Myanmar cuntası teslim olan generaller hakkında idam kararı verdi

Generallerin verdiği poz, cunta liderini kızdırdı

Direniş güçleri Laukkai'de orduya ait silahlara da el koymuştu (Facebook)
Direniş güçleri Laukkai'de orduya ait silahlara da el koymuştu (Facebook)
TT

Myanmar cuntası teslim olan generaller hakkında idam kararı verdi

Direniş güçleri Laukkai'de orduya ait silahlara da el koymuştu (Facebook)
Direniş güçleri Laukkai'de orduya ait silahlara da el koymuştu (Facebook)

Myanmar'da cunta yönetimi, ülkenin kuzeyindeki Şan eyaletinde darbe karşıtı direnişçilere teslim oldukları gerekçesiyle 6 tuğgeneral hakkında idam ve müebbet hapis cezaları verdi.

Myanmar merkezli Chindwin haber ajansının, "güvenilir bir askeri kaynağa" dayandırdığı habere göre, generallerin yargılandığı dava 20 Ocak'ta Nepido'daki bir askeri mahkeme tarafından görüldü.

Haberde 6 generalden üçünün idam cezasına, üçünün de ömür boyu hapse çarptırıldığı ifade edildi.

6 general Şan eyaletinin kuzeyinde yer alan Kokang Özerk Bölgesi'nin başkenti Laukkai'nin 5 Ocak'ta direnişçi güçlere teslim edilmesinden sorumlu tutuluyordu.

Myanmar'da cunta karşıtı gruplardan Myanmar Ulusal Demokratik İttifak Ordusu (MNDAA), Arakan Ordusu ve Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu'nun kasımda başlattığı Operasyon 1027'nin en önemli hedeflerinden biri Laukkai'yi ele geçirmekti.

Operasyonun ilk günlerinden itibaren Myanmar ordusu 30'dan fazla kasabanın, kumanda merkezleri de dahil olmak üzere yüzlerce askeri üssün ve Çin'e açılan bazı sınır kapılarının kontrolünü kaybetti.

Ancak Kokang Özerk Bölgesi'nin başkenti Laukkai'nin düşüşü, Myanmar ordusunun Şan eyaletindeki tüm pozisyonlarının çökmesi anlamına geliyor. Ordu tarihinin en büyük teslim anlaşmasında, 2 bin 400 asker silah bırakmış ve karşılığında aileleriyle birlikte yaklaşık 190 kilometre uzaklıktaki Lashio'ya çekilmelerine izin verilmişti.

6 generalin de askeri helikopterle gittikleri Lashio'da gözaltına alındıkları belirtildi.

Myanmar cuntasının lideri Min Ang Hlaing'in, teslim anlaşmasından sonra generallerin grup olarak yemek yerken çekilmiş fotoğrafına çok öfkelendiği ifade edildi. Fotoğraf MNDAA tarafından sosyal medyada paylaşılmıştı.

Cunta lideri zor durumda

Myanmar'da darbe karşıtı silahlı direnişinin ülkenin birçok yerinde orduya karşı peş peşe zaferler kazanması cunta lideri Min Ang Hlaing'e yönelik memnuniyetsizliği de artırmış durumda.

Generallerin teslim anlaşmasından sonra verdiği fotoğraf (MNDAA)
Generallerin teslim anlaşmasından sonra verdiği fotoğraf (MNDAA)

Geçen haftalarda Myanmar medyasına konuşan ordu içinden kaynaklar, subaylar arasında komuta kademesine yönelik sabrın tükendiğini ve utanç verici mağlubiyetlerin huzursuzluk yarattığını aktarmıştı.

Frontier Myanmar'a konuşan Hava Kuvvetleri'nden bir tümgeneral, cunta lideri Min Ang Hlaing için "ordu ve ülke tarihinin en kötü lideri" ifadelerini kullanmıştı.

8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılmasının ardından ordu, 1 Şubat 2021'de yönetime el koymuştu. 

Darbe yönetimi, ülkenin fiili lideri Ang San Su Çi'yi 33 yıl hapse mahkum etmiş, daha sonra devrik siyasetçi hakkındaki cezanın 22 yıla indirildiğini ve kendisinin ev hapsine alındığını duyurmuştu. 

Darbe karşıtlarının kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti'nin (NUG) rakamlarına göre darbeden bu yana yaklaşık 8 binden fazla kişi öldürüldü ve 60 bin kişi gözaltına alındı.

NUG ayrıca şu anda ülkenin yüzde 60'ının cunta karşıtlarının kontrolünde olduğunu iddia ediyor. Ancak uzmanlar, çatışmaların karmaşık ve değişken yapısı nedeniyle hangi güçlerin hangi bölgeleri kontrol ettiğini tespit etmenin zorluğuna dikkat çekiyor.

Independent Türkçe



Cannes'ın galibi İranlı yönetmen, Oscar yarışına dahil olabilecek mi?

İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
TT

Cannes'ın galibi İranlı yönetmen, Oscar yarışına dahil olabilecek mi?

İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)
İran Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden 64 yaşındaki Cafer Penahi, daha önce Altın Aslan ve Gümüş Ayı ödüllerini de kazanmıştı (Reuters)

İranlı muhalif yönetmen Cafer Penahi, Cannes Film Festivali'nin en büyük ödülü Altın Palmiye'nin bu yılki kazananı oldu.

Penahi, İran hükümeti tarafından hapse atıldığı dönemde yaşadıklarından ilham alan Yek Tasadef Sadeh (Sadece Bir Kazaydı) adlı filmiyle bu ödüle layık görüldü. Film, 2023'te cezaevinden tahliye edilmesinin ardından çektiği ilk yapım olma özelliğini taşıyor. Yönetmen, yasaklara rağmen yıllardır film çekmeye devam ediyordu.

En kişisel filmi 

Penahi'nin şimdiye kadarki en kişisel filmi diye nitelendirilen İran-Fransa-Lüksemburg ortak yapımı Sadece Bir Kazaydı, cezaevinde işkenceye maruz kalan 5 karakterin, kendilerine bu işkenceyi yapan kişiyi teşhis ettiğine inanmasıyla gelişen olayları konu alıyor.

Geçen hafta yaptığı açıklamada Penahi, "İlk kez hapse girdiğimde hücremde tek başımaydım. Beni gözleri bağlı şekilde, önümde bir duvarın olduğu ve arkamdan bir sesin geldiği o yere götürürlerdi. Saatlerce süren sorgularda, o adamın sesini dinleyerek onun kim olduğunu hayal ederdim. Bir gün bu sesi bir filmde ya da yazıda yeniden var edeceğimi biliyordum" dedi.

Altın Palmiye'yi aldıktan sonra ailesine ve çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Penahi, "Şu an tüm İranlılara, farklı görüşte olan herkese bir şey söylemek istiyorum. Bütün sorunlarımızı ve fikir ayrılıklarımızı bir kenara bırakalım. En önemli şey ülkemiz ve onun özgürlüğüdür" ifadelerini kullandı.

Oscar yarışına katılabilir mi?

Bu zafer, Amerikan yapım ve dağıtım şirketi Neon için de art arda 6. Cannes zaferi anlamına geliyor. Stüdyo, daha önce Anora, Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomy of a Fall), Hüzün Üçgeni (Triangle of Sadness), Titane ve Oscar'da büyük başarı yakalayan Parazit (Gisaengchung) filmleriyle Altın Palmiye'yi kazanmıştı.

Penahi'nin Cannes'daki bu büyük zaferi sonrası, birçok sinema çevresinde "Bu film Oscar yarışına katılabilir mi?" sorusu gündeme geldi. Son yıllardaki Cannes birincilerinin Oscar'da da ses getirmesi bu beklentiyi güçlendiriyor. Ancak İran yönetiminin, Penahi'nin ödüllü dramasını En İyi Uluslararası Film kategorisinde aday göstermek üzere Oscar'a göndermesi pek olası görünmüyor.

Penahi'nin ülkesindeki antidemokratik baskılara karşı açık tavrı ve filmde İran ceza sistemiyle ilgili sert eleştiriler, resmi kurumların böyle bir adım atmasını neredeyse imkansız kılıyor.

"İnsanlık adına güçlü bir söz"

Deadline eleştirmeni Pete Hammond tarafından "insanlık adına güçlü bir söz" diye tanımlanan film, haksız yere hapse atılmış işçi sınıfı karakterlerin kendilerine işkence eden gardiyana karşı intikam arayışını anlatıyor.

İran, geçmişte Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin) ve Satıcı (Forooshande) filmleriyle yönetmen Asgar Ferhadi'ye iki Oscar kazandırmıştı. 

Muhalif yönetmenler İran'ın Oscar aday belirleme sürecinde hiçbir zaman değerlendirmeye alınmıyor. Geçen yıl Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Kutsal İncirin Tohumu'nun (Dane-ye anjir-e ma'abed) yönetmeni Muhammed Resulof, Oscar yarışına Almanya adına katılmıştı. 

Fransa ihtimali

Penahi'nin filminin Fransa tarafından aday gösterilmesiyse pek mümkün görünmüyor. Çünkü Fransa'da bu kategori için yarışan çok sayıda güçlü yapım var ve bu hakkın Fransızca olmayan bir filme ayrılması zor. Yapımcılar arasında Lüksemburg merkezli Bidibul Productions'ın da olması ise farklı bir seçenek yaratabilir.

Ayrıca Akademi'nin, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin mülteci sporcular için oluşturduğu özel takım benzeri, sürgündeki sinemacılara özel bir En İyi Uluslararası Film kategorisi oluşturması gerektiği de tartışılıyor.

Her ne kadar Penahi, Paris'te yaşayan kızının yanında yaşamayı düşünmediğini, ülkesini terk etmek istemediğini daha önce açıklamış olsa da Sadece Bir Kazaydı'nın ödül sezonunda önemli yapımlardan biri olacağı şimdiden konuşuluyor.

Independent Türkçe, Deadline, Guardian