Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı Zogby, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD vatandaşı Araplar korkuyor, Biden’a oy vermeyecekler’

Biden’ın popülaritesinde büyük düşüş ve ‘üçüncü parti’ adayları destekleme veya oy vermekten kaçınma eğilimleri var

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı Zogby, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD vatandaşı Araplar korkuyor, Biden’a oy vermeyecekler’
TT

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı Zogby, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD vatandaşı Araplar korkuyor, Biden’a oy vermeyecekler’

Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı Zogby, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘ABD vatandaşı Araplar korkuyor, Biden’a oy vermeyecekler’

Washington merkezli Arap Amerikan Enstitüsü Başkanı Dr. James Zogby, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ABD Başkanı Joe Biden’in popülaritesinde Arap ve Müslüman topluluklar ile genel olarak genç Amerikalılar arasında, Gazze’de savaşın başladığı günden bu yana İsrail’e sağladığı koşulsuz destek nedeniyle muazzam bir düşüş yaşandığını söyledi. Zogby, bunun birçok eyalette, özellikle Michigan, Virginia, Pensilvanya, Florida ve belki de Georgia’da net ve etkili yansımaları olacağını vurguladı. Söz konusu eyaletler, rakibi eski Başkan Donald Trump ile rekabet marjlarının dar olduğu eyaletler olarak sayılıyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, New Hampshire’daki seçim mitinginde (AP)
Eski ABD Başkanı Donald Trump, New Hampshire’daki seçim mitinginde (AP)

Yaklaşık elli yıldır devam eden parti kariyerinde bir Demokrat olmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) en eski Arap-Amerikan araştırma merkezlerinden birinin kurucusu, mevcut yönetime nadir eleştiriler yöneltti. Zogby, her renkten ve her kökenden genç neslin hem Biden’ın hem de Trump’ın yaşı nedeniyle üçüncü parti adaylarının çok sayıda oy alacağını ve pek çok kişinin ise oy kullanmaktan kaçınacağını söyledi.

Filistinlilerin haklarını destekleyen tutumu nedeniyle çok sayıda kişinin hapse atılacağı tehditlerine maruz kalan Zogby, bazı Yahudi örgütlerinin İsrail düşmanlığını antisemitizmin bir parçası olarak tanımlamayı teşvik ettiğini vurguladı. Yetkili, Arap topluluklarının üyelerinin, Filistin davasına verdikleri destek nedeniyle üniversite kampüslerinde ve işyerlerinde karşılaştıkları tacize karşı uyarıda bulunarak, bu durumun Araplar arasında korkuya yol açtığını vurguladı.

ABD Başkanı Joe Biden, Washington’daki Beyaz Saray’ın güney bahçesinde (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, Washington’daki Beyaz Saray’ın güney bahçesinde (AP)

Zoom platformu üzerinden gerçekleştirilen röportajda Şarku’l Avsat, Zogby’ye, Başkan Biden’ın Gazze’deki savaş sırasında İsrail’e yönelik tavrından dolayı hayal kırıklığına uğrayıp uğramadığını sordu. James Zogby ise “Biden’la ilgili hayal kırıklığım derin ve uzun süreli. Önceki başkanların neredeyse hepsinde gördüğümüz gibi onun da İsrail’i desteklemesini bekliyordum” şeklinde yanıt verdi. “7 Ekim ve o gün yaşananlardan sonra, Hamas’ın yaptıklarını kınaması ve öfkesini ifade etmesi beni şaşırtmadı” diyen Zogby, “Birkaç gün sonra Beyaz Saray’a ‘Kendinize bir çıkış yolu bırakmıyorsunuz. Başkanlar genellikle şunu şunu kınadığımızı söylüyorlar. Ama daha sonra bir şeyin olumsuz yönde geliştiğini görürlerse kendilerine değişim şansı veriyorlar’ dedim. Biden bunu yapmadı. Koşulsuz destek sağladı. Sivilleri koruma konusundaki dilini değiştirmeye ya da oyunun sonunu düşünmeye başladığında artık çok geçti; Çünkü İsrail savaş makinesi vahşet işliyordu” ifadelerini kullandı.

James Zogby, ateşkes talebinde bulunmak için yönetimden birisiyle üst düzey bir toplantı yaptığını hatırlatırken, “Bana ateşkese ulaşmanın kabul edilemez olduğu yanıtını verdiler. Çünkü onlara göre bu, sadece Hamas’a silahlanma şansı verecektir. Ama zaten öldürülen binlerce sivili olduğunu söyledim. O sıralarda bu sayı üç bindi. Çok vahim bir duruma tanık oluyoruz. Evet dediler ve bunun dayanılmaz olduğunu söylediler. Ben de dayanılmaz iki durumun olduğunu söyledim. Ayrıca ‘Siz birlikte yaşamak istediğiniz bir şey seçtiniz; Filistinlilerin ölümü’ dedi.” Şeklinde konuştu.

İsrail anlatısı

Son üç ayda görüştüğü bazı Arap Amerikalıların ‘Arapların ve Filistinlilerin canının önemli olmadığı’ yönündeki düşüncelerine dikkati çeken Zogby, “Evet ve Joe Biden’ın ve yönetimindeki pek çok kişinin yaptığı gibi İsrail anlatısında inanılacak bir şeyler olduğuna inanıyorum. Bu pozisyonlar 1970’lerde ve 1980’lerde gelişti hala da aynı. İsrail, ABD gibi, sınırlarında vahşilerle savaşan ve hayallerin gerçekleşebileceği bir özgürlük alanı yaratan öncü bir sınır devletidir. Yerli halk ise medeniyete yer açmak için kesilmesi gereken ağaçlar gibidir. Zihniyet budur ve bugün de mevcuttur. Hemen hemen mantık budur. ABD’deki Arapların bu şekilde hissettiğine inanıyorum.  Bu, Biden’in Arap toplumunun desteğine mal olacak” ifadelerini kullandı.

Göstericiler, 28 Aralık’ta New York’ta düzenlenen protesto sırasında Gazze’de öldürülen çocukları anıyor (AFP)
Göstericiler, 28 Aralık’ta New York’ta düzenlenen protesto sırasında Gazze’de öldürülen çocukları anıyor (AFP)

Zogby, seçimlerin yaklaştığını ve ABD’li Arapların yaklaşan seçimlerde Biden’ın kendilerinden istediği desteği sağlayamayabileceğini belirtirken, “Bir kamuoyu yoklaması yaptık. Savaş çoktan başlamıştı ve insanlara kime oy vereceklerini sorduk. 2020’de ona oy verenlerin oranı yüzde 59’a kıyasla yüzde 17’si Biden’ı destekleyeceğini bildirdi. Bu, çok büyük bir düşüş. Açıkçası Demokrat Parti ve Beyaz Saray’daki insanlar, bana şunları söyledi: ‘Kasım ayına kadar bunu unutacaklar’. Onlara bunun tamamen cahilce ve yanlış olduğunu belirttim. Bu, aynı zamanda tehlikeli. Çünkü neredeyse tüm hayatım boyunca bu siyaset oyununun içindeyim. Gördüğüm şey şu ki, insanlar bu kadar sinirlendiğinde ya da hayal kırıklığına uğradığında geri adım atmıyorlar. Tamam, Biden ya da Trump demiyorlar. Zaten bu kararı 2020’de verdiler. (...) 2020’de (isteksizce) Joe Biden’a oy verdiler. Onun şimdiye kadarki en iyi kişi olduğunu düşünmüyorlardı. Hillary’nin gelmiş geçmiş en iyi kişi olduğunu düşünmüyorlardı. (...) Öte yandan pek çok kişi hiç oy vermeyeceğini söyledi. Hiç oy kullanmayacak ve üçüncü parti adaylarını seçecek kişilerin sayısının ciddi oranda artacağını düşünüyorum. Donald Trump’a oy vermeyecekler. Yapmayacaklar. Gençler, sadece Arap gençliğini kastetmiyorum, siyahlar, Latinler, Asyalılar ama genel olarak gençler ve ilerici Yahudiler, üçüncü parti adaylarına oy verecek ya da hiç oy vermeyecekler. Bunun 2000 yılında Al Gore’da olduğunu gördük, 2016’da da gördük. Tekrar olacağını düşünüyorum. Üçüncü parti adaylarının Kasım 2024’te çok başarılı olmasını bekliyorum. Bu, özellikle gençlerin bunun kendileri için önemli olduğunu hissetmemelerinin bir sonucudur. Demokratların kendilerine oy verilmesini olduğu gibi kabul etmesi son derece tehlikelidir” ifadelerini kullandı.

Üçüncü Parti

Lübnan asıllı olan ve Amerikalı karar vericiler arasında kendisine önemli bir konum yaratan Zogby, üçüncü parti adaylarının zaten kombinasyona dahil olduğunu söylerken, aralarında Cornel West’in destek alacağını dile getirdi. James Zogby, “İsrail konusunda, daha iyi olmasa da Bob Kennedy’nin destek alacağını düşünüyorum. Kendisi, Biden kadar sert değil ve toplumu aynı şekilde kızdırmadı. Bu seçimde fark yaratacak. Partideki insanlara, ‘Yardımınıza ihtiyacımız olacak’ diyeceklerini söyledim. Onlara şunu söyledim: ‘Benden Dearborn, Michigan’a veya Paterson, New Jersey veya Anaheim, California'ya gidip Arap topluluklarıyla konuşup onlara şunu yapın, bunu yapmayın dememi beklemeyin’” dedi.

ABD vatandaşı Arapların duygularında birlik olup olmadığına ilişkin olarak, “Anketlerde ve politikada öğrendiğimiz bir şey varsa o da ortada hiçbir birliğin olmadığıdır” şeklinde konuştu.

Arap oylarının Trump ya da Biden üzerindeki etkisiyle ilgili olarak da “Örneğin Michigan’ı büyük ölçüde etkiliyorlar. Ayrıca Virginia’yı da etkiliyorlar. Florida’da, seçim sonucunun yüzde üç ya da dört farkla belirlendiği herhangi bir eyalette etkili olabilirler. Ohio’da yaklaşık yüzde 2, Pensilvanya’da yüzde 2, Michigan’da yaklaşık yüzde 5, Florida’da yüzde 1,5 oranında destek alan bir topluluğu ele alalım, bu büyük bir fark yaratıyor. Bu seçimler, bazen 20 bin oy çoğunluğuyla kararlaştırılırken, Georgia’da az sayıda oyla karar veriliyordu. Artık Georgia’da öyle ya da böyle fark yaratabilecek, büyüyen bir topluluğumuz var. Bunun dikkate almamız gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Burada iki milyon seçmenden bahsetmiyoruz. 150 bin seçmenden bahsediyoruz ama 10 bin oy ile yapılan seçimlerde bunun etkisi oluyor” ifadelerini kullandı.

Antisemitizm ve Araplar

ABD’de antisemitizmin yükselişte olduğu ve bunun yalnızca topluluklar arasında değil, aynı zamanda üniversitelerde ve İslamofobi gibi her yerde çok hassas bir konu olduğu yönündeki karşı argüman sorulduğunda Zogby, Yahudi karşıtlığının gerçek bir sorun olduğunu itiraf etti. Yetkili, “Şüphesiz. Kendi topluluğumda her zaman Yahudi karşıtlığına karşı mücadele ettim. Çünkü inanın Arap toplumunda antisemitizm var. Şüphesiz. Bununla uğraştım ve hala bununla uğraşıyorum” dedi.

James Zogby, konuyla ilgili gözlemde bulunurken, “İki Yahudi örgütü, Yahudi karşıtlığını, Siyonizm karşıtlığını ve İsrail karşıtı davranışları birleştirme çabasına öncülük etti. Bu temelde yanlış” dedi. Zogby, “Antisemitizmin yükselişine baktığımızda, İsrail’i destekleyen bir posteri yırtan biriyle İsrail bayrağını yakan birini birbirinden ayırmamız gerekiyor. Bu antisemitizm değil. Ama bu İsrail karşıtı” ifadelerini kullandı.

Zogby, “Bununla ilgili çok fazla gürültü var, ama üniversite kampüslerinde Arap öğrencilerin başına gelenler hakkında o kadar fazla gürültü yok. Açıkçası bu sadece üniversite kampüslerinde değil, aynı zamanda işyerlerinde de yaşanıyor. Bazı büyük Yahudi örgütlerinin, İsrail’e yönelik her türlü eleştiriyi de içeren bir anti-Semitizm tanımını kabul ettikleri bir bildiriyi imzalamaları için baskı yaptığı şirketlerde de yaşanıyor. Bunun şirket politikası olduğunu söylüyorlar. Bunu çalışanlarına göndererek İsrail karşıtı herhangi bir faaliyette bulunmayacaklarına dair imza atmalarını istiyorlar. Bu, temelden yanlıştır, ifade özgürlüğünün reddidir (...) Halkımızın birçoğu korkuyor. Birçoğu şikâyette bulunmaktan korkuyor. Kendi deneyimimden biliyorum. Büyüdüğümde ölüm tehditleri aldım ve siyasi örgütlerden dışlandım” açıklamasında bulundu.

Sessiz kavgalar

Her yönetimde gerçekten etkili olan çok sayıda ABD’li Arap’ın olduğuna ve bunların ‘Gazze’deki savaşın, özellikle Lübnan’a doğru yayılmasının önlenmesine yardımcı olmak için’ Beyaz Saray’da veya başka yerlerde tüm hastalıkların iyileştirilmesine yardım edip etmediklerini sorusuna ise, iki gözlemi olduğunu söyledi. Zogby, “Birincisi, yüksek mevkilerde bulunanlar sessiz savaşlar yaparlar, yaptıkları da budur. Orada oldukları için mutluyum. Onlardan benim yaptığımı yapmalarını istemiyorum. Onların işi kapıları kırmak, talepte bulunmak, sorun yaratmak değil. Amaçları dili düzeltip odada oturmak. Çünkü odaya girdiklerinde konuşma değişecek. Bunu daha önceki yönetimlerde birlikte olduğum ve birlikte çalıştığım insanlardan biliyorum. Ne kadar etkili olduğunu da biliyorum. Bir de kıdemsiz çalışanlar var. Onlar adına korkuyorum, çünkü çok zor bir durumla karşı karşıyalar. Birçoğuyla gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.

Önümüzdeki 5 Kasım’da, yani yaklaşık on bir ay sonra yapılacak seçimlere ilişkin olarak ise James Zogby, “Açıkçası hiçbir fikrim yok. 2020 için tekrarlanan bir döngü hayal edemiyorum. Joe Biden ve Donald Trump’ın aday olması konusunda pek çok Amerikalının da aynı şekilde hissettiğini düşünüyorum. Anketlere bakın, çoğunluk bunun mümkün olmadığını söylüyor. Bu iki adam seksenli yaşlarında olacaklar (...) değil mi? Yani genç liderlerimiz var. Aynı zamanda Joe Biden aday olmazsa kimin aday olacağını bilmiyorum. Bu noktada insanların ön seçimlere girip koşması için artık çok geç. Donald Trump için de aynı şey geçerli. Eyaletler onun oy pusulasında yer alamayacağına karar vermesine rağmen şu ana kadar çok büyük bir farkla önde. Bazıları da bunu şimdi yapıyor. Aday olmasaydı kükreyecek sadık takipçileri var” dedi.



Rusya'da hapse giren ABD askeri, kız arkadaşının peşindeymiş

Fotoğraf: Facebook
Fotoğraf: Facebook
TT

Rusya'da hapse giren ABD askeri, kız arkadaşının peşindeymiş

Fotoğraf: Facebook
Fotoğraf: Facebook

Geçen hafta Rusya'da tutuklanan ABD ordusunda görevli bir çavuş, yeni kız arkadaşını takip etmek üzere izinsiz olarak Rusya'ya gittiği sırada boşanma aşamasındaymış ve kadın daha sonra onu hırsızlıkla suçlayarak tutuklanmasına neden olmuş.

Gordon Black'in ailesinin Washington Post'a yaptığı açıklamalara dayanan bu ifşa, gelişen uluslararası olayın ayrıntılarını ortaya çıkarıyor.

Ordudan izin alan 34 yaşındaki Black'in Teksas'taki Fort Cavazos'a dönmesi gerekirken, Alexandra Vashchuk adlı kadını takip etmek üzere geçen ay Rusya'nın doğusundaki Vladivostok kentine gitti.

İkilinin ilişkisini sosyal medya üzerinden takip eden Özgür Avrupa Radyosu muhabiri Mark Krutov'a göre, çiftin Black'in görev yaptığı Güney Kore'de tanıştığı anlaşılıyor.

TikTok'ta Vashchuck, Black'ten sevgiyle "eşi" ve Amerikalılar için kullanılan bir hakaret olan pindos'u diye bahsetmiş.

Daha sonraki videolarda Black'in Joe Biden ve Rus-Amerikan ilişkileri gibi siyasi konular hakkında konuştuğu görülüyor.

Black'in daha sonra askeri amirlerine ya da Vashchuck'a haber vermeden Rusya'ya gittiği iddia ediliyor.

Vashchuck, sosyal medyadaki bir videoda "Eve geldim ve bu pindos vardı" diyor.

Bu çok komik. Kimsin sen? Kimsin sen, dostum?

Rus medyasına göre ikili Rusya'ya vardıktan sonra Vashchuck, kendisini dövdüğü ve yaklaşık 2 bin dolar çaldığı iddiasıyla, ordudan izinsiz ayrılan çavuşu ihbar etti.

ABD'li yetkililer vakadan haberdar olduklarını ve mümkün olan her türlü yardımı sunduklarını söyledi.

Rusya'daki ABD Büyükelçiliği, The Independent'a "Ordu ailesini bilgilendirdi ve ABD Dışişleri Bakanlığı, Rusya'daki askere uygun konsolosluk desteğini sağlıyor. Konunun hassasiyeti nedeniyle an itibarıyla daha fazla ayrıntı veremiyoruz" açıklamasını yaptı.

Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de "Yabancı ülkelerdeki ABD yurttaşlarının emniyet ve güvenliğinden daha yüksek bir önceliğimiz yoktur" diye ekledi. 

Bir ABD yurttaşı yurtdışında gözaltına alındığında, konsolosluk görevlileri kendisine uygun olan her türlü yardımı sağlamaya çalışır.

Son yıllarda Rusya'da, bir dizi Amerikalı tutuklanıyor. ABD'li yetkililer Amerikan yurttaşlarını pazarlık kozu olarak kullanmak amacıyla onlara abartılı suçlar isnat edildiğini söylüyor.

WNBA yıldızı Brittney Griner, 2022'de uyuşturucu suçlamasıyla yaklaşık bir yıl boyunca bir Rus hapishanesinde tutulurken, Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovich de kendisi, işvereni ve ABD hükümetinin asılsız olduğunu iddia ettiği casusluk suçlamasıyla ülkede tutuklu kalmaya devam ediyor.

Devlet haber ajansı TASS'a göre Rusya Dışişleri Bakanlığı, Black'in tutuklanmasının siyasetle hiçbir ilgisi olmadığını iddia ediyor:

Bu vakanın siyasetle ya da casuslukla hiçbir ilişkisi yoktur. Anladığımız kadarıyla bu vakada bir hane suçundan [şüpheleniliyor]. Bu nedenle Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın Vladivostok'taki misyonu ABD yurttaşının davasını yakından takip etmiyor.

Bu habere Martha McHardy de katkıda bulunmuştur.

Independent Türkçe


Nikaragua, 50 milyar dolarlık çılgın kanal projesini iptal etti

Kanal projesi büyük protestolara yol açmıştı (AP)
Kanal projesi büyük protestolara yol açmıştı (AP)
TT

Nikaragua, 50 milyar dolarlık çılgın kanal projesini iptal etti

Kanal projesi büyük protestolara yol açmıştı (AP)
Kanal projesi büyük protestolara yol açmıştı (AP)

Nikaragua, Pasifik Okyanusu ve Atlantik Okyanusu'nu bağlaması öngörülen Çin destekli kanal projesini iptal etti.

Nikaragua Ulusal Meclisi'nde dün yapılan oturumda, Hong Kong merkezli HK Nikaragua Kanal Geliştirme Yatırımı adlı firmanın sahibi Çinli iş insanı Wang Jing'e verilen izinler iptal edildi. 

50 milyar dolarlık proje kapsamında Nikaragua'yı boydan boya kat eden bir kanal açılması ve okyanuslararası ticaretin bu hat üzerinden gerçekleştirilmesi planlanıyordu.

Firma sahibi Wang'a proje izni 2013'te verilmişti. İlk etapta iznin 50 yıl daha uzatılabileceği belirtilmişti. 2014'te kanalın inşası için temel atma töreni düzenlenmiş fakat projede herhangi bir ilerleme kaydedilmemişti. 

İzinlerin iptaline yönelik teklifin Nikaragua Devlet Başkanı Daniel Ortega tarafından meclise sunulduğu aktarıldı. Ulusal Meclis Başkan Yardımcısı Raquel Dixon, "sürekli değişen ulusal ve uluslararası ortamı göz önünde bulundurarak böyle bir karar aldıklarını" belirtti.

278 kilometre uzunluğundaki kanal, özellikle ülkenin temel temiz su kaynaklarından Nikaragua Gölü'ne zarar verebileceği endişesiyle çevrecilerden ve bilim insanlarından tepki toplamıştı. 

Aktivistler, gölü ortadan ikiye bölen kanal rotasının, aralarında çiftçilerin ve yerel halktan grupların yer aldığı yaklaşık 120 bin kişinin topraklarını kaybetmesine yol açacağını da savunmuştu. 

2014'te binlerce kişi, Ortega yönetiminin hukuksuz şekilde topraklara el koyduğunu savunarak geniş çaplı protestolar düzenlemişti. Projenin başındaki Çinli iş insanı Wang, kanal rotası üzerinde arazisi bulunan herkese toprakları karşılığında gerekli ödemelerin yapılacağını vaat etmişti. 

Ortega yönetimi protestolara sert karşılık vermiş, çiftçi eylemlerini örgütleyen üç kişi hakkında "darbe girişimi" suçundan toplamda 585 yıl hapis cezası verilmişti.

Independent Türkçe, Guardian, AP, Tico Times


Donald Trump'ın Meksika kartellerine karşı planı ortaya çıktı

Trump, kasımda yapılacak seçimlerde ABD Başkanı Joe Biden'a karşı yarışacak (Reuters)
Trump, kasımda yapılacak seçimlerde ABD Başkanı Joe Biden'a karşı yarışacak (Reuters)
TT

Donald Trump'ın Meksika kartellerine karşı planı ortaya çıktı

Trump, kasımda yapılacak seçimlerde ABD Başkanı Joe Biden'a karşı yarışacak (Reuters)
Trump, kasımda yapılacak seçimlerde ABD Başkanı Joe Biden'a karşı yarışacak (Reuters)

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Meksika'daki uyuşturucu çetelerinin liderlerini öldürmek için ülkeye özel harekatçı göndermeyi planladığı iddia edildi.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen üç kişi, Amerikan dergisi Rolling Stone'a Trump'ın seçimleri kazanması halinde Meksika'ya gizlice suikast timi göndermeyi planladığını söyledi. 

Kaynaklar, Meksika devletinin onayı olsun olmasın, Trump'ın ABD Ordusu Özel Harekat Kuvvetleri'nden bazı birlikleri ülkeye göndermeye yönelik planlarını yakın çevresindeki isimlerle paylaştığını savundu. Bu kişiler arasında Cumhuriyetçi Parti'den bir Temsilciler Meclisi üyesinin de yer aldığı ileri sürüldü.

77 yaşındaki Trump'ın, "Bizim onlardan daha acımasız katillerimiz var" diyerek, Meksika'daki kartel liderlerine yönelik önceden böyle gizli operasyonlar yapılmamasına şaşırdığını söylediği iddia edildi.

Trump'ın bu yöntemle Meksika'daki uyuşturucu çetelerinin faaliyetlerine büyük darbe vurulacağına inandığı savunuldu. 

Buna ek olarak kaynaklar, Trump'ın Meksika'ya düzenlenecek operasyonlarda, IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi'ye 2019'da yapılan suikastın örnek alınmasını önerdiğini öne sürdü.

Washington, Ekim 2019'da Suriye'de düzenlenen operasyonda Bağdadi'nin öldürüldüğünü bildirmişti. Trump, Bağdadi'nin saldırı sırasında kaçarken üstündeki patlayıcıları inflak ettirerek öldüğünü söylemişti.

Kaynaklardan biri de Trump'ın öldürülecek kartel liderlerinin bir listesinin çıkarılmasını ve operasyonların buna göre planlanmasını istediğini iddia etti.

Trump'ın seçim kampanyası sözcüleri, Rolling Stone'un yorum taleplerine yanıt vermedi.

Amerikan gazetesi New York Times'da çalışan Maggie Haberman’ın geçen yıl Trump'la ilgili yayımladığı Confidence Man (Güven Adamı) kitabında, eski ABD Başkanı'nın bir dönem Meksika'daki uyuşturucu laboratuvarlarını füzeyle vurmayı planladığı da öne sürülmüştü.

Independent Türkçe, Rolling Stone, RT


Biden, Trump'ın seçim mağlubiyetini kabul etmeyeceğini öne sürdü

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Biden, Trump'ın seçim mağlubiyetini kabul etmeyeceğini öne sürdü

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Başkan Biden, kendisinin yeniden seçilmesi halinde Donald Trump'ın 2024 başkanlık yarışının sonuçlarını kabul etmeyeceğinden emin.

Çarşamba günü CNN'e verdiği demeçte "Size garanti veriyorum kabul etmeyecek" diyen Başkan, bu tutumun ülke için "tehlikeli" olacağını savundu.

Başkan Biden, "Ülkenizi sadece kazandığınız zaman sevemezsiniz" diye ekledi.

Başkan ayrıca dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerde devlet başkanlarının Donald Trump'ın 4 yıl daha görev yapmasından duyduğu korkuyu kapalı kapılar ardında dile getirdiğini söyledi ve kendisine "Kazanmak zorundasın" dediklerini iddia etti.

The Independent yorum için Trump'ın kampanyasıyla temasa geçti ancak yanıt alamadı.

Trump, 2020'de yaptığı gibi başkanlık seçim sonuçlarına bir kez daha asılsız biçimde itiraz edebileceğini yakın zamanda öne sürmüştü.

Trump geçen hafta Milwaukee Journal Sentinel'e şöyle konuşmuştu

Eğer her şey hilesizse, sonuçları memnuniyetle kabul ederim. Bu konuda değişmem. Eğer değilse, ülkenin hakları için savaşmak zorundasınız.

Ancak aynı röportajda eski başkan, 2020 seçiminde Wisconsin eyaletinde kazandığına dair yanlış iddiasını tekrarlayarak, "aslında kazandığını" ve "ortaya çıkan her şeyin" iddiasını doğruladığını öne sürmüştü.

Sentinel'e göre, eyalette ilçe düzeyinde yeniden sayımlar, mahkeme kararları, tarafsız bir eyalet denetimi ve muhafazakar bir hukuk firmasının yaptığı araştırmada yaygın seçmen usulsüzlüklerine dair inandırıcı bir sonuç bulunamadı.

Biden, Milwaukee'de verdiği röportajın başka bir bölümünde de ABD'nin İsrail'e askeri yardım sağlama politikasındaki değişikliğe ilişkin yeni detaylar verdi.

Başkan, Birleşik Devletler'in İsrail'e, sınır kenti Refah'a sığınan Filistinli sivilleri tehlikeye atacak bir kara saldırısında kullanması için saldırı silahları tedarik etmeyeceğini söyledi.

Biden, Refah'ta devam eden İsrail operasyonunun ABD'nin askeri yardım hakkındaki kırmızı çizgisini aşacak şekilde yerleşim merkezlerine odaklanmadığında ısrar etti.

Biden yönetimi, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin bölgede daha önce gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda tahliye edilmek zorunda kalan bir milyondan fazla Gazzeliye ev sahipliği yapan Refah'ta İsrail'in çok sayıda sivili öldüreceği endişesiyle ABD'nin müttefikine gidecek binlerce bombanın sevkıyatını geçen hafta durdurmuştu. 

Independent Türkçe


Japonya'da ekmeklerden sıçan çıkınca 100 bin paket geri çağrıldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Japonya'da ekmeklerden sıçan çıkınca 100 bin paket geri çağrıldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Japonya'da üreticinin iki paketin içinde siyah sıçan kalıntılarına rastladığını açıklamasının ardından 100 binden fazla paket dilimlenmiş ekmek geri çağrıldı.

Pasco Shikishima adlı şirket çarşamba günü yaptığı açıklamada, sıçan kalıntılarının iki dilimlenmiş ekmek paketine nasıl girdiğini araştırdıklarını söyledi.

Japonya yüksek sanitasyon ve hijyen standartlarıyla tanınıyor.

Şirket şu ana kadar dilimlenmiş beyaz Chojuku ekmeğini tükettikten sonra hastalanan kimseye rastlamadıklarını belirtti.

Şirketten yapılan açıklamada "Tüketicilerimize ve müşterilerimize sıkıntı yaşattığımız için özür dileriz" dendi.

Ekmeğin üretildiği Tokyo'daki fabrika şimdilik faaliyetlerini askıya aldı. Bir soruşturma emri verildiği bildirildi.

Şirketten yapılan açıklamada, "Bir daha tekrarlanmaması için kalite yönetim sistemimizi güçlendireceğiz" dendi.

Pasco, Tokyo'daki bir fabrikada üretim sürecine sıçan veya sıçanların girmiş olabileceğine dair haberlerin ardından Chojuku Yamagata ekmeğinin 5 dilimli ve 6 dilimli paketlerini geri çağırıyor. Son kullanma tarihlerinin 7'yle 11 arasında Mayıs olup olmadığına ve aşağıdaki fabrika koduna bakınız.

Japonya'da gıda nadiren geri çağrılıyor. Ancak geçen yıl, 7-Eleven market zinciri bir pirinç topunda hamamböceği bulunmasının ardından özür dilemiş ve geri çağırma işlemi başlatmıştı.

Japonya'da sağlığa ilişkin yakın zamanlı bir endişe, Kobayashi Pharmaceutical'ın kolesterolü düşürmek için tasarlanan diyet takviyelerini geri çağırması üzerine oluşmuştu. Şirket, kırmızı maya pirinci içeren bu ürünlerle bağlantılı olması muhtemel 5 ölüm vakasını araştırdığını açıklamıştı.

Independent Türkçe


Hamaney'in danışmanı: İsrail varlığını tehdit ederse Tahran nükleer doktrinini değiştirecek

Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
TT

Hamaney'in danışmanı: İsrail varlığını tehdit ederse Tahran nükleer doktrinini değiştirecek

Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)
Buşehr Nükleer Santrali’nin bir modeli, İsfahan kentinde düzenlenen bir nükleer sergi sırasında sergilendi. (AFP)

İran Dini Lideri Ali Hamaney’in danışmanlarından Kemal Harrazi, ‘İsrail'in varlığını tehdit etmesi halinde Tahran'ın nükleer doktrinini değiştirmek zorunda kalacağını’ söyledi. Harrazi’nin açıklamaları, İran'ın nükleer silahına ilişkin endişeleri arttırdı.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığına göre Harrazi bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer silaha sahip olma kabiliyetine atıfta bulunarak, “Henüz nükleer bomba yapma kararı almadık, ancak İran'ın varlığı tehdit altına girerse askeri doktrinimizi değiştirmekten başka çaremiz kalmaz” dedi. İran Dini Lideri Ali Hamaney milenyumun başında verdiği bir fetvayla nükleer silah yapımını yasaklamış ve 2019 yılında da nükleer silah yapımını yasaklayan bir fetva yayımlayarak, “Nükleer bomba yapmak ve depolamak yanlıştır ve bunların kullanımı yasaktır. Nükleer teknolojiye sahip olmamıza rağmen İran bunu yapmaktan tamamen kaçınmıştır” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak İran'ın o dönemki İstihbarat Bakanı 2021 yılında, Batı baskısının Tahran'ı nükleer silah arayışına itebileceğini söyledi. Harrazi, “İsrail nükleer tesislerimize saldırırsa caydırıcılığımız değişecektir” dedi.

Nisan ayında İran ve İsrail arasındaki gerilim, İsrail'in Şam'daki İran büyükelçiliği yerleşkesine yönelik saldırısına yanıt olarak İran'ın İsrail'e 300 kadar füze ve insansız hava aracı (İHA) fırlatmasıyla en üst düzeye ulaştı.


İsrailli yetkili: ABD'nin silah sevkiyatını askıya alması Gazze'deki planlarımıza zarar verecek

Gazze Şeridi sınırında toplanan İsrail askerleri (EPA)
Gazze Şeridi sınırında toplanan İsrail askerleri (EPA)
TT

İsrailli yetkili: ABD'nin silah sevkiyatını askıya alması Gazze'deki planlarımıza zarar verecek

Gazze Şeridi sınırında toplanan İsrail askerleri (EPA)
Gazze Şeridi sınırında toplanan İsrail askerleri (EPA)

İsrailli bir yetkili bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, İsrail'e ulaşması beklenen ve aralarında 3 bin bombanın da bulunduğu ABD silah sevkiyatının askıya alınmasının, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki operasyonel planlarına zarar vereceğini ve silah kullanımında tasarrufa gitmeye zorlayacağını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Yayın Kurumu’ndan aktardığına göre ismi açıklanmayan yetkili, “ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'e silah sevkiyatının askıya alınmasına ilişkin açıklaması savaştaki operasyonel planlara zarar verecek ve hatta İsrail'in silah kullanımında tasarrufa gitmesine yol açacaktır” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı dün akşam (Çarşamba) CNN'e verdiği demeçte, İsrail'in Refah'ı işgal etmesi halinde silah sevkiyatının durdurulacağını belirtti.

Biden, “Gazze Şeridi'ndeki siviller yerleşim bölgelerinde bomba ve diğer araçların kullanılmasıyla öldürüldü. Refah'a girerlerse, ki şu ana kadar böyle bir şey olmadı, daha önce Refah'a karşı kullanılmış silahları teslim etmeyeceğimi açıkça söyledim” şeklinde konuştu.

Bu sözler İsrail'de eleştiri fırtınasına yol açarken, İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Gilad Erdan, ABD Başkanı Joe Biden'ın sözlerini ‘hayal kırıklığı’ olarak değerlendirdi. Erdan, “Savaşın başından beri minnettarlığımızı ifade ettiğimiz Biden'dan gelen bu açıklama hayal kırıklığı yarattı” dedi.

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bugün X platformundaki kişisel hesabından şu gönderiyi paylaştı: “Hamas Biden'ı seviyor.”


Putin: Rusya kimsenin kendisini tehdit etmesine izin vermeyecektir

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Putin: Rusya kimsenin kendisini tehdit etmesine izin vermeyecektir

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Nazilere karşı kazanılan zaferin 79’uncu yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada, Rusya'nın kimsenin kendisini tehdit etmesine izin vermeyeceğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Rus resmi haber ajansı Sputnik'ten aktardığı habere göre Putin, “Rusya küresel bir çatışmayı önlemek için elinden geleni yapacaktır. Ancak aynı zamanda kimsenin bizi tehdit etmesine de izin vermeyeceğiz. Stratejik güçlerimiz sürekli savaşa hazır durumda” ifadelerini kullandı.

Putin, “İntikam, tarihle alay etme ve mevcut Nazilerin takipçilerini haklı çıkarma arzusu, Batılı elitlerin, küresel kalkınmanın egemen ve bağımsız merkezlerini kontrol altına almak için giderek daha fazla bölgesel çatışmayı, etnik ve dinler arası düşmanlığı kışkırtma yönündeki genel politikasının bir parçasıdır” dedi.

Sovyetler Birliği İkinci Dünya Savaşı'nda, Ukrayna'daki milyonlar da dahil olmak üzere 27 milyon insanını kaybetti ama sonunda Nazi güçlerini Hitler'in intihar ettiği Berlin'e kadar geri püskürttü. Kırmızı Sovyet zafer bayrağı 1945 yılında Reichstag olarak bilinen parlamento binasının üzerine çekildi. Nazi Almanyası 8 Mayıs 1945'te Berlin saatiyle 11:01'de teslim oldu. Fransa, İngiltere ve ABD bu olayı ‘Avrupa Zafer Günü’ olarak kutlarken, Moskova saat farkı nedeniyle bu özel günü 9 Mayıs'ta kutluyor. Rusların 1941-1945 yılları arasındaki ‘Büyük Vatanseverlik Savaşı’ olarak adlandırdıkları bu gün Sovyetler Birliği için ‘Zafer Günü’ oldu.

Kısa bir askerî geçit töreninde Rusya sadece bir T-34 tankı sergiledi. Savaş uçakları havalanarak Rus bayrağının üç rengini dumanla gökyüzüne işledi. Geçit töreninde ayrıca, ‘dünyanın herhangi bir noktasındaki herhangi bir hedefi vurma garantili’ olduğu söylenen Rus stratejik kıtalararası füzesi Yars da yer aldı. Geçit törenine Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, Küba, Laos ve Gine-Bissau liderleri katıldı.


Ben-Gvir, ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurmasını yorumladı: Hamas Biden'ı seviyor

Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
TT

Ben-Gvir, ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurmasını yorumladı: Hamas Biden'ı seviyor

Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)
Güney Kaliforniya Üniversitesi önünde dün (çarşamba) düzenlenen İsrail yanlısı mitingin ardından İsrail ve ABD bayrağı taşıyan insanlar (EPA)

ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını durdurma kararının ve ABD Başkanı Joe Biden'ın, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine büyük bir saldırı başlatması halinde silah sevkiyatını durdurma sözü vermesinin ardından aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bugün (Perşembe) X platformundaki kişisel hesabından, Biden'ın Tel Aviv'e ABD bombaları göndermeyi durdurma kararına bir gönderme yaparak şu gönderiyi paylaştı: “Hamas Biden'ı seviyor.”

İsrail'den Refah'taki sivilleri korumak için bir plan geliştirmesini isteyen ABD Başkanı, dün (Çarşamba) CNN'e verdiği demeçte, “Refah'a girerlerse onlara silah sağlamayacağımı açıkça belirttim” dedi. Biden, ülkesi tarafından İsrail'e sağlanan bombaların, Hamas'ı ortadan kaldırmayı amaçlayan yedi aylık saldırı sırasında Gazze Şeridi'ndeki sivilleri öldürmek için kullanıldığını kabul etti.

Biden'ın şimdiye kadarki en sert açıklamaları, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardıman ve çatışmalardan kaçan yüz binlerce Filistinlinin sığındığı Refah'a geniş çaplı bir saldırı başlatmaktan kaçınması için İsrail üzerindeki baskıyı arttırıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail savunma üretimi ve tedarikinin eski başkanının bugün, İsrail'in ABD silahları olmadan Hamas’la başa çıkabileceği iddiasını reddettiğini ve İsrail'in başka yerlerden silah almak zorunda olduğunu söylediğini bildirdi.

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Gilad Erdan, ABD Başkanı Joe Biden'ın yoğun nüfuslu Refah kentini işgal etmesi halinde İsrail'e bazı silah yardımlarını kesme tehdidini ‘hayal kırıklığı’ olarak değerlendirdi.

Biden'ın uyarısına İsrail'den gelen ilk tepki olarak Erdan, “Savaşın başından beri minnettarlığımızı ifade ettiğimiz Biden'dan gelen bu açıklama hayal kırıklığı yarattı” dedi.

Times of Israel, Erdan’ın Yahudilerin ABD seçimlerinde Biden'ın Demokrat Partisi lehine oy kullanma konusunda artık ‘isteksiz’ olduklarını söylediğini aktardı.

CNN'e verdiği röportaj sırasında Biden, Gazze Şeridi'nde sivillerin yerleşim bölgelerinde bomba ve diğer araçların kullanılmasıyla öldürüldüğünü açıklayarak, yönetiminin geçen hafta İsrail'e sevkiyatı askıya alma kararı aldığı 907 kiloluk bombalara atıfta bulundu.

Biden, “Refah'a girerlerse, ki şu ana kadar böyle bir şey olmadı, daha önce Refah'a karşı kullanılmış silahları teslim etmeyeceğimi açıkça söyledim” dedi.

ABD Başkanı, İsrail'in Refah'ı işgal etmesi halinde silah sevkiyatının durdurulacağını da belirtti.

Biden, “İsrail'in Demir Kubbe konusunda güvenliğinin ve son dönemde Ortadoğu'dan gelen saldırılara cevap verme yeteneğinin sağlanması için çalışmaya devam ediyoruz. Ancak silah ve topçu mühimmatı sağlamayacağız” ifadelerini kullandı.

Biden, İsrail'in Refah'taki askeri operasyonlarının “henüz yoğun nüfuslu bölgelere girerek kırmızı çizgiyi aşma seviyesine yükselmediğini” de belirtti.

ABD Başkanı, Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etmek ve savaş sonrasında iki devletli çözüme geçişte yardımcı olmak isteyen Arap ülkeleriyle birlikte çalıştıklarını açıkladı.


ABD İsrail'e yapılan bazı bomba sevkiyatlarını neden askıya aldı?

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği saldırının gerçekleştiği yeri inceleyen Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği saldırının gerçekleştiği yeri inceleyen Filistinliler (Reuters)
TT

ABD İsrail'e yapılan bazı bomba sevkiyatlarını neden askıya aldı?

İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği saldırının gerçekleştiği yeri inceleyen Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği saldırının gerçekleştiği yeri inceleyen Filistinliler (Reuters)

ABD, Gazze'deki Hamas güçlerine karşı yürütülen ve bugüne kadar 34 bin 800'den fazla Filistinlinin ölümüne neden olan operasyonda kullanılan ağır bombalar da dahil olmak üzere İsrail'e yapılan silah sevkiyatını askıya aldı.

Sevkiyatın askıya alınması, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Joe Biden'ın itirazlarına rağmen Filistin'in Refah kentine yönelik askeri saldırıyı sürdürdüğü dönemde gerçekleşti.

Şarku’l Avsat, Reuters’ın aktardığı bazı detayları inceledi:

- Hangi bombaların sevkiyatı askıya alındı?

ABD'li yetkililer, Washington'un her biri 907 kilogram ağırlığında bin 800 bomba ve her biri 227 kilogram ağırlığında bin 700 bomba sevkiyatını askıya aldığını bildirdi.

Dört kaynak, en az iki hafta ertelenen sevkiyatların, normal bombaları hassas güdümlü bombalara dönüştüren Boeing mühimmatlarının yanı sıra küçük çaplı bombaları (SDB-1) içerdiğini söyledi.

SDB-1, yaklaşık 113 kilogram patlayıcı içeren hassas güdümlü bir süzülme bombasıdır.

Söz konusu sevkiyatlar daha önce onaylanan bir sevkiyatın parçasıydı; Nisan ayında ABD Kongresi tarafından onaylanan 95 milyar dolarlık ek yardım paketinin bir parçası değildi.

* ABD bu bombaların gönderilmesini neden engelliyor?

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin dün (Çarşamba) Senato'daki bir oturumda yaptığı açıklamada, “ABD'nin Refah'ta devam eden olaylar ışığında yakın vadeli güvenlik yardımını gözden geçirdiğini” söyledi.

Austin, “Başından beri şu konuda çok açık olduk: İsrail, savaş alanındaki sivilleri dikkate almadan ve korumadan Refah'ta büyük bir saldırı başlatmamalı” ifadelerini kullandı.

Refah'ta bir milyondan fazla Filistinli sivil barınıyor ve bunların çoğu daha önce İsrail'in tahliye emirleri üzerine Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinde yerlerinden edilmişti.

Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan ABD'li bir yetkili, ABD'nin kararının “907 kilogramlık bombaların kullanımı ve Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinde gördüğümüz gibi yoğun nüfuslu kentsel alanlarda yaratabileceği etki” konusundaki endişeler nedeniyle alındığını söyledi.

Yetkili, ABD'nin Refah'ta kullanılabilecek silahların teslimatını dikkatle incelediğini de sözlerine ekledi.

- Karar ne zaman alındı? Biden sürece dahil oldu mu?

ABD'li yetkililer kararın geçen hafta alındığını ve Biden’ın doğrudan işin içinde olduğunu aktardı. Biden'ın kendisi de dün CNN'e verdiği röportaj sırasında bunu doğruladı.

İsrail'e gönderilen 907 kilogramlık bombalar sorulduğunda Biden şu cevabı verdi: “Bu bombalar ve nüfus merkezlerini hedef alan diğer yöntemler sonucunda Gazze Şeridi'nde siviller öldürüldü.”

- 907 kilogramlık bombalar nasıl bir hasara yol açabilir?

907 kilogram ağırlığında olan bombalar gibi büyük bombalar, geniş bir etki alanına sahiptir. Birleşmiş Milletler (BM), “Patlamadan kaynaklanan basınç akciğerleri parçalayabilir, sinüs boşluklarını patlatabilir ve patlama alanından yüzlerce metre uzakta bulunanların uzuvlarını koparabilir” diyor.

Uluslararası Kızıl Haç Komitesi'nin (ICRC) 2022 tarihli bir raporunda, yoğun nüfuslu bir bölgede büyük ölçekli patlayıcıların kullanılmasının ‘ayrım gözetmeyen etkilere yol açma ya da orantılılık ilkesini ihlal etme olasılığının yüksek olduğu’ belirtiliyor.

- İsrail'in tepkisi ne oldu?

İsrail Filistinli sivilleri hedef aldığını reddederek, Hamas'ı ortadan kaldırmaya odaklandığını ve gereksiz ölümlerden kaçınmak için gerekli tüm önlemleri aldığını söylüyor.

Washington'dan yapılan açıklamanın ardından üst düzey bir İsrailli yetkili ABD raporunu doğrulamayı reddederek, “Tırnaklarımızla savaşmak zorunda kalırsak, yapmamız gerekeni yaparız” dedi. Bir askeri sözcü ise “Her türlü anlaşmazlık kapalı oturumlarda çözülür” ifadesini kullandı.

- İsrail'in Gazze Şeridi'nde bu bombaları kullanması yasal mıydı?

Bu çok tartışılan bir konu. Uluslararası insancıl hukuk, nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hava bombardımanını açıkça yasaklamaz; ancak siviller hedef olamaz ve belirli askeri hedef, olası sivil kayıplar veya hasarla orantılı olmalıdır.

- Uluslararası Ceza Mahkemesi ne diyor?

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşını soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) tüzüğüne göre, sivil ölümlerin ya da zararın herhangi bir doğrudan askeri avantaja kıyasla ‘açıkça aşırı’ olacağı biliniyorsa, kasıtlı bir saldırı ‘savaş suçu’ olarak sınıflandırılır.

- Washington daha önce İsrail'e askeri yardımı engelledi mi?

Evet, 1982 yılında engelledi. Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan, bir kongre soruşturmasının İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgali sırasında bu silahları nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kullandığı sonucuna varmasının ardından İsrail'e misket bombası satışına altı yıllık bir yasak getirmişti.

İsrail'in ABD yapımı misket bombalarını kullanımı, 2006 yılında Lübnan'da Hizbullah militanlarıyla yapılan savaşta kullanıldığına dair endişeler nedeniyle eski ABD Başkanı George W. Bush döneminde de incelenmişti.