Fiziksel ve psikolojik yaralanmalar İsrail askerlerini demoralize ediyor

İsrail ordusundaki engellilerin sayısı 60 bini aştı; bunlardan 2 bini Gazze saldırıları sonrası oldu

İsrail askeri kurtarma helikopteri, 9 Aralık 2023'te Gazze Şeridi sınırına yakın bir bölgedeki askerleri kurtarmak için geldi (AFP)
İsrail askeri kurtarma helikopteri, 9 Aralık 2023'te Gazze Şeridi sınırına yakın bir bölgedeki askerleri kurtarmak için geldi (AFP)
TT

Fiziksel ve psikolojik yaralanmalar İsrail askerlerini demoralize ediyor

İsrail askeri kurtarma helikopteri, 9 Aralık 2023'te Gazze Şeridi sınırına yakın bir bölgedeki askerleri kurtarmak için geldi (AFP)
İsrail askeri kurtarma helikopteri, 9 Aralık 2023'te Gazze Şeridi sınırına yakın bir bölgedeki askerleri kurtarmak için geldi (AFP)

İsrail ordusunun Rehabilitasyon Dairesi tarafından hazırlanan bir rapor, Gazze'deki çatışmalar sırasında yaralananların ardından her gün rehabilitasyona ihtiyaç duyan 60 asker ve güvenlik gücü mensubunun İsrail'e kabul edildiğini ortaya çıkardı.

İsrail ile Hamas hareketi arasındaki savaşın başlangıcından bu yana yaralanan asker sayısının, bedensel engelliler listesine alınan 2 bin asker de dahil olmak üzere, 5 bin yaralıyı aştığı, bunlardan en az 100'ünün doğrudan gözünden yaralandığı ortaya çıktı.

Görme yetisini tamamen kaybedenler olduğu gibi, tek gözünü kaybedenler de oldu.

9 Aralık Cumartesi günü, Lübnan sınırındaki kuzey bölgede beş asker yaralandı ve bunlardan durumu ağır olan iki asker, askeri helikopterle Hayfa'daki Rambam Hastanesi'ne nakledildi.

Askeri yetkililer, ordunun 1973 savaşı da dahil olmak üzere diğer savaşlarında bu kadar büyük kayıplara hiç tanık olmadığını düşünüyor.

Bir askeri yetkili, 7 Ekim'den bu yana öldürülen asker sayısının 420'yi aştığını bildirdi.

Veriler bu savaşın, hedeflerinin yüzde 40'ından fazlasına ulaşılmadan iki aydan uzun süren ilk savaş olduğunu ve karar vericilere göre savaşın en az iki ay daha devam edeceğini gösterdi.

Savunma Bakanlığı Rehabilitasyon Daire Başkanı Limor Loria'ya göre, Savunma Bakanlığı'nın mevcut savaş sırasında yaşananlara benzer bir olay yaşadığını hatırlamıyor.

Loria konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

Aldığımız yaralı askerlerin yüzde 58'inden fazlası, amputasyon gerektirenler de dahil olmak üzere ciddi uzuv yaralanmalarından mustarip. Askerlerin yüzde 12'si dalak ve böbreklerinden yaralandı ve birçoğunun başta kafa ve göz olmak üzere iç organlarında yırtılmalar meydana geldi.

Psikiyatrik hastalar

Loria, askerlerin yüzde 7'sinin savaşın ve muharebenin doğası gereği psikolojik rahatsızlık yaşadığını, bunun da yaklaşık 350 askere denk geldiğini belirterek, bu sayının hızla artacağı beklentisini dile getirdi.

Medya kaynakları yaklaşık bir ay önce psikolojik sorunlar yaşayan askerlerin sayısının 500'ü aştığını yayımlarken, savaşın başlamasından bir hafta sonraki verilerde 650'den fazla İsrailli askerin psikolojik sorunlar yaşadığı belirtiliyordu.

Loria'nın konuşması, İsrailli liderlerin ordunun Han Yunus ve diğer bölgelerde şiddetli çatışmalarla karşı karşıya olduğunu kabul etmesinin ardından geldi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, ordunun yürüttüğü ve yakın gelecekte de yapması beklenen muharebelerin zorlu ve çetin muharebeler olduğunu, askerlerin büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

Yaralı askerlerin moralini yükseltmek isteyen Halevi şu ifadeleri kullandı:

Bu günlerin sizin için kolay olmadığını biliyorum. Görüntüler ve hikayeler hepimiz için ama özellikle sizin için çok zor. Siz devletimizi savunmak için yürüttüğümüz haklı savaşımızda yaralanarak başkalarının hayatını kurtardınız.

60 bin engelli

Loria, konuya ilişkin yaptığı değerlendirme kapsamında verdiği röportajda son savaşın getirdiği değişikliklerden duyduğu kaygıyı dile getirerek şunları vurguladı:

Bu savaş büyük bir değişimin yaşanmasına katkıda bulundu. Bildiğimizin aksine, daha önce Savunma Bakanlığı Yaralı Rehabilitasyon Dairesi'ne çok sayıda genç erkek kabul etmiştik ve dikkat çekici olan, artık genç kadın askerleri de kabul etmemiz. Bu, durumu değerlendirmek ve neler olup bittiğini anlamak için derinlemesine bir çalışma gerektiriyor.

Geçmiş savaşlara bakıp bugün olanlarla karşılaştırırsak, ruh sağlığı görevlileri eşliğinde 16 hastaneyi ziyaret ettiğimizde, konunun çok farklı olduğunu ve işimizin her zamankinden daha zor hale geldiğini görüyoruz.

Yaralı askerleri taşıyan helikopter geldiğinde onları rehabilitasyon birimi temsilcisi karşılıyor ve yaranın türü ne olursa olsun herkes psikolojik destek alıyor. 

Geçen hafta Gazze'deki çatışmalardan birliklerin çekilmesinin yanı sıra, ölen ve yaralanan asker sayısında da benzeri görülmemiş bir artış yaşandığına dikkati çeken ikili, Hamas hareketinin İsrail ordusu için hazırladığı pusuların yanı sıra çatışma tehlikesinden ve iki tarafın Gazze'nin derinliklerinde karşılıklı olarak yoğun ateş açtığından bahsetti.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
TT

Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)

Bilim insanları uyarıcı bir madde olan betel cevizinin kullanımına dair en eski kanıtı buldu. Tayland'daki 4 bin yıllık insan kalıntılarında keşfedilen maddenin, ritüel amaçlar taşıdığı düşünülüyor.

Palmiye ailesinden olan betel cevizi ağacı, Güneydoğu Asya ve Pasifik Adaları'nda yetişiyor. Yaprakları ve kireçtaşı macunuyla çiğnenerek tüketilen ceviz, dişte koyu, kırmızımsı kahverengi veya siyah lekeler bırakıyor. 

Kişiye uyanıklık, enerji, öfori ve rahatlama hissi veren bu psikoaktif madde, Tayland'ın kentlerinde artık kullanılmasa da kırsal bölgelerinde hâlâ yaygın. Kafein, alkol ve nikotinden sonra dünya genelinde en çok kullanılan 4. psikoaktif madde olduğu tahmin ediliyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi Tunç Çağı Taylandı'ndan kalma 4 bin yıllık diş örneklerini inceleyerek betel cevizinin tüketimine dair en eski kanıtları ortaya çıkardı. 

Bölgedeki arkeolojik kazı alanlarında betel cevizi kabukları, bazı iskeletlerde bu bitkiyi çiğnemenin göstergesi olabilecek kahverengi veya siyah lekeli dişler bulunmuştu. 

Ancak hakemli dergi Frontiers in Environmental Archaeology'de yayımlanan yeni çalışmada, maddenin her zaman dişlerde leke bırakmadığı tespit edildi. 

Bilim insanları kazı alanı Nong Ratchawat'taki 6 kişiye ait kalıntılardan toplam 36 diş örneği alarak bunları sıvı kromatografi-kütle spektrometrisi adlı bir yöntemle inceledi. 

Dişlerin hiçbirinde bitkinin kullanımını işaret eden koyu renkler yoktu ancak bir kadından alınan üç örnekte, betel cevizindeki ana psikoaktif bileşenler olan arekolin ve arekaidin saptandı.

Araştırmacılar diş taşında bu bileşiklerin bulunmasının, uzun süreli kullanım anlamına geldiğini belirtiyor. 

Bilim insanları maddeyi hâlâ kullanan kişilerle yaptıkları görüşmelere dayanarak betel cevizi çiğnemenin birtakım geleneksel inançla bağlantılı olabileceğini düşünüyor. 

Makalenin yazarlarından Piyawit Moonkham "İnsanlar betel cevizini özellikle hasat mevsiminde, tanrılardan pirinç ekimi ve çeltik tarlaları için yardım istemek amacıyla ruhlara adak olarak kullanıyordu" diyerek ekliyor:

Geleneksel bitki kullanımının kültürel bağlamını daha geniş bir şekilde anlamak istiyoruz. Psikoaktif, tıbbi ve törensel bitkiler genellikle uyuşturucu gibi görülse de binlerce yıllık kültürel bilgi, manevi uygulama ve topluluk kimliğini temsil ediyor.

Ağız sağlığına verdiği zarardan dolayı Tayland'da 1940'lardan itibaren yoğun bir şekilde engellenmeye çalışan betel cevizi, kırsal bölgelerde hâlâ popüler olsa da şehirlerde ve genç nesiller arasında yaygın değil. 

Chiang Mai Üniversitesi'nden Moonkham bu nedenle bitkiyle ilgili çalışmaların çoğunlukla olumsuz etkilerine odaklandığını söylüyor. Ancak yeni çalışmanın, betel cevizinin kültürel önemine ışık tutabileceğini umuyor.

Moonkham maddenin etkileri hakkında da şu ifadeleri kullanıyor:

Ben de denedim ve tüm vücudu rahatlatırken bazı duyuları harekete geçiriyor... Sanırım kahve veya tütün içtiğimizde verdiğimiz tepkiyle aynı.

Independent Türkçe, IFLScience, Scimex, CNN, Frontiers in Environmental Archaeology