İsrail devlet televizyonu KAN'ın İsrail kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Tel Aviv makamları, Hamas'ın elindeki esirleri serbest bırakmasına karşılık Gazze'ye saldırılarını sonlandıracak ve Hamas yöneticilerinin buradan güvenli biçimde Katar'a gitmelerine izin verecek.
Gazze'den ayrılmalarına izin verilecek isimler arasında İsrail'in peşinde olduğu Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar ile Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugaylarının lideri Muhammed Dayf'ın da olduğu kaydedildi.
Mısır'ın yakın zamanda İsrail'e Gazze'de bir ateşkes sağlanması ve buradaki İsrailli esirlerin serbest bırakılması için yeni bir taslak anlaşma sunduğu, Tel Aviv yönetiminin de bunu doğrudan reddetmediği belirtildi.
Haberde ayrıca, Hamas yöneticilerinin Gazze'den ayrılmasının, Hamas'ın askeri becerisinin sonlandırılması hedefini dışarıda bırakmayacağı, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırı planıyla örtüştüğü ancak bunun "uzun vadeli bir çerçevede ele alındığı ve henüz somut bir adımın bulunmadığı" aktarıldı.
İsrail, Gazze Şeridi'ne havadan attığı el ilanlarında peşinde olduğu Hamas liderleri hakkında bilgi getirenlere vereceği ödülü "Yahya Sinvar için 400 bin dolar, Muhammed Dayf için de 100 bin dolar" olarak belirlemişti.
İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınamahttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5171388-i%CC%87srailin-mescid-i-aksaya-y%C3%B6nelik-provokasyonlar%C4%B1na-arap-ve-i%CC%87slam-d%C3%BCnyas%C4%B1ndan-k%C4%B1nama
İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama
Kudüs (DPA)
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bin 200'den fazla yerleşimcinin eşliğinde işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın avlularına baskın düzenledi. Bu hareket ‘provokasyon’ ve kutsal mekandaki tarihi ve yasal statükonun bariz bir ihlali olarak nitelendirildi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail işgal hükümeti yetkilileri tarafından tekrarlanan bu ihlallerin bölgedeki çatışmayı körüklediği uyarısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın bu uygulamaları ‘en güçlü şekilde’ kınadığını ifade etti.
Suudi Arabistan, uluslararası topluma ‘barış çabalarını baltalayan ve uluslararası yasa ve normları ihlal eden bu ihlalleri durdurmak için derhal harekete geçme’ çağrısını yineledi.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı resmî açıklamada, ‘yaşananların Mescid-i Aksa’daki statükonun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ vurgulayarak, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskını kınadı. Açıklamada ayrıca, ‘144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara özel bir ibadet yeri olduğu ve İsrail'in bunun üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı’ vurgulandı.
Filistin Devleti Başkanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesini şiddetle kınadığını ifade ederek, “Bu provokatif davranış, İsrail hükümetinin gerginliği artırma politikalarını sürdürme konusundaki ısrarını yansıtmakta ve aşırılık yanlısı doğasını teyit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Filistin Devleti Başkanlığı, ABD liderliğindeki uluslararası topluma, ‘tekrarlanan bu ihlalleri durdurma ve İsrail'i uluslararası sözleşmeleri ihlalinden dolayı sorumlu tutma’ çağrısında bulundu.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)
Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini, işgal güçlerinin yoğun koruması altında avlularında Talmud ritüelleri gerçekleştirdiğini ve mescidin kutsallığına karşı ‘sistematik saldırganlık’ olarak tanımladığı eylemin tekrarlandığını bildirdi.
Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırıyı kınayarak, bunu ‘Müslümanların duygularına yönelik ciddi bir provokasyon ve Haşimilerin Kudüs'teki kutsal mekânlar üzerindeki himayesinin ihlali’ olarak nitelendirdi. Ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, bu tür uygulamaların tansiyonu yükselttiği ve sükûnet ve istikrarı sağlamaya yönelik tüm çabaları baltaladığı vurgulandı.
Bu gelişmeler, uluslararası hukuka göre 1967'den beri işgal altındaki Filistin topraklarının bir parçası olan ve tanınmış uluslararası anlaşmalar uyarınca Ürdün'ün himayesi altında bulunan Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırıların sonuçlarına karşı tekrarlanan uyarıların ardından geldi.