Hindistan devasa askeri bütçesiyle dünyada kaçıncı sırada?

Bütçesini ve birliklerinin hazırlığını artırdı ve ABD, Japonya ve Avustralya ile savunma ortaklıkları kurdu

Hindistan Savunma Bakanlığı'nın 2023-2024 mali yılında bütçesi yüzde 13 arttı (AFP)
Hindistan Savunma Bakanlığı'nın 2023-2024 mali yılında bütçesi yüzde 13 arttı (AFP)
TT

Hindistan devasa askeri bütçesiyle dünyada kaçıncı sırada?

Hindistan Savunma Bakanlığı'nın 2023-2024 mali yılında bütçesi yüzde 13 arttı (AFP)
Hindistan Savunma Bakanlığı'nın 2023-2024 mali yılında bütçesi yüzde 13 arttı (AFP)

Hindistan'ın son yıllarda, askeri harcamaların artırılması ve dünyanın çeşitli ülkeleriyle savunma ve askeri ortaklıklar kurulması üzerinde çalışıyor. İstatistiklere göre personel sayısı açısından 1 milyon 450 bin kişiyle Çin'den sonra dünyanın ikinci büyük ordusuna sahip.

Hindistan Savunma Bakanlığı, 2023-2024 mali yılındaki bütçesinin bir önceki yıla göre yüzde 13 artarak yaklaşık 73 milyar dolara ulaştığını açıkladı.

Maliye Bakanı Nirmala Sitharaman, yeni silahlar, uçaklar, savaş gemileri ve diğer askeri teçhizatı içerecek şekilde savunma sermayesi harcamaları için 1,63 trilyon rupi (19,6 milyar dolar) ayırdı. Bu devasa bütçe, Hindistan'ı ABD ve Çin'den sonra askeri harcamalarda dünyanın üçüncü büyük ülkesi haline getiriyor.

Dünya çapında üçüncü

Hindistan basınında çıkan haberler, askeri bütçenin 2024-2025 mali yılında yüzde 6 arttığını doğruladı. Ancak henüz orduya, donanmaya veya hava kuvvetlerine savunma tahsisini açıklamadı. Maliye Bakanı Nirmala Sitharaman, derin teknolojiye uzun vadeli krediler sağlamak için gençlere veya teknoloji alanında başarılı şirketlere yaklaşık 13 milyar dolar tahsis edileceğini duyurdu. Ayrıca, savunma sektöründe yenilik ivmesi kazandırmayı hedefleyen yeni girişimler için vergi avantajları da sağlanacak.

Tahminlere göre, Hindistan'ın savunma bütçesi 2013'ten geçen yıla kadar iki katına çıktı. 2013'te askeri harcamaların bütçesi yaklaşık 30 milyar dolar iken, 2023-2024 bütçesinde 73 milyar dolara ulaştı.

Hindistan, 2023-2024 zaman diliminde çoğunlukla yerel savunma yüklenicileri aracılığıyla satın alınan yeni silah ve platformların satın alınmasına yaklaşık 19,6 milyar dolar tahsis etti. Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Bu artış, hükümetin modernizasyon ve savunma hizmetleri altyapısının geliştirilmesi alanında sürdürülebilir bir artışa yönelik kararlılığının bir yansımasıdır" ifadelerine yer verildi.

Bu, silah sistemleri ve platformlar, gemiler, uçaklar ve bunlarla ilgili lojistik hizmetler gibi ihtiyaçları karşılayacak ve filo hizmetlerini güçlendirecek. Acil mühimmat ve kritik yedek parça alımları da bunun içinde yer alacak. Ayrıca, gerektiğinde yetenek boşluklarını gidermek için uzman yeteneklerin satın alınması ve kullanılması da yapılacak. Savunma Bakanlığı, diğer şeylerin yanı sıra askeri rezervlerin stoklanması ve ileri savunmanın güçlendirilmesi konusunda ilerleme kaydedildiğini söyledi.

Ancak bazı analizler, harcama bütçesinin yüzde 50'den fazlasının personel ve emekli maaşlarına harcandığını, bu durumun da savunma satın alma ve modernizasyon kapsamını sınırladığını gösteriyor.

Yüksek askeri harcamalar

Stockholm Barış Araştırmaları Örgütü'nün raporu, askeri harcamaların küresel düzeyde arttığını, savunma ve askeri harcamaların ise son birkaç yılda küresel olarak arttığını ortaya koydu. Raporda ayrıca Hindistan'daki askeri harcamalardaki artışın, Hindistan'ın bir yanda Çin, diğer yanda komşu Pakistan ile yaşadığı sınır gerilimlerinin ortasında gerçekleştiği de belirtildi. Bu da Yeni Delhi'yi silahlı kuvvetlerinin modernizasyonuna ve silah üretiminde kendine güvenmeye öncelik vermeye itti.

Ülkenin savunma harcamalarının 2024 ile 2028 arasındaki dönemde 445,7 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu miktarın, satın alma bütçesinin payı yaklaşık yüzde 28'e, yani 123,2 milyar dolara denk geleceği tahmin ediliyor. Bu bilgiler, veri ve analiz şirketi olan Global Data'nın tahminlerine dayanıyor.

Finansman engelleri

Şarku’l Avsat’ın Hint medyasından aktardığı habere göre Hindistan'ın savunma teknolojisi alanında küresel bir lider olma hedefinin finansman açısından bir engel ile karşılaştığını belirtiyor. Son parlamento komitesi raporuna göre, Hindistan'daki araştırma finansmanı, gelişmiş ülkelerin finansmanıyla karşılaştırıldığında sınırlıdır. Komite, mevcut tahsisin getirdiği kısıtlamalara dikkat çekerken, bu oranın kendi kendine yeterlilik ve savunmayı sağlamak için yeterli olduğunu ancak Hindistan'ın küresel liderlik hedeflerini karşılamadığını vurguluyor.

Öte yandan, Hindistan, kuzey ve batı sınırlarında ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğundan, gelecekteki savaş stratejilerinin titiz bir şekilde değerlendirilmesini gerektiriyor. Seçim coşkusuyla birlikte, bölgesel caydırıcılık amaçları için deniz gücünün güçlendirilmesi, büyük ölçüde orduyu modernize etme eğilimiyle uyumlu bir şekilde geliyor. Bu durum, savunma bütçesinin büyük ölçüde desteklenmesini gerektiriyor. Hindistan'ın savunma bütçesi, yerel savunma üretim tesislerinin genişlemesini kolaylaştırmak için gelecek nesil teknolojilere erişim sağlama ihtiyacıyla belirleniyor.

Ayrıca, silahlı kuvvetlerin ekipmanlarının güncellenmesine odaklanmanın yanı sıra hızla değişen bölgesel güvenlik senaryolarına karşı bütünleşik savaş grupları oluşturulmasının beklentisi, Hindistan'ın savunma sektörüne olan yatırımlarını artırmasına yol açabilir.

Güçlendirilmiş sınır altyapısına duyulan ihtiyacın farkına varan bütçe, bu kaleme bir önceki yıla göre yüzde 30 artış ayırırken, Sahil Güvenlik'in yeteneklerini gelişmiş elektronik gözetleme sistemleri ve silahlarla güçlendirdi. Savunma Araştırma ve Geliştirme Örgütü (DRDO), temel araştırma ve teknoloji geliştirmeye odaklanarak bütçesinde bir artışa tanık olurken, uzun vadeli krediler almak ve savunma sektöründe inovasyonu teşvik etmek için önemli bir grup Deep Tech'e tahsis edildi.

Savunma anlaşmaları

Hindistan, askeri harcamalarını artırmanın yanı sıra, başta Batılı ülkeler veya Dörtlü müttefikleri olmak üzere dünyanın çeşitli ülkeleriyle daha derin ve güçlü savunma bağları geliştirme yönünde istikrarlı adımlar atıyor.

ABD Savunma Bakanı'nın geçen Kasım ayında Hindistan'a yaptığı ziyaret sırasında, ülkeler arasında Pasifik ve Hint Okyanusu bölgelerindeki güvenlik ve savunma işbirliğini geliştirmek için askeri ilişkilerin ve stratejik ittifakın güçlendirilmesi konusunda anlaşıldı. Bu, bölgedeki Çin'den gelen askeri güç artışına karşı bir yanıt olarak gerçekleşti. Ayrıca, ABD Savunma Bakanı, Hindistan'a MQ-9B modeli 31 insansız hava aracının teslimatını hızlandırmak için devam eden girişimlere işaret etti.

Geçen yıl, Hindistan ve ABD, General Electric (GE) Havacılık şirketi ile Hindistan Havacılık Endüstrisi Limited (HAL) arasında GE F-414 model jet motorlarının Hindistan'da üretimi için bir anlaşma imzaladı. Bu adım, iki ülke arasındaki savunma sanayi ilişkilerini gelecek yıllarda geliştirmeye yönelik olduklarını teyit ediyor.

Öte yandan, son zamanlarda Hindistan ve Japonya arasındaki savunma ilişkileri, özellikle QUAD (Quadrilateral Güvenlik Diyalogu) ittifakı çerçevesinde, derinleşti. Geçen yıl Tokyo ve Yeni Delhi, savunma ilişkilerini uzay ve Siber güvenlik gibi yeni alanları kapsayacak şekilde çeşitlendirmeyi kabul ettiler. Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida, geçen yıl G20 Zirvesi'ne katılımı sırasında Hindistan'ı Hint ve Pasifik Okyanusu bölgesinde vazgeçilmez bir ortak olarak nitelendirerek bölgedeki deniz güvenliğini sağlamak için daha derin savunma işbirliği geliştirmeye yönelik bir kararlılık ifade etti.

Hindistan ve Fransa, geçen ay Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Hindistan Başbakanı Narendra Modi arasında gerçekleşen görüşmelerin ardından savunma endüstrilerinde işbirliğini güçlendirmek için ‘Savunma Sanayi Haritası’nın başlatılacağını duyurdular. Ayrıca, uzay alanında işbirliğini de kapsayan anlaşmalar imzalandı. Planlanan anlaşma gereğince, Hindistan ve Fransa, helikopterler ve denizaltılar gibi askeri teçhizatların üretimi konusunda birlikte çalışacaklar. Fransa, Hindistan'ın Rusya'dan sonra en büyük silah tedarikçisi konumundadır.

Geçen Ocak ayında, Hindistan ve İngiltere Savunma Bakanları Rajnath Singh ve İngiliz mevkidaşı Grant Shapps arasındaki ikili görüşmelerin ardından, savunma araştırma ve geliştirme alanında işbirliği hakkında bir LoA (Letter of Arrangement) imzalandı. Yeni anlaşma, İngiltere ile Hindistan arasındaki askeri işbirliğini artırmaya ve iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin gelişmesine olanak tanıyacak. Bu, Batı'nın Hint ve Pasifik bölgelerine artan ilgisine ve bölgedeki Çin etkisini durdurma çabalarına paralel olarak gerçekleşiyor.

Geçen Kasım ayında, Hindistan ve Avustralya arasında, Çin'in artan etkisine karşı geniş Hint ve Pasifik bölgelerinde güvenlik ve işbirliğini artırmaya odaklanan kritik konularda askeri işbirliğini derinleştirmeye yönelik görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler, denizaltı karşıtı savaş, hava yakıt ikmali, geniş Hint ve Pasifik Okyanusu bölgesinin güvenliği, hidrografik işbirliği ve stratejik mineraller, uzay, eğitim, bilim ve teknoloji gibi alanlarda ilişkileri güçlendirme konularını kapsıyordu.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.