İsrail'de esirlerden sonra ölenler ve yakınlarıyla da alay eden akım başladı

İsrailli kullanıcılar, sosyal medyada İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında ölenler ve yakınlarıyla alay eden akım başlattı

(AA)
(AA)
TT

İsrail'de esirlerden sonra ölenler ve yakınlarıyla da alay eden akım başladı

(AA)
(AA)

İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne saldırılarının başlamasıyla İsrail'de sosyal medya platformlarında, Gazze'yi işgal eden İsrail askerlerinin, ayrıca bölgedeki su, elektrik, yakıt, gıda kıtlığıyla dalga geçen İsraillilerin çok sayıda paylaşımı tepki toplamıştı.

İsrailli kullanıcılar, bu kez de sosyal medyada başlattıkları yeni akımla 2005'te yayımlanan bir komedi programındaki şarkıyı kullanarak, Gazze'deki insani felaketle dalga geçen yüzlerce paylaşım yaptı.

Aralarında İsrail askerlerinin de yer aldığı bazı kullanıcıların paylaşımlarında Gazze'deki Filistin halkıyla dalga geçmek için yüzlerini boyayarak, başörtüsü takarak, üzerlerine Filistin'e ait geleneksel kıyafetler giyerek, kamera karşısına geçtiği görüldü.

Çocukları da alet ediyorlar

Sosyal medya fenomeni olarak tanınan hesapların da katıldığı akımda, bazılarının, Gazze Şeridi'ndeki yıkımın yer aldığı görüntüleri paylaşarak kahkaha atan yüz ifadeleri kullandığı görüldü.

Paylaşılan görüntülerden birinde de anne ile iki kızı başlarını alaycı bir şekilde kapatarak sözleri, "Burası benim evimdi, gaz ve elektrik yoktu. Benim evimdi, benim ve senin ve Ahmed'in ve Fatma'nın ve Abed'in ve Salim'in" olan bir şarkı eşliğinde dans ettikleri görülüyor.

Başka bir görüntüye de arkasına Gazze'de yıkılan binaların görüntüsünü fon yapan bir erkeğin yine alaycı şekilde başını kapatarak dans ettiği yansıyor.

Bazı görüntüler sosyal medya üzerinden milyonlarca kez izlenirken, kullanıcıların da tepkisini çekti.

İsrail askerlerinin Filistinlilere "şarkılı" muamelesi tepki çekmişti

İsrail'in 7 Ekim'den sonra Filistinli esirlere yönelik muamelelerini yansıtan çeşitli görüntüler de sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.

Görüntülerde İsrailli askerlerin Batı Şeria'da esir aldığı Filistinlilerin gözlerini ve ellerini bağlayarak etraflarında şarkı söylediği; esirleri de şarkıya eşlik etmeye zorladığı görüntüler geçen ay sosyal medyada bir akım başlatmıştı.

Benzer başka görüntüler de ortaya çıkarken bu akıma bazı Knesset üyeleri de dahil olmuştu.

İsrailli çocuklar, Dünya Çocuk Hakları Günü'nde "Gazze'yi yok edin" çağrısı yapan şarkıda kullanılmıştı.

Öte yandan İsrail'de yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocuklara, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde "Gazze'yi yok edin" çağrısı yapan şarkı söyletilmişti.

Söz konusu şarkının sosyal medyada tepki çekmesinin ardından, şarkı ilk yayımlandığı platformdan kaldırılsa da sosyal medya üzerinden yayılmıştı.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.