Almanya: Ukrayna'nın yanında durmaya devam edeceğiz

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, halkı yeniden özgürlük içinde yaşayana kadar Ukrayna'nın yanında duracaklarını belirtti

Annalena Baerbock (AA)
Annalena Baerbock (AA)
TT

Almanya: Ukrayna'nın yanında durmaya devam edeceğiz

Annalena Baerbock (AA)
Annalena Baerbock (AA)

Annalena Baerbock, Brezilya'da düzenlenecek G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi yaptığı yazılı açıklamada, "(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin Ukrayna'ya ölçülemez acılar çektirmeye devam ediyor ve kelimenin tam anlamıyla oradaki insanların kafasına silah dayıyor. Putin, 2 yıl sonra dünyanın Ukrayna'daki savaştan ve bunun dramatik küresel sonuçlarından kimin sorumlu olduğunu unutacağını düşünüyorsa yanılıyor. BM'nin temel ilkelerinden asla vazgeçmeyeceğiz ve gerektiği sürece ve halkı yeniden barış ve özgürlük içinde yaşayana kadar Ukrayna'nın yanında duracağız." ifadelerini kullandı.

Baerbock, Rus hükümeti gibi sadece en güçlü olanın haklarıyla ilgilenen dünya aktörlerinin acımasızlığına, uluslararası hukuka bağlılıklarıyla karşı durduklarını vurguladı.

Alman Bakan ayrıca Dünya Bankasının yetki alanının artık iklimin korunmasını da içermesi ve Afrika Birliğinin G20'ye katılmasının gecikmiş ama önemli adımlar olduğunu kaydetti.

Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail'in Gazze'ye saldırıları ve Orta Doğu'daki gerilim G20 toplantısında önemli konular arasında bulunuyor.

G20'de Türkiye, Almanya, Fransa ve ABD'nin yanı sıra Rusya ve Çin de yer alıyor.

G20 ülkeleri küresel ekonomik gücün yaklaşık yüzde 80'ini oluşturuyor.

Dünya nüfusunun yüzde 60'ını G20 ülkeleri bünyesinde bulunduruyor.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP