İran, hava savunma birimlerine SİHA’lar ekledi

SİHA’ların füzelerle donatıldığı bildirildi.

İran Ordu Komutanı Tuğgeneral Abdurrahim Musevi ve Hava Savunma Kuvveti Komutanı Ali Rıza Sabahifard dün Tahran’da düzenlenen askeri geçit törenine katıldılar. (Tesnim)
İran Ordu Komutanı Tuğgeneral Abdurrahim Musevi ve Hava Savunma Kuvveti Komutanı Ali Rıza Sabahifard dün Tahran’da düzenlenen askeri geçit törenine katıldılar. (Tesnim)
TT

İran, hava savunma birimlerine SİHA’lar ekledi

İran Ordu Komutanı Tuğgeneral Abdurrahim Musevi ve Hava Savunma Kuvveti Komutanı Ali Rıza Sabahifard dün Tahran’da düzenlenen askeri geçit törenine katıldılar. (Tesnim)
İran Ordu Komutanı Tuğgeneral Abdurrahim Musevi ve Hava Savunma Kuvveti Komutanı Ali Rıza Sabahifard dün Tahran’da düzenlenen askeri geçit törenine katıldılar. (Tesnim)

İran ordusu, hava savunma alanındaki yeteneklerini artırmak amacıyla ülke genelindeki hava savunma birimlerinin silahlarına, havadan-havaya füzelerle donatılmış uzun menzilli SİHA’ları ekledi.

İran resmi haber ajansı IRNA’nın dün aktardığı habere göre sekiz kilometre menzilli havadan havaya Mecid füzeleriyle donatılmış bir grup Karrar SİHA’sı Ordu Hava Savunma Kuvvetleri birimlerine teslim edildi. SİHA’lar pazar sabahı Tahran’daki bir askeri okulda ordu ve hava savunma komutanlarının katıldığı bir törende sergilendi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İran Ordu Komutanı Tuğgeneral Abdurrahim Musevi şu açıklamayı yaptı:

“Düşmanların hava muharebesinde, özellikle de SİHA alanında stratejilerini gözden geçirmesi gerekiyor. Hava Savunma Kuvvetleri bu bölgedeki hava muharebelerinde üstünlük sağlayacak.”

Fotoğraf Altı: İran ordusuna bağlı bir askeri okulda, havadan havaya füzelerle donatılmış Karrar SİHA’sı maketleri ve ‘ABD’ye Ölüm’ yazılı pankart. (Tesnim)
İran ordusuna bağlı bir askeri okulda, havadan havaya füzelerle donatılmış Karrar SİHA’sı maketleri ve ‘ABD’ye Ölüm’ yazılı pankart. (Tesnim)

İranlı yetkililerin Devrim Muhafızları Ordusu’nun kapasitesini genişletmeye ve askeri açıdan güçlendirmeye odaklanmasıyla ordu, yakın zamana kadar silah ve teçhizatının eskimesi sorunuyla karşı karşıya kalmıştı. Ancak ordu son iki yılda birçok kez insansız hava aracı, balistik ve seyir füzeleri edindiklerini duyurdu.

IRNA, ilk versiyonu 2010 yılında sunulan Karrar savunma SİHA’larının, menzili sekiz kilometreye kadar olan ve tamamen İran yapımı Mecid termal füzesi ile donatıldığını bildirdi.

Musavi konuya dair şunları söyledi:

“İranlı bilim insanları tarafından çok ucuz bir fiyata üretebildiğimiz, bizim yapamadığımız veya büyük bir maliyetle yapmak zorunda kaldığımız görevleri gerçekleştirecek bir SİHA ihtiyacını uzun zamandır hissediyoruz. Bu çalışma kısa bir süre önce tamamlandı ve ilk kez başarılı operasyonel testlerden geçti. Yaklaşık bir ay önce bu SİHA’ların bir kısmı ordunun hava savunma kuvvetlerine katıldı ve bugün hava savunma sahalarına havadan havaya Mecid füzeyle donatılan Karrar SİHA’larının ikinci aşaması tamamlandı. Hava Savunma Kuvvetlerine büyük yetenekler katacak.”

Fotoğraf Altı: Devrimden önce İran ordusunun satın aldığı Beechcraft MQM-107 Streaker. (ABD Hava Kuvvetleri Müzesi)
Devrimden önce İran ordusunun satın aldığı Beechcraft MQM-107 Streaker. (ABD Hava Kuvvetleri Müzesi)

Karrar 1974 yılında üretilen ve 1979 devriminden önce İran tarafından satın alınan Amerikan Beechcraft MQM-107 Streaker İHA’sının yerli kopyası olarak karşımıza çıkıyor. Amerikan versiyonu jet motoru ile çalışıyor. İran SİHA’sı Karrar seyir füzeleri ve bombaların yanı sıra yüksek isabetli intihar İHA’ları taşımak için kullanıyor.

Diğer yandan İran’ın askeri cephaneliğinin gelişmesi, birçok ülkenin söz konusu silahların çatışma bölgelerine gönderilmesi konusundaki endişelerini artırıyor. Rusya’nın Ukrayna ile savaşta İran yapımı intihar ve saldırı SİHA’larını kullanmasının ardından İran, Batı’nın eleştirilerine ve yaptırımlarına maruz kalmıştı.

Hem ABD hem de İsrail Tahran’ı Ortadoğu’da İran’a sadık silahlı gruplara, özellikle de Lübnan Hizbullahı’na, silahlı Irak milislerine ve Yemen’deki İran yanlısı Husi grubuna SİHA sağlamakla suçluyor.

İran ordusu, nisan ayında füze ve elektronik harp sistemleriyle donatılmış 200 saldırı uçağı elde ettiğini duyurdu. Bu SİHA’lar Savunma Bakanlığı ve Devrim Muhafızlarına ait fabrikalarda üretildi.



Netanyahu, Nasrallah ve dar daire

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Netanyahu, Nasrallah ve dar daire

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İbrahim Hamidi

Geçen hafta Hizbullah için zordu. Çağrı cihazından telsizlere ve dar daireye kadar “benzeri görülmemiş” darbeler ardı ardına geldi.

Bu üç darbe gerçekten de İsrail ile Hizbullah arasındaki büyük teknolojik uçurumu ortaya koydu. Aynı zamanda Hizbullah’ın düşmanı karşısındaki açığının boyutunu da gösterdi. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarının ardından, yayınlanan kayıtlı konuşmasında İsrailliler için “zorlu bir hesap vermenin” yaklaştığını söylemiş ve Hizbullah içinde büyük ölçekli sızmaların varlığı nedeniyle güvenlik konusunda ihtiyatlı olunduğuna açık bir göndermede bulunarak “hesabın nasıl sorulacağı çok dar bir daire tarafından bilinecek” demişti. Ancak sürpriz olan şu ki ertesi gün İsrail, Nasrallah'ın askeri yardımcıları ile bugünlerde sadece kendisinden bahsedilen Rıdvan Birimi’nin lideri ve kurucusu İbrahim Akil'in katıldığı bir liderlik toplantısını hedef alarak bu “dar daire”yi de havaya uçurdu.

Hiç şüphe yok ki Akil, çağrı cihazı ve telsiz saldırılarından sonra üst düzey yardımcılarını ve Genel Sekreter Yardımcısını İsrail'den nasıl “hesap sorulacağını” tartışmak üzere toplantıya çağırdığında tüm ihtiyati tedbirleri almıştı. Ancak İsrail istihbaratı hassas bir vuruşla onlara da ulaştı. Bu saldırıda ve Hizbullah'a veya Beyrut’un güney banliyöleri ya da Lübnan'da müttefiklerine yönelik diğer tüm saldırılarda, İsrailliler, sahadan gelen doğrulamalar ve ölen kişinin DNA testinin sonucunu beklemeden, hedefin adını ve kendisi ile ilgili ayrıntıları derhal ve kendinden emin bir şekilde duyurdulaqr. Son saldırıda da isimleri sadece tüm Lübnanlılar tarafından değil, Hizbullah içindeki liderler ve onların direniş eksenindeki muhatapları tarafından bile bilinmeyen liderlerin isimlerini ifşa ettiler.

Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rızai'ye göre, Dini Lider Ali Hamaney bu koşullar altında İsrail ile savaş istemiyor

Tıpkı Nasrallah'ın, Hüdhüd insansız hava araçları ile çekilen İsrail’e ait askeri tesislere dair videolar ile Hizbullah tünellerine dair İmad videolarını yayınlayarak Tel Aviv'e baskı uygulamak ve onu kapsamlı askeri harekattan caydırmak istemesi gibi, Binyamin Netanyahu da, son saldırılar ile Hizbullah içindeki sızmaların boyutunu göstermek ve müzakere savaşında Hizbullah’a baskı yapmak için popüler ve askeri olarak onu ifşa etmek istedi.

Büyük savaş İran ile İsrail arasında ve Tahran'ın yayılması ve nükleer programıyla ilgili. Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rızai'ye göre, Dini Lider Ali Hamaney bu koşullar altında İsrail ile savaş istemiyor. Netanyahu ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un söylediğine göre hem savaş hem de ABD’yi çatışmanın içine çekmek istiyor.

Hizbullah ile Tel Aviv arasındaki daha küçük savaş içinde daha büyük savaşın uzantıları iki konuya dayanıyor; Gazze Şeridi ile Güney Lübnan'ı birbirine bağlamak ve Kuzey İsrail ile Güney Lübnan'ı birbirine bağlamak. Netanyahu, birkaç gün önce Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının ardından açıkladığı, Hamas’ın dağıtılması, rehinelerin geri dönmesi ve caydırıcı güvenliğin yeniden tesis edilmesini içeren “hedefler” listesine, yeni bir hedef ekledi; yerinden edilen Kuzey İsrail sakinlerinin evlerine geri dönmesini sağlamak. Nasrallah ise, yerinden edilmiş Lübnanlılar güneye dönmeden bunun olmayacağını söyledi.

18 yılın ardından Lübnan'da, bölgede ve dünyada pek çok koşul, Nasrallah ve Hizbullah’ın imajı değişti. İsrail'in varoluş korkusu arttı

Askeri çatışma “yeni bir aşamaya” geçti ve bu aşamanın başlığı da Güney Lübnan ile Kuzey İsrail ve Beyrut arasında diplomatik bir çözümün koşullarını dayatmak için azami karşılıklı saldırılar düzenlemek. 2006’daki savaşın ardından Lübnan ordusunun güneyde konuşlanmasını, Hizbullah'ın geri çekilmesini ve uygulanmayan diğer düzenlemeleri öngören 1701 sayılı karar alınmıştı.

18 yıl sonra Lübnan'da, bölgede ve dünyada pek çok koşul, Nasrallah ve Hizbullah’ın imajı değişti, İsrail'in varoluş korkusu arttı. Ancak henüz kapsamlı bir savaş ve İsrail'in kara saldırısı noktasına ulaşmamış olan bu yeni tur, büyük olasılıkla, diğer tüm savaşlar gibi diplomatik bir çözümle sonuçlanacak. Amerikan Özel Temsilcisi Amos Hochstein'ın girişiminden de bu sonuç çıkarılıyor ve kendisi şunları içeriyor; Rıdvan Gücü’nün Litani Nehri'ne çekilmesi, Lübnan ordusunun konuşlandırılması, İsrail'in Mavi Hat’a çekilmesi ile ilgili müzakerelerin yürütülmesi, İsrail savaş uçaklarının ve insansız hava araçlarının Kuzey Lübnan'daki uçuşlarının durdurulması, tarafların taahhütlerine bağlı kalıp kalmadıklarını denetleyecek UNIFIL güçlerinin güçlendirilmesi, yerinden edilmiş İsraillilerin ve Lübnanlıların geri dönmelerini sağlayacak garantilerin verilmesi.

2006'daki anlaşma ateşkes, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyinin güvenliğini temin etmesi ve “angajman kurallarına” bağlı kalmasının yanı sıra Beyrut'taki siyasi rolünün genişlemesini içeriyordu.

2006'daki anlaşma, teknik maddelere ek olarak, ateşkes, Hizbullah'ın İsrail'in kuzeyinin güvenliğini temin etmesi ve “angajman kurallarına” bağlı kalmasının yanı sıra Beyrut'taki siyasi rolünün genişlemesi de dahil olmak üzere pratik uzlaşılar içeriyordu. Yeni anlaşma, Hizbullah'ın Beyrut'taki muhaliflerine karşı ilave bir siyasi rol kazanması karşılığında ateşkes ve uzun süreli güvenlik garantilerini içeren benzer bir denklemi içerebilir. Aynı zamanda savaşın, İran'ın “kırmızı çizgisini” aşmamasını, yani bölgedeki nüfuzunun ana kolu olan Hizbullah'ın yenilmemesini de içerebilir.

Savaş peşinde koşan Netanyahu, “dar dairesini” kaybeden Nasrallah ve Beyaz Saray'da son günlerini yaşayan ABD Başkanı Joe Biden bu yeni anlaşmaya varmayı başarabilecekler mi? Yoksa mevcut tur, yeni Amerikan başkanı beklenirken ve İsrail ile Hizbullah'ın başka liderleri eksilirken başka bir “yeni aşamaya” mı geçecek?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.