Hapishanede hayatını kaybeden Rus muhalif Navalni kimdir?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4858426-hapishanede-hayat%C4%B1n%C4%B1-kaybeden-rus-muhalif-navalni-kimdir
Hapishanede hayatını kaybeden Rus muhalif Navalni kimdir?
Rus muhalif lider Aleksey Navalni (Reuters)
Rusya Federal Cezaevi Hizmetleri (FSİN), Rus muhalif lider Aleksey Navalni’nin öldüğünü açıkladı.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Yamalo-Nenets bölgesinin hapishane servisinden bugün yapılan açıklamada, Navalni’nin hayatını kaybettiği belirtildi.
FSİN’den yapılan açıklamada, “Navalni’ye yapılan gerekli tıbbi müdahaleler olumlu sonuç vermedi. Doktorlar öldüğünü tespit etti. Ölüm nedeni araştırılıyor” ifadeleri kullanıldı.
Rus muhalif Navalni kimdir?
Rus avukat, siyasi aktivist ve finans uzmanı olan Navalni, 1976’da doğdu.
2009’dan bu yana Rusya’da yolsuzluğu eleştirerek geniş bir üne kavuştu ve aynı zamanda Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik eleştirileriyle de ön plana çıktı.
Navalni, Rusya Muhalefet Koordinasyon Konseyi’nin bir üyesi ve İlerleme Partisi’nin lideriydi.
Live Journal isimli blogunu büyük ölçekli iktidar karşıtı gösteriler düzenlemek için kullandı ve ayrıca Forbes Russia gibi birçok Rus yayın organı için makaleler yazdı.
2011 yılında Reuters’e verdiği bir röportajda, ülkesinin siyasi sisteminin, Rusya’nın beş yıl içinde Arap Baharı tarzı bir isyanla karşı karşıya kalabilecek kadar zayıfladığını iddia etti.
Hırsızlık suçlaması
2009 yılında Kirov bölgesi vali danışmanı olarak çalışan Navalni, devlete ait Kirovles kereste şirketinden 16 milyon ruble değerinde keresteyi zimmetine geçirmekle suçlandı.
Savcılar bu suçlama nedeniyle 6 yıl hapis cezası talep ederken, Kirov mahkemesi 18 Temmuz’da görülen davada, Navalni’yi 5 yıl hapis ve 500 bin ruble para cezasına çarptırdı.
Siyasi deneyim
Navalni, tüm siyasi eylem ve açıklamalarıyla Putin’in “Birleşik Rusya” partisine karşı güçlü bir şekilde muhalefet etti.
Rus muhalif lider, siyasi mesajlarını kamuoyuna iletmek için sosyal medyayı kullanması ve sıklıkla devlet kurumlarına karşı sert ve alaycı bir dil kullanması ile tanındı.
Protesto ve hükümete yönelik eleştirilerini, 2011’de çıkan yasa sırasında yoğunlaştırdı ve bu yasa, aynı yılın 5 Aralık gününde 15 gün süreyle tutuklanmasına yol açtı.
O dönemde on binlerce kişinin katıldığı protestolara öncülük etti ve 2011 yılında Yolsuzlukla Mücadele Vakfı’nı (FBK) da kurdu.
Şaşırtıcı bir şekilde, Eylül 2013’teki Moskova Belediye Başkanlığı seçimlerine katılmasına izin verildi.
Bu seçimlerde Putin’e yakın olan ve “Birleşik Rusya” partisinin bir üyesi olan Sergey Sobyanin’in ardından ikinci sırada yer aldı.
Muhalif lider, 2016 yılında devlet başkanlığına aday olma niyetini açıkladı. Ancak Seçim Komisyonu, daha önce zimmete para geçirme suçundan mahkum olması nedeniyle kendisine aday olma hakkı vermedi.
Navalni, Rusya genelinde bazen binlerce katılımcının yer aldığı izinsiz gösteriler düzenlediği için 2017 yılında üç kez tutuklandı.
Ankara, Moskova ve Tahran hangi hesapları yapıyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5087852-ankara-moskova-ve-tahran-hangi-hesaplar%C4%B1-yap%C4%B1yor
Ankara, Moskova ve Tahran hangi hesapları yapıyor?
Savaşçılar Halep'in dış mahallelerindeki er-Raşidin bölgesinde Esed rejimi güçlerine ateş açtı, 29 Kasım 2024 (AFP)
Robert Ford
Suriye’de Halep ve Hama illerinin kuzeyindeki bölgelerin silahlı gruplar tarafından ele geçirilmesinin en büyük kaybedeni, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed hükümeti ve müttefikleri Rusya ve İran oldu. Türkiye ise her zamankinden daha güçlü bir konumda öne çıktı. Ancak önümüzdeki haftalarda yeni bir ateşkes anlaşmasına varılması hem kaybeden hem de kazanan tüm taraflar için bir zorunluluk olacak.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında 30 Kasım’da gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından bir açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye'deki durumun istikrara kavuşturulması gerektiği çağrısında bulundu. Moskova'dan yapılan bu açıklama, Ankara ile Moskova arasında 2020 yılının mart ayında varılan, ancak kısa süre önce çöken mutabakat sırasında iki başkent arasındaki ortak tutumu hatırlattı. Fakat artık ateşkes meselesi ‘olup olamayacağı’ değil, ‘ne zaman olacağı’ meselesi oldu.
Rusya'nın müttefiki Beşşar Esed'in acil bir ateşkese ihtiyacı olduğu kesin. Esed'in ordusu Suriye’deki savaş meydanlarında nadiren iyi performans gösterdiyse de 2024 kasımında yaşananlar tam bir felaketti. Bölgede ilerleyen gruplar, Halep'e ve güneydeki beldelere giden küçük Rus ve İran birliklerini aşabildi. Suriye ordusu yeni bir savunma hattı kurmak amacıyla 130 kilometre güneydeki Hama şehrine doğru geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak Esed'in elinde çok sınırlı sayıda asker kaldığı için çaresizce askeri takviyeye olan ihtiyacı en büyük zorluk. Öte yandan Hama ve Humus'un kontrolünü kaybetmesi gerçek bir felaket olacak. Bu durum Şam'da, askeri birliklerin ülkenin doğudaki Deyrizor'dan batıdaki daha acil cephelere çekilmesi ihtimaline ilişkin soru işaretlerine yol açtı.
Suriye ordusu 2017 yılında Deyrizor'u DEAŞ’tan geri almıştı, ancak 2024 sonlarında Suriye'nin doğusundan çekilmek onun için yeni bir utanç olacak. Halep'le birlikte bu bölgenin de kaybedilmesi, Esed'in ülkeyi istikrara kavuşturmadaki yetersizliğinin kesin bir kanıtı haline gelecek.
Esed’in bir kez daha müttefiklerinin acil desteğine ihtiyacı var. İran 2013 yılında Hizbullah'ı Suriye'nin Humus yakınlarındaki Kusayr şehrine müdahale etmeye itmiş ve Hizbullah savaşçılarının Suriye ordusuyla birlikte SMO'ya karşı kazandığı zafer, durumun Esed lehine iki yıl süren göreceli bir istikrara kavuşmasına katkıda bulunmuştu. Fakat 2024 yılı sonlarındaki Hizbullah ile 2013 yılı sonlarındaki Hizbullah arasında büyük bir fark var. Hizbullah, 2013 yılında İsrail tarafından konvoylarının ve tedarik yollarının hedef alınması gibi sorunlarla karşı karşıya değildi.
İran artık İsrail ve ABD saldırılarına karşı caydırıcılığının önemli ölçüde azaldığını biliyor. Öyle ki, Avrupa ve ABD'ye müzakere etmeye hazır olduğuna dair sinyaller gönderiyor.
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Esed’e takviye olarak Iraklı milisleri göndermeyi planlıyor, ancak bu seçenek bazı riskler taşıyor. ABD kuvvetleri 1 Aralık'ta Iraklı milislerin konvoylarını hedef aldı. İsrail de bu konvoyların hava saldırıları düzenleyebilir. Ayrıca Suriye ordusunun çekilmesi, Suriye'nin çöl bölgesinde oluşan boşlukta DEAŞ’ın nüfuzunu güçlendirmesinin önünü açarak tabloya yeni bir tehdit ekliyor.
İran artık İsrail ve ABD saldırılarına karşı caydırıcılığının önemli ölçüde azaldığını biliyor. Öyle ki, Avrupa ve ABD'ye müzakere etmeye hazır olduğuna dair sinyaller gönderiyor. Ancak Tahran, ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump, 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a dönmeye hazırlandığı bir sırada İsrail ve ABD tarafından geniş çaplı hava saldırıları düzenlenmesinden kaçınmaya çalışırken Suriye'de gerginliğin tırmanması bu süreci zayıflatabilir.
Rusya, muhaliflerin İdlib'i ele geçirip Lazkiye ve Hama'yı tehdit etmesinin ardından Esed rejimi lehine müdahalede bulunduğu 2015 temmuzunda böyle bir sorunla karşılaşmamıştı. Rusya Hava Kuvvetleri, 2015 eylülünde Suriye’ye konuşlandırılmış, haftalar içinde silahlı muhalefete karşı bin 300 hava saldırısı düzenlemişti. Bunu birkaç ay boyunca sürdürdü. Fakat 2024 yılına gelindiğinde günde sadece birkaç hava saldırısı düzenliyor.
Putin, Suriye'ye daha fazla pilot, uçak ve bomba gönderebilirdi ama 2015-2016 yıllarındaki hava harekatının savaş alanındaki güç dengesini değiştirmesi aylar aldı. Şimdilik Suriye'de istikrarı sağlamaya odaklanmış görünen Putin, başarısızlıklardan Esed'i sorumlu tutarken daha çok Ukrayna savaşıyla meşgul olmaya devam ediyor. Yeni ateşkes, Rusya'nın Esed üzerinde artan ve gelişen etkisine zarar vermeden hedeflerine ulaşması için bir fırsat olacak.
Bu durum Türkiye'yi kritik bir konuma getiriyor. Suriyeli müttefikleri askeri ilerlemeyi sürdürmek istiyor ama bu ivmeyi korumak büyük ölçüde Türkiye tarafından sağlanan mühimmat, gıda ve yakıt gibi malzemelere bağlı. Şarku'l Avsat'ın Majalla'dan aktardığı analize göre bunun yanında Ankara, 2024 yılında Şam'daki durumun 2021 yılında Kabil'deki durumdan çok farklı olduğunun ve radikal İslamcıların Cumhurbaşkanlığı Ofisi gibi kilit öneme sahip resmi kurumlara saldırmayacağını biliyor. Zira Rusya ile İran da bu yöndeki herhangi bir girişimi durdurmak için yeterli askeri gücü her zaman bulabilir.
Tüm grupların sadakatle bağlandıkları tek bir lider olmadığından, Suriyeli muhalifler Şam'ın dış mahallelerine ulaştıklarında kendi aralarında çatışmaya girebilirler.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iç politikadaki en önemli zaferi, yüz binlerce Suriyeli mülteciyi Halep bölgesindeki evlerine geri göndermesi ve onlara olası misillemelere karşı gerekli korumayı sağlaması olacak. Silahlı gruplar tarafından ele geçirilen her yeni şehirle birlikte Ankara'nın daha fazla Suriyelinin Türkiye'yi terk edip evlerine döneceğine dair umutları da artıyor. Ancak çatışmalar yoğunlaştıkça ve Rusya ile İran İdlib, Halep ve diğer şehirlere savaş uçakları, füzeler ve insansız hava araçlarıyla (İHA) hava saldırıları düzenleme tehdidinde bulundukça, Suriye ve Ukrayna'da bu tür saldırıların etkilerini görmüş olan Ankara, seçeneklerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak.
Bu noktada çok sayıda Suriyeli mültecinin gönüllü olarak ülkelerine geri dönmesine olanak tanıyan ve ciddi siyasi müzakerelerin önünü açan bir ateşkes anlaşmasının zamanında yapılması Ankara için stratejik bir kazanç olacak.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 30 Kasım'da yaptığı açıklamada, Türkiye'nin başlıca amacının, silahlı gruplar ile Esed hükümeti arasında siyasi müzakerelerin başlatılması olduğunu vurguladı. Ancak tüm grupların sadakatle bağlandıkları tek bir lider olmadığından, Suriyeli muhalifler Şam'ın dış mahallelerine ulaştıklarında kendi aralarında çatışmaya girebilirler. Aynı zamanda, kontrolleri altına girecek onlarca yeni şehirlerin ve beldelerin yönetiminde acil çözüme ihtiyaç duyan sorunlarla karşılaşacaklar. Gıda ve ilaçtan altyapı onarımına kadar birçok alanda Türkiye'nin desteğine ihtiyaçları olacak. Türkiye'nin bu desteği sağlaması ek bir motivasyon olacak. Bu da müttefiklerini Suriye'deki yeni barış sürecinde daha etkili ve etkin taraflar olarak gösterebilir. Silahlı grupların ve HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin istediği tam olarak bu değilse de onlar için önemli bir ilerleme anlamına gelecek.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.