İsrail askerlerine “Yahudi olmayan kadınlara tecavüz” fetvası veren askeri hahambaşı hâlâ görevde

İsrail askerlerinin "savaşta Yahudi olmayan kadınlara tecavüz edebileceği" şeklindeki açıklamaları ile tepki çeken Haham Eyal Karim, 2016'dan bu yana Tuğgeneral rütbesiyle İsrail ordusunda hahambaşı olarak görevine devam ediyor

(AA)
(AA)
TT

İsrail askerlerine “Yahudi olmayan kadınlara tecavüz” fetvası veren askeri hahambaşı hâlâ görevde

(AA)
(AA)

İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne başlattığı kanlı saldırılarını sürdürürken, orduda hahambaşı olarak üst düzey görevde bulunan Karim’in alenen savaş suçlarını teşvik eden sözleri yeniden sosyal medya kullanıcılarının gündemine geldi.

Karim'in hahambaşılık görevi kapsamında İsrail askerlerinin dini ve manevi rehberlik, ölen askerlerin Yahudiliğe uygun şekilde kimlik tespitinin yapılması ve gömülme işlemleri gibi sorumlulukları bulunuyor.

Askeri hahambaşı, İsrail ordusunun ve askerlerinin faaliyetleriyle ilgili tüm dini konularda fetva verme yetkisini elinde bulunduruyor.

Yıllardır fanatik Yahudi görüşleri ile tanınan Karim, kadınlar, eş cinseller ve Filistinlilere yönelik tepki çeken fetvalarıyla tanınıyor.

Karim, geçmişte, İsrail dini internet sitesi Kipa'da kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplarla gündeme gelen ve fetvalarıyla tepki çeken bir isim.

Askerlik görevinin kadınlar için de zorunlu olduğu İsrail’de bu uygulamaya karşı çıkan Karim, ülkede kadınların askere alınmasını gerektirecek derecede yüksek seviyede bir tehlike bulunmadığını, bu nedenle kadınlar için askerlik görevinin dinen “yasak” olduğunu savunmuştu.

Karim, Yahudi yasalarına göre kadın şarkıcıların da İsrail askeri törenlerinde sahne almaması gerektiği yönünde görüş bildirmişti.

“Savaş sırasında Yahudi olmayan kadınlara tecavüz fetvası”

Hahambaşını en fazla gündeme getiren konu ise, açıkça savaş suçu işlemeyi teşvik eden “tecavüz” fetvası olmuştu.

Karim, 2016 yılında “savaşta düşman kadınlarına tecavüz edilmesinin dinen uygun olup olmadığına” yönelik bir soruya karşılık, "İsrail askerlerinin Yahudi olmayan kadınlara tecavüz edebileceği” fetvasını vermişti.

Hahambaşı, savaş sırasında “ordunun zindeliğini ve askerlerin moralini” korumanın bir parçası olarak, “tevazu duvarlarını yıkmaya" ve "centil (Yahudi olmayan) çekici kadınlarla kendi rızaları dışında yatarak kötü eğilimleri tatmin etmeye" izin verildiğini söylemişti.

Yerleşimci örgütünün içinden geliyor

Karim, askeri görevinden önce işgal altındaki Doğu Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Eski Şehir'in Müslüman Mahallesi'ndeki “Ateret Kudüs” adlı yeşivada (Yahudi dini okulu) ders veriyordu.

Ateret Kudüs, Doğu Kudüs’ün "Yahudileştirilmesi" kapsamında Filistinlilerin evlerinden atılması ve bu evlerin Yahudilerce gasbedilmesi için faaliyet gösteren ünlü Yahudi yerleşimci örgütü “Ateret Cohanim”e bağlı bir dini okul olarak biliniyor.

İsrail ordusuna göre, hâlâ ordudaki hahambaşılık görevine devam eden Eyal Karim, Gazze’ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim’den itibaren ölen İsrail askerlerinin kimlik belirleme ve defin işlemlerine öncülük ediyor.



Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada ABD’nin İran'la müzakerelerdeki amacının İran'ı ‘nükleer haklarından’ mahrum bırakmak olması halinde Tahran'ın bu haklarından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Arap-İran Diyalog Forumu'nda konuşan Arakçi, ülkesinin nükleer silah sahibi olmayı bir tabu olarak gördüğünü, ancak uranyumu barışçıl yollarla zenginleştirme hakkı konusunda ısrarcı olduğunu belirtti. Aynı zamanda İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan İranlı Bakan, ülkesinin diyalog ilkesine inandığını ve bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunduğunu vurguladı. İran'ın bölgesel diyalogda daha üst bir aşamaya geçtiğini belirten Arakçi, “bölge ülkeleriyle ilk konferansı gerçekleştirmeyi başardık” dedi.

İran’ın resmi haber ajanslarının aktardığına göre İran ve ABD arasında Umman’da yapılması planlanan yeni müzakere turunun başlamasına bir gün kala yaptığı açıklamada Arakçi, İran'ın ABD ile görüşmelerini ‘iyi niyetle’ sürdürdüğünü söyledi.

İran Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak müzakerelerin amacının İran'ı nükleer haklarından mahrum bırakmaksa, İran'ın hiçbir hakkından vazgeçmeyeceğini açıkça vurguluyorum.”

İran defalarca kez uranyum zenginleştirme hakkının müzakere edilemez olduğunu ileri sürerek bazı ABD’li yetkililer tarafından dile getirilen ‘sıfır uranyum zenginleştirme’ talebini reddetti.

Fakat ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff cuma günü verdiği bir röportajda, ABD ile yapılacak herhangi bir anlaşma kapsamında İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerinin lağvedilebileceğini belirtti.

rfgthyju
Arakçi ve Witkoff (AP)

Trump, İran'ın nükleer programına ilişkin uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözecek yeni bir anlaşmaya varılmaması halinde İran'ı bombalamakla tehdit etti. Göreve geldiği ilk dönemde Trump, ülkesinin Tahran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan ve İran'ın nükleer faaliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini açıklamıştı.

Batılı ülkeler, ABD'nin 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran'ın hız verdiği nükleer programının nükleer silah üretmeye yönelik olduğunu söylerken, İran bu çalışmaların sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

Arakçi, sözlerini şöyle noktaladı:

“İran, ABD ile yaptığı dolaylı müzakerelerde nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması hakkını vurguluyor ve nükleer silah edinmenin peşinde olmadığını açıkça ifade ediyor. İran müzakereleri iyi niyetle sürdürüyor. Eğer bu görüşmelerin amacı nükleerleşmemeyi sağlamaksa bir anlaşmaya varılabilir. Eğer amaç İran'ın nükleer haklarını kısıtlamaksa, İran bu haklarından asla vazgeçmeyecektir.”