‘General Kar’ Rusya ve Ukrayna’yı kasıp kavuruyor

Moskova’daki fırtına ve kasırga Kırım’ı da etkisi altına aldı.

Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan karla kaplandı. (EPA)
Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan karla kaplandı. (EPA)
TT

‘General Kar’ Rusya ve Ukrayna’yı kasıp kavuruyor

Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan karla kaplandı. (EPA)
Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan karla kaplandı. (EPA)

Savaş haberleri, Batı yaptırımlarının yansımaları ve insansız hava aracı saldırılarına ilişkin korkular artık Rusların aklını meşgul eden yegâne konular olmaktan çıktı. Rusya’nın kaderini belirleyen savaşlarında her zaman müttefiki olan ‘General Kar’ yeniden sahneye çıktı ancak bu sefer sert bir şekilde saldıran zorlu bir rakibe dönüştü. Son 40 yılın en kötü kar fırtınasının Rus şehirlerini vurması, kamu tesislerini ve havaalanlarındaki trafiği felç etti. Kırım Yarımadası’nda ve Ukrayna’nın iç kesimlerindeki çatışmalar, ‘gözlemlere göre tarihinin en güçlüsü’ olan kasırganın bölge kıyılarını kasıp kavurmasıyla yeni bir hal aldı.

xscdfe
Görülmemiş bir kasırga Karadeniz’de Rusya ve Ukrayna kıyılarını vurdu. (AFP)

İki gün öncesine kadar kış hazırlıkları gerekli enerji kaynaklarının sağlanması ve kar bastırmadan önce çatışma hatlarının her iki tarafın da ilerleme sağlamak isteyen askeri operasyon endişe ile sınırlıydı. Ancak Kırım bölgesini ve çevredeki diğer bölgeleri vuran güçlü kar fırtınası öncelikleri değiştirdi. Hidrometeoroloji Merkezi’nin bilimsel direktörü Roman Vilfand, resmi Rus Novosti haber ajansına yaptığı açıklamada, “Meteorolojik takip tarihindeki en güçlü fırtına Kırım Yarımadasını vurdu” dedi.

Sel ve tahliyeler

Etkileri yarımadanın tüm bölgelerine ve çevre kıyılara yayılan güçlü kasırga, kıyı kentlerinde su baskınlarına neden oldu. Bölgedeki yerel meteoroloji merkezleri, pazar günü esmeye başlayan kasırga rüzgarlarının bazı kıyı kentlerinde saniyede 40 metre hıza ulaştığını, denizde yüksekliği sekiz metreye ulaşan kuvvetli dalgaların ortaya çıkmasına neden olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre dalgalar denizden suyun taşmasına ve şehirlerin sokaklarının sular altında kalmasına neden oldu. Yevpatoria Kent Konseyi Başkanı Elena Demidova’ya göre kötü hava koşulları nedeniyle sahil bölgelerindeki sokaklar ve bazı evler sular altında kaldı. Kurtarma ekiplerinin şehrin etkilenen bölgelerinden düzinelerce aileyi tahliye ettiğini de sözlerine ekledi. İlgili merkezlerin yerinden edilmiş kişileri kabul etmeye hazır olduklarını açıklarken, hava koşullardan etkilenen bazı bölgelere erişim zorlu bir hal aldı. Kasırga geceleri yoğunlaşırken, Simferopol şehrine giden otoyolun bazı kısımlarını su bastı. Bu durum yarımadanın şehirlerini birbirine bağlayan ana yoldaki trafiğin tamamen felç olmasına neden oldu.

Herson bölgesi civarındaki kasırga, Henichesk şehrinde son 60 yılın en büyük deniz suyu çekilmesine neden oldu. Kentin bazı kıyılarında su, normal kıyı şeridinden 100 metreden fazla mesafeye çekildi. Bu olağandışı olayla birlikte kentin kıyıları yosun, kabuk ve denizanasıyla kaplı hale gelirken, bazı şehir sakinleri daha önce hiç görmedikleri bu manzaraya şahit olmak için bölgeye akın etti. Kasırga şehrin bazı bölgelerine elektrik tedarikini kesti ve yerel yetkililer ‘arızaları onarmaya çalıştıklarını’ açıkladı. Şu an tanık olunan, 1854 yılında yaşanan benzer bir olayı akıllara getirdi. Tarihi değiştiren olaylardan biri olarak, Rusya’nın İngiltere, Türkiye, Fransa ve Sardinya’dan oluşan bir ittifakla karşı karşıya kaldığı Kırım Savaşı sırasında savaşın zirve noktasındayken kar fırtınasının Kırım Yarımadası’nı vurması olmuştu. Bu durum Rusların işine yaramış ve o dönemde karşı güçlerin filoları ciddi hasar görerek, 30’dan fazla gemisi kıyı açıklarında batmıştı.

xscef
Kremlin yakınlarındaki Moskova Nehri’nde hareket zorlaştı. (EPA)

Rus kaynaklar, Akdeniz’den gelen kasırganın bölgede ağaçların devrilmesine ve doğalgaz boru hatlarının kısmen tahrip olmasına neden olduğunu bildirdi. Yetkililer Kırım’da bir operasyon odası kurulduğunu ve sakinleri tahliye etme girişimlerine başladığını duyurdu. Pazartesi öğleden sonra itibarıyla Kırım Yarımadası’nda yaklaşık 400 bin kişinin elektriksiz kaldığı tahmin ediliyor. Birçok belediyede olağanüstü hal ilan edildi. Kötü havanın etkileri sadece insanlarla sınırlı kalmadı. Sivastopol Valisi Mikhail Razvozhayev, Yerel Deniz Canlıları Müzesi’nin sular altında kalması ile 500’den fazla deniz hayvanının ölümüne neden olduğunu bildirdi. Bunlar arasında 20 yıldır tankta yaşayan 11 turna balığının yanı sıra 15 yıldır orada bulunan büyük bir pirana balığının da bulunduğu belirtildi.

Moskova’da dün gece yaşanan sert kar yağışında hava şartları da bir o kadar etkili oldu. Rusya Phobos Meteoroloji Merkezi uzmanı Yevgeny Tishkovets, Moskova’da pazar akşamı yoğun yağışın eşlik ettiği ‘kar fırtınasına’ tanık olduğunu ve rüzgar hızının saniyede 17 metreye ulaştığını bildirdi. Merkezin tahminlerine göre pazartesi gecesi görülmemiş oranlarda kar yağdı ve yılın bu zamanlarında aylık ortalamanın yarısına ulaştı. Kar fırtınası, Moskova ve çevre kentlerde hava trafiği başta olmak üzere çok sayıda tesisin felç olmasına neden oldu. Rus ‘Yanex Raspisani’ elektronik servisi, pazartesi sabahı başkentin büyük havalimanları Vnukovo, Domodedovo ve Şeremetyevo’da 35 uçuşun ertelendiğini bildirdi. Moskova’nın dış mahalleleri de görülmemiş oranlarda kar yağışına tanık olundu ve sıcaklıklar sıfırın altında ortalama 3 dereceyi buldu. Uzmanlar, fırtınanın etkilerinin çarşamba gününe kadar devam edeceğini, Rusya'nın güneyinde en zorlu günün pazartesi günü olacağını, kötü havanın yağmur ve kuvvetli rüzgarlarla devam edeceğini tahmin etti.

Hidrometeoroloji Merkezi Başkanı “Çarşamba sonrasında durum çok çalkantılı ve rüzgar hızı Karadeniz kıyısında saniyede 26 metreye, Kırım’da ise saniyede 25 metreye çıkacak” dedi. Moskova Valisi Andrey Vorobyov, mevcut kar yağışının son 40 yılın en yoğun yağışı olduğunu söyledi.

Rusya Phobos Meteoroloji Merkezi uzmanı Yevgeny Tishkovets Telegram kanalında yaptığı paylaşımda, kar yağışının bazı bölgelerde 25 santimetreyi aştığını ve bu oranın genellikle ocak ayında kar yağışına ulaştığını söyledi.

Kimyasal bileşenler

Diğer yandan Moskova, Ukrayna tarafını, Moskova’nın tek taraflı ilhak ettiği ayrılıkçı bölgelerdeki yetkililere karşı kimyasal bileşenler kullanmakla suçladı.

Rusya heyetinin başkanı, Sanayi ve Ticaret Bakan Yardımcısı Kirill Lesogorsky, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün bir toplantısında, ‘Ukrayna özel servislerinin yeni Rus bölgelerinin yetkililerine karşı zehirli kimyasallar kullandığını’ söyledi. Ayrıca “Kiev rejiminin istihbarat ajanlarının Rusya’nın bir parçası haline gelen yeni oluşumların liderlerine karşı zehirli kimyasallar ve psikotrop maddeler kullandığına dair bilgimiz var” ifadelerine yer verdi.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev birkaç gün önce Merkezi Federal Bölgesi’ndeki bir güvenlik toplantısında ‘Kiev’in biyolojik silahlar ve diğer yasaklanmış bileşenleri kullanarak sabotaj eylemleri gerçekleştirme olasılığının arttığı’ konusunda uyarıda bulunmuştu.

Lesogorsky, Moskova'nın ayrıca ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’ya kimyasal madde tedarikinde rol oynadığına dair kanıtları olduğunu da belirtti. Bu malzemelerin Ukrayna silahlı kuvvetlerine ve Kiev’in yanında savaşan ‘yabancı paralı asker’ gruplarına aktarıldığına dikkat çekti. Moskova geçen ay Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne ‘Ukrayna ordusunun özel harekât bölgesinde yasaklı malzemeler kullandığını kanıtlayan deliller’ göndermişti.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
TT

İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)

İsrail’de Maliye ve Savunma bakanları, 2026 genel bütçesi hazırlıkları kapsamında Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna rağmen yeni bütçe, 2025 yılına kıyasla yaklaşık 20 milyar şekellik bir artış gösterdi. Artışın büyük bölümünün, Batı Şeria’daki yerleşim projelerini desteklemeye yönlendirileceği belirtildi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. Katz’ın, bütçeyi İsrail ordusu komutanlığıyla koordineli şekilde hazırladığı ve ordunun 7 Ekim 2023’ten bu yana karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri nedeniyle acil bir bütçe artışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladığı bildirildi.

ty
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, zorluklarla başa çıkmak için bakanlığının bütçesinde artış talep etti. (DPA)

Bugün öğle saatlerinde İsrail hükümeti, 2026 yılına ilişkin 662 milyar şekellik yeni bütçeyi ezici çoğunlukla onayladı. Buna göre bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,9’u olarak belirlendi. Bütçe, nihai onay için ilerleyen dönemde Knesset Genel Kurulu’na sunulacak.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre, Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin düşürülmesi, kamu hazinesi açısından bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçenin yine de yaklaşık 20 milyar şekel artırılması, hazırlanan bütçedeki açığın ek yüzde 1 artmasına yol açarak toplamda yaklaşık yüzde 4’e ulaşmasına neden olacak.

Savunma Bakanı Yisrael Katz, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile yapılan anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, üzerinde uzlaşılan bütçenin gelecek yıl ortalamasında yaklaşık 40 bin yedek askerin göreve çağrılmasını temel aldığını söyledi. Katz, bu adımın, çok cepheli savaş koşullarında yedek askerlerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçladığını belirtti.

İsrail ordusu ise bütçe hazırlıkları sırasında 60 bin yedek askerin göreve çağrılması yönünde talepte bulunmuştu.

Gazetenin aktardığına göre taraflar ayrıca, Batı Şeria’daki güvenliği artırmayı hedefleyen toplam 725 milyon şekellik bir bütçe paketinde uzlaştı. Üç yıla yayılan bu paketin; ulaşım yollarının korunması, yeni yolların yapımı, bölgede askeri üslerin inşası ve Ürdün sınır hattındaki projeleri kapsadığı bildirildi. Bu durum, özellikle doğu sınırı boyunca Batı Şeria’daki asker sayısının azaltılmasına yönelik örtülü bir mutabakat olduğu yorumlarına yol açıyor. Aynı zamanda, yeni yerleşim birimlerinin inşası, mevcutların güçlendirilmesi ve bu yerleşimlere hizmet edecek yolların açılması için çok daha fazla kaynağın ayrıldığı belirtiliyor.

xsdfrg
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanlığı'na bütçenin azaltılması sürecindeki iş birliğinden dolayı teşekkür etti. (Reuters)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, Knesset’te yakında oylamaya sunulması beklenen askerlik yasasının, 2026 yılına kadar bütçeye milyarlarca şekellik ek yük getireceğini yazdı. Gazeteye göre, Haredi gençlerin askerlikten muaf tutulması, yedek askerler üzerindeki yükü ve Savunma Bakanlığı bütçesini daha da artıracak.

Haberde, düzenli birliklerin faaliyet maliyetlerinin yedek birliklerin maliyetinin yarısından fazla olduğu vurgulandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu açığı kapatma yöntemi olarak zorunlu askerlik süresini üç yıla uzatmayı planladığı, Knesset’in ise Haredi gençleri zorunlu askerlikten muaf tutacak yasa tasarısını onaylayacağı belirtildi.

Gazete, düzenli birlikler ile yedek birlikler arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu, bazı hesaplamalara göre farkın yaklaşık yüzde 50 civarında bulunduğunu aktardı. Hesaplamalara göre bir yedek asker İsrail’e aylık 48 bin şekel maliyet getirirken, zorunlu hizmetteki bir düzenli askerin maliyeti bunun ortalama yarısı kadar. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, herhangi bir zamanda 60 bin yedek askerin maliyeti, savaş dönemi dışındaki yıllara göre çok daha yüksek olacak; 2026 yılı için yaklaşık 13-14 milyar şekel civarında öngörülüyor.

fth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Smotrich, büyümeyi yeniden canlandıracağını, İsraillilere ekonomik faydalar sağlayacağını ve genel bütçe içinde vergi indirimi yapılmasına olanak tanıyacağını düşünerek, bütçesini azaltma konusunda iş birliği yaptığı için İsrail Savunma Bakanlığı'na teşekkür etti.

İsrail hükümeti dün sabah, 2026 yılında İsrail ekonomisinin gidişatını belirleyecek olan bütçenin onaylanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenledi; Smotrich, geçirmeyi hedeflediği birçok reformu sundu.

Smotrich, yıllık bütçe açığının yüzde 3,2 ile 3,6 arasında olacağını, Savunma Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonrasında ise yüzde 4'e ulaşacağını bildirerek İsrail hükümeti bakanlarını şaşırttı.

Gazze çevresindeki bazı yerleşim yerleri ve kasabaların belediye başkanları, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından yeniden inşa için ayrılan bütçenin azaltılmasına karar verilmesi üzerine İsrail hükümeti binası önünde protesto düzenledi.


Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.