Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden eleştirilere cevap: Doğaüstü güçlerimiz yok

Hamas’a bağlı militanlar tarafından 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırı sırasında kaçırılan rehineleri taşıyan Kızılhaç aracı, 24 Kasım 2023’te Hamas ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin güneyinde yapılan rehine değişim anlaşması kapsamında Refah Sınır Kapısı’na varırken (Reuters)
Hamas’a bağlı militanlar tarafından 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırı sırasında kaçırılan rehineleri taşıyan Kızılhaç aracı, 24 Kasım 2023’te Hamas ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin güneyinde yapılan rehine değişim anlaşması kapsamında Refah Sınır Kapısı’na varırken (Reuters)
TT

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden eleştirilere cevap: Doğaüstü güçlerimiz yok

Hamas’a bağlı militanlar tarafından 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırı sırasında kaçırılan rehineleri taşıyan Kızılhaç aracı, 24 Kasım 2023’te Hamas ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin güneyinde yapılan rehine değişim anlaşması kapsamında Refah Sınır Kapısı’na varırken (Reuters)
Hamas’a bağlı militanlar tarafından 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırı sırasında kaçırılan rehineleri taşıyan Kızılhaç aracı, 24 Kasım 2023’te Hamas ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin güneyinde yapılan rehine değişim anlaşması kapsamında Refah Sınır Kapısı’na varırken (Reuters)

 

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), Gazze Şeridi’ndeki rehinelerin serbest bırakılması için Ukrayna’daki savaş rehineleri için olduğu gibi bir çaba göstermemekle suçlanmasına yanıt olarak, ‘doğaüstü güçlere’ sahip olmadıklarını ve yürüttükleri çalışmalarının çatışan tarafların iyi niyetine bağlı olduğunu belirtti.

ICRC Basın Sözcüsü Jason Straziuso Fransız haber ajansı AFP’ye “Zaman zaman insanlara kurşun geçirmez olmadığımızı ve doğaüstü güçlerimizin olmadığını söylemek zorunda kalıyoruz. Belirli bir bölgedeki yetkililer bize izin vermedikçe insani yardım çalışması yapamayız” ifadelerini kullandı.

Perşembe günü 6. gününe giren ve cuma gününe kadar bir gün daha uzatılan ateşkesin başlamasıyla birlikte son günlerde, ICRC’nin araçları, 7 Ekim’de İsrail’e yönelik benzeri görülmemiş saldırı sırasında kaçırılan ve Gazze Şeridi’nde tutulan rehineleri taşımayı başardı.

İsrailli yetkililere göre, Hamas’ın saldırısı İsrail’de çoğu sivil olmak üzere bin 200 kişinin ölümüne neden oldu ve bunların çoğu saldırının ilk günü hayatını kaybetti.

İsrail, saldırıya Gazze Şeridi’ni yoğun bir şekilde bombalayarak karşılık verdi. Hamas hükümetine göre, 27 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde kapsamlı kara operasyonları gerçekleştirildi ve 6 bin fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 15 bin kişinin ölümüne neden oldu.

Savaşın başlangıcından bu yana, 160. yılını tamamlayan ve ana ilkeleri tarafsızlık ve insanlık olan uluslararası organizasyon özellikle sosyal medya sitelerinde sert eleştirilere maruz kaldı. Bazıları komitenin daha fazla sayıda rehinenin serbest bırakılması için müzakere yapması gerektiğine inanırken, bazıları da Filistinli gruplar tarafından tutulan rehineleri hala alamamaları nedeniyle suçladı.

Diğer eleştiriler ise ICRC’nin İsrail’e daha fazla sayıda Filistinli tutukluyu serbest bırakması veya kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ne daha fazla yardım akışına izin vermesi için yeterli baskı uygulamamasını hedef aldı.

“Biz istihbarat teşkilatı değiliz”

Straziuso, ICRC’nin Cenevre’de bu beklentilerin ‘güçlü duygularla’ bağlantılı olduğunun farkında olduğunu ancak ‘eleştirilerin genel olarak komitenin çalışma şekli veya işinin sınırları konusunda yanlış anlaşılmayı da gözler önüne serdiğini’ açıkladı.

İsviçre’nin Cenevre kentindeki Uluslararası İlişkiler ve Kalkınma Çalışmaları Enstitüsü’nde profesör olan Julie Pugh “Genel olarak insani yardım kuruluşları ve özel olarak Uluslararası Kızılhaç Komitesi, bu savaşı sona erdirmek için gereken siyasi eylemin yerini alamaz” ifadelerini kullandı.

Ayrıca “Siyasi ufkumuz, yaklaşımlarımız sadece insani perspektifle sınırlı kalacak kadar daraldı” ifadelerine yer verdi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin rehinelerin Gazze’de nerede tutulduğunu bilmediğini söyleyen Straziuso, “Biz bir istihbarat teşkilatı değiliz” dedi. Hamas’ın onayı olmadan rehineleri görmeye gitmenin komite ekiplerini ve insani yardım çalışanlarını tehlikeye atabileceğini açıkladı.

Cenevre Üniversitesi Uluslararası Kamu Hukuku ve Uluslararası Kuruluşlar Bölümü’nde profesör olan Marco Sassoli başka bir zorluktan bahsederek “İnsani hukuka saygı duyulması durumunda, mahkumların aksine rehineler koşulsuz veya müzakere olmaksızın serbest bırakılmalıdır” dedi.

Daha önce komiteye bağlı olarak çalışmış olan uzman “Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafsız bir aracı olarak hizmetlerini sunuyor ancak rehinelerin serbest bırakılması konusunda pazarlık yapmayacaktır” dedi.

“Kötü adamlar ve iyi adamlar”

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal denemesinin başlangıcından bu yana, ICRC, Rus güçleri tarafından esir alınan Ukraynalı askerlere ulaşmak için yeterince çaba göstermediği iddiası ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy tarafından sık sık sert bir şekilde eleştirildi.

ICRC ayrıca Rusya tarafında temas kurabildiği savaş esirlerinin sayısına ilişkin ayrıntı vermediği ve eski başkanını Rusya Dışişleri Bakanı ile görüşmek üzere Moskova’ya gönderdiği için de eleştiri aldı.

Sassoli, şu anda dünyada ‘tarafsızlık konusunda daha az anlayış’ olduğuna ve ‘bir tavır alınması gerektiğini zira hem kötü adamlar hem de iyi adamlar olduğunu’ ancak ‘ICRC’nin yalnızca iyi adamlarla müzakere ederse, artık silahlı çatışmalarda neredeyse hiç kimseyle müzakere edemeyeceğini’ belirtti.

ICRC daha önce de benzer eleştirilere maruz kalmıştı. Üniversite profesörü “Örneğin Bosna’da, Sırpların saldırgan ve insani hukukun başlıca ihlalcileri olarak görüldüğü bir dönemde, ICRC Sırplar ve Bosnalı Müslümanlarla birlikte çalışmak zorundaydı” ifadelerini kullandı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ICRC, Nazilere karşı, özellikle de toplama kamplarına erişim sağlama konusundaki eylemsizliği nedeniyle eleştirildi ve bu durum, daha sonra ICRC’nin özür metni yayınlamasına yol açtı.



İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
TT

İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)

İsrailli istihbarat yetkilileri, son günlerde İsrail’den sızan haberler ve basın brifinglerinin, İran ile olası çatışmaların yeniden başlamasına dair tartışmaların, Tahran tarafından düşüncesiz bir tepkiye yol açabileceği ve daha geniş çaplı bir savaşın çıkmasına neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail'den sızan bilgiler gerçek bir savaşı tetikleyecek mi?

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi Ynet, yetkililere dayandırdığı haberinde, “Bu sızdırmalar ve basın brifingleri, genellikle üst düzey bir diplomatik yetkiliye veya Batılı istihbarat kaynaklarına atfediliyor; İsrail’deki diğer önemli konulardan dikkatleri saptırmanın yanı sıra (bunlar arasında 7 Ekim saldırılarına yönelik hükümet soruşturması ve Gazze’de Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının gecikmesi de bulunuyor) gerçek bir savaş çıkarma riski taşıyor” ifadelerine yer verdi.

Yetkililer ayrıca, İran ile iletişimin yanlış yönetilmesinin, ‘her iki tarafın da şu an göğüslemeyi istemediği yıpratıcı bir çatışmanın fitilini ateşleyebileceği’ konusunda uyardı.

İsrail ordusundaki kıdemli subaylar, özellikle haziran ayında İsrail ile İran arasında patlak veren savaşın ardından, bu yıl defalarca uyarıda bulundu. Subaylar, İran meselesinin yanlış yönetilmesinin, iki ülke arasında düşmanlıkların yeniden başlamasının başlıca kıvılcımı olabileceğini belirtti.

İran'ın önleyici bir saldırı düzenleyebileceği uyarısı

Şu anda İran’ın tehdit değerlendirmeleri büyük ölçüde İsrail medyasına dayandırılıyor. İran istihbarat ajanları, İsrail içinde sahada faaliyet göstermekte giderek daha fazla zorluk yaşıyor. Savaşın başlangıcından bu yana, İsrail içinde 34 casusluk girişimi engellendi.

İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri, “Eğer İranlılar savaş rüzgârlarının tekrar buradan estiğini hissederse, önleyici bir saldırı düzenlemeyi düşünebilirler” uyarısında bulundu.

Yetkililer ayrıca, “Amaç, saldırıları yeniden başlatmak veya mevcut ateşkesi sürdürmekse, medyayı bu tür büyük haberlerle doldurmak yerine sessiz kalmak daha iyidir. Batılı istihbarat ajanslarının İran’da gözlemlediği olağandışı hareketler, kısmen İsrail Telegram kanallarında yayılan ve tırmanış hazırlıklarıyla ilgili temelsiz söylentilerden kaynaklanıyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkililer, İran’ın toparlanmasının herhangi bir engelle karşılaşmadan devam ettiğini vurguladı.

Ayrıca, “Uluslararası bir uygulama mekanizması veya Tahran’ın etkisini sınırlayacak herhangi bir diplomatik düzenleme bulunmadığı için, İran güçleri yazın İsrail ile yaşanan tarihi çatışmanın hemen ardından füze kapasitesini yeniden inşa etmeye başladı. Son aylarda, ileri füze üretim teknikleri ve büyük finansal destek, Yemen’den Lübnan’a İran’ın vekil güçlerine düzenli olarak aktarıldı” denildi.

İsrail ordusundaki yetkililer, bu eğilim devam ederse İran ile yeni bir düşmanlık döneminin olası olduğunu belirtti. İsrail’in yalnızca Tahran belirli sınırları aştığında herhangi bir saldırı düzenlemesi tavsiye edildi.

Ordu, siyasi liderlerin açıklamalarını sorguluyor

Şu anda İsrailli askeri yetkililer, İran’ın belirlenen sınırları henüz aşmadığı görüşünde. İsrail ordusundaki kaynaklar dün, siyasi liderlikten gelen son dönemdeki açıklamalara karşı şüphelerini dile getirdi. Örneğin, bu ay yapılan İran askeri tatbikatlarının, İsrail’e yönelik yakın bir saldırı hazırlığına işaret etmediği kaydedildi.

İsrailli güvenlik yetkilileri, İran’ın bu aşamada İsrail’e karşı stratejik bir çıkarının bulunmadığını düşünüyor. Yetkililer, Tahran’ın ‘yaz dönemindeki başarısızlıklarından ders çıkararak askeri kapasitesini geliştirmeye, istihbarat yeteneklerini güçlendirmeye ve Hizbullah ile Husi güçlerini donatmaya odaklandığını’ belirtti. Ayrıca, İran rejiminin mevcut dönemde intikam arzusundan çok kendi varlığını koruma motivasyonunun öne çıktığı vurgulandı.


İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.