Macron, Alman Federal Meclisi’nde Almanca konuştu

Fransa ile Almanya arasındaki tüm anlaşmazlıklara rağmen Macron, Paris’in Berlin ile olan köklü ilişkilerini vurguladı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Alman Federal Meclisi’nde konuştu (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Alman Federal Meclisi’nde konuştu (Reuters)
TT

Macron, Alman Federal Meclisi’nde Almanca konuştu

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Alman Federal Meclisi’nde konuştu (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Alman Federal Meclisi’nde konuştu (Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 26 Aralık'ta 81 yaşında ölen eski Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schäuble anısına Alman Parlamentosu'nda (Bundestag) düzenlenen resmi anma töreninde Almanca konuşarak orada bulunanları şaşırttı.

Cumhurbaşkanı Macron, Schäuble'nin üyesi olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nden (CDU) Bundestag’da bir konuşma yapmak üzere davet edildi ve törene onur konuğu olarak katıldı. Macron’a yapılan bu davet, Almanya’daki genel normlardan nadir görülen bir sapma olarak görüldü. Bu aynı zamanda Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Başbakanı Olaf Scholz’ün konuşma daveti almadıkları, yalnızca törene katılmakla yetindikleri göz önüne alındığında, Alman olmayan siyasetçilere nadiren verilen bir onurdur.

sxdv
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, Macron'un dün Bundestag’taki konuşmasını alkışlarken (EPA)

Son aylarda partisinden uzaklaşan eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, CDU’nun mevcut lideri Friedrich Merz ile anlaşmazlık yaşıyor. Daha önce de Merz ile arası bozuk olan Merkel, 2000 yılında CDU’nun liderliğini devraldığında Merz’i siyasetten uzaklaşmak zorunda bırakmıştı. Merkel, 2021 yılında başbakan olarak dördüncü döneminin sonuna geldiğinde emekli olacağını ve siyaseti bırakacağını açıklayana kadar Merz siyaset sahnesinden uzak kalmaya devam etti.

Macron, Schäuble anısına yaptığı konuşmada, iki ülke arasındaki mevcut anlaşmazlıklara rağmen Almanya ile Fransa arasındaki köklü ilişkileri vurgulamaya çalıştı. Schäuble’i ‘Alman birliğinin mimarı’ olarak nitelendiren Macron, Schäuble’in 1989 yılında Maliye ve İçişleri Bakanı olduğu dönemde ‘Fransa'nın dostu ve Avrupa'nın temel direklerinden biri’ olduğunu söyledi. Macron, “Bugün Bundestag’da bir Fransız sesi duyulabiliyorsa, bu büyük adamın dostluğu sayesindedir” ifadelerini kullandı.

Schäuble’i tekerlekli sandalyeye mahkûm bırakan suikast girişimine değinen Macron, “Felç olmasına neden olan, hayatını öncesi ve sonrası olarak bölen trajediye rağmen, Almanya'nın doğusu ile batısını birleştirerek yaptığı gibi, hayatının öncesini ve sonrasını da birleştirmeyi başardı” dedi.

dcvr
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u dün Berlin'deki Başbakanlık Konutu’nda ağırladı (AFP)

Bundestag’da hazır bulunan siyasetçiler, çoğunluğu Almanca olan konuşmasını bitirdikten sonra Macron’u uzun süre alkışladı. Macron daha sonra Almanya Başbakanı ile yakınlarındaki Başbakanlık Konutu’nda bir araya gelmek üzere Bundestag’dan ayrıldı. Scholz ve Macron, geçtiğimiz yıl Macaristan'ın itirazı nedeniyle uzlaşı sağlanamayan Ukrayna'ya yönelik mali yardım planının onaylanması beklenen şubat ayı başlarında düzenlenmesi planlanan Avrupa Birliği (AB) zirvesi için yapılan hazırlıkları ele aldı.

sve
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün Berlin'de Alman Federal Meclisi’nde konuştu (AFP)

Son haftalardaki anlaşmazlıklar Avrupa'nın savunması, Ukrayna'ya silah ve maddi yardım konularının ötesine geçerek, Gazze'deki savaş ve Almanya'nın İsrail'e karşı neredeyse tamamen çift standart uyguladığı tutumu nedeniyle Ortadoğu’daki meselelerle ilgili görüş ayrılıklarına kadar ilerledi. Fransa ile Almanya arasındaki anlaşmazlıklar, Ortadoğu’ya ilişkin görüş ayrılıkları öncesinde, yani Ukrayna'da savaşın başlamasından sonra arttı. İki ülke, savunma iş birliği ve Avrupa'yı savunmaya yönelik ortak bir strateji konusunda uzlaşmakta zorlanıyor. Bu konuda ortak savunma projeleri geliştirmesi beklenirken, iki taraf arasındaki uçurum giderek büyüdü. Ukrayna'daki savaşın yansımaları, iki ülkenin enerji politikalarında görülür hale geldi. Rusya’nın Avrupa’ya sağlanan doğalgazı kesmesinin ardından Avrupa’da enerji kaynaklarının geleceğine dair ayrı düştüler. Fransa, nükleer enerjiye yatırımların artırılmasında ısrar ederken, Almanya ise nükleer enerjinin güvenliğine ilişkin kaygılar nedeniyle Merkel'in başbakanı olduğu önceki hükümetin aldığı tüm nükleer santralleri kapatma kararını uygulamaya devam etti ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için kapattığı kömür madenlerini yeniden açtı.



Beyaz Saray: İran, ABD saldırıları öncesinde zenginleştirilmiş uranyum stoklarını başka bir yere taşımadı

Uydu görüntüsü, İran-İsrail çatışması sırasında ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisinde meydana gelen çukurları gösteriyor (Reuters)
Uydu görüntüsü, İran-İsrail çatışması sırasında ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisinde meydana gelen çukurları gösteriyor (Reuters)
TT

Beyaz Saray: İran, ABD saldırıları öncesinde zenginleştirilmiş uranyum stoklarını başka bir yere taşımadı

Uydu görüntüsü, İran-İsrail çatışması sırasında ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisinde meydana gelen çukurları gösteriyor (Reuters)
Uydu görüntüsü, İran-İsrail çatışması sırasında ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisinde meydana gelen çukurları gösteriyor (Reuters)

Beyaz Saray’dan dün yapılan açıklamada ABD'nin İran'daki üç nükleer tesise düzenlediği bombardıman öncesinde Tahran’ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını başka bir yere taşımadığı vurgulandı.

ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan basınında ABD istihbaratının gizli bir raporunun sızdırılmasını sert bir dille eleştirmişti. Söz konusu raporda ABD'nin İsrail'i desteklemek için İran'ın başkent Tahran'ın güneyindeki Fordo ve ülkenin orta kesimlerindeki Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine düzenlediği askeri saldırının işe yarayıp yaramadığını sorguluyordu.

Bu özel saldırıların gerçekleştirilmesinden bu yana Trump, saldırıların üç nükleer tesisi tamamen yok ettiğini sürekli olarak vurguladı.

Ancak uzmanlar, İran'ın bu nükleer tesislerdeki yaklaşık 400 kilogramlık yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stokunu boşaltarak saldırıyı önlemiş olabileceği ihtimalini ortaya attılar.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt dün, Fox News haber ağına yaptığı açıklamada, “Size temin ederim ki, ABD, saldırılardan önce yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumun taşındığına dair herhangi bir kanıta rastlamadı” dedi. Leavitt, bunun aksini iddia eden haberlerin ‘yanlış bilgi içerdiğini’ vurguladı.

Beyaz Saray Sözücüs, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Şu anda nükleer tesis sahalarında bulunanlar, cumartesi gecesi yapılan başarılı saldırılar sonucunda devasa enkaz altında gömülü durumda.”

Öte yandan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Ratcliffe dün yaptığı açıklamada, ‘güvenilir bilgilere’ göre Tahran'ın nükleer programının ‘son saldırılardan ciddi şekilde zarar gördüğünü’ söyledi.

Ratcliffe, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada bu kararın, tarihi olarak güvenilir ve doğru bir kaynaktan/yöntemden elde edilen yeni bilgilere dayandığını, bu bilgilere göre İran'ın birçok önemli nükleer tesisinin tahrip edildiğini ve yeniden inşasının yıllar alabileceği belirtti.

Tahran dün, 12 gün süren savaş sırasında İsrail ve ABD'nin bombardımanları sonucunda nükleer tesislerinin büyük hasar gördüğünü kabul etti.

Öte yandan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi, Fransa merkezli televizyon kanalı France 2'ye verdiği demeçte, UAEA’nın çatışmaların başlamasından itibaren zenginleştirilmiş uranyumu artık denetleyemediğini, ancak bu maddenin kaybolduğu veya saklandığı izlenimi vermek de istemediğini söyledi.

ABD merkezli televizyon ağı CNN'in salı günü yayınladığı gizli bir belgeye göre ABD'nin İran’a düzenlediği saldırılar, Trump'ın sürekli söylediğinin aksine, İran'ın nükleer programını tamamen yok etmek yerine sadece birkaç ay geriye götürdü.

Belgenin yayınlanması Trump'ı öfkelendirdi. Trump, Savunma Bakanı Pete Hagerty'nin perşembe sabahı saat 8.00’da (dünya saatiyle 12.00) ‘ABD’li büyük savaş pilotlarının şerefini savunmak için’ bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı.