Somali ile Etiyopya arasında deniz limanı konusundaki anlaşmazlık endişeye neden oluyor

Addis Ababa, ‘karayla çevrili bir devlet’ olan statüsünü değiştirmeyi amaçlıyor. Ancak bölge ülkeleri nezdinde bekleyen eski dosyalar buna engel olabilir.

Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi toplantılarını sürdürüyor. (Refah Partisi internet sitesi)
Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi toplantılarını sürdürüyor. (Refah Partisi internet sitesi)
TT

Somali ile Etiyopya arasında deniz limanı konusundaki anlaşmazlık endişeye neden oluyor

Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi toplantılarını sürdürüyor. (Refah Partisi internet sitesi)
Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi toplantılarını sürdürüyor. (Refah Partisi internet sitesi)

Mahmud Ebu Bekir

Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi’nin Yürütme Komitesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin Kahire'nin Somali'ye ve onun güvenliğine dair herhangi bir tehdide izin vermeyeceği yönündeki çıkışının ardından son gelişmeleri ve mevcut durumu görüşmek üzere Başbakan Abiy Ahmed başkanlığında acil toplantı çağrısında bulundu. Zira Sisi, Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud ile Kahire'de düzenlediği ortak basın toplantısında, Mısır’ın Somali'yi ‘Mogadişu'nun talep etmesi halinde herhangi bir tehdide karşı’ savunmak için müdahale etme olasılığını ima etti.

Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlık, Addis Ababa'nın Somaliland ile Aden Körfezi'nde ticari bir liman ve askeri üs elde etmesini öngören bir mutabakat zaptı imzalaması sonrasında gelişti.

Refah Partisi'nden bir kaynak, toplantıda parti içi ve ulusal konuların yanı sıra Mısır Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının da ele alınacağını aktardığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Ülke, özellikle Aden Körfezi'nde bir deniz limanına ulaşma planını açıkladıktan sonra iç ve dış zorluklarla karşı karşıya. Kızıldeniz Havzası ve Afrika Boynuzu'ndaki mevcut huzursuzluk, Etiyopya'nın ulusal güvenliğine yönelik yeni bir meydan okumayı temsil ediyor. Bu, hükümetin yaklaşık 100 milyon Etiyopyalının çıkarlarına hizmet edecek şekilde söz konusu gelişmelere özel önem vermesini, siyasi ve stratejik düzeyde uyanık ve hazırlıklı olmasını gerektiriyor.

Diğer yandan Etiyopya Genelkurmay Başkanı Mareşal Birhanu Jula da açıklamasında şunları söyledi:

İnşasına beş yıl önce başlanan deniz kuvvetleri, bugün her türlü su üzerinde görev yapmaya hazır ve kabiliyetlidir. Her türlü saldırganlığı püskürtebilir. Deniz kuvvetleri mensuplarına, görevlerini yerine getirirken güvenlik konularıyla ilgili uluslararası ilkelere ve uluslararası denizcilik kanunlarına uymaları çağrısında bulunuyorum. Deniz kuvvetleri, Etiyopya ordusuna ilave yetenekler sağlayan bir güç olarak görevlerini tam kararlılıkla yerine getirmelidir. Etiyopya Donanması'nın beş yıl önce başlayan inşa süreci, öncelikle Etiyopya ulusal güvenliğinin özü olarak kabul edilen önemli çalışmaların yürütülmesini hedefliyordu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan akatardığına göre Etiyopya Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Bahri Nasır da şu açıklamada bulundu:

Etiyopya Donanması mensupları yurt içinde ve yurt dışında savunma, navigasyon, mühendislik, iletişim ve askeri alanlarda ileri düzeyde eğitim aldı. Etiyopya için bir deniz kuvveti oluşturmak, bölgenin tanık olduğu zorluklar ışığında devletimiz için stratejik bir hedefi temsil ediyor.

Addis Ababa, Abiy Ahmed’in geçtiğimiz ekim ayında açıkladığı deniz limanı projesinin ön planı olarak, ‘karayla çevrili bir ülke’ olmasına rağmen 2019 yılı sonunda deniz kuvvetleri inşa etme planını duyurmuştu.

Diğer yandan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, salı günü, Katar Hava Harp Okulu öğrencilerinin Doha'da düzenlenen mezuniyet törenine, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin eşliğinde katıldı.

Somali Ulusal Haber Ajansı (SONNA), törenin askeri eğitimlerini Doha'da sürdüren Somali Hava Kuvvetleri yetkililerinin mezuniyet törenine de sahne olduğunu bildirdi.

Şeyh Mahmud pazartesi günü bir çalışma ziyareti için Katar'ın başkenti Doha’ya geldi. Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan mutabakat zaptı nedeniyle ortaya çıkan gerginliklerin ardından, Somali ve bölgedeki son gelişmeler hakkında bilgi vermek amacıyla bir dizi Katarlı yetkiliyle bir araya geldi. Şeyh Mahmud, ziyaretin oturum aralarında Katar medyasına ülkesi ile Etiyopya arasındaki arabuluculuk çabalarını reddettiğini yineledi. “Ortaya çıkan krizin tek çözümünün Addis Ababa'nın Somaliland yetkilileriyle imzalanan yasa dışı mutabakat zaptından çekilmesi olduğunu” ifade etti.

Ufukta savaş mı var?

Etiyopya meseleleri üzerine çalışan araştırmacı Ezekiel Bekele, Addis Ababa hükümetinin Abiy Ahmed'in 2018'de iktidara gelmesinden bu yana en büyük dış zorlukla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Bunun nedeninin ‘otuz yıldır denize çıkışı olmayan ülkeye deniz limanı sağlamak için en kısa yola başvurması, siyasi, diplomatik ve yasal kısıtlamaları atlayarak uluslararası alanda tanınmayan bir tarafla anlaşma imzalaması olduğunu’ tahmin ediyor.

Independent Arabia’ya açıklamalarda bulunan Bekele şunları söyledi:

Abiy Ahmed hükümeti, Etiyopyalıların bir liman bulma hayalini gerçekleştirmek için acele ediyor. Bunu yaparken, Aden Körfezi ve Kızıldeniz'e komşu Babu’l Mendeb Boğazı bölgesindeki mevcut bölgesel huzursuzluktan yararlanıyor. Addis Ababa hükümeti kendisini stratejik roller oynayabilecek önemli bir güç olarak sunuyor. Özellikle de ekonomileri için hassas olan bu bölgede uluslararası seyrüseferin güvenliğinden endişe duyan ABD ve diğer Batılı güçler gibi büyük devletlerle seçkin ilişkilere sahip olduğu için bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynadığını savunuyor. Addis Ababa'nın kalkınma projesinin yararına ve Batılı güçlerin çıkarlarını güvence altına almak için oynamak istediği roller bazı şeylerle çakışıyor. Özellikle de uluslararası sınırlarla ilgili uluslararası hukuk ilkeleri ve denize kıyısı olmayan ülkelerin deniz hukukuna uygun olarak denizlerden nasıl yararlanabileceğine ilişkin hükümler bağlamında yasal ve siyasi zorluklarla çarpışıyor. Bu noktada komşu kıyı ülkeleriyle yasal anlaşmalar imzalanması gerekliliği öngörülüyor.

Addis Ababa hükümetinin ‘deniz limanına ulaşmak adına planını gerçekleştirmek için savaş ilanına’ başvurma ihtimalini göz ardı eden Bekele sözlerini şöyle sürdürdü:

Öyle ki Tigray savaşının komplikasyonlarıyla boğuşan, Amhara ve Oromia bölgelerindeki güvenlik kaosu ve silahlı hareketlerin zorluklarıyla uğraşmaya dalmış olan Etiyopya ordusu, Somali'de yeni bir cephe açmaya hazır olamaz. Bu noktada iki senaryo var. Birincisi Addis Ababa hükümeti, Somali'nin reddine, onun bölgesel ve uluslararası halefine aldırmadan mutabakat zaptının uygulanmasına devam ederek bir oldubittiyi dayatabilir. Somali, burada Etiyopya ile arasında yeni bir savaşa yol açabilecek bu adımın sonuçlarına katlanmak zorundadır. Mısır ve Eritre'nin belki de sınırlı katılımı da dahil olmak üzere bölgesel müdahalelerle de karşılaşabilir. İkinci senaryoya gelince Etiyopya, Somali’yi karşılıklı anlaşma muhtırası çerçevesinde ikna etmek için Batılı baskı merkezlerine başvurabilir. Böylece Mogadişu'nun kıyı bölgelerini belirli bir süre için Etiyopya'ya kiralamayı kabul etmesini sağlayabilir.

Mısır'ın iç hesapları

Mısır Cumhurbaşkanı'nın ve Etiyopya'daki iktidar partisinin bu açıklamalara ilişkin tutumu hakkında yorum yapan Bekele şu ifadeleri kullandı:

Kahire, üye devletlerin dışişleri bakanları toplantısında anlaşmayı kınayan bir tavır alan Arap Birliği de dahil olmak üzere, memorandumu kınamak için tüm diplomatik yeteneklerini seferber etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Sisi’nin açıklamaları da aynı bağlamda geldi.

yn6mu7öı
Abiy Ahmed, Etiyopya'da iktidardaki Refah Partisi'nin grup toplantısına başkanlık etti. (Refah Partisi internet sitesi)

Bekele, söz konusu açıklamaların “Mısır-Etiyopya anlaşmazlığının yansımalarının bir parçası ve özellikle de Kahire'nin Rönesans (Nahda) Barajı ile ilgili müzakere yollarından çekilmesiyle alakalı. Dolayısıyla bu sadece Somali'yi savunmakla sınırlı değil, Mısır'ın Etiyopya'ya yönelik politikasının yetkileriyle de bağlantılı. Zira iki ülkenin ilişkileri gerçek bir krize sahne oluyor. Mısır'ın Kızıldeniz bölgesi ve Aden Körfezi'nde, özellikle de Babu’l Mendeb Boğazı'nda temel çıkarları var. Süveyş Kanalı'ndan geçen mal hacminin yaklaşık yüzde 47'si buradan geçiyor. Ayrıca Süveyş Kanalı'nın güneyinden gelen mal ve gemilerin yaklaşık yüzde 98'i Babu’l Mendeb'den geçiyor. Bu nedenle, kanalın Mısır ekonomisi için cankurtaran halatını temsil ettiği (yıllık geliri yaklaşık 10 milyar doları buluyor) göz önüne alındığında, Kahire'nin bu bölgedeki politikasına düşman olduğunu düşündüğü herhangi bir ülke veya gücün varlığı, Mısır için stratejik bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla herhangi bir Mısır müdahalesi, Mısır'ın temel çıkarlarının güvence altına alınmasıyla ilgili iç hesaplamalarının sonucu olacaktır.”

Savaş öncesi uyarı

Mısır gazetesi el-Ahram'ın Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Eymen Sisi de şu açıklamada bulundu:

Etiyopya ile Somaliland arasında bir mutabakat zaptı imzalayarak bu sorunlu bölgeye savaş ilan etmek, Kızıldeniz'e sınırı olan tüm ülkeler için ağır bir bedele mal olacak. Mısır'ın stratejik güvenliği Süveyş Kanalı'ndan Babu’l Mendeb Boğazı'na kadar uzanıyor. Bu nedenle yeni Etiyopya projesi, uluslararası hukukun ihlalinin yanı sıra, Mısır'ın çıkarlarına da doğrudan bir tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla Mısır Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları bu bağlamda, Etiyopya rejimine, Somali'nin egemenliğini ihlal etmeden önce Mısır'ın çıkarlarına müdahale etmeyi bırakması konusunda bir uyarı olarak geliyor.

Açıklamaları ‘savaşa girmeden önceki son uyarı’ olarak okuyan Eymen, sözlerini şöyle sürdürdü:

 Kahire, Etiyopya'nın Babu’l Mendeb Boğazı'na herhangi bir şekilde yaklaşmasının, özellikle de iki ülke arasında, en önemlisi Rönesans Barajı dosyası olmak üzere, çözülmemiş dosyalar olduğu göz önüne alındığında, savaş ilanıyla eşdeğer olduğuna inanıyor. Mısır hükümeti, hayati çıkarları açısından bu stratejik bölgedeki savaşın maliyetinin farkında. 1 Ocak'ta imzalanan mutabakat zaptının uygulanması, bu bölgedeki güvenlik ve barışı baltalamaya yönelik bir girişim anlamına geliyor. Addis Ababa'nın Mısır'ın uyarılarını görmezden gelmesi durumunda Mısır'ın tepkisi belirleyici olacak.

‘Etiyopya'nın denize ulaşmaya yönelik son projesi ile, korsanlık operasyonları yoluyla ve Husiler aracılığıyla uluslararası seyrüseferi hedef alarak Kızıldeniz'de araçlarını hareket ettiren İran projesi arasında bağlantı olduğunu düşünen’ Eymen, “Bu gösteri operasyonları, ABD liderliğindeki uluslararası güçlerin sözde Kızıldeniz İttifakı'nı kurmalarına gerekçe sağladı” dedi.

Eymen, ‘uluslararası güçleri bölgeye getiren Husi operasyonlarının yanı sıra Etiyopya'nın Aden Körfezi'ne erişim girişimlerinin her ikisinin de Kızıldeniz'deki Arap ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturduğuna ve bunun Mısır yönetiminin bölgeyi yeni bir savaş belasından kurtarmak için güçlü mesajlar göndermek de dahil olmak üzere önemli adımlar atmasını gerektirdiğine’ inanıyor. Eymen sözlerini şöyle sürdürdü:

Sözde Kızıldeniz İttifakı içerisinde Washington'ın öncülük ettiği uluslararası hareketler ile Addis Ababa'ya, uluslararası alanda tanınmayan bir cumhuriyetle, Babu’l Mendeb Boğazı'na ulaşmak için anlaşma imzalaması yönünde yakılan yeşil ışık arasında benzerlik var. Her iki yol da Gazze Şeridi sakinlerini Sina Çölü'ne göndermeyi kategorik olarak reddetmesi ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığı konusundaki tutumu nedeniyle Kahire'yi cezalandırmayı amaçlıyor.



Trump etkisi: ABD Başkanı dünya genelindeki seçimleri nasıl etkiledi?

Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
TT

Trump etkisi: ABD Başkanı dünya genelindeki seçimleri nasıl etkiledi?

Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)
Trump Michigan'daki bir mitingde yaptığı konuşma sırasında destekçilerine el sallarken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının etkisi sadece kendi halkını değil, dünyanın dört bir yanındaki halkları da etkiledi.

ABD merkezli Washington Post gazetesi bir haberinde, Trump'ın politikalarının Avustralya, Kanada, Almanya, Grönland ve başka yerlerdeki seçimler üzerinde önemli bir etkisi olduğunu yazdı.

fdvgbhnj
Trump Beyaz Saray'da bir kararname imzaladı, 3 Şubat 2025 (AP)

Trump'ın dış politika ve söylemlerinin ön plana çıktığı seçimlerin yapıldığı ülkeler arasına bu hafta Avustralya da katıldı.

Merkez sol İşçi Partisi lideri Anthony Albanese, aylarca anketlerde geride kaldıktan sonra cumartesi günü yapılan genel seçimlerde ikinci kez başbakan olma şansını elde etti. Her ne kadar başka faktörler de söz konusu olsa da Trump'ın Avustralya'ya uyguladığı gümrük vergileri mevcut Başbakan Albanese’nin seçimlerdeki şansını arttırmış görünüyor. Analistler, seçmenlerin Trump'ın politikalarına bir çözüm bulması için Mark Carney'i seçtiği Kanada'da geçtiğimiz pazartesi günü yapılan seçimlerin sonuçlarının da aynı durumu yansıttığını söylüyor.

ABD Başkanı Trump, Almanya'dan Grönland'a, dünyanın dört bir yanındaki seçim siyasetinde önemli bir faktör haline geldi. Bazı seçmenlerin eski korkularına “Trump'a karşı kim duracak?” soruşu eklendi.

Avustralya

Altı ay boyunca anketlerde önde giden Muhafazakar Liberal Parti Lideri Peter Dutton, 3 Mayıs'ta yapılan genel seçimler yaklaşırken kendisini geride buldu.

Merkez sol İşçi Partisi, cumartesi günü ezici bir zafer kazanarak Dutton'un koltuğu da dahil olmak üzere parlamentodaki çoğunluğunu arttırdı. Bu sonuç, Avustralya’daki genel seçimlerde bir muhalefet lideri için tarihi bir kayıp oldu.

Dutton zaman zaman Trump'ı taklit eder gibi görünerek Çin konusunda şahin bir tutum sergiledi ve başbakan olması halinde hükümetin verimsizliğiyle mücadele edeceği vaadinde bulundu. Dutton ayrıca Trump'ın çeşitlilik, kapsayıcılık ve entegrasyon programlarına yönelik acımasız tutumlarına benzer şekilde, hükümetin ve okulların kültürel çeşitlilik ve kapsayıcılık girişimlerini azaltma sözü verdi.

sdfrgthy
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese Vilnius'taki NATO Liderler Zirvesi sırasında Kuzey Atlantik Konseyi toplantısına katılımı sırasında (Arşiv - Reuters)

Ancak Trump'ın Avustralya'daki popülaritesi, tüm dünyada yüksek gümrük vergileri uyguladığı için geriledi. Analistler, uzun süredir müttefiki olan Avustralya'dan gelen mallara yüzde 10 gümrük vergisi getirmesiyle birlikte Dutton'ın popülaritesinin de Trump'la birlikte düştüğünü düşünüyor.

Küresel ticaret sisteminin büyük ölçüde bozulmasının ardından Albanese anketlerde önde gitmeye başladı.

Trump Avustralya'ya gümrük vergisi uyguladığında Albanese, “Bu bir dostun davranışı değil” ifadelerini kullanırken cumartesi günü yaptığı zafer konuşmasında Dutton'ın Trump'la baş etmekte başarısız olduğuna işaret etti.

Yeniden seçilen Başbakan Albanese konuşmasına şöyle devam etti:

“Başka bir yeri taklit etmemize gerek yok, ilhamımızı dışarıda aramıyoruz, onu burada, değerlerimizde ve insanlarımızda buluyoruz.”

Kanada

Başbakan Mark Carney ve Liberal Partisi, nisan ayında, kısmen Trump'ın ticaret savaşı ve ilhak tehditleri ile beslenen güçlü bir geri dönüşle, anketlerdeki düşüşün üstesinden gelerek seçim zaferini ilan etti.

Carney zafer konuşmasında şunları söyledi:

“Aylardır uyardığım gibi, Amerika toprağımızı, kaynaklarımızı, suyumuzu ve ülkemizi istiyor. Bunlar geçici tehditler değil. Başkan Trump ABD’nin bize sahip olabilmesi için bizi parçalamaya çalışıyor.”

Trump, defalarca kez Kanada'yı ABD’nin 51’inci eyaleti yapmakla tehdit etti ve Kanada'nın ABD'ye yaptığı en büyük ihracatlardan bazılarına gümrük vergisi getireceğini açıkladı.

Kanada seçimlerinin sabahında Trump bir sosyal medya paylaşımında Kanadalılara ‘iyi şanslar’ diledi ve ülkelerini ilhak etme tehdidini bir kez daha dile getirdi.

Anketler, 28 Nisan seçimlerinden birkaç ay önce, deneyimli politikacı ve bir zamanlar 'bilince' karşı savaş ilan eden sağcı popülist Pierre Poilievre'nin önde olduğunu gösteriyordu. Ancak Trump'ın saldırgan dış politikası birçok Kanadalıyı çileden çıkarırken, Poelievre ile Trump arasındaki benzerlikler olumsuz bir faktör oldu.

fghy
Kanada Başbakanı Mark Carney (Reuters)

Trump'ın birkaç ay içinde gümrük vergileri uygulamak istemesi ve Kanada’yı ABD’nin 51’inci eyaleti olarak ilhak etme tehdidi ülkedeki siyasi söylemin yönünü değiştirdi ve Kanada milliyetçiliğinin artmasına neden oldu.

Eski Başbakan Justin Trudeau'nun mart ayında istifa etmesinin ardından başbakanlık koltuğuna oturan eski Merkez Bankası Başkanı Carney, birçoğu ülkelerini ABD Başkanı’ndan koruyabilecek birini arayan Kanadalıların Trump'a ilişkin endişelerinden yararlandı.

Grönland

Trump, Grönland seçimlerine üç aydan kısa bir süre kala -ve henüz göreve gelmeden önce- sosyal medyada yaptığı “ABD, ulusal güvenlik ve dünya çapında özgürlük amacıyla Grönland'ın mülkiyetinin ve kontrolünün kesinlikle gerekli olduğuna inanıyor” şeklindeki paylaşımla Danimarka'nın yarı özerk bölgesine sahip olduğunu ilan etti.

Bu paylaşımdan haftalar sonra Trump, Grönland'ı alma arzusunu yineleyerek şunları yazdı:

“Grönland harika bir yer ve ulusumuzun bir parçası olursa halkı bundan büyük fayda sağlayacak. Onu çok saldırgan bir dış dünyadan koruyacak ve el üstünde tutacağız. Grönland'ı yeniden harika yapalım.”

Trump’ın bu açıklamaları, tüm dünyanın dikkatini nadiren üzerinde toplayan Grönland seçimlerine çekti.

rthyjukı
Igaliku yerleşiminde dalgalanan Grönland bayrağı (Reuters)

Grönland'ın o dönemki başbakanı Múte Bourup Egede, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız” ifadelerini kullandı. Grönland parlamentosu, Grönland'ın siyasi bütünlüğünü korumayı amaçlayan bir hamlede bulunarak, siyasi partilerin ‘yabancı veya anonim bağışçılardan’ bağış almasını yasakladı.

Grönland'ın yeni hükümeti seçmesine günler kala yapılan son tartışmada, parlamentodaki beş partinin liderleri oybirliğiyle Trump'a olan güvensizliklerini dile getirdiler.

Trump'ın tehditleri o zamandan beri Grönlandlı liderlerinin odak noktası oldu. Bu ay yemin ederek göreve başlayan Grönland Başbakanı Jens Fredrik Nielsen, Grönland'ın ‘asla birilerinin satın alabileceği bir toprak parçası olmayacağını’ vurguladı.

Almanya

Almanya seçimleri öncesinde Trump yönetimi yetkilileri, Almanya istihbaratı tarafından daha sonra radikal bir örgüt olarak sınıflandırılan aşırı sağcı göçmen karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisini açıkça destekledi.

Trump'a yakın isimlerden biri olan ABD’li milyarder Elon Musk, 20 Aralık'ta yaptığı açıklamada ‘Almanya'yı sadece AfD'nin kurtarabileceğini’ söyledi.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, AfD lideri Alice Weidel ile bir araya gelerek bunu yapan ABD’li en üst düzey yetkili oldu. Vance görüşme sırasında yaptığı konuşmada ‘Amerika’yı Yeniden Büyük Yap’ (Make America Great Again) politikasını Avrupa'ya ihraç etmeye çalıştı.

Alman liderler öfkelendi ve Trump yönetimini seçimlere 10 günden az bir süre kala iç işlerine karışmakla suçladı.

Trump'ın yeniden ABD Başkanı olarak göreve gelmesinden çok önce ivme kazanan ve daha önce marjinalleşmiş olan AfD, seçimlerde oyların yüzde 20'sinden fazlasını alarak ikinci parti oldu.

fgthy
Friedrich Merz (DPA)

Bir sonraki başbakan olmaya hazırlanan Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz oylamadan sonra yaptığı açıklamada “Avrupa'nın yavaş yavaş ABD'den bağımsızlığını kazanması gerekiyor” dedi.

Diğer seçimler

İngiltere’de göçmen karşıtı aşırı sağcı Reform Partisi, Trump'ı eleştirmekle onu iktidara getiren politikaları övmek arasında bir denge kurmaya çalıştı. Parti bu hafta yapılan yerel seçimlerde tarihi kazanımlar elde etti. İngiltere'nin Brexit (Avrupa Birliği’nden [AB] ayrılması) lehine oy kullanmasını savunan partinin kurucusu Nigel Farage, Trump ile aynı çizgide bir tutum sergiledi.

Öte yandan Romanya'da aşırı milliyetçi George Simeon, ülkenin bu hafta sonu yapılacak cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinde önde gelen adaylardan biri. Simeon, Trump'ın ’Amerika’yı Yeniden Büyük Yap’ hareketini desteklediğini ifade etti.

Ekvadorlu siyasi analist Caroline Avila'ya göre bu ay yeniden seçimleri kazanan Devlet Başkanı Daniel Noboa, Trump ile dostane görünen ilişkisi nedeniyle oyların çoğunluğunu almış olabilir.

Dünya genelinde yaklaşan başka seçimler de var. Örneğin Güney Kore haziran ayında bir başkan seçecek. Japonya'nın temmuz ayında meclis seçimlerini yapması bekleniyor. Her iki ülke de ABD'nin önde gelen müttefikleri ve politikaları Trump'ın gümrük vergilerinden etkilenebilir.