Hayatın yüklerini hafifleten barış simgeleri: Çingeneler

Yerel drama ve sinema, genellikle Çingene karakteriyle ilişkilendirilen renkli giyim ve primitif yaşam tarzı gibi görsel öğelere odaklanıyor

Kuzey Fransa'da bir Çingene (Roman) topluluğu (AFP)
Kuzey Fransa'da bir Çingene (Roman) topluluğu (AFP)
TT

Hayatın yüklerini hafifleten barış simgeleri: Çingeneler

Kuzey Fransa'da bir Çingene (Roman) topluluğu (AFP)
Kuzey Fransa'da bir Çingene (Roman) topluluğu (AFP)

Hişam el-Yetim 

Hollywood başlangıçta, Gypsy (İngilizcede "çingene" anlamına geliyor -ed.n.) karakterinin basit ve saf görünüşünün altında psikolojik karmaşıklıklar aramaya başladı.

İlk olarak, Gypsy karakterini uzun süre suç ve dolandırıcılık dünyasıyla ilişkilendirdi. 

Ancak Hollywood ve diğer sinema yapımcıları, zaman içinde bu Gypsy karakterine yüklenen yanılsama mirasının kökenlerini anladılar.

Bu yanılsama mirası, genellikle bu tartışmalı karakterle ilişkilendirilen suçlamaların kaynağı ve çoğu zaman Nazi dönemi ile II. Dünya Savaşı sonrası dönemde "Fiche" olarak adlandırılan Avrupa siyasi akımlarından kaynaklanıyor.

Karşı sinema dalgası

1983 yılında, bu kalıp fikre karşı çıkan bir dizi karşı sinema filmi dalgası başladı ve bu, eski zulmün merkezi olan modern Fransa'da gerçekleşti.

Bu dalgayı temsil eden filmler arasında Cezayir kökenli Fransız yönetmen Tony Gatlif'in 1983 yapımı "Princes of the Gypsies" (Gypsy Prensesleri) adlı filmi bulunuyordu.

Bu filmin ardından on yıllar sonra "Latcho Drom" (1993) filmi geldi ve sonunda "Mondo" (1995) filmine kadar uzandı.

Mondo, Remy adlı bir karakteri konu alan 1977 yapımı Japon animasyon televizyon dizisi "Rémi"nin bir benzeri olan ve yoksul Gypsy çocuklarını anlatan bir çalışmadır.

Remy veya Mondo, büyük bir haksızlık hissi taşıyan, yoğun endişe ve üzüntüyle başa çıkan ancak başkaları tarafından kabul gören Gypsy serserileri arasından biri.

Faşist kanun

Fransa hükümeti, o dönem Nazi Almanyası'na bağlı olan, 1940 yılında ünlü Holokost'a dayalı olarak bazı ırklara zulmetmeyi yasallaştıran Vichy Yasaları'nı çıkardı.

Bu yasalar, özellikle Çingeneler gibi birkaç etnik grubu hedef aldı ve bu grupları iş bulma veya ikamet konusunda kısıtladı. 

Bu nedenle, Fransız sineması özellikle 1980'lerden 2000'lerin başına kadar Çingenelerin zulmünü anlamak ve "Gypsy Prensesleri" gibi filmlerle yetkililere ve sıkı takip eden polis ve belediyelere meydan okumak için çabaladı.

Batı'da Çingenelerin mağduriyeti, çağdaş zamanlarda özellikle Hitler'in ünlü soykırımı sırasında şekillendi.

O dönemde bazı akademik kaynaklara göre, soykırımda Çingenelerin nüfusunun yüzde 90'ı dahil olmak üzere tüm etnik gruplarının büyük bir kısmı öldürüldü.

Dans eden bir Çingene kadın (AFP)
Dans eden bir Çingene kadın (AFP)

Tarihsel bir bakış

Çingeneler kendilerini ulusal bir grup olarak görürler ve bu grup, dünya genelinde bireyler halinde dağıldı.

Onları benzersiz kılan şey, barışçıl insanlar olmaları ve bunun kanıtı olarak, diğer tüm baskı altındaki etnik gruplardan farklı olarak ne bir ordu oluşturdular. Zira onlar ülkesi olmayan bir halk.

Ayrıca, düzenli bir ordu, askeri bir kol veya örgütlü bir siyasi kanat oluşturmadılar. Bu, onları tarihsel olarak zulme uğramış birçok diğer etnik gruptan ayıran bir özellik.

Bu topluğun yüzde 90'ını Hristiyanlar oluşturuyor, geri kalan kısmı ise Müslüman ya da dinsiz.

Modern tarihleri Hindistan'a kadar uzanıyor; başlangıçta Yunanistan'a ulaştılar, ardından Avrupa'ya yayıldılar ve sonrasında Ortadoğu'ya geldiler.

Çingeneler/Romanlar dünya genelinde yaklaşık olarak 12 milyon insanı kapsıyor ve bu topluluk içerisinde önemli etnik gruplar olan Navar, Kaoliya, Dumar ve Romani gibi farklı gruplar bulunuyor.

1933 yılında kabul edilen bir bayrakları var ve Dünya Romanlar Konseyi olarak da bilinen bir kongresi bulunuyor.

Çingenelerin gelir kaynakları arasında dilenme, dolandırıcılık, astroloji, müzik enstrümanları çalma ve el sanatları ticareti gibi çeşitli faaliyetler bulunuyor.

Çingeneler, genellikle göçebe bir yaşam tarzı sürdüren bir topluluğun üyeleridir ve giyimleri genellikle renkli ve dikkat çekici olur.

Onların efsanelerine göre, atalarından biri olan Kino, bir kardeşini öldürdüğü için tanrılar tarafından sürekli olarak göç etmeye mahkum edildi.

Bu hikâye, tarihsel olarak Habil ve Kabil'in hikâyesinden esinleniyor, ancak aynı zamanda Avrupa dışındaki dünyanın çeşitli bölgelerinde de benzer öyküler bulunuyor.

Çingeneler müziğe olan aşklarıyla tanınıyor (AFP)
Çingeneler müziğe olan aşklarıyla tanınıyor (AFP)

Ortadoğu'da yaşayan bazı Çingenelerin geçmişte yaşadığı savaşlar, bu efsaneyi tekrarlamalarına örnek olarak gösterilebilir.

Özellikle de Kral Klip tarafından öldürülen kuzenleri Jassas'ın tanrılar tarafından yerinden edilmesi cezası olarak verilen "Zeer Salem" hikâyesi.

Diğer büyük mitleri ise ilkel insanların yaşam tarzını, taş devri veya aletlerin ortaya çıkmasından önceki döneme dayandırıyorlar.

Göçebe bir yaşam tarzını benimseyen Çingeneler, moderniteye ve teknolojiye karşı genellikle direnç gösteriyorlar.

Makinelerin ve aletlerin rolünü yaşamlarında sınırlı tutuyorlar, ancak gerektiğinde faydalı buldukları şeyleri kullanıyorlar.

Bu direniş, Çingenelerin tarihî olarak makine ve aletlere duydukları güvensizlikle ilişkilendirilebilir.

Onlara göre, atalarından biri olan sonuncu Kino, İsa'nın çivilerini yaparak onun çarmıha gerilmesine neden oldu.

Bu da aletlerin insan yaşamında taşıdığı potansiyel tehlikeden kaynaklanıyor.

Ayrıca dünya sineması, Çingene ikonunu dolaylı olarak yansıtan birçok eser üretti.

"Çingeneler Sineması" adı altında bu hikâyelere odaklanan bir film türü oluştu.

Ancak birçoğu, yüzeysel kalan bu filmler Çingenelerin yaşamlarının daha geleneksel yönlerini vurguladı.

Bu tür eserler, renkli giysiler, el falı okuma ve geleneksel yaşam tarzı gibi Çingenelerin yaşam biçimini yüzesel biçimde gösterdi, ancak insan doğasının temel özünü incelemeye dair derinlikli bir yaklaşım sunmadılar.

Çoğu zaman bu tür filmler, Çingenelerin insanlık değerleri ve aydınlanma konularına yönelik daha derin bir bakış açısına ulaşmadı.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İtalya'nın göçmenleri Arnavutluk'a gönderme planı: Polislere flört yasağı

İtalya'nın Gjader'de işleteceği göçmen merkezi, eski bir askeri üs arazisinde yer alıyor (AFP)
İtalya'nın Gjader'de işleteceği göçmen merkezi, eski bir askeri üs arazisinde yer alıyor (AFP)
TT

İtalya'nın göçmenleri Arnavutluk'a gönderme planı: Polislere flört yasağı

İtalya'nın Gjader'de işleteceği göçmen merkezi, eski bir askeri üs arazisinde yer alıyor (AFP)
İtalya'nın Gjader'de işleteceği göçmen merkezi, eski bir askeri üs arazisinde yer alıyor (AFP)

İtalya, tüm tartışmalara rağmen Arnavutluk'ta göçmen merkezleri kurma planını hayata geçirmek istiyor.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'yle Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'nın geçen yıl kasımda imzaladığı anlaşma kapsamında, Balkan ülkesinde iki göçmen merkezi kuruldu. 

Liman şehri Shengjin ve Gjader'de kurulan merkezlerin 1 Mayıs'ta açılması planlanıyordu ama "öngörülemeyen sorunlar" nedeniyle açılış ertelenmişti. 

İtalya İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi, geçen ayki açıklamasında merkezlerin ekimde faaliyete geçeceğini duyurmuştu fakat henüz bu yönde bir adım atılmadı. Bakanlıktan kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Amerikan medya kuruluşu CNN'e merkezlerin bu ay açılacağını söylerken, net bir tarih vermedi. 

Roma yönetimi, merkezler faaliyete geçtiğinde denetim için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ni (BMMYK) de davet etmişti. BMMYK yetkilileri henüz kendilerine net bir tarih iletilmediğini söylüyor.

Roma ve Tiran arasındaki anlaşma, hem insan hakları kuruluşlarından hem de İtalya'daki muhalefet partilerinden tepki toplamıştı. Birçok kesim bu projeyi, Birleşik Krallık'ın (BK) düzensiz göçmenleri Ruanda'ya gönderme planına benzetmişti. İşçi Partili BK Başbakanı Keir Starmer'ın göreve gelmesiyle Ruanda planı bu yıl iptal edilmişti.

Avrupa Adalet Divanı'nın 28 Eylül'de açıkladığı kararda, İtalya'nın düzensiz göçmenleri Arnavutluk'a gönderme projesinin "yasal olmadığı" bildirilmişti. 

Ancak CNN, bu kararın bir bağlayıcılığı olmadığına ve planın işlemesini aksatmayacağına dikkat çekiyor. 

Medya kuruluşu, göçmen merkezi projesinin detaylarını paylaştı. 

Toplamda yaklaşık 3 bin 800 kişiyi ağırlaması hedeflenen merkezlerde 45 İtalyan polisi görevlendirildi. Hepsi erkek olan bu polislere sağlanan el kitapçıklarında,  göçmenlerle iletişim kurmanın yanı sıra Arnavutluk'ta dikkat edilmesi gereken hususlara da yer verildi. 

Polislerden biri, kitapçıklarda "flört" uyarısı yapıldığını belirterek, "Bize 'fazla İtalyan olmamamız' gerektiği söylendi diyor. CNN'in aktardığına göre kitapçıkta şu ifadelere yer veriliyor: ,

Arnavut kadınlarla çeşitli ortamlarda doğaçlama şekilde kur yapmaktan kaçının. Onlar muhafazakar bir toplum. Birlikte olduğu kadına başka bir erkeğin kur yaptığını gören erkekler olumsuz tepki verebilir.

İtalya, iki merkeze toplamda 500 personel atamayı planlıyor. Bunlar arasında polis ve askerlerin yanı sıra İtalya Adalet Bakanlığı'ndan yetkililer de yer alacak. Bunun yaklaşık 252 milyon euroya mal olması bekleniyor. Roma yönetimi ayrıca Tiran'a merkezlerin bakımı ve faaliyetleri için 5 yılda 670 milyon euro ödeyecek.

Independent Türkçe, CNN, Reuters