Çin, Hindistan ile ayrışma sürecindeki Maldivler ile ilişkilerinin seviyesini yükseltti

Çin, bölgesel rakibi Hindistan ile ayrışma sürecindeki takım ada ülkesi Maldivler ile ikili ilişkilerinin seviyesini yükseltti

(AA)
(AA)
TT

Çin, Hindistan ile ayrışma sürecindeki Maldivler ile ilişkilerinin seviyesini yükseltti

(AA)
(AA)

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Devlet Başkanı Şi Cinping, ülkesini ziyaret eden Maldivler Devlet Başkanı Muhammed Muizzu ile bir araya geldi.

İki lider, görüşmede Çin-Maldivler ilişkilerinin seviyesinin "kapsamlı stratejik işbirliği ortaklığına" yükseltilmesine karar verdi.

Muizzu'nun ziyaretinde iki ülke arasında, ilişkilerin yeni seviyeye çıkarılmasına yönelik eylem planının yanı sıra, Kuşak ve Yol işbirliği, ekonomi, teknoloji, altyapı, sosyal yardımlar, yeşil kalkınma, okyanus ekonomisi ve dijital ekonomi alanlarında işbirliği belgeleri imzalandı.

Maldivler Devlet Başkanı, bu yıl Çin’i ziyaret eden ilk lider oldu.

Maldivler'de, başkent Male'nin Belediye Başkanı ve ana muhalefetin başkan adayı Muhammed Muizzu, 30 Eylül'de yapılan başkanlık seçimlerini, Devlet Başkanı İbrahim Muhammed Salih'e karşı, oyların yüzde 54,06'sını alarak kazanmıştı.

Muizzu, "Çin yanlısı" bir aday olarak görülürken rakibi Salih ise "Hindistan yanlısı" olarak değerlendiriliyordu.

Yeni seçilen Devlet Başkanı, seçim kampanyasında ülkenin dış politikasında Hindistan ile ilişkilere öncelik veren geleneksel tutumuna son vereceğini duyurmuş, göreve başladıktan kısa süre sonra Hint askeri personeli ve varlıklarının ülkeden çekilmesi talimatını vermişti.

Çin’in son dönemde Hint Okyanusu’nda Sri Lanka ve Maldivler’le ilişkilerini geliştirmesi bölgeyi kendi nüfuz alanı olarak gören Hindistan’ı rahatsız ediyor.

Muizzu’nun yeni yılda Çin’i ziyaret eden ilk lider olması, ABD’nin Hint-pasifik stratejisiyle Hindistan’ı bölgesel ittifak ağının parçası yapmasına karşı Pekin’in stratejik karşı adımlarından biri olarak değerlendiriliyor.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”