Taşıyıcı güvercinlerden dronlara kadar casus uçurmanın tarihi

Dronlar, Amerika Birleşik Devletleri'nde askeri amaçlardan çok eğlence amaçlı misyonlar için kullanılıyor

Uçakta dürbünle casusluk yapmaya yönelik eski bir girişim (Sosyal paylaşım siteleri)
Uçakta dürbünle casusluk yapmaya yönelik eski bir girişim (Sosyal paylaşım siteleri)
TT

Taşıyıcı güvercinlerden dronlara kadar casus uçurmanın tarihi

Uçakta dürbünle casusluk yapmaya yönelik eski bir girişim (Sosyal paylaşım siteleri)
Uçakta dürbünle casusluk yapmaya yönelik eski bir girişim (Sosyal paylaşım siteleri)

Washington'daki Uluslararası Casusluk Müzesi'nde tarihçi olan Andrew Hammond, son iki yüzyıldaki havadan gözetleme teknolojisine bakarak bugüne kadar hidrojen dolu balon casusluğuna ilişkin bir çalışma yazıyor.

Bu casusluk faaliyeti her yere ulaşabilen, "drone" adı verilen küçük, üretimi kolay, düşük maliyetli uçaklarla yapılıyordu.

Savaşan herhangi bir taraf bir "casus drone"a sahip olabilir çünkü normal orduların sahip olduğu geleneksel modern askeri casusluk araçlarına kıyasla üretimi daha kolay ve düşük maliyetli.

Uydulardan başlayıp, her türlü askeri radardan geçerek, Soğuk Savaş döneminde kullanılan ve ülkelerin geniş bölgelerini gözetleyen dev keşif uçaklarına kadar her türlü casusluk aracından kullanışlı.

Posta güvercinleri, hidrojen balonları ve uçurtmalar

1890'ların başında Fransızlar, savaş alanı keşifleri için ilk kez hidrojen dolu balonları kullanmayı denediler, ancak bunlar düşman hatlarının üzerinden uçmadı, kablolarla yere bağlandı.

Balon sepetleri, biri dürbün veya yer teleskopu aracılığıyla gözlem yapan, diğeri ise meslektaşının yerde gördüklerini not alan iki askeri taşıyordu.

Fransız hidrojen balonlarının 1794 yılında dünyadaki ilk hava kuvvetleri olduğu söylenebilir.

Amerikalı araştırmacı Andrew Hammond, açık bir günde bu balondan 50 mil kadar mesafeyi görebileceğinizi, dolayısıyla bunun düşmanı görmek için muazzam bir fırsat olduğunu söylüyor.

Amerikan İç Savaşı'nın başlangıcında, mucit Thaddeus Lowe, en büyük keşif zeplini Intrepid'i Birlik Ordusu'na sundu.

Bu zeplin konfederasyon pozisyonları hakkında bilgi iletmek için bir telgraf operatörü de dahil olmak üzere beş askeri taşıyabilir.

Daha sonra 1880'lerde Douglas Archibald adlı bir İngiliz meteorolog rüzgar hızını incelemek için büyük kumaş uçurtmalarla deneyler yaptı.

Ayrıca uçurtmayı, uçurtmanın ipine bağlı uzun bir kablo aracılığıyla kontrol edebileceği bir kamera ile donattı.

Archibald'ın hava fotoğrafları şimdiye kadar yayımlanan en eski fotoğraflar arasında yer aldı ve William Eddy adlı ABD Ordusu onbaşısının dikkatini çekti.

Eddy, 1898'deki İspanyol-Amerikan Savaşı'nda savaşırken, bir uçurtmaya monte edilmiş Archibald kameranın kendi versiyonunu yaptı ve onu düşman konumlarının fotoğraflarını çekmek için kullandı.

Tarihteki ilk askeri hava gözetleme fotoğraflarını çeken de bu uçurtmaydı.

Ardından düşmanın hava sahasını gözetleme ve ayaklarına bağlı askeri mesajları iletme görevini üstlenen posta güvercini, Birinci Dünya Savaşı'nda iletişimde hayati bir rol oynamıştı.

Güvercinler mahsur kalan denizcilerden gelen yardım bültenlerini, tank görevlilerine verilen emirleri ve gizli casuslardan gelen şifreli mesajları taşıyordu.

1907'de Alman mucit Julius Neubronner, bir güvercinin boynuna monte edilen küçük, ilkel bir kameranın patentini aldı.

Bu icadı, kartpostallara yönelik resimlerin fotoğrafını çekmeyi amaçlıyordu.

Birinci Dünya Savaşı'nda ordular güvercinlere takılan kameraları kullanıp onları siperlerin üzerinden gönderiyordu ancak görüntüler bulanıktı ve yorumlanması zordu.

Sonuçta tüm bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı, güvercin kanatlarındaki kameraları kullanmaya çalışan herkes kuşları kontrol etmenin çok zor olduğunu gördü.

Birinci Dünya Savaşı sırasında ilk kez iki koltuklu askeri uçak gözlem uçağı olarak kullanıldı ve üzerinde bir pilot ve dürbün yardımıyla düşman kuvvetlerinin haritasını çıkarabilen bir gözlemci taşıyordu.

Bu gözetleme yönteminin savaşların seyri üzerinde büyük etkisi oldu; çünkü topçu mevzilerinin, konuşlanmış askerlerin ve savaş alanlarındaki düşman hazırlıklarının tespit edilmesine olanak sağladı.

Bu da saldıran orduların savaş süresini kısaltmasına, hedeflerini büyük bir doğrulukla belirlemesine ve saldıran askerlerin kayıplarını azaltmasına yardımcı oldu.

Bu, tüm savaşan ordular için düşmanı havadan izlemeyi acil bir görev haline getirdi ve yarış, hava gözetimini geliştirmeye ve onu orduların askeri teçhizatının önemli ve ayrılmaz bir parçası haline getirmeye başladı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte keşif uçakları geliştirilerek, savaş sırasında havadan gözetleme fotoğrafı çekmekle görevlendirilen askerlere yönelik yoğun eğitimin yanı sıra, uçağın kokpitinin tabanındaki bir delikten fotoğraf çekebilme imkanı da elde edildi.

Gereklilik buluşun anasıdır atasözü İkinci Dünya Savaşı sırasında ve Soğuk Savaş sonrasında hava gözetleme programlarının geliştirilmesine uygulanabilir.

ABD Ordusu, hava fotoğraflarını doğrudan fotoğraflamak ve ardından analiz etmek için uçakta taşınabilir bir karanlık oda geliştirdiğinde, bu görüntüler, uçak komutanı için görüntülerin gösterilmesinden birkaç dakika sonra bombalanması gereken düşman mevzilerini belirliyordu.

KGB yer gözetlemeyi imkansız hale getirdikten sonra, Soğuk Savaş, Amerikan ordusunu Sovyetler Birliği'ni havadan izlemeye zorladı.

Bu durum askeri ve istihbarat çalışmaları çerçevesinde keşif cihazları geliştirmek için yarışan savaşın iki tarafı arasındaki istihbarat rekabeti ve casusluk operasyonları ve bunların gelişimi çerçevesinde meydana geldi.

Hammond, ABD Ordusu'nun, günümüzün ticari uçaklarının iki katından fazla seyir yüksekliği olan 70 bin feet'te uçabilen U2 askeri uçağını geliştirmesinin nedeninin bu olduğunu söylüyor.

Soğuk Savaş, ABD Ordusunu Sovyetleri havadan izlemeye sevk etti (Sosyal paylaşım siteleri)
Soğuk Savaş, ABD Ordusunu Sovyetleri havadan izlemeye sevk etti (Sosyal paylaşım siteleri)

Yeni Amerikan U2 casus uçağı, çok yüksek irtifalardan iki metreye kadar küçük detayları yakalayabilen kameralarla donatılmış.

1962'de uçak, bu kameraları kullanarak Küba'daki Sovyet nükleer silahlarının fotoğraflarını çekti ve bu da Küba füze krizini ateşledi.

Söz konusu kriz önlenmeden neredeyse bir nükleer savaşın patlak vermesine yol açtı.

Ancak bu tür gelişmiş gözetleme, yalnızca gelişmiş hava gözetleme uçakları üretme yarışını başlatmakla kalmadı, aynı zamanda Washington ile Moskova arasındaki uzay yarışının başlatılmasına da yol açtı ve bundan askeri uydular ortaya çıkmaya başladı.

İki ülke arasındaki uzay yarışı, ilk casus uyduları elde etme yarışı kadar aya kimin ilk ulaşacağı etrafında şekilleniyordu.

Günümüzde ticari hale gelen, sivil ve askeri olmayan pek çok görevi yerine getiren uydular, ağırlıklı olarak iletişim programları kapsamında kullanılmakta. Daha önce uydular esas olarak savunma ve askeri amaçlara yönelikti.

Soğuk Savaş "gereklilik buluşun anasıdır"

Soğuk Savaş sırasında, ilk jet motorlu dronlar, ABD'nin gizli bir keşif programının parçası olarak Vietnam Savaşı'nda konuşlandırıldı.

1960'ların başından itibaren keşif uyduları, düşman radar sinyalleri ve füzelerden ve uzay gemilerinden gelen sinyaller gibi istihbarat sinyallerini toplamaya başladı.

Uydular, uçaklar, gemiler ve yer istasyonları tarafından yayınlanan geniş bir sinyal yelpazesini kapsayabildi.

O sıralarda Amerika Birleşik Devletleri Vietnam'da insansız hava araçlarını kullandığını resmen açıkladı ve 1982'de Uluslararası Silahlı Kuvvetler'e göre Washington, Vietnam Savaşı sırasında 3.435'ten fazla insansız hava aracı görevi gerçekleştirdi.

1980'lerde ABD ordusunun teknolojiye yoğun yatırım yaptığı görüldü ve ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İsrail merkezli Malat şirketiyle ileri drone teknolojisi geliştirmesi için çeşitli sözleşmeler yaptı.

Drone'ların askeri olmayan projeler için ilk kullanımı 2006 yılında başladı; aynı yıl ABD Federal Havacılık İdaresi, drone'lara yönelik ilk ticari izni verdi.

Drone teknolojileri hızla afet yardımı ve sınır gözetleme amacıyla kullanılmaya başlandı; şirketler de bunları boru hattı denetimleri, ürün değerlendirmeleri ve güvenlik gibi ticari uygulamalarda kullanmaya başladı.

Geçtiğimiz ve şimdiki yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri'nden Çin'e ve İsrail'e kadar dünyanın dört bir yanındaki şirketler, taksi hizmetleri, fotoğrafçılık ve iç mekan uygulamaları gibi konularda drone'ların kullanımını araştırmaya para yatırımı yaptı.

Nitekim 2019'da 13 milyon perakende ürün sevkiyatı drone'larla yapıldı.

Bu sayı geçen yıl drone ile 122 milyon sevkiyat veya teslimata ulaşmıştı.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
TT

Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)

Refik Huri

ABD, “uluslar inşa etme” başlıklı savaş döneminden Ukrayna, Gazze ve İran nükleer dosyasında acil uzlaşılar dönemine geçişi tamamlıyor. Her iki durumda da ABD dünyadaki komplikasyonları anlamaktan aciz gibi görünüyor.

Savaşlar döneminde, Başkan George W. Bush başkanlığında neo-muhafazakarlar, el-Kaide’nin New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırısını Afganistan'ı, ardından Irak’ı istila etme, Taliban ile Başkan Saddam Hüseyin rejimlerini devirme, dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Yeni Ortadoğu” olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmeye çalışarak dünyayı zorla değiştirme hırsları için kullandılar.

Başkan Donald Trump'ın varmaya çalıştığı uzlaşılar döneminde ise itici güç anlaşmalar politikasıdır. Dünya Trump'ın ve etrafındaki oligarşinin gözünde savaş alanı değil, bir borsadır. Ukrayna, Gazze ve nükleer dosyada zor uzlaşılar için müzakereleri yürüten kişi ise krizler, savaşlar, jeopolitik ve stratejik çatışmalar dünyasında deneyimsiz olan gayrimenkul geliştiricisi Steve Witkoff'tur.

Beyaz Saray'daki karar alıcıya gelince, temsilcisinden daha deneyimli değil ve kararlarında içgüdü ile basit algıya güveniyor, bu şekilde ABD'yi değiştirmek istedi ve karmaşık bir dünyaya tosladı. Kendilerine hizmet eden anlaşmalara açık olsalar bile, ideoloji tarafından yönlendirilen üç oyuncu ile canlı yayında dilediği iyi dilekler ve iyi niyetli çağrılarla başa çıkmaya çalıştı. Bunlardan ilki, yorumcu Nahum Barnea tarafından “iki ayak üzerinde yürüyen bir yanlış anlama” olarak tanımlanan Binyamin Netanyahu’dur. İkincisi, İmam Humeyni'nin dediği gibi, ABD'ye düşmanlığı devrimin temellerinden biri saymaya bağlı kalan, İslam Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet ve Devrim Muhafızları’nın anayasaya göre ihraç etme görevini üstlendiği bir devrim olduğunda ısrar eden İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney’dir. Sonuncusu, istihbarattan Kremlin liderliğine yükselen, ABD, Avrupa ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinden sonra “tarihin sonu” olduğunu hayal ederek muzaffer gibi davranan herkesten Rusya’nın intikamını almaya başlayan tecrübeli Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’dir.

ABD Taliban’ı devirdikten sonra en uzun Amerikan savaşı haline gelen Afganistan'da 18 yıl boyunca savaştı ve “uluslar inşa etme” planını uygulamaya çalıştı.  General Stanley Allen McChrystal’ın dediği gibi, ABD, “geleneksel yollarla devrimci hedeflere ulaşmak istedi.” Yine ABD’nin en önemli komutanlarından olan McChrystal’a göre “başarı ölçeği öldürdüğümüz Taliban unsurlarının sayısı değil, aksine koruduğumuz nüfus sayısıdır.” Bir görgü tanığına göre, ABD’den yardımlar alanlar ve gündüz polikliniklerinde tedavi edilenler, geceleri ona karşı savaşıyorlardı. ABD, eski istihbarat direktörü Richard Helms'in şu sözlerini okumadı: “Ortadoğu politikaları ile ilgili tüm saçmalıkları unutun ve yüzyıllık ömürleri olan hususlara, dini mezhepler, aşiretler, kabileler ve etnik kökenlere dikkat edin.” Yine ABD, “Bir Afgan'ı kiralayabilirsiniz ama satın alamazsınız” diyen kişinin tavsiyesini dikkate almadı ve savaş Taliban’ın iktidara dönmesi ve kendisinin Kabil'den aşağılayıcı bir biçimde çekilmesiyle sona erdi.

ABD Irak'ı da kısa bir fırtınalı savaşın ardından işgal etti, Saddam Hüseyin rejimini devirdi ama çok geçmeden sokaklarında boğuldu. Terör diye adlandırdığı eylemlerle şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. Demokrasinin Irak'tan bölgeye yayılarak onu kaplayacağını hayal etti. Richard Perle'in dediği gibi saf bir şekilde “Saddam'ın devrilmesinin İranlıları Mollalar diktatörlüğünden kurtulmaya motive edeceğine” inandı. Ama bunun yerine Irak'ı “şer ekseni” içinde yer alan İslam Cumhuriyeti'ne altın bir tabakta sundu.

ABD anayasa uzmanı Noah Feldman'ın “hızlı seçimler yapmak demokrasiye hizmet etmeye kendisini adamamış, yanlış kişileri iktidara getirir” sözünü görmezden geldi. Irak'ın mutlak yöneticisi olarak atanan, ordunun ve Baas Partisi'nin dağıtılmasını emreden bilgisiz Paul Bremer da en azından şu itirafta bulundu: “Zaferden sonra Irak'taki güvenlik tehditlerine karşı koymaya hazır değildik.” Irak hükümetinin Amerikan güçlerinin yardımına ihtiyacı olmasına rağmen, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden sonra İran’ın taraftarlarının bu güçlerin ülkeden hızla çekilmesi talebinin gerileyeceğini gösteren hiçbir şey yok. Artık Ahmet eş-Şara’nın başkanlığı konusunda rahatlamış olan Amerikan güçleri de kendisine karşı eylemlerde bulunan İran ve Suriye rejimleri arasında sıkışmış değil.

Steve Coll, “Aşil Tuzağı: Saddam Hüseyin, CIA ve ABD’nin Irak İşgalinin Kökenleri” kitabında: “Saddam'ın dayısı, eğitimcisi ve öğretmeni Hayrullah Kifah’ın, ailenin felsefesini ‘Allah üç şeyi yaratmamalıydı; Persler, Yahudiler ve sinekler’ şeklinde özetlediğini” anlatır.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline gelince, Başkan Vladimir Putin bunu NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına ve neo-Nazilerin Kiev’i kontrol etmesine karşı kendini savunmak olarak tasvir ediyor. Ukraynalı gazeteci Illia Ponomarenko ise “Sana nasıl olduğunu göstereceğim” kitabında böyle olmadığına inanıyor ve şöyle diyor: “Ukrayna savaşının NATO ve hayali Batı tehditleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine, bu işgal, devleti Rus halkının çıkarlarına değil, kendi çıkarlarının hizmetine sunan bir diktatörün deliliğiyle ilgilidir.” Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre buna ilave olarak, Putin Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldı, oğul Bush ve Obama ile bağları iyi olduğunda da Kırım'ı ilhak etti.

Kimse Trump'ın üç karmaşık sorunu çözecek anlaşmalarda nasıl başarılı olabileceğini bilmiyor. Bu sorunların ilki, İran'ın uranyum zenginleştirmesini ve yaptırımlara katlandıktan, nükleer eşikteki devlet olmak için milyarlarca dolar harcadıktan sonra nükleer silah sahibi olmasını önlemektir. İkincisi, Putin’in üçüncü yılında olmasına rağmen halen “özel operasyon” olarak adlandırdığı kapsamlı savaşı durdurmayı kabul etmesi için Cumhurbaşkanı Zelenskiy’yi, Kırım ve çoğu şu anda Rusya tarafından işgal edilmiş dört bölgenin kaybını kabul etmeye zorlamaktır. Üçüncüsü, Netanyahu’yu, savaşı bitirmeye ve Hamas hareketi ile İsrail'deki aşırı radikal hükümet arasındaki bir anlaşmayla rehineleri geri getirmenin bedeli olarak yıktığı Gazze'den çekilmeye zorlamaktır. Ama İsrail’in aşırı radikal hükümeti, Filistin devletini reddediyor ve Batı Şeria'yı ilhak etmekte diretiyor, eski rejimin silahlarının yok edilmesinden, onunla imzalanan güçleri ayırma anlaşması bölgesinin işgalinden sonra Suriye'deki yeni durumdan memnun, ayrıca Lübnan'daki Hizbullah'a şiddetli darbeler indirmeye de devam ediyor.

İronik olan, bu anlaşmalarda varsayılan başarının sadece statükoyu kabul etme ve “hakkın gücünden güç ile dayatılan hakka geçiş”ten ibaret olmasıdır.

Pascal De Sutter “Bizi Yönetenler” kitabında şöyle der: “En çılgın insanlara, kibirli ve yalancılara oy veriyoruz, çünkü hataları bize kendimiz hakkında güven veriyor. Bu yüzden bizim gibi olanlara oy veriyoruz.” ABD de bu konuda ilk değil, aksine listenin sonunda.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.