Batı başkentleri Rusya'nın dondurulan 300 milyar dolarına el koymayı tartışıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4748106-bat%C4%B1-ba%C5%9Fkentleri-rusyan%C4%B1n-dondurulan-300-milyar-dolar%C4%B1na-el-koymay%C4%B1-tart%C4%B1%C5%9F%C4%B1yor
Batı başkentleri Rusya'nın dondurulan 300 milyar dolarına el koymayı tartışıyor
Biden yönetimi daha önce böyle bir hamlenin yasadışı olacağını savunmuştu
Rus merkez bankasının varlıklarına el konulmasının, ABD ve Avrupa'da rezerv saklayan Batılı olmayan hükümetlerde panik yaratabileceğinden endişe ediliyor (Reuters)
Batı başkentleri Rusya'nın dondurulan 300 milyar dolarına el koymayı tartışıyor
Rus merkez bankasının varlıklarına el konulmasının, ABD ve Avrupa'da rezerv saklayan Batılı olmayan hükümetlerde panik yaratabileceğinden endişe ediliyor (Reuters)
Batı ülkeleri Ukrayna savaşının ardından el konulan Rus varlıklarını, uluslararası hukuku çiğnemeden Kiev'e göndermenin yollarını arıyor.
Bunun en önemli ayağınıysa, Rusya Merkez Bankası'nın dondurulan 300 milyar dolarlık varlığı oluşturuyor.
Biden yönetimi daha önce böyle bir hamlenin yasadışı olacağını ve Batılı merkez bankalarının güvenirliğini zedeleyeceğini savunmuştu.
Ancak Washington'dan Ukrayna'ya gönderilen yardımlarda sıkıntılar yaşanması üzerine, Batılı yetkililerin Rus varlıklarını Ukrayna'ya sevk etmek üzere görüşmeleri hızlandırdığı öne sürüldü.
Daha önce Biden yönetiminde üst düzey görevler üstlenen Daleep Singh, New York Times'a yaptığı açıklamada, Rusya'ya ait dondurulan varlıkların Ukrayna'nın erişiminin de olduğu bir emanet hesaba aktarılabileceğini söyledi.
Singh bu fonların, Ukrayna'nın devlet tahvillerinde ettiği zararın teminatı olarak Kiev'e gönderilebileceğini öne sürdü.
Economist'te yer alan haberdeyse, Rus varlıklarına el koyan ülkelerin Rusya'ya karşı yasal zorunluluklarını iptal ederek, bu varlıkları Moskova'nın uluslararası hukuk ihlallerine karşılık olarak Kiev'e aktarabileceği kaydedildi.
Haberde, Irak'ın 1990'daki Kuveyt işgali sırasında atılan adımların emsal kabul edilebileceğine dikkat çekildi. O dönem, Irak'ın 50 milyar dolarına kurbanlara tazminat ödenmesi için el konulmuştu.
Bloomberg'de yer alan analizdeyse, Rus varlıklarına el konulmasının "problem çözmekten çok problem yaratacağı" vurgulanırken, böyle bir yasal emsal oluşturmanın uluslararası ekonomik düzene zarar vereceği savunuldu.
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, cuma günü yaptığı açıklama Rus varlıklarına el konulması durumunda ABD'yle tüm diplomatik ilişkilerin kesilebileceği uyarısında bulunmuştu.
ABD'de dondurulan Rus varlıklarına el konulması tartışılırken, diğer Batı başkentlerinde de Ukrayna'nın savaş çabalarına farklı yollarla destek verme çabaları öne çıkıyor.
Son olarak Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, çevre programı nedeniyle hurdaya ayrılacak araba ve kamyonların Kiev'e gönderilmesine yönelik itirazını geri çektiğini açıkladı.
Khan, geçen haftalarda Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko'dan gelen teklifi reddetmişti.
Hurdaya ayrılması planlanan araçları Kiev'e göndermenin, Londralılara herhangi bir fayda sağlamayacağını söyleyen Khan'ın kararı tepkiyle karşılanmıştı.
Londra'da ağustosta uygulamaya giren yeni düzenleme, aşırı düşük emisyon standartlarını karşılamayan tüm araçların hurdaya ayrılmasını ve bunun için yerel yönetiminin araç sahiplerine ödeme yapmasını öngörüyor. Araçlarını teslim etmeyi reddeden sürücülereyse, Londra'da trafiğe çıkabilmeleri için günlük vergi kesiliyor.
Resmi verilere göre, Londra'da 700 bine yakın aracın hurdaya ayrılacağı tahmin ediliyor.
Suveyda’da ateşkes bir ihtiyaç olsa da gerçek bir çözümün yerini tutamazhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5167322-suveyda%E2%80%99da-ate%C5%9Fkes-bir-ihtiya%C3%A7-olsa-da-ger%C3%A7ek-bir-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm%C3%BCn-yerini-tutamaz
Bedevi aşiretlerinden kişiler, Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinin et-Tera beldesinde bir kamyonun üzerinde Dera'ya doğru yol alırken, 21 Temmuz 2025 (AFP)
Suveyda’da ateşkes bir ihtiyaç olsa da gerçek bir çözümün yerini tutamaz
Bedevi aşiretlerinden kişiler, Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinin et-Tera beldesinde bir kamyonun üzerinde Dera'ya doğru yol alırken, 21 Temmuz 2025 (AFP)
Hayed Hayed
ABD’nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes, Suveyda'da on yıllardır görülen en şiddetli çatışmalar geçici olarak sona erdirdi. Olaylar 13 Temmuz'da Dürzi silahlı gruplar ile Bedevi aşiretlerinden silahlı gruplar arasında yerel bir çatışma olarak başladı. Ancak kısa sürede tırmandı ve Dürzi silahlı gruplarla Şam’daki geçici hükümete bağlı güçler arasında geniş çaplı bir askeri çatışmaya dönüştü.
Şiddet şu anda azalmış olsa da bu durgunluğu istikrarın geri dönüşü olarak yorumlamak yanlış olur. Tüm ilk göstergeler, ateşkesin çatışmanın patlak vermesinden önceki durumu yeniden üretmekten öteye gitmediğini ve bölgedeki Dürzilerin Suveyda’nın fiili olarak kontrolünü geri aldığını gösteriyor. Şiddetin durdurulması gerekli bir ilk adım olsa da bu sağlam bir siyasi çözüme ulaşmak için yeterli değil. Gerginliği tırmandıran temel sorunlar, yani siyasi olarak ötekileştirme ve iktidar mücadelesi, gerçek anlamda köklü bir şekilde çözülmedikçe, bu sükunetin uzun süre devam edemez.
Krizin fitili
Krizin fitilini ateşleyen kıvılcım, bir Dürzi tüccarın Bedevi aşiretleriyle bağlantılı kişiler tarafından kaçırılması olayıydı. Buna misilleme olarak bir dizi kaçırma olayı yaşandı ve bu olaylar daha geniş çaplı bir mezhep çatışmasına dönüştü. Bu olayların Suriye'nin güneyinde sıkça yaşandığını belirtmek gerekiyor. Bu bölgede, karşılıklı güvensizlik ortamında yerel topluluklar arasında gerginlikler halen devam ediyor. Bu olayı diğerlerinden ayıran noktaysa geçici hükümet yetkililerinin askeri müdahale kararı alması oldu.
Şam, güvenlik güçlerini konuşlandırmayı düzeni yeniden sağlamak ve güvenliği sağlamak için gerekli bir görev olarak nitelendirdi. Ancak Suveyda'nın vatandaşları, en azından şiddetle direnenler, bunu bölgedeki iktidarı ele geçirme girişimi olarak gördü. Bu algı, Suveyda'nın önde gelenleri ile geçiş dönemi yetkilileri arasında, özellikle yönetim, güvenlik düzenlemeleri ve Suriye'nin gelecekteki kimliği konusunda süregelen anlaşmazlıklardan kaynaklanıyor.
Tartışmalı yetki
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Suveyda'nın önde gelenleri, merkezi olmayan bir yönetim modelinin (adem-i merkeziyet) ve toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak yerel olarak yönetilen güvenlik yapılarının kurulmasını talebini her zaman dile getirdiler. Ancak Şam, kararların en üst düzeyde alındığı ve daha sonra aşağıya doğru uygulandığı hiyerarşik bir yapıya dayanan katı bir merkezi yaklaşımı sürdürdü. Tekrarlanan müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla daha da tırmanan bu gerilimler, birçok kişinin devletin müdahalesinin barışı korumak için değil, merkezi otoritesini zorla yeniden dayatmak için yapıldığına dair inancını pekiştirdi.
Bu gerginlikler, hükümet güçleri ile Dürzi mezhebinin önde gelen ruhani liderlerinden Şeyh Hikmet el-Hicri'ye bağlı silahlı gruplar arasında çatışmaların patlak vermesiyle doruğa ulaştı. Taraflar birbirlerini suçladı. Şam, Hicri'ye bağlı silahlı grup üyelerini önceki anlaşmaları ihlal ederek güvenlik güçlerine saldırmakla suçlarken, Hicri'nin destekçileri hükümetin sözlerini tutmadığını ve sahada ciddi ihlallerde bulunduğunu iddia etti.
Dürzi karşıtı kışkırtıcı söylemler, İsrail'in saldırılarını, bu mezhebi İsrail ile iş birliği içinde veya ayrılıkçı olarak gösterme amacıyla kullandı.
Ateşkes var barış yok
Olaylar, İsrail'in çatışmalara yanıt olarak Suriye hükümet güçlerini ve ülkenin bir dizi hayati tesisini, başta Savunma Bakanlığı binası olmak üzere, hava saldırılarıyla hedef almasıyla tehlikeli bir dönemece girdi. Gerginliğin tırmanmasından endişe eden ABD, Türkiye'nin yardımıyla ateşkes anlaşması sağlanması için arabuluculuk yaptı. Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, devlet televizyon ekranlarından yaptığı konuşmada ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurdu ve ‘bu anlaşmayı durumun daha fazla kötüleşmesini önlemek için atılan gerekli bir adım’ olarak nitelendirdi.
Suriye'nin güneyindeki Suveyda ili yakınlarındaki Dera ilinin Busra el-Harir beldesinde konuşlanan Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri, tampon bölge olarak kurdukları toprak setin yanında duruyorlar, 21 Temmuz 2025 (AFP)
Ateşkes, şiddeti kontrol altına almak için gerekli ve memnuniyetle karşılanan bir adımdır, ancak krizin temel nedenlerine müdahale etmezken çatışmaların patlak vermesinden önceki duruma geri dönülmesini sağladı, ancak uzun vadeli bir siyasi çözüme yönelik ciddi ve somut adımlar atılmadı. Fakat bu adımların atılmaması, gerçekleri ciddi şekilde göz ardı etmek anlamına geliyor. Geçtiğimiz haftaki olayların Suriye'deki siyasi ortamı derinden değiştirdiği şüphe götürmez bir gerçekti. Bu olaylar, toplumda var olan bölünmeleri ortaya çıkarmış ve aynı zamanda yeni bölünmelere yol açtı.
Dürzi karşıtı kışkırtıcı söylemler, İsrail'in saldırılarını, bu mezhebi İsrail ile iş birliği içinde veya ayrılıkçı olarak gösterme amacıyla kullandı. Bu da mezhepçi söylemleri güçlendirirken toplu cezalandırma çağrılarını alevlendirdi ve nihayetinde Dürzi azınlığa karşı kışkırtma endişe verici bir boyuta ulaştı. Öyle ki Dürzi tüccar ve iş adamlarını boykot etme çağrıları yapıldı, birçok ilde Dürzi öğrenciler üniversite yurtlarından atıldı. Buna karşın, mezhebin geniş bir kesiminin, özellikle de Şeyh el-Hicri'ye bağlı olanların, devlete ve devlet kurumlarına olan güvensizlikleri arttı. Bu durum, geçiş hükümetinin meşruiyetini daha da zayıflattı.
Ateşkes silah seslerini susturmuş olabilir, ancak Suriye'nin kanayan yaralarını sadece gerçek ve kapsamlı bir siyasi geçiş süreci sarabilir.
Yıllardır kabuğun altında kaynayan mezhepçilik patlak verdi ve açık bir düşmanlığa dönüştü. Marjinal bir konuma hapsolmuş olan nefret söylemi, kuru otların ateşe verilmesi gibi yayıldı, sesini yükselterek diğer sesleri bastırdı ve her yönde yankılandı. Mevcut ateşkes anlaşmasını kırılgan ve riskli hale getiren de işte bu. Çünkü siyasi ve toplumsal alanda meydana gelen derin dönüşümü hesaba katmıyor. Kriz öncesi duruma geri dönmek, barışın sağlandığı anlamına gelmiyor, aksine galip ve mağlup olmayan, değişken bir çatışmada yeni bir tıkanıklık anlamına geliyor.
Ateşkes silah seslerini susturmuş olabilir, ancak Suriye'nin kanayan yaralarını sadece gerçek ve kapsamlı bir siyasi geçiş süreci sarabilir. Suveyda'daki şiddetin temelindeki nedenleri ele almak için acil adımlar atılmazsa, bu kırılgan ateşkes uzun sürmez. Suriye'nin daha fazla bölünme ve parçalanmaya doğru sürüklenmesini önlemek için bir umut ışığı olsa da kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüm arayışı için alan hızla daralıyor.