18 Ekim’de ABD’li yetkili Josh Paul, yurt dışına Amerikan silahları sevkiyatını denetlemekten sorumlu ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Askeri İşler Bürosu müdürlüğünden istifa etti. İstifasından önce Paul, gönderilecek silahların “binlerce sivili öldürmek için kullanılacağını” bildiğini gerekçe göstererek, Gazze’deki savaş için İsrail’e silah desteği verilmesini reddetmişti.
Paul, binlerce sivilin ölümüne sebep olan bu savaşta İsraillilerin Amerikan silahlarıyla takviye edilmesini reddeden tek kişi değil. Nitekim Amerikan silahlarının sivil cinayetlerinde kullanımına son verilmesi için çağrıda bulunan çok sayıda insan hakları savunucusu ve aktivist mevcut. ABD Senatosu’nda Yahudi bir Demokrat olan Senatör Bernie Sanders, İsrail’e yeni herhangi bir güvenlik yardımı yapılacaksa Gazze’ye yönelik “rastgele bombardımanın durdurulmasının” şart koşulması çağrısı yaptı.
İsrail ordusu, ABD’den yıllık 3,3 milyar dolarlık bir desteğin yanı sıra füze savunma teknolojisi için de ayrıca 500 milyon dolar alıyor. Hamas hareketinin İsrail’e karşı başlattığı 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze’de mevcut savaşın patlak vermesiyle ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’e ‘eşi benzeri görülmemiş’ bir askerî yardım paketini onaylaması için Kongre’ye başvurdu. Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu ABD Temsilciler Meclisi, kasım ayı başlarında 14,3 milyar dolarlık bir yardım sunulmasına ilişkin yasa tasarısını onayladı.
Demokratlar, bu yasa tasarısının meclisten geçirilmesine şüpheyle yaklaşsa da ABD’nin İsrail’e olan askerî desteği, ABD’deki her iki partinin hemfikir olduğu temel bir mesele olmaya devam ediyor.
Peki, İsrail’in aldığı bu askerî yardımların mahiyeti nedir? Gazze’de hangi Amerikan silahları kullanılıyor?
Gazze’deki gelişmiş Amerikan silahları
Bu hafta ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Gazze Şeridi’ne topçu saldırıları düzenlemek için kullandığı Merkava tanklarına özel 120 mm M830A1 tank mermilerinin satışına ilişkin olarak İsrail’le 106,5 milyon dolarlık bir silah anlaşması yapıldığını duyurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın kararının ardından geçtiğimiz cuma günü geç saatlerde Kongre’yi satışla ilgili bilgilendirdiğini söyledi. Blinken’ın ilgili kararına göre “ABD ulusal güvenliği için mühimmatın derhal satışını gerektiren acil bir durum söz konusu ve dolayısıyla satın alma işlemi, yabancı askerî satışlara ilişkin kongre incelemesi gerekliliğini aşıyor.”
DAHA FAZLA OKU
Silah satışlarına ilişkin ‘acil durum kararlarında’ Kongre’nin atlanması, ‘alışılmadık bir adım’ olarak değerlendiriliyor ve bazen yasa koyucuların itirazıyla karşılaşıyor. 1979 yılından beri en az dört yönetim, bu yetkiyi kullandı.
Ortadoğu’nun en iyi silahlanmış ülkelerinden biri olan İsrail Hava Kuvvetleri, gelişmiş Amerikan F-35 savaş uçağına, Amerikan üretimi Patriot füzeleri de dahil olmak üzere füze savunma bataryalarına ve Demir Kubbe füze savunma sistemine sahip.
Son haftalarda Amerikan basınına konuşan eski ABD’li yetkililere göre Washington, Demir Kubbe’yi takviye etmek için hava savunma füzeleri, küçük çaplı bombalar ve güdümsüz bombaları GPS güdümlü silahlara dönüştüren JDAM ekipmanı göndermeyi taahhüt etti. Raporlara göre Boeing şirketi, şirketin Missouri eyaletindeki St. Charles ilçesinde ürettiği 1800 kadar JDAM füzesinin teslimatını hızlandırmak için çalışıyor.
Atlantik Konseyi üyesi ve eski ABD Dışişleri Bakanı Siyasi ve Askerî İşlerden Sorumlu Yardımcısı Clarke Cooper’a göre bu ikmaller; F-35 savaş uçakları, CH-53 ağır helikopterler ve KC-46 havadan yakıt ikmal tankerleri gibi gelişmiş silahlara dair üzerinde önceden yapılmış anlaşmaları içeriyordu.
Biden’ın Kongre’den talep ettiği 14 milyar doları aşkın ek yardımlar ise hava ve füze savunma desteği sağlamayı ve ABD’nin İsrail’e verdiği askerî stoku yenilemeyi hedefliyor. ABD ordusu ayrıca, gerektiği takdirde İsrail’e gözetleme uçakları ve F-18 savaş uçaklarıyla hava desteği sağlamak üzere, Doğu Akdeniz’e USS Gerald R. Ford uçak gemisiyle savaş grubunu da gönderdi.
Londra’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün ifadesine göre Pentagon, İsrail ordusunun malzeme stokunun yenilenmesine bir katkı olarak, Ukrayna’ya yapılan yardım nedeniyle azalan ‘Avrupa’daki stokunu yenilemek üzere’ İsrail’deki rezerv stokundan çektiği mühimmatın yeniden İsrail ordusuna yönlendirildiğini söyledi.
World Socialist internet sitesinde derlenen bilgilere göre İsrail ordusu, Gazze’de gerçekleştirdiği hava saldırılarında Amerikan yapımı uçaklardan oluşan bir filodan destek alıyor. Bu filoda Lockheed Martin şirketine ait 40 adet gelişmiş F-35 gizli savaş uçağı, General Dynamics ve Lockheed Martin şirketleri tarafından üretilen 196 adet çok amaçlı F-16 uçağı, Boeing (eski adıyla McDonnell Douglas) şirketi tarafından tasarlanıp üretilen 83 adet F-15 savaş uçağı mevcut. Bu savaş uçakları, büyük ölçüde ABD’de üretilen bombalar, füzeler ve güdüm araçlarıyla donatılmış halde.
İsrail, kurulduğu 1948 yılından bu yana yaklaşık 130 milyar dolarla, ABD desteğini en çok alan ülke olma özelliğini sürdürüyor. Kongre Araştırma Servisi’ne göre 2022 yılında Washington, İsrail’e askerî, ekonomik ve füze savunma yardımları için toplam 4,8 milyar dolar harcadı.
ABD, Başkan Joe Biden yönetiminin, İsraillilerin Gazze’de uluslararası insan hakları tarafından savaş suçu işlemekle suçlanacak kadar büyük sivil kayıplarına sebep olmasını engelleyemediği yönündeki eleştiriler artarken bile İsrail’e askerî desteği artırmayı taahhüt ediyor. Pentagon da İsrail’in Hamas’a karşı savaşında Amerikan silahlarını kullanma biçimine dair herhangi bir kısıtlama getirilmeyeceğinin sözünü verdi.
Gazze yıkımında ABD’nin sorumluluğu
Gazze Şeridi’nin 2,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık 1,7 milyonu evlerinden kaçtı ve Gazze Şeridi içerisinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi, bunlardan yaklaşık 1 milyon kişinin BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) ait binalarda barındığını ve bu barınakların sayısının en az 156 olduğunu söylüyor.
Uydu görüntüleri üzerine yakın zamanda yapılan bir analize göre Amerikan radyosu NPR, İsrail bombardımanı sonucunda Gazze şehrinin neredeyse üçte birinin yerle bir olduğunu bildirdi.
Oregon Eyalet Üniversitesi ile New York Üniversitesi Keune Araştırma Merkezi’nden iki araştırmacının yaptığı analiz, savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi genelinde binaların yüzde 13 ila 18’inin ‘yıkıldığını ya da zarar gördüğünü’, Gazze Şeridi’nin kuzey yarısındaki binaların da yüzde 27 ila 35’inin hasar gördüğünü tahmin ediyor.
Gazze Şeridi’ndeki Hükümet Medya Ofisi geçtiğimiz çarşamba günü, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları sebebiyle ölenlerin sayısının 14 bin 532 kişiye yükseldiğini duyurdu.
Hal böyle olunca Gazze’deki tablo, Amerika’nın sorumluluğunun sınırlarıyla ilgili soru işareti doğuruyor.
Çatışmadaki Siviller Merkezi’nden (Center for Civilians in Conflict) John Ramming’e göre İsrail’in ana silah ve askerî yardım tedarikçisi olarak ABD, “uluslararası hukukun ihlali ve Gazze’deki sivillere verilen zarar konusunda özel bir sorumluluk taşıyor”.
John Ramming, belgeli olarak ağır insan hakları ihlalleriyle itham edilen yabancı güvenlik birimlerine güvenlik yardımını yasaklayan Leahy Kanunu’nun “tarihsel olarak ABD’nin İsrail’e askerî yardımlarının büyük çoğunluğunda uygulanmadığını” söylüyor. ABD hükümeti bu Leahy Kanunu’nu genelde ‘savaş zamanında silahlı çatışma hukukunun ihlali durumunda geçerli olmadığı’ şeklinde yorumluyor.
Uluslararası Kriz Grubu’nun ABD Programı Danışmanı Brian Finucane, ABD’nin savaşta İsrail’e verdiği asker ve istihbarat desteğinin “ABD için ciddi hukuki ve siyasi sorunlar doğurduğunu ve ABD yasalarının ve standartlarının savaş hukukunu ihlal edecek şekilde kullanılabilecek asker ve istihbarat desteğini kısıtladığını” belirtiyor.
Brian Funicane ayrıca şunu da söylüyor:
“İsrail’in savaş suçları işlemek için Amerikan desteğini kullanması halinde ABD’li yetkililer suç ortaklığı riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu yüzden Biden yönetimi ile Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Amerikan silahlarını nasıl kullandığını denetlemek ve kötüye kullanımdan menetmek için somut önlemler almalı.”
İsrail’in eylemlerinin değerlendirilmesi
Gözlemciler, Hamas’ın sivilleri öldürmesinin ve rehin almasının bariz ‘savaş suçu’ teşkil ettiğine dikkat çekerken, İsrail’in Gazze’deki pek çok eyleminin yasal boyutunun değerlendirilmesi daha büyük bir zorluk teşkil ediyor. İsrail askerî harekâtının savaş hukukunu çiğneyip çiğnemediğine ilişkin sorular vaka bazında değerlendirilmelidir. Ayrıca hedefin meşru bir askerî hedef ya da sivillere verilen zararın aşırı olup olmadığını bilmek için açıklanmamış bilgilere ihtiyaç duyulabilir.
Funicane değerlendirmesine şu sözlerle devam ediyor:
“Sivillerin öldürülmesinin ve sivil altyapının tahrip edilmesinin konuyla bağlantılı olduğu muhakkak. Ancak bu iki eylemin gerçekleşmesi, kaçınılmaz olarak İsrail’in savaş suçu işlediği sonucunu getirmez.”
Bununla birlikte belirli saldırılarla ilgili nihai hukuki sonuçlara varmak zor olsa da Funicane, İsrail ordusunun Gazze’deki davranışının ve İsrail yetkililerinin bu davranışa eşlik eden söylemlerinin “Washington’da hukuki ve siyasi endişeler doğurması gerektiğini” söyleyerek ekliyor:
“Zira hava saldırısının ilk altı gününde İsrail, ABD liderliğindeki DEAŞ karşıtı koalisyonun terör örgütüne karşı savaşın herhangi bir ayında ve hatta operasyonun en yoğun döneminde bile attığından 6 bin bomba daha fazla attı.”
Amerikan silahları ve diğer güvenlik yardımları konusunda Batılı gözlemciler, Kongre’nin Başkan Biden’a ateşkes çağrısı için Amerikan nüfuzunu kullanması ve İsrail ordusunun sivillere zarar vermemek adına mümkün olan tüm önlemleri alması için ısrarcı olması yönünde baskı yapması gerektiği konusunda hemfikir. Ayrıca Biden yönetiminin izlediği silah sevkiyatı politikasına uygun olarak ABD, mevcut uygulamalara ve önceki ihlallere dayanarak İsrail hükümetine, korkunç eylemler gerçekleştirmek için kullanabileceği silahları sağlamamalı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı John Feiner, geçtiğimiz pazar günü CNN’e verdiği bir röportajda Biden yönetiminin Sanders ve diğerlerinin İsrail’e yapılacak yeni herhangi bir güvenlik yardımının şarta bağlanması yönündeki çağrılarını kabul edip etmeyeceği yönündeki soruya doğrudan yanıt vermedi ve bunun yerine İsrail’in ABD’den aldığı yardımlarda zaten uluslararası insani hukuk şartlarına tâbi olduğunu savundu.
Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir