Macron: Filistin devletini tanımak Fransa için tabu değil

Ürdün Kralı, Fransa Cumhurbaşkanı ile görüştü ve iki devletli çözümün önemini vurguladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron dün öğleden sonra Elysee Sarayı’na Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir araya geldi. (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron dün öğleden sonra Elysee Sarayı’na Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir araya geldi. (AP)
TT

Macron: Filistin devletini tanımak Fransa için tabu değil

Fransa Cumhurbaşkanı Macron dün öğleden sonra Elysee Sarayı’na Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir araya geldi. (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Macron dün öğleden sonra Elysee Sarayı’na Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir araya geldi. (AP)

Hamas ile İsrail arasında geçtiğimiz ekim ayında Gazze savaşının patlak vermesinden bu yana Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ürdün Kralı 2. Abdullah’la birlikte dün öğleden sonra basına yaptığı yazılı açıklamada kullandığı ifadeleri nadiren kullandı. Macron ve Kral Abdullah, bir çalışma yemeği çerçevesinde düzenlenen görüşme oturumunun başlamasından önce açıklamada bulundu. Görüşmede Gazze’deki gelişmelere, ateşkese ulaşma çabalarına, Gazze Şeridi sakinlerine. Gıda yardımı ulaştırmaya ve 2014’ten bu yana dondurulan siyasi süreci yeniden başlatmak için çalışmaya odaklanıldı.

Paris dün Ürdün Kralı’nın ABD, Kanada ve İngiltere’yi kapsayan ve Berlin’de sona erecek olan turun dördüncü durağıydı.

Bakış açılarının uyumu

Macron ve Kral 2. Abdullah’ın söz konusu açıklamalarında savaştan ve beraberinde gelen trajedilerden kurtulmak için önceliklerin belirlenmesi ve yol haritasının çizilmesinde bir uyum olduğu görülüyor. Bu sonuç şaşırtıcı değil, çünkü iki ülkenin liderleri sürekli iletişim halinde. Son toplantıları geçen aralık ayında Ürdün’de gerçekleşti. Ürdün Kralı’nın Cumhurbaşkanı Macron’la yaptığı görüşmenin sıcaklığı, arabasından indiğinde gördüğü karşılama ve ardından gelen uzun kucaklaşmalar bunu gösteriyor.

Macron, Ürdün Krallığı tahtına çıkışının 25’inci yıl dönümünde 2. Abdullah’ı tebrik etmeyi ve onları birbirine bağlayan dostluk ve güvene imada bulunmayı da ihmal etmedi. Ortadoğu’da gerçek ve kalıcı barışa ulaşma konusunda aynı derin bağı ve aynı kararlılığı paylaştıklarını vurguladı. Macron ayrıca şu açıklamada bulundu:

“İsrail halkının güvenlik ihtiyaçlarına ve Filistin halkının meşru özlemlerine yanıt veren tek uygulanabilir çözümün iki devletli çözümün etkili bir şekilde uygulanması, yani İsrail ile yan yana ve barış ve güvenlik içerisinde yaşanabilir bir Filistin devletinin kurulması olduğunu biliyoruz. Bu, bir gerçeklik haline gelmeli.”

Fotoğraf Altı: Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, başkanlık sarayında basın mensuplarına açıklamalarda bulundular. (EPA)
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, başkanlık sarayında basın mensuplarına açıklamalarda bulundular. (EPA)

Her ne kadar bu hedefe ulaşmak hala çok uzak ve karmaşık olsa da Macron’a göre Fransa’nın üzerinde çalıştığı mutlak öncelik, tüm sivillerin korunmasına ve geniş bir alana acil yardım akışına olanak tanıması gereken bir ateşkes anlaşmasına varmaktır. Macron’a göre bu savaşın insani bedeli artık dayanılmaz hale geldi. Fransa Cumhurbaşkanı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yakın zamanda telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini söylerken, ‘İsrail’in Refah’a saldırısının yalnızca benzeri görülmemiş bir insani felakete yol açacağı ve bu çatışmada bir dönüm noktası olacağı konusunda uyarıda bulunduğunu belirtti. “Ürdün ve Mısır, nüfusun zorla ve kitlesel olarak yerinden edilmesiyle ilgili endişelerini paylaşıyor” diyen Macron, bu yerinden edilmenin sadece uluslararası hukukun ciddi bir ihlali olmadığını, aynı zamanda bölgesel bir gerilime yol açabilecek büyük bir tehlike olduğunu da vurguladı.

Mutlak bir insani acil durum içinde yaşayan Gazze halkına yardım ulaştırmak, Fransa’nın ikinci önceliği sayılıyor. Macron, mevcut insani yardım erişiminin yetersiz olduğunu belirtirken, “Gazze’deki siviller açlık ve hastalıktan ölüyor” uyarısında bulundu. Netanyahu’dan Aşdod limanını açmasını ve Ürdün’den Gazze’ye yardım ulaştırmak için ek bir insani merkez haline gelebilecek doğrudan bir kara yolu açmasını istediğini ve Fransa’nın buna katkıda bulunmaya hazır olduğunu dile getirdi. Durumun trajik olduğu kuzey Gazze Şeridi de dahil olmak üzere tüm geçiş noktalarının açılması gerektiğini de vurgulayan Macron, Ürdün’le ortaklığa ve yardım ulaştırmak için Mısır’la iş birliğine değinirken, Gazze’deki Ürdün hastanelerine destek verildiğini ve desteklerin bir kısmının paraşütle teslim edildiğini ifade etti.

Filistin devletinin tanınması

Pek çok taraf ve ülkenin yanı sıra Fransa’nın da üçüncü önceliği, herkes için barış ve güvenliğe ulaşma umudunu yeniden canlandırmak. Bu da tüm bölgede, özellikle Lübnan ve Kızıldeniz’de yangınların önlenmesi anlamına geliyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre nihai hedef iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik kararlı ve geri dönülemez bir yaklaşım. Macron, cumhurbaşkanlığının üstlendiği yedi yıldan bu yana ilk kez, ‘Filistin devletinin tanınmasının Fransa için tabu olmadığını’ belirtti. Macron şu açıklamada bulundu:

“Bunu, uzun zamandır umutları bastırılan Filistinlilere borçluyuz. Bunu, yüzyılımızın en büyük Anti-semitizm pogromuna maruz kalan İsraillilere borçluyuz. Kaos tacirlerinden ve intikam tohumları ekenlerden kaçmak isteyen bölgeye de bunu borçluyuz.”

Macron ayrıca Paris’in çatışmanın özellikle İran’a yayılmasını önlemek için tüm bölgesel aktörlere mesajlar ilettiğini vurgularken, Batı Şeria’da gerilimin devam ettiğini hatırlattı ve Netanyahu’dan Filistinlilere yönelik ‘yerleşim politikasına ve yerleşimci şiddetine son verilmesini"’ sağlayacak ‘kesin taahhütler’ talebini yineledi. Paris’in yerleşimcilerden oluşan bir gruba (28 kişi) yaptırım uygulanmasını onayladığına dikkati çeken Macron, Paris’in Avrupa çerçevesinde iki devletli bir çözüm için Güvenlik Konseyi’nde ve aynı zamanda bölgesel ortaklarla çalışmaya hazır olduğunu dile getirdi.

Macron’un mesajları, Ürdün Kralı’nın ziyaretleri boyunca vurguladığı ana mesajlarla bütünleşmiş durumda ve tutarlıydı. Ürdün Kral 2. Abdullah, Fransa Cumhurbaşkanı ile görüşmesini ‘bu savaşa son vermek ve bu insani felaketle baş etmek için koordinasyon’ olarak nitelendirdi. Ayrıca kalıcı bir ateşkes sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yapma çağrısında bulundu. 1,4 veya 1,5 milyon insanın Refah’ta çok dar bir alana itilmesini kınayan Kral Abdullah, bu durumun kesinlikle kabul edilemez sonuçları olduğunu söyledi. Ayrıca Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’da da bu eylemler sonucunda bölgede gelecekte yaşanacak gelişmelerin veya yangınların önlenmesi konusunda uyarıda bulundu.

2. Abdullah, iki devletin kurulması temelinde barışa yol açacak siyasi bir çözüm bulunması çağrısı yaptı. Avrupa’nın oynayabileceği role dikkat çekerek, “Filistinliler, İsrail ve tüm bölge için barışı ve güvenliği garanti etmenin tek yolu budur” dedi. Fransa’ya ‘ateşkes sağlama ve tıbbi yardım da dahil olmak üzere yardım sağlama çabaları ve tüm geçişlerin açılması çağrısı’ nedeniyle teşekkür eden Ürdün Kralı, yaklaşık iki milyon Filistinlinin kıtlığın eşiğinde yaşadığını belirterek, daha ileriye gidilmesi gerektiğini vurguladı.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.