olması ve olanı yıkma ve parçalama arzusudur. Herkes siyasi kurumların geliştirilmesinde veya inşasında şevk, bilgelik ve sabır göstermelidir. Hataları ve ihlalleri tekrarlamaktan, onlara geri dönmekten kaçınarak, modern devletin adil bir hukuki kurumsal sisteme uygun olarak yönetilmesi için sağlıklı düzenlemeler üzerinde anlaşmaya varılmalıdır. En büyük zorluk, gerekliliğine rağmen yıkmak değil, herkes için güvenli ve çeşitli çıkarlar için güvenilir bir gelecek inşa etmektir. Bu, uzun süreli ve uzayan, vatandaşın siyasi ve maddi olarak, kanıyla ve canıyla bedelini ödediği ihlallerin ardından sağlam bir meşruiyet ve kurumsal siyasi garantiler sunacaktır.

Yeni liderlerin, Suriye halkının ve içindeki çeşitli dini grupların kaçınması gereken altıncı hata, geçmişteki uygulamaların neden olduğu acıların veya yeni oluşturulan güç dengelerinin Suriye halkı arasında bir bölünme kaynağı olmasına veya çeşitli dini grupları kapsamayan bir siyasi yapı oluşturma motivasyonu olmasına izin vermektir. Zira bu durum Suriyelileri bölecek, diğer grupları belki de küresel veya bölgesel taraflarla başka uzlaşılara varmaya itecek ve bu da herkesi stratejik olarak zayıflatacak ve hepsini bölgesel dış müdahalelere açık hale getirecektir. Bunlar, hiçbir zaman ülkenin çıkarına olmamıştır. Kaldı ki Suriye kendi içinde istikrarlı, sınırları aşarak diğer bölge ülkelerine kadar uzanana birçok farklı mezhebi ve grubu bir araya getiriyor. Bunlar belki dini grupları birleştiren bir konferans ya da kapsayıcı bir mekanizma ile herkesin benimseyeceği ve güveneceği temeller ve mekanizmalar kurarak, dönüşüm ve kalkınma sürecini başlatabilirler.

Çoğunluğu Suriye vatandaşlığı kimliği etrafında toplamak amacıyla Suriye'yi siyasi olarak yeniden inşa etmek için önümüzde 18 ila 24 ay sürecek uzun siyasi çalışmalar olduğuna inanıyorum. Ülkede, sorunları, meseleleri ve önemli anayasal tartışmaları yürütecek geçici bir yönetim kuruluyor. Yurt dışındaki Suriyeli mültecilerin veya ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönüşü ve Suriye'nin tek başına kaldıramayacağı bir konu olan ülkenin yeniden inşasını desteklemek gibi ilgili konulara yönelik ulusal, bölgesel ve küresel çabalar da var.

Yedinci tehlikeli ve göz ardı edilmeyecek hata, İsrail'in Golan'da yaptıkları gibi, Suriye'ye komşu olan bölgesel tarafların, egemenliği pahasına kazanımlar elde etmek için Suriye'nin zayıflığından yararlanmaya çalışmasıdır. İsrail 1974 yılında Suriye ile imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı açıkça ihlal etti. Suriye toprakları pahasına, kendi deyimiyle “bölgeyi yeniden şekillendirme” çerçevesinde adımlar attı. Bölgesel veya mezhepsel hesapları olan bazıları da yeni düzenlemeler tesis etmeye veya Suriyelilerin haklarını ihlal etmeyi de içeren tedbirlerle bunlara karşı önlem almaya çalışıyor. Bunların arasında örneğin Türk-Kürt ilişkileri ya da Şam’daki Şiileri savunma kisvesi altında İran'ın tanık olduğumuz politikaları da yer alıyor. Daha fazla Filistinliyi Suriye'ye sığınmaya itmeye veya Dürzilerin durumuna yönelik girişimlerin ortaya çıkması da uzak bir olasılık değil. Bunların hepsi Suriye varlığını parçalayan ve bölünmeleri büyüten uygulamalardır ve bunların Suriye sınırları içinde ve ötesinde sivil toplum kuruluşlarının rollerini körüklemesi uzak bir ihtimal değildir. Bunların gerçekleşmesi halinde özellikle Irak, Lübnan ve Ürdün'ün yanı sıra diğer ülkelere birçok yansıması olacağı tahmin ediliyor.

Arap dünyasının düşmemesini umduğum sekizinci hata, durumun hassasiyetini, arenaları ve denklemleri okumanın zorluğunu takdir etmeme rağmen, yaklaşımların karmaşıklığı ve çelişkileri nedeniyle Suriye arenasından kendisini tecrit etmesidir. Çünkü Arap yokluğu, başkaları tarafından hızla doldurulacak bir boşluk bırakacaktır. Bunun yerine kalkınma ve desteğe hazırlık olarak Arapların katılımının bilinçli ve açık, Suriye siyasi arenasına karşı tam bir dürüstlük temelleri üzerinde, Arap kimliği ve çıkarlarıyla tutarlı ulusal eğilimlerin ışığında, Suriye halkını desteklemek, onun adalet ve istikrar umutlarına ulaşmasını sağlamak amacıyla olması daha iyidir.

Dokuzuncu hata, uluslararası toplumun Suriye meselesinden hızla elini çekmesidir. Gelişmiş ülkelerin, daha güvenli veya insani barınaklar oluşturulmadan Suriyeli mültecilere ülkelerine dönmeleri için baskı yapma arzusunu yansıtan ilk göstergeler var. Ayrıca, genel uluslararası hukuku ve insancıl hukuku açıkça ihlal edecek şekilde, Suriye topraklarına yönelik tekrarlanan ihlallere yönelik bir ihmal ve umursamazlığın olduğu da dikkatimi çekiyor. Bunların devam etmesi halinde bölgenin istikrarı ve uygulamaları üzerinde yansımaları olacak ve uluslararası boyutlara ulaşacaktır. Zira gelecekte birçok çatışmada örnek alınacak emsaller oluşturacak ve uluslararası hukuk ve düzenin güvenilirliğinin daha da erozyona uğramasına yol açacaklardır. Buna ilave olarak, ekonomik baskılar ve uluslararası izolasyoncu eğilimler karşısında yeniden yerleştirme ve yeniden inşa operasyonlarına katkıda bulunma konusundaki isteksizlik, yıllarca yerinden edilme ve açlık nedeniyle büyük acı çeken Suriye vatandaşlarının istikrar ve güvenliğinin sağlanması şansını sınırlıyor.