Nijerya ordusuna 85 sivilin yanlışlıkla öldürülmesiyle ilgili eleştiriler artıyor

Nijerya’daki terör kurbanlarının yakınları (Arşiv)
Nijerya’daki terör kurbanlarının yakınları (Arşiv)
TT

Nijerya ordusuna 85 sivilin yanlışlıkla öldürülmesiyle ilgili eleştiriler artıyor

Nijerya’daki terör kurbanlarının yakınları (Arşiv)
Nijerya’daki terör kurbanlarının yakınları (Arşiv)

Nijerya ordusu, yanlışlıkla en az 85 sivilin ölümüne yol açan bir silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısıyla ilgili olarak artan eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Sivil toplum grupları, olay hakkında soruşturma yürütülmesi yönünde çağrıda bulundu.

Ordu, askerlerin pazar günü hava devriyeleri yürüttüğünü, kuzeybatıdaki Kaduna Eyaleti’nde bir grup insanı gözlemlediklerini ve ‘faaliyet şekillerini silahlı milislerinkine benzer şekilde yanlış yorumladıklarını’ bildirdi.

Tudun Biri köyü sakinleri bir mevlit programını için toplanmışken, yanlışlıkla bir SİHA’nın hedefi oldu.

Resmi kaynaklar, olayda en az 85 kişinin öldüğünü, 66 kişinin de yaralandığını bildirdi.

Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, olayla ilgili soruşturma yürütülmesi yönünde talimat verdi.

Nijerya’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu Nijerya Müslüman Gençliği (Nijerya Fityanul İslam) tarafından bugün yapılan açıklamada, “Ordunun ‘yanlış kimlik’ konusunda ileri sürdüğü tüm argümanlar son derece yetersiz, adaletsiz ve duyarsız görünüyor. Bu nedenle askeri yetkililerin olayla ilgili daha şeffaf bilgiler vermesi gerekiyor” denildi.

FOTO: Nijerya ordu kuvvetleri (Reuters-Arşiv)
Nijerya ordu kuvvetleri (Reuters-Arşiv)

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ise pazar günkü olayda 120’den fazla sivilin öldüğünü öne sürdü.

Amnesty’nin bugün yapılan açıklamasında, Tinubu yönetiminin ‘derhal’ bağımsız bir soruşturma başlatması talep edildi. Soruşturmalar sonucunda sorumlu olduğundan şüphelenilenlerin adil yargılamalarla adalet önüne çıkarılmasının sağlaması gerektiği ifade edildi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Christopher Gwabin Musa, aynı gün ulusal televizyonda ordunun bütçesinde artış çağrısında bulunmadan önce ‘bazı hataların olabileceğini’ söyledi.

Afrika’nın en kalabalık ülkesinde yabancı yatırımı teşvik etmeye çalışan Tinubu, mayıs ayında göreve geldiğinden beri terörle mücadeleyi öncelik haline getirdi.

Nijerya silahlı kuvvetleri, radikal grupların on yılı aşkın süredir savaştığı ülkenin kuzeybatı ve kuzeydoğusundaki milislere karşı verdiği mücadelede genellikle hava saldırılarına güveniyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından şubat ayında yayınlanan raporda, Nijerya da dahil olmak üzere Sahraaltı Afrika’nın, dünyada şiddet içeren radikalizmin yeni merkez üssü haline geldiği belirtildi. Ayrıca, 2021 yılında dünyada terör nedeniyle kaydedilen ölümlerin neredeyse yarısının bu bölgede yaşandığı ifade edildi.

Afrika’nın en yoğun nüfuslu ülkesi ve Batı Afrika’nın en büyük ekonomik gücü olan Nijerya, 10 yılı aşkın süredir artan güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya.

Ülkenin kuzeydoğusunda DEAŞ’a bağlı silahlı terör grupları, batıdaki organize suç çeteleri ve güneyde ise bölücü hareketlerin yaygınlaşması, ordunun ülke genelinde güvenlik sağlama çabalarını sekteye uğratıyor



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”