Askeri rejimler Afrika halklarının bağımsızlığını sağlayacak can simidi olabilir mi?

Afrika ülkelerinde 2012 yılından bu yana toplam 45 darbe ve darbe girişimi olurken, darbeler ve darbe girişimleri en çok Batı Afrika’da gerçekleşti.

Aynı durum Burkina Faso'da da yaşandı, Fransa’nın Vagadugu Büyükelçiliği’nde görevli askeri ataşe ‘yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu’ suçlamasıyla sınır dışı edildi (Reuters)
Aynı durum Burkina Faso'da da yaşandı, Fransa’nın Vagadugu Büyükelçiliği’nde görevli askeri ataşe ‘yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu’ suçlamasıyla sınır dışı edildi (Reuters)
TT

Askeri rejimler Afrika halklarının bağımsızlığını sağlayacak can simidi olabilir mi?

Aynı durum Burkina Faso'da da yaşandı, Fransa’nın Vagadugu Büyükelçiliği’nde görevli askeri ataşe ‘yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu’ suçlamasıyla sınır dışı edildi (Reuters)
Aynı durum Burkina Faso'da da yaşandı, Fransa’nın Vagadugu Büyükelçiliği’nde görevli askeri ataşe ‘yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu’ suçlamasıyla sınır dışı edildi (Reuters)

Ali Yahi

Eleştiri, dünyadaki tüm cunta rejimlerle birlikte öne çıkan bir tutum haline geldikten sonra Afrika halkları, darbe sonucu ortaya çıkan askeri rejimleri memnuniyetle karşıladı ve onları bağrına bastı. Belki de Burkina Faso'da, Mali'de, Nijer'de ve diğer Afrika ülkelerinde yaşananlar, en azından bir hedefe yahut talebe ulaşmak, bir politikayı ya da düşünceyi devirmek adına Afrika kıtasındaki kavram değişikliğinin kanıtı olarak görülebilir.

Afrika'daki genel siyaset sahnesi konumunu korumaya devam ederken durum değişiyor

Afrika'daki genel siyaset sahnesi, bazen siyasi konum veya yönelimlerle ilgili meseleler nedeniyle, bazen de iktidar açgözlülüğünden dolayı, iktidar koltuğunu "ele geçirmek" amacıyla darbeler ve karşı darbelerle ilişkilendirilmeye devam ediyor. Bu da bazen Sudan, Nijerya, Burundi, Sierra Leone ve diğerlerinde olduğu gibi iç savaşlara neden olan silahlı çatışmaların patlak vermesine varan gerilimleri artırıyor.

csddefvde
Afrika kıtasındaki darbeler, tıpkı 2020 yılında Mali'de olduğu gibi popüler hale geldi (Sosyal medya siteleri)

Ancak son yıllarda büyük ölçüde Fransa’nın bu ülkelerdeki sömürgeciliğini ‘sona erdirme’ amacı taşıyan askeri darbelerin başlamasıyla durum değişmiş gibi görünüyor. Mali’deki askeri darbeden, Fransız askerlerinin ve Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı güçlerin sınır dışı edilmesinden ve hükümet ile kuzeydeki silahlı gruplar arasında aracı olan Cezayir ile Fransa arasındaki bağların kopmasından sonra Sahel bölgesinde açıkça ortaya çıkan sahne bu oldu. Aynı durum, askeri cuntanın Fransız askerlerinin ülkeden çekilmesi gerektiği ve Fransa ile yapılan tüm güvenlik ve askeri anlaşmaların iptal edildiği duyurulan Nijer ve Paris'e karşı çeşitli adımların atıldığı, Fransa’nın Vagadugu Büyükelçiliği'ndeki askeri ataşenin ‘yıkıcı faaliyetlerde bulunma’ suçlamasıyla sınır dışı edildiği Burkina Faso için de geçerliydi. Tüm bu ülkelerde meydana gelen askeri darbeler, Fransızların eski sömürgeleri üzerindeki vesayetini sona erdirme ve Afrikalıların saygınlıklarını yeniden kazanmaları hedefleriyle gerçekleşti.

Popüler darbeler ve popülist konuşmalar

Afrika ülkelerinde son yıllarda gerçekleşen askeri darbelerin tıpkı ‘Afroparameter Endeksi’ne göre Mali halkının yüzde 82'sinin desteğini kazanan 2020 yılında ülkede gerçekleşen darbede olduğu gibi, popüler oldukları görülüyor. Mali darbesi, Malililerin eski Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita'dan umudu kestiklerini gösterdi. Yine aynı şekilde Burkina Faso’da 2022 yılında gerçekleşen askeri darbe, halkın büyük bölümünün desteğini arkasına aldı. Darbe sonrası halk, sokaklarda kutlamalar yaptı. Nijer'de de Fransa'ya karşı darbeyi destekleyen halk gösterileri, halkın darbeye verdiği desteğin göstergesiydi.

Darbeciler, tıpkı 1950'li ve 1960'lı yıllardaki askeri darbeleri gerçekleştirenler gibi Batı karşıtı söylemlere sahipti. Bu söylemlerdeki amaç, darbe nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, darbeyi meşrulaştırmak için popülizmi ve insanların duygularını harekete geçirmekti.

Bağımsızlıktan uzak bir değişim

Nijer’deki Demokrat ve Cumhuriyetçi Yenilenme Partisi Siyasi Büro Üyesi Ömer el-Ensari, son yıllarda Sahel ülkelerinde gerçekleşen askeri darbelerle ilgili değerlendirmesinde, “Sahel bölgesi halkları, Doğu sömürgeciliğinin yerini Batı sömürgeciliğinin, Doğulu paralı askerlerin yerine Batılı düzenli güçlerin geçmesini ve askeri diktatörlüğün zulmünün yerini siyasi sistemlerin yozlaşmasına bırakması karşısında afalladılar” dedi. Gözlemcilerin çoğunun tüm bunlara dayanarak darbelerin özgürlüğü getireceğine inanmadıklarını söyleyen Ensari, özgürlüğün daha ziyade insanları eğiterek, sivil yönetimi geliştirerek, kamu sorumluluğunu hissederek, eski rejimin sembol isimlerinin peşine düşerek ve onları adalet karşısına çıkararak sağlanacağını düşündüklerini vurguladı.

Ensari, sözlerini şöyle sürdürdü:

Söz konusu darbeler, Rusya'nın Afrika ülkelerinin sadakatini ve zenginliğini ele geçirerek kayıplarını telafi etmeye çalıştığı göz önüne alındığında, Ukrayna savaşının yansımaları kapsamında Rusya ile Batı arasında hesaplaşma amaçlı olabilir.

 Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) Nijer'e uygulanan yaptırımları ve ablukayı kaldırmasına değinen Ensari, “Burada bizi tedirgin eden nokta, ülkedeki fiili hükümetin karar karşısında sessiz kalması. (Fiili hükümetin) özellikle kişileri hedef alan yaptırımların kaldırılmaması nedeniyle ECOWAS'ın bu tür olumlu kararlarına karşılık vermemesinden endişeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.

İstikrarı ve ekonomik kalkınmayı engelleyen araçlar

Öte yandan Malili siyaset bilimi araştırmacısı Muhammed Ag İsmail, askeri rejimlerin ortaya çıkmasına yol açan askeri darbelerin, Afrika halklarının sömürgecilerden bağımsızlığını kazanmasını sağlayacak bir can kurtarma simidi olmadığını, aksine tüm istikrarı ve ekonomik kalkınmayı engelleyen araçlar olduğunu vurguladı.

Askeri darbelerin çoğu zaman güven ortamını engelleyen bir faktör olduğunun altını çizen Ag İsmail, “Sahel bölgesini gerçekten demokrasiye ulaştıracak şartlar oluştu mu?” diye sordu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Batı'da demokrasinin artık iç ve dış nedenlerden dolayı insanlara çekici gelmediğini vurgulayan Ag İsmail, demokrasi ne yazık ki dünyada ve hatta ABD’de büyük ölçüde geriledi ve gerilemeye devam ediyor. Dünya, gezegenimizi yöneten çokuluslu şirketler karşısında her gün özgürlüğün temel ilkeleriyle alay ediyor” yorumunda bulundu.

Yeni bir sömürgeci tasması

Cezayirli Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Adnane Mahtali, askeri rejimlerin henüz Afrika halkları için sömürgecilerden bağımsızlığını sağlayacak bir can simidi olarak tanımlamayacağını, bu tür rejimlerin genellikle liberal, neo-emperyal eğilimlerle başlayıp zamanla üyelerinin kendilerine karşı gerçekleştirdiği başka darbeler de dahil olmak üzere birtakım zorluklarla karşılaştıklarını söyledi. Yine askeri rejimlerde, diktatörlük ve dengesizlik nedeniyle yolsuzluk vakalarının yaşanmaya başladığını belirten Mahtali, böylece askeri rejimlerin yeni bir sömürgeci tasması haline geldiğini, çünkü, askeri rejimlerin de birtakım uluslararası güçler tarafından desteklendiğini ifade etti.

Halkların artık askeri rejimlere bağlı hale geldiklerini ve darbelerden sonra sevinç gösterilerinde bulunduklarını belirten Mahtali, “Askeri rejimlerin, halkın çektiği sıkıntıların nedenleri olarak işaret ettiklerine karşı söylemler geliştirdiği göz önüne alındığında, bu gayet doğal bir durum. Askeri rejimlerin, halkların taleplerini gerçekleştirmede başarısız olması durumunda, bu söylemin de etkisinin azalacağına dikkati çeken Mahtali, “Bu noktada söylemden tiranlığa geçiyor ve darbelerin bir iktidar aktarma mekanizması olduğu sonucuna varıyorsunuz. Demokratik olmayabilir, hatta zaman zaman kanlı da olabilir ama amacına hizmet ediyor” diye konuştu.

Rakamlar

İstatistiklere göre Afrika kıtası 2012 yılından bu yana iktidara karşı yaklaşık 45 darbe ya da darbe girişimine tanık oldu. Bu da yılda ortalama yaklaşık dört darbe ya da darbe girişimi demek oluyor. Afrika kıtası, 1960'lı yıllardan beri Afrika ülkelerinin yüzde 90'ında 200'den fazla askeri darbeye ya da girişimine sahne oldu. Bu da yaklaşık her 55 günde bir, bir darbe ya da darbe girişiminde bulunulduğu anlamına geliyor.

Afrika kıtasındaki askeri darbeler ve girişimleri, dünya genelindeki askeri darbelerin ve girişimlerinin yaklaşık yüzde 36,5'ini oluştururken, en fazla darbe ve darbe girişimi Batı Afrika bölgesinde yaşandı.



Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
TT

Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)

Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırlanan "barış planına” yönelik gizli görüşmelerin basına sızdırılması üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a tepki yağdı.  

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg, Witkoff'un Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov'la14 Ekim'de, Uşakov'un da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uluslararası ekonomik işbirliğinden sorumlu özel temsilcisi Kiril Dmitriyev'le 29 Ekim'de yaptığı telefon görüşmelerinin dökümlerine ulaştı.

Yazılı dökümlere göre 14 Ekim'deki görüşmede Witkoff, Ukrayna savaşına dair barış planı üzerinde birlikte çalışılmasını istiyor ve Putin'in plan hakkında "Trump'la görüşürken neler yapması gerektiği” hakkında tavsiye veriyor. 

Witkoff görüşmede Putin'in Trump'ı Gazze'deki barış mutabakatı için tebrik etmesini, Rusya'nın anlaşmayı desteklediğini ve ABD Başkanı'na "bir barış adamı olarak saygı duyduğunu" söylemesini öneriyor. Uşakov'un da buna katıldığı aktarılıyor. 

Kayıtların sızdırılmasının ardından ABD'de hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanattan Witkoff'a sert tepkiler geldi.

Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi Ted Lieu, "Steve Witkoff'un Rusya değil ABD adına çalışması gerekiyor” diyerek, Trump'ın temsilcisini "hain” diye niteledi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Don Bacon da Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasında Witkoff'un çabalarına güvenilemeyeceğini belirterek, temsilcinin görevden alınmasını istedi. 

Trump ise Witkoff'a yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu savunarak, "Onun bu planı Ukrayna'ya satması gerekiyor. Bir pazarlıkçının görevi budur” dedi.

Diğer yandan Dmitriyev ve Uşakov arasındaki görüşmedeyse Moskova'nın herhangi bir barış teklifinde taleplerini ne kadar güçlü şekilde dile getirmesi gerektiği ele alındı. 

Uşakov, Witkoff'la görüşmesinin sızdırılmasının "kabul edilemez” olduğunu söyledi. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Dmitriyev ise Uşakov'la görüşmesine dair yayımlanan bilgilerin "sahte” olduğunu iddia etti. 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, bilgi sızıntısının görüşmeleri sabote etmek amacıyla yapıldığını savunarak bunu "hibrit savaş” diye niteledi. 

Kaydı kimin sızdırdığı henüz tespit edilemedi. Uşakov, bunu Avrupa ülkelerinin sızdırmış olabileceğini ima ederken, Wall Street Journal'a konuşan Avrupalı diplomatlarsa olayın ardında Kremlin'in olabileceğini ileri sürüyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, Wall Street Journal


Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
TT

Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)

Almanya'nın Rusya'ya karşı hazırladığı savaş planı ortaya çıktı.

Wall Street Journal'ın incelediği "Almanya Operasyon Planı" adlı 1200 sayfalık metin, olası savaş durumunda 800 bin NATO askerinin doğuya nasıl sevk edileceğini detaylandırıyor. 

Bu süreçte hangi liman, nehir ve demiryollarının kullanılacağı, lojistiğin nasıl sağlanacağı üzerinde de çalışılmış.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephull, bu hafta yaptığı açıklamada Rusya'nın 2029'a kadar bir NATO ülkesine saldırabileceğini öne sürmüştü. 

Analizde ayrıca, ABD'nin öncülüğünde yürütülen süreçte Ukrayna cephesinde barış sağlanması durumunda Rusya'nın NATO'ya saldırı için hazırlık yapma fırsatı bulacağı savunuluyor.

Askeri çevrelerde "OPLAN" diye de bilinen metinde, Almanya'daki altyapı eksikliğine de dikkat çekiliyor. 

Otoyolların yüzde 20'sinin ve köprülerin çeyreğinden fazlasının yatırım eksikliği nedeniyle onarılmadığı belirtiliyor. Kuzey ve Baltık denizindeki limanlar için 15 milyar euroluk bakım gerekiyor, bunun 3 milyar eurosu limanların askeri kullanım amacıyla güçlendirilmesi için harcanacak. 

Bu eksikliklerin muhtemel savaş durumunda askeri birliklerin hareket serbestliğini kısıtlayacağı ifade ediliyor. Berlin yönetiminin sorunları gidermek için 2029'a kadar 166 milyar euro yatırım yapmayı planladığı aktarılıyor. 

Diğer yandan Almanya'nın Rusya'yla muhtemel savaşta NATO açısından coğrafi bir önemi de var. 

Alman düşünce kuruluşu Brandenburg Toplum ve Güvenlik Enstitüsü'nden Tim Stuchtey, çatışma nerede başlarsa başlasın sınırda uzanan Alp Dağları nedeniyle NATO birliklerinin Almanya üzerinden cepheye geçeceğini söylüyor. 

Ancak son dönemde artan sabotaj saldırılarının bu yoğun hareketlilikte aksaklıklara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Yürürlükteki veri koruma ve dijital iletişim yasalarının değiştirilebileceği belirtiliyor. 

Almanya Silahlı Kuvvetleri, gözetleme ve drone sistemleri için Münih merkezli Quantum Systems'la ortak çalışıyor. PayPal'un kurucusu ve Facebook'un ilk yatırımcılarından olan Peter Thiel'ın desteklediği firmadan Paul Strobel, Rusya'nın limanları bloke edip elektrikleri kesebileceğini ve demiryollarını sabote edebileceğini savunuyor. 

Almanya'yı "Avrupa'nın en güçlü ordusu" haline getirmek istediğini söyleyen Şansölye Friedrich Merz, eylüldeki açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: 

Tehditler gerçek. Savaşta değiliz ancak artık barış içinde de yaşamıyoruz.

Rusya lideri Vladimir Putin ise NATO veya Avrupa Birliği'ne (AB) savaş açma niyeti olmadığını defalarca söylemişti. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC


Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
TT

Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)

İtfaiye ekipleri, Hong Kong'daki bir konut kompleksinde en az 55 kişinin hayatını kaybettiği ve yaklaşık 300 kişinin halen kayıp olduğu büyük bir yangını kontrol altına aldı. Polis, yangının güvenli olmayan malzemeler kullanan bir inşaat şirketinin ‘ağır ihmalinden’ kaynaklanmış olabileceğini açıkladı.

Yangın çıktıktan sonra neredeyse bir gün boyunca itfaiye ekipleri, Wang Fuk Court konut kompleksinin üst katlarında mahsur kalan sakinlere ulaşmak için aşırı sıcaklık ve yoğun dumanla mücadele etti.

Tai Po bölgesinin kuzeyindeki kalabalık konut kompleksi, sekiz blokta 2 bin daireden oluşuyor ve uygun fiyatlı konut sıkıntısı çeken bu şehirde 4 bin 600'den fazla kişiye ev sahipliği yapıyor.

51 yaşındaki Wan soyadlı bir sakin, “Bu binayı 20 yıldan fazla bir süre önce satın aldık. Tüm eşyalarımız buradaydı ve şimdi her şey yanıp kül oldu. Geriye ne kaldı? Hiçbir şey kalmadı. Ne yapacağız?” ifadelerini kullandı.

Sığınma alanı dışında kızını arayan 52 yaşındaki Naj soyadlı bir kadın ise gözyaşları içinde, elinde kızının mezuniyet fotoğrafıyla, “O ve babası hâlâ dışarı çıkamadı… Binamızı kurtarmak için suları yoktu” diye konuştu.

Yangın mahallinden çekilen bir videoda, yeşil inşaat ağları ve iskelelerle kaplı 32 katlı bloklardan en az ikisinde alevlerin yükseldiği görülüyordu.

Yetkililer, yedi bloktan dördünde yangının söndürüldüğünü, diğer üçünde ise yangının kontrol altına alındığını söyledi.

Binalarda yangın neden çıktı?

Yetkililer, Wang Fuk Court’taki yüksek katlı binaların cephelerinde yürütülen yenileme çalışmaları sırasında kullanılan inşaat malzemeleri ile iskelelerde yangının nasıl başladığını araştırıyor.

Yeşil koruma ağları ve ahşap iskeleler, geleneksel Çin inşaat kültürünün temel unsurları olsa da, güvenlik gerekçeleriyle Hong Kong’da mart ayından bu yana kademeli olarak kullanım dışı bırakılıyordu.

Bu arada, yetkililer bir inşaat şirketinin yöneticileri ile bir mühendislik danışmanını gözaltına aldı. Şüpheliler, taksirle adam öldürme suçlamasıyla soruşturuluyor. Polis şirketin adını açıklamadı, ancak AP’nin doğruladığı bilgilere göre arama yapılan mühendislik ve inşaat firması, binadaki yenileme çalışmalarından sorumluydu.

Yetkililer, pencereleri korumak için kullanılan plastik köpük paneller gibi bazı malzemelerin yangına dayanıklılık standartlarını karşılamadığından şüpheleniyor. Şiddetli rüzgârların da alevlerin hızla yayılmasına katkıda bulunduğu belirtildi.

Hong Kong Polis Teşkilatı’ndan üst düzey yetkili Elaine Chung, “Şirketin sorumlu taraflarının ağır ihmal gösterdiğine ve bu durumun kontrol edilemeyen bir yangına yol açarak büyük can kaybına neden olduğuna dair güçlü nedenlerimiz var” dedi.

Polis ayrıca, binaların yangın güvenliği standartlarına uygun olmayan plastik örtülerle kaplandığını ve bakım çalışmalarında yer alan bir inşaat şirketinin, zarar görmeyen bir blokta bazı pencereleri kapatmak için yanıcı köpük materyal kullandığını açıkladı.

dcfrgt
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, hayatını kaybeden 55 kişi arasında bir itfaiyecinin de bulunduğunu, çok sayıda yaralının ise hâlâ hastanede kritik durumda olduğunu bildirdi. Ayrıca yaklaşık 279 kişiye halen ulaşılamadığı belirtildi.

Endonezya Dışişleri Bakanlığı, konutlarda ev işlerinde çalışan iki Endonezyalı göçmen işçinin yangında yaşamını yitirdiğini, ikisinin de yaralandığını açıkladı.

En yüksek can kaybı

Yangın, Hong Kong’da 1948'de bir depo yangınında 176 kişinin öldüğü olaydan bu yana şehirde kaydedilen en yüksek can kaybına yol açtı.

Yangını kontrol altına almak için bin 200’den fazla itfaiyeci görev yapıyor; 304 itfaiye aracı ve kurtarma aracı da çalışmalara katılıyor.

Hong Kong Belediye Başkanı John Lee, daha önce yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz yangını tamamen söndürmek ve mahsur kalan sakinleri kurtarmak. Ardından yaralılara destek verilecek. Daha sonra mağdurlara yardım sağlanacak ve olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatacağız” ifadelerini kullandı.

Hong Kong Ulaştırma Dairesi, bölgede bazı yolların bugün kapalı kalacağını; otobüs güzergâhlarının değiştirildiğini ve yakın çevredeki okulların tedbir amaçlı kapatıldığını duyurdu.

Hong Kong’da aşırı yüksek emlak fiyatları uzun süredir toplumsal hoşnutsuzluğun kaynağı olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu büyük yangın felaketi, aralık ayı başında yapılacak şehir çapındaki yasama seçimleri öncesinde hükümete yönelik tepkiyi artırabilir.

a
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AP)

Wang Fuk Court konut kompleksi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Hong Kong'daki birçok yüksek katlı konut kompleksinden biri. Çin anakarası sınırına yakın bir konumda bulunan Tai Po, yaklaşık 300 bin nüfuslu, köklü bir banliyö bölgesi.

Emlak ajanslarının internet sitelerine göre, kompleks 1983 yılından beri faaliyette olup, devlet destekli ev sahipliği programına tabi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, kompleks 330 milyon Hong Kong doları (42,43 milyon ABD doları) maliyetle bir yıl süren bir yenileme çalışmasından geçmiş.

Diğer yandan şehrin yolsuzlukla mücadele kurumu, yenileme çalışmalarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları hakkında soruşturma başlattığını açıkladı.