Beyaz Saray’a geri dönmesi halinde, Trump’ın Ukrayna’ya yönelik stratejisi ne olabilir?

Trump’ın Salı günü Iowa’da düzenlediği seçim mitingine katılan ABD’liler (AFP)
Trump’ın Salı günü Iowa’da düzenlediği seçim mitingine katılan ABD’liler (AFP)
TT

Beyaz Saray’a geri dönmesi halinde, Trump’ın Ukrayna’ya yönelik stratejisi ne olabilir?

Trump’ın Salı günü Iowa’da düzenlediği seçim mitingine katılan ABD’liler (AFP)
Trump’ın Salı günü Iowa’da düzenlediği seçim mitingine katılan ABD’liler (AFP)

ABD eski Başkanı Donald Trump, ikinci başkanlık dönemini kazanması halinde Ukrayna’daki savaşı ‘24 saat içinde sona erdireceğine’ dair söz verdi.

Şarku’l Avsat’ın, National Interest dergisinden aktardığı Keith Kellogg ve Dan Negrea imzalı analize göre, ana akım analistler başkanın açıklamalarını abartı olarak nitelendirdi.

Ancak Trump’ın yakın bir süre içinde Beyaz Saray’a geri dönüşüne dair güçlü bir olasılık var.

Bu nedenle dış politika uzmanlarının, onun açıklamalarını ciddiye alması ve Trump yönetiminin Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük çatışmayla nasıl başa çıkabileceğini değerlendirmesi gerekiyor.

grt
Trump geçen Salı günü Iowa’daki bir mitingte (Reuters)

Söz konusu analizde konuya ilişkin şu ifadelere yer verildi;

Biden’ın Ukrayna stratejisinin iyileştirmeye çok açık olduğunu kabul ederek başlayalım. Zayıf yönleri Putin’i ilk etapta işgali başlatmaya teşvik etti.  Biden’ın yaptırımları ve Ukrayna’ya yardımı tehdit eden ‘bütünleşmiş caydırıcılık’ yönündeki zayıf girişimleri, Putin’in saldırganlığını caydırma yönündeki hedefleri başarısız kıldı.

Trump yönetiminde vekaleten Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan Keith Kellogg ve aynı dönemde Dışişleri Bakanlığı Politika Planlama Dairesi üyesi olan Dan Negrea imzalı analiz şöyle devam etti;

Putin, hem (Barack) Obama, hem de (Joe) Biden döneminde Ukrayna’yı işgal etti, ancak Trump başkan iken saldırmadı. Trump, Rusya-Ukrayna savaşının kendi gözetimi altında ‘asla yaşanmayacağını’ ifade etti.

Analize göre Putin’in işgalinin ardından, Biden aşırı temkinli bir savaş stratejisi izledi.

Biden, zafer hedefini açıkça tanımlamak yerine, Ukrayna’ya ‘ne kadar sürerse sürsün’ yardımlara devam etme sözü verdi.

Analizde şu ifadelerle konuya ilişkin görüşler devam etti;

Ancak bu sadece şu soruyu gündeme getiriyor: Ne kadar sürer? Biden, Ukrayna’ya hızlı bir şekilde kazanması için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamalıydı. Ancak bunun yerine Rusya’nın ‘gerginliği artırmasından’ korktu ve temkinli bir şekilde silah sağladı. Biden fikrini değiştirmeden önce tanklar, uçaklar ve uzun menzilli toplar gibi birçok büyük silah sisteminin sağlanmasına karşı çıktı. Sonuç olarak, Ukrayna savaşmak için yeterli silaha sahip, ama bunlar kazanması için yeterli değil.

Biden’ın ortaya çıkan savaş stratejisi, yalnızca ‘kanlı ve sonuçsuz bir çıkmaza yol açmak’ için milyarlarca dolar harcamaktı.

Buna karşılık, yalnızca kamuoyuna yaptığı açıklamalara dayanarak, Ukrayna için çok farklı bir Trump doktrini öngörülebilir.

Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Rus lider Vladimir Putin ile olan kişisel ilişkisini, çatışmaya ‘bir gün içinde’ çözüm bulmak için kullanacağına dair söz verdi.

Ne Putin, ne de Zelenskiy müzakere yoluyla bir çözüme ilgi göstermediği için bu bir günlük zaman dilimi aşırı iddialı olabilir.

Her iki taraf da savaş alanında hala galip gelebileceklerine inanıyor gibi görünüyor.

Ancak Trump’ın önerdiği yaklaşım bu hesaplamayı değiştirebilir.

Trump konuya ilişkin açıklamasında, “Putin’e şunu söyleyebilirim; eğer anlaşma yapmazsanız Ukrayna’ya çok şey vereceğiz. Mecbur kalırsak Ukrayna’ya onların aldığından daha fazlasını vereceğiz.”

Trump’ın geçmişteki eylemleri bu tehdidi inandırıcı kılıyor.

Başkanlığı sırasında sınırları zorlamaya istekli olduğunu gösteren Trump, DEAŞ’a karşı mücadelede Obama dönemindeki angajman kurallarına ilişkin kısıtlamaları kaldırdı ve İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürme emrini verdi.

Putin müzakere etmeyi reddederse, Trump, Biden döneminin silah transferleri üzerindeki kısıtlamalarını pekala kaldırabilir ve Ukrayna’ya, Kırım ve Rusya’yı vurabileceği uzun menzilli silahlar da dahil olmak üzere, kazanmak için ihtiyaç duyduğu silahları verebilir.

Maliyetli bir askeri yenilgi olasılığıyla karşı karşıya kalan Putin de pekala müzakereleri tercih edebilir.

wer
Biden ve Zelenskiy bir görüşmede (EPA)

Trump, Kiev’i masaya getirmek için şunları söyledi;

Zelenskiy’e ‘Artık başka bir şey yok. Bir anlaşma yapmalısın’ derdim.

Ukrayna savaş çabalarını ancak büyük ölçekli Batı desteği sayesinde sürdürebilir ve yardımın kaybedilmesi ihtimali müzakere için güçlü bir teşvik olacaktır.

Ukrayna, Batı’nın yaygın desteği olmadan savaşı sürdüremez ve desteği kaybetme olasılığı, müzakere için güçlü bir motivasyon olacaktır.

Mevcut doğrultuda bir ateşkes ve ardından gelen müzakereler, Batı’ya demir atmış ve kendini savunabilecek egemen, demokratik bir Ukrayna’yı koruyacaktır.

Kiev, Ukrayna’nın tamamı üzerinde uluslararası düzeyde tanınan egemenlik iddialarını sürdürecek.

Çatışmaların durdurulması, Rusya’yı çatışmayı sürdürmekten caydırmak için olası NATO ve Avrupa Birliği (AB) üyeliği de dahil olmak üzere güvenilir güvenlik garantilerinin sağlanmasını da kolaylaştıracaktır.

Bu her ne kadar (giderek ulaşılamaz görünen) tam bir askeri zaferden daha az tatmin edici olsa da, bu sonuç Rusya için stratejik bir yenilgiyi ve ABD ulusal güvenliği ve Batı ittifakının güçlenmesini temsil edecektir.

Bazı Cumhuriyetçiler, Ukrayna ihtilafının Avrupa’nın meselesi olduğunu ve ABD açısından hiçbir sonuç doğurmadığını savunuyor.

Stratejik olarak, kamuoyuna yaptığı yorumların gösterdiği gibi, Trump aynı fikirde değil.

Savaşı bitirmeyi önemli bir dış politika meselesi olarak görüyor ve ‘göreve gelmesi halinde’ bunu ilk günden gerçekleştirmeyi planlıyor.



İzleyiciler Oscar adayı aktörün yeni dizisine "kilitlendi"

The Madness'ın başrolündeki Colman Domingo, Rustin'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştı (Netflix)
The Madness'ın başrolündeki Colman Domingo, Rustin'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştı (Netflix)
TT

İzleyiciler Oscar adayı aktörün yeni dizisine "kilitlendi"

The Madness'ın başrolündeki Colman Domingo, Rustin'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştı (Netflix)
The Madness'ın başrolündeki Colman Domingo, Rustin'deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazanmıştı (Netflix)

Netflix aboneleri, perşembe günü yayın platformundaki yerini alan yeni gerilim dizisine "kilitlendi".

Emmy ödüllü Colman Domingo'nun başrolünde yer aldığı The Madness, hem izleyicilerin hem de eleştirmenlerin kalbini çalmayı başardı.

"10 üzerinden 10'luk"

"Etkileyici bir kedi fare oyunu" diye nitelenen dizi için şimdiden "10 üzerinden 10'luk" yakıştırması yapılıyor.

Dizide 55 yaşındaki Oscar adayı aktör, Poconos dağlarındaki ormanın derinliklerinde bir cinayete tanıklık ettiğinde hayatı altüst olan bir medya uzmanı ve televizyon yorumcusu Muncie Daniels rolüne bürünüyor. 

Bir kumpasa kurban giden Muncie, hem masumiyetini kanıtlamak hem de dağılmak üzere olan ailesini korumak zorunda kalıyor.

Gerilim dizisinde Muncie'nin boşanma aşamasındaki eşi Elena'yı Marsha Stephanie Blake canlandırırken, onlara FBI ajanı Franco Quinones rolünde John Ortiz eşlik ediyor.

Tamsin Topolski de Muncie'nin öldürmekle suçlandığı beyaz üstünlükçünün ayrıldığı eşi Lucie Simon'ı oynuyor. Muncie'nin genç oğlu Demetrius rolündeyse Thaddeus J. Mixson yer alıyor.

Guardian "usta işi" dedi

8 bölümlük mini dizi, Chernin Entertainment'ın Netflix'le işbirliği anlaşmasıyla yayın devinin kitaplığına eklendi. 

Birleşik Krallık'ın köklü ve saygın gazetelerinden Guardian'ın eleştirmeni Lucy Mangan, diziyi 5 üzerinden 4 yıldızla ödüllendirdi. 

Mangan, "usta işi" diye nitelediği "akıllıca komplo geriliminin her bölümde daha da iyiye gittiğini" yazdı.

FandomWire ise The Madness'a övgüler yağdırdı ve incelemesinde diziyi "enfes bir kedi-fare gerilimi" diye nitelendirdi:

Madness sadece konusuyla bile beni içine çekti ve Colman Domingo'nun performansı da cabası.

Netflix'in sitesi Tudum'a göre Domingo, canlandırdığı karakterin gerçek medya uzmanlarından esinlendiğini açıkladı: 

Kendi toplulukları tarafından da saygı duyulan, zaman zaman meydan okunan kişiler. Bazen yeterince siyah olmadıkları düşünülüyor, bazen de bazılarına göre fazla siyahlar.

Domingo, Muncie'yi anlatırken şunları da ekledi:

Gençliğinde kesinlikle aktivistti. Sonra farklı bir kademeye geçen ve ardından da biraz süperstar olan biri. Savunduğu topluluklardan biraz uzaklaşmış durumda.

Netflix aboneleri de eleştirmenlerin övgü dolu yorumlarına katıldıklarını belirtmek için sosyal medyaya akın etti.

"Kilitlendim"

The Madness'ın ilk bölümünün henüz yarısında olduğunu söyleyen bir izleyici şöyle yazdı:

Colman Domingo'nun mevcut tüm ödülleri hak ettiğine karar verdim bile.

Bir izleyici "Dizi şimdiye kadar çok iyi" ifadesini kullanırken başka biri de başrol oyuncusuna övgüler yağdırdı:

Colman Domingo'yu bu tür bir rolde görmekten büyük keyif aldım.

Başka biri "Domingo'nun oynadığı her şey izlemeye değer" diye yazarken diğeri ekledi:

Netflix'teki The Madness 10 üzerinden 10'luk bir dizi. Kilitlendim.

Independent Türkçe, Daily Mail, Unilad, Guardian, FandomWire, Tudum