5 soruda Venezuela'nın "Guyana ilhakı" referandumu

"Venezuela halkından ilhak için oy kullanmasını istiyorlar"

Referandumun ardından Venezuela lideri Maduro'nun nasıl adımlar atacağı bölgede tedirginlikle bekleniyor (AFP)
Referandumun ardından Venezuela lideri Maduro'nun nasıl adımlar atacağı bölgede tedirginlikle bekleniyor (AFP)
TT

5 soruda Venezuela'nın "Guyana ilhakı" referandumu

Referandumun ardından Venezuela lideri Maduro'nun nasıl adımlar atacağı bölgede tedirginlikle bekleniyor (AFP)
Referandumun ardından Venezuela lideri Maduro'nun nasıl adımlar atacağı bölgede tedirginlikle bekleniyor (AFP)

Venezuela, sınır komşusu Guyana'yla arasındaki Esequibo uyuşmazlığını çözmek için yarın "danışma referandumu" düzenleyecek. 

Güney Amerika ülkeleri Venezuela ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti arasında, Esequibo bölgesiyle ilgili uzun süredir yaşanan anlaşmazlıkta referandum kararı üzerine tansiyon yeniden arttı. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, bu haftaki mitinginde referandumdan olumlu sonuç çıkarsa Guyana'daki halka pasaport verileceğini duyurdu. Guyana ise referandumu provokasyon olarak görüyor.

1 - Esequibo'daki anlaşmazlığın sebebi nedir?

İki ülke arasında, yaklaşık 160 bin kilometre büyüklüğündeki bölgeyle ilgili uyuşmazlık, Guyana'nın 1831-1966'da Birleşik Krallık (BK) sömürgesi olduğu döneme dayanıyor. Söz konusu ihtilaflı bölge Guyana'nın neredeyse üçte ikisine denk geliyor. 

Venezuela, BK'nin Britanya Guyanası için çizdiği sınırları kabul etmeyerek, Esequibo'nun kendi toprağı olduğunu savunup ilk hak iddiasını 1841'de ortaya attı. BK ve Venezuela arasında yürütülen diplomatik süreçte anlaşma sağlanamayınca, Yunanistan'ın yüzölçümünden daha büyük olan bölgeye ilişkin talep 1897'de mahkemeye götürüldü.

Paris'teki tahkim mahkemesinin 1899'da açıkladığı kararda, Esequibo Nehri'nin de yer aldığı bölgenin büyük kısmının Britanya Guyanası'na ait olduğu bildirildi.

Venezuela ise Guyana'nın bağımsızlık kazanmasına yakın 1962'de konuyu tekrar gündeme getirerek Esequibo üzerindeki hak iddiasını tekrarladı. 1966'da bağımsızlığını kazanan ve 1970'te cumhuriyeti ilan ederek İngiliz Milletler Topluluğu'na giren Guyana ise bölgenin kendisine ait olduğunu savundu.

2 - Güncel hukuki süreç nasıl işliyor?

Guyana, Esequibo uyuşmazlığını 2018'de Birleşmiş Milltler'in yargı organı Uluslararası Adalet Divanı'na (ICJ) taşıdı. 

Venezuela, ICJ'nin söz konusu bölgeyle ilgili uyuşmazlıkta karar verme yetkisi olmadığını savunarak, yapılan birçok duruşmaya katılmadı. 

Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan ICJ, sınır anlaşmazlıklarına ilişkin davada cuma günü açıkladığı kararda, Venezuela'dan Guyana idaresindeki bölgelerde mevcut durumu değiştirecek eylemden kaçınmasını istedi.

3 - Referandum nasıl gerçekleştirilecek?

Pazar günü düzenlenecek referandumda Venezuelalılar, ülkelerinin Esequibo üzerindeki hak iddiasına dair 5 soruyu yanıtlayacak.

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'in aktardığına göre, halka Essequibo bölgesinde yeni bir devlet kurulmasını, orada yaşayanlara Venezuela pasaportu verilmesini ve bölgenin Venezuela topraklarına katılmasını kabul edip etmedikleri sorulacak. 

BK'nin tanınmış gazetelerinden Guardian, dünkü haberinde halkın referandumda aslında "uluslararası hukuki süreci göz ardı ederek gerçekleştirilebilecek muhtemel bir ilhakı oylayacağını" yazdı.

Guyana Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Hugh Todd, gazeteye yaptığı açıklamada 800 bin kişilik nüfusa sahip ülkede yaklaşık 120 bin kişinin ihtilaflı bölgede yaşadığını söyledi. Todd, Maduro yönetimini eleştirerek şu ifadeleri kullandı: 

Venezuela halkından Esequibo'nun ilhakı için oy kullanmasını istiyorlar. Bu uluslararası yasalara aykırı olduğu gibi, bölgedeki barışın da bozulmasına neden olacak.

Guardian ve CNN'deki analizlerde, referandumdan "Evet" kararının çıkmasının ardından, Maduro yönetiminin hangi somut adımları atacağının netlik kazanmadığı yazıldı. CNN'deki değerlendirmede, bölgenin kısa vadede Venezuela'ya katılmasının muhtemel olmadığı savunuldu.

4 - Petrol çalışmaları anlaşmazlığı nasıl etkiliyor?

ABD'li petrol devi ExxonMobil'in Guyana açıklarında 2015'te önemli petrol yatakları keşfetmesinin ardından yoksul ülke ekonomik olarak güçlenmeye başladı.

Yılda 1 milyar dolar petrol gelirine sahip Guyana, rezervlerin keşfine ve işlenmesine yönelik yatırımlara devam ediyor. CNN'in aktardığına göre ülke, yakında komşusu Venezuela'dan daha fazla petrol üretebilecek seviyeye gelebilir.

Öte yandan Venezuela, Guyana'nın petrol çalışmalarına izin verme hakkı bulunmadığını savunuyor. Maduro, geçen haftaki açıklamasında Guyana'nın ABD'li petrol devinin kuklası haline geldiğini savunarak, "ExxonMobil, Guyana devletinin sahibidir" demişti.

5 - Savaş çıkma ihtimali nedir?

Guyana Cumhurbaşkanı Irfaan Ali, geçen hafta ihtilaflı bölgedeki askeri birlikleri ziyaretinde, Venezuela sınırına bakan bir dağın üzerine ülkesinin bayrağını çekti.

Venezuela Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa "Durum şimdilik silahlı bir çatışmaya dönüşmeyecek" dendi. Venezuela ordusuysa, sınıra yakın noktada "Esequibo'nun geliştirilmesi için yürütülecek faaliyetlerde kullanılacak bir lojistik üs inşa edileceğini" duyurdu.

Her iki ülkeyle sınıra sahip Brezilya da tartışmalı bölge yakınındaki askeri birliklerin güçlendirildiğini bildirdi.

Independent Türkçe



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.