Irak Kürdistanı'nda Hizbullah

Ethem Barzani İran’ın desteğiyle Devrimci Hizbullah’ı kurdu.

22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
TT

Irak Kürdistanı'nda Hizbullah

22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)

Rüstem Mahmud

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) siyaset ve medya çevreleri, Ethem Barzani liderliğinde ve İran'ın desteğiyle kurulacak IKBY Hizbullahı’nın ilan edilmesini bekliyor. Son haftalarda özellikle de İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın bir medya kanalının IKBY bölgesi içinden kurulacak bu yeni örgütün yakında ilan edileceğini duyurmasının ardından Hizbullah’ın yapısı, konumu, rolleri ve beklenen faaliyetlerine ilişkin spekülasyon ve söylentiler daha da arttı.

Bu haberlere Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) eski lideri Ethem Barzani'nin Iraklı siyasi figürler ve İran'a yakın kuruluşlarla görüşerek ya da KDP’ye yönelik eleştirilerini sıklaştırarak yaptığı siyasi hamleler eşlik etti.

İran'ın desteğiyle yeni bir Kürt partisinin kurulması… Birçok çağrışım yapan bu ifade, IKBY bölgesi ile İran arasında askeri, güvenlik ve siyasi krizin olduğu bir dönemde yaşanıyor. Ocak ayı ortasında DMO tarafından IKBY'nin başkenti Erbil'de Kürt iş adamı Peşrev Dizayi'nin evine düzenlenen füze saldırısının ardından, hedef alınan yerin Mossad karargâhı olduğu iddia edildi. Bu iddia, IKBY yetkilileri tarafından yalanlandı ve İran, IKBY'nin güvenliğini, ekonomisini ve istikrarını hedef almakla suçlandı. Bu aynı zamanda İran’ın, Iraklı silahlı grupları ve İran'a yakın kanatları, bölgenin çıkarlarına yönelik neredeyse günübirlik saldırılarla altyapı, güvenlik ve istikrarını hedef almakla suçlandığı bir zamanda oldu.

Siyasi dönüşüm

Yeni partinin beklenen lideri Ethem Barzani, Şeyh Osman Ahmed Barzani'nin oğludur. Şeyh Osman Ahmed Barzani de KDP lideri Mesud Barzani'nin amcasıdır. Aynı zamanda bölgedeki Nakşibendi Sufi tarikatının şeyhi ve 1930'lar ve 1940'larda gerçekleştirilen bir dizi milliyetçi Kürt ayaklanmasının da lideridir. Ethem Barzani'nin babası Şeyh Osman, 1969'da ölümünden sonra babasının yerini aldı. Ancak yıllar sonra, 1983 yılında eski Irak rejimi tarafından Barzan bölgesine ve Barzani ailesinin üyelerine karşı başlatılan el-Enfal Operasyonu’na kurban gitti. Ahmed Barzani’nin iki oğlu Rıdvan ve İmad ile birlikte Ethem Barzani'nin iki öz kardeşi de bu operasyonda hayatını kaybetti.

fdvfde
Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) lideri Bafel Talabani (AFP)

1980'lerin başından itibaren İran-Irak Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, Ethem Barzani Kürdistan bölgesinde Devrimci Hizbullahı kurdu. Bu parti İran tarafından desteklenen ve onun ajandasına göre çalışan muhafazakâr İslamcı bir partiydi. Konu hakkında bilgili kaynaklara göre partiye katılanların sayısı birkaç yüz savaşçıyı geçmiyordu. Bu parti, Şeyh Osman Abdulaziz liderliğindeki Kürdistan İslami Hareketi gibi o dönemde İran tarafından desteklenen birkaç Kürt İslamcı partisinden biriydi. Devrimci Hizbullahın kapsamlı askeri faaliyetleri olduğu bilinmiyor. Ancak 1980'lerde IKBY'nin batı bölgelerinde Komünist Parti ve Kürdistan Sosyalist Partisi ile savaşmakla suçlandı.

2022 yılının ortalarından itibaren partisine eleştiriler yönelten Ethem Barzani, birkaç hafta sonra partinin liderlik konseyinden resmi olarak istifa ettiğini açıkladı.

1991 yılındaki Kürt ayaklanmasının ve Kürtlerin üç kuzey vilayetinde fiili özerk bölge elde etmesinin ardından, bu silahlı parti neredeyse ortadan kayboldu. 1992'de yapılan genel seçimler, Irak'taki Kürt siyasi sahnesinde yer alan siyasi güçlerin boyutları arasında açık bir eşitsizlik olduğunu gösterdi. Buna göre silahlanma iki ana partinin (KDP ve KYB) tekelinde kaldı. Ancak Devrimci Hizbullah bazı küçük siyasi örgütlenmelerini sürdürdü. Devrimci Hizbullah lideri Ethem Barzani, IKBY bölgesindeki durumun ötesine geçerek sert milliyetçi bir söylem benimsemeye başladı. Ethem Barzani özellikle de PKK ile olan ilişkisi aracılığıyla, kendisini ulusal sınır ötesi bir fenomen olarak görüyordu.

Ethem Barzani 1990'lı yıllar boyunca çatışan Kürt siyasi güçler arasında arabuluculuk faaliyetlerinde bulundu. PKK ile Kürt Hizbullah'ı arasında 1990'da başlayan ve Türkiye'de Kürtlerin çoğunlukta olduğu çeşitli şehirlerde beş yıl süren kanlı çatışmalar yaşandı. İran'ın arabuluculuğu da dahil olmak üzere iki taraf arasındaki birçok arabuluculuk girişimi başarısız oldu. Bu başarısız girişimlerin ardından Ethem Barzani, IKBY’de İslami Cemaat'in rehberi Şeyh Osman Abdulaziz ile birlikte savaşan iki Kürt parti arasında arabuluculuk yaptı. Böylece siyasi uzlaşmaya varıldı ve çatışmalar durdu.

Ethem Barzani, ABD'nin Irak'ı işgalinden sadece iki ay sonra Mayıs 2003'te, Devrimci Hizbullah’ın feshedildiğini açıkladı ve partisinin hedeflerinin tümünü elde ettiğini iddia etti. Bu hedeflerden en önemlisi ise Irak'ın eski Baas rejiminden kurtarılmasıydı. Birkaç ay sonra kuzeni Mesud Barzani'nin liderliğindeki KDP’nin önde gelen aktörlerinden biri olarak siyaset sahnesindeki yerini aldı. Daha sonra IKBY Parlamento üyesi oldu.

Tekrar ayrılık

2022 yılının ortalarından itibaren partisine eleştiriler yönelten Ethem Barzani, birkaç hafta sonra partinin liderlik konseyinden ve örgütsel pozisyonundan resmi olarak istifa ettiğini açıkladı. KDP’yi destekçilerine zulmetmekle suçladı, ancak parti bu iddiayı reddetti. Ethem Barzani’nin KDP’ye, bölgedeki tüm siyasi sürece ve ekonomik faaliyetlere yönelik eleştirilerinin niteliği ve sıklığı artarak, mevcut siyasi duruma karşı bir tür radikal muhalefete dönüştü. Güvenlik güçlerinin Barzan bölgesindeki köyüne dönmesini engellediğini, resmi makamlara konuyla ilgili açık mesajlar gönderdiğini ifade eden Ethem Barzani, güvenlik güçlerinin karargahına ve bölgedeki diğer siyasi liderlerin evlerine yakın olmasına rağmen, başkent Erbil'in kuzeyinde yer alan evini ve çiftliğini fotoğraflayan Türk insansız hava araçlarının (İHA) olduğunu iddia etti.

sasdsev
Erbil Kalesi (AFP)

KDP’nin eski lideri, birkaç ay sonra bağımsız bir siyasi figür olarak hareket etmeye başladı. KDP ile rekabete giren eski liderin KYB ile görüşmeleri ve ilişkileri arttı. KYB lideri Bafel Talabani'den kendisine izin vermesini istedi. Ethem Barzani Süleymaniye vilayetinde karargahını açtı ve 2022'de yapılması gereken ancak 2024'e ertelenen IKBY parlamento seçimlerinde bağımsız bir liste oluşturma niyetini açıkladı. 2023'teki il meclisleri için yapılacak yerel seçimlerde ise Kürt halk tabanını KYB’nin öncülük ettiği ‘Kerkük Gücümüz ve İrademizdir’ bloğu lehine oy kullanmaya çağırdı. Aynı dönemde, IKBY’nin sorunlarını ve koşullarını ele alacak yeni popüler bir siyasi örgüt kurma niyetini sosyal medyada paylaşmaya başladı. Bu sırada Kürt siyasi çevreleri, eski KDP liderinin İran'a periyodik ziyaretler yaptığını ve İran tarafıyla koordinasyon kurmaya başladığını söyledi.

İran, Irak'taki Sünni, Kürt ve Hıristiyan siyasi parti ve güçleri kontrol altına almak istiyor.

Ethem Barzani tarafından atılan bir sonraki adım ister IKBY’de ister Irak'ın geri kalanında olsun, KDP’ye karşı olan liderler ve Iraklı siyasi güçlerle yaptığı bir dizi toplantı oldu. KDP’ye karşı tutumuyla tanınan Babil Hareketi lideri Rayan el-Kildani, Ethem Barzani ile bir araya geldi. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre El-Kildani, görüşmenin ardından X platformundaki sayfasına şunları yazdı: “Muhalif siyasetçi Sayın Ethem Barzani'yi kabul ettik. Irak'taki siyasi durumu ve önümüzdeki seçimlerde IKBY halkı için gerçek bir temsiliyetin gerekliliğini görüştük.” Ethem Barzani daha sonra başkent Bağdat'taki Irak Fetva Evi'ni ziyaret ederek Müftü Mehdi Ahmed ile bir araya geldi. Iraklı iki isim Irak'taki İran etkisine yakınlıkları ve KDP ile olan gergin ilişkileriyle biliniyor.

Kişisel bir hırs ve özel bir yol

KDP’den üst düzey bir siyasi kaynak, partisinin olup bitenlere ilişkin yorumunu şöyle açıkladı: “Sayın Barzani'nin hamlelerinin, gündeminde reformist ve muhalif bir siyasi projenin varlığını yansıttığına inanmıyoruz. Bölgede, aralarındaki tüm siyasi farklılıklara rağmen bazıları KDP ve liderliğine kökten karşı olan çok sayıda muhalefet partisi var. Ancak bu partiler meşruiyete, örgütsel varlığa ve yasal korumaya sahip.”

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Söz konusu kişi KDP içinde özel bir konuma sahipti ve uzun yıllar boyunca partinin en hassas ve önemli kurumlarının ve örgütlerinin lideri olarak görev yaptı. Ayrılması sırasında KDP'nin bölgede ve Irak'ta kamu hukuku normlarını ve temellerini ihlal ettiğine dair herhangi bir şey ortaya koyamadı. Bununla birlikte, KDP'nin eski bir lideri olarak elde edebileceğinden daha fazla pozisyon elde etmeyi arzulayan mevcut siyasi ve saha hareketlerini yönlendiren şeyin liderlik pozisyonu ve önemli bir varlık elde etme eğilimi olduğundan eminiz. İddia ettiği gibi bir popülariteye ve kitlesel ivmeye sahip olduğuna inanmıyoruz. Bunu iddia eden tüm akımları açığa çıkaracak olan da genel seçimlerdir.”

Kaynak bu hamlenin, bölgenin İran'ın güvenlik, ekonomi ve siyaset alanındaki en büyük taciz kampanyasına maruz kaldığı bir dönemde gerçekleştiğini belirtti. Ayrıca eski liderin ilişkisinin İran'la açık koordinasyona dayanmasının ve hareketini kurma niyetini açıklamasının bizzat İran'ın desteğiyle olmasının şaşırtıcı olmadığına dikkat çekti. Nihayetinde İran, Iraklı Sünni, Kürt ve Hıristiyan siyasi parti ve güçlerden oluşan bir grubu, Irak'ın çeşitli siyasi ve coğrafi alanlarını kontrol etmek için işlevsel bir araç olarak kontrol etmek istiyor.

Beklenen partinin Kürt siyasi çevresinin bir kısmını İran'a yakınlaştırmada rol oynaması bekleniyor.

Yazar ve siyasi araştırmacı Şivan Resul, Al Majalla'ya verdiği demeçte, yeni partinin ilanından sonra aktif olması beklenen siyasi çerçeveleri ve coğrafi alanları şöyle anlattı: “İran'ın IKBY’de ve Irak'ın geri kalanındaki Kürt çevrelerinde daha fazla nüfuz arayışında olduğuna şüphe yok. Çünkü mevcut Kürt İslamcı partiler, İran'ın etkisinden bağımsızlaştı ve Türkiye'ye nispeten daha yakın hale geldi.”

Şivan Resul, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu nedenle beklenen partinin, özellikle IKBY ile merkezi otorite arasında ihtilaflı ve bu örgütü destekleyecek olan Haşdi Şabi milislerinin etkisine tanık olan Kerkük ve Musul vilayetlerinde Kürt siyasi çevresinin bir kısmını İran'a yaklaştırmaya yönelik roller oynaması ve girişimlerde bulunması bekleniyor. İran'ın (Hristiyan Babil Hareketi'nde olduğu gibi) kendisine yakın tüm siyasi güçlere yaptığı gibi örgütün gelecekte silahlı kanatlara sahip olup olmayacağı bilinmiyor. Ancak bu gerçekleşirse, bu örgütler, Kürt peşmerge güçleriyle anlaşmazlığa düşecek ya da en iyi ihtimalle onlarla rekabet edecek ve bu bölgelerde Kürt hassasiyeti yaratacaktır.

Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.

                                                         



ABD'nin İran'a saldırısı, Tahran’ın nükleer silah edinme çabalarını güçlendirecek mi yoksa engelleyecek mi?

ABD Başkanı Donald Trump ve İran Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve İran Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
TT

ABD'nin İran'a saldırısı, Tahran’ın nükleer silah edinme çabalarını güçlendirecek mi yoksa engelleyecek mi?

ABD Başkanı Donald Trump ve İran Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve İran Dini Lideri Ali Hamaney (AFP)

Herhangi bir ülkenin nükleer silah sahibi devletler kulübüne girmesinin üzerinden neredeyse yirmi yıl geçti. ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz hafta sonu İran'ın üç nükleer tesisini bombalayarak bu kapıyı kapalı tutma sözü verdi.

Trump'ın önleyici saldırısının, özellikle de saldırıdan ve ardından gelen kırılgan ateşkesten bu kadar kısa bir süre sonra, ülkeleri nükleer silah edinmekten caydırmada başarılı olup olmayacağını tahmin etmek zor. Ancak İran ve diğer ülkelerin, Beyaz Saray'ın amaçladığından çok farklı bir sonuca varacaklarına dair endişeler artırıyor.

Nükleer bomba sahibi olan son ülke Kuzey Kore daha önce hiç böyle bir saldırıyla karşılaşmamıştı. Nükleer programını sökme taleplerine yıllarca karşı koyduktan sonra Kuzey Kore artık büyük ölçüde kabullenilmiş durumda. Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile dostane mesajlar paylaştı ve bir anlaşma müzakere etmek için onunla iki kez görüştü.

Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde İran'la müzakerelerde bulunan silah kontrol uzmanı Robert J. Einhorn New York Times'a verdiği demeçte, “İran'ın küçük bir nükleer cephaneliğe sahip olma riski geçen haftaki olaylardan önce olduğundan daha yüksek” dedi. Einhorn, İran'ın nükleer bomba üretmek için acele etse bile büyük engellerle karşılaşacağını, özellikle de ABD ve İsrail'in böyle bir hamleyi tespit etmeleri halinde tekrar saldıracaklarını bildiğini söyledi.

Yine de nükleer silah sahibi süper güçlerin (ABD, Rusya ve Çin) komşularına karşı giderek daha güvenilmez ve hatta saldırgan olduğu bir dünyada nükleer silahların yayılmasının mantığı büyük önem taşıyor. Analistler, nükleer silah sahibi olmayan devletlerin İran'ın durumunu izlediklerini ve bundan ne gibi dersler çıkarmaları gerektiğini hesapladıklarını söylüyorlar.

Kuzey Kore'yi nükleer programından vazgeçirmek için 2007 ve 2008 yıllarında Pyongyang'la uzun süren ve başarısızlıkla sonuçlanan görüşmeleri yürüten Christopher R. Hill, “Kuzey Kore kesinlikle nükleer silahlara sahip olduğu günden pişmanlık duymuyor” dedi.

Hill, nükleer bombanın cazibesinin ABD'nin müttefikleri için daha da güçlendiğini, ancak şimdi karşılarında ittifakları ‘Önce Amerika’ vizyonuyla uyumsuz gören Trump'ın olduğunu söylüyor. Demokrat ve Cumhuriyetçi başkanlar döneminde Güney Kore, Irak, Polonya ve Sırbistan'da ABD büyükelçisi olarak görev yapan Hill şu ifadeleri kullandı: “Amerikan nükleer şemsiyesini üstlenme konusunda çok temkinli olurdum. Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler ABD'ye güvenip güvenemeyeceklerini sorguluyorlar.”

Yeni seçilen Devlet Başkanı Lee Jae-myung'un Kuzey Kore ile ilişkileri geliştirme sözü vermesine rağmen Güney Kore'de nükleer silahların geliştirilmesine yönelik destek arttı. Eski ABD Başkanı Joe Biden 2023 yılında, kısmen kendi nükleer silah yeteneklerini geliştirmek isteyen Güney Koreli siyasetçi ve bilim adamlarını engellemek amacıyla, Seul'ü ABD ile nükleer planlamaya daha fazla dahil etmek için bir anlaşma imzaladı.

vfbghjuk
İsfahan'daki bir nükleer tesis, 20 Kasım 2004 (Arşiv – AFP)

Japonya'da kamuoyu, ABD'nin 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombalarının bir mirası olarak uzun süredir nükleer silahsızlanmadan yana. Ancak Japonya, bazı NATO ülkelerinin yaptığı gibi, ABD'nin nükleer silahlarını kendi topraklarında depolamayı tartışmaya başladı. Eski Başbakan Şinzo Abe, Ukrayna'nın Sovyet döneminden kalma bombalarının bir kısmını saklamış olması halinde Rus işgalini önleyebileceğini söyledi.

Rusya-Ukrayna çatışmasının başlarında Devlet Başkanı Vladimir Putin'in taktik nükleer silah kullanma tehditleri, Biden yönetiminin Ukrayna ordusunu ne kadar agresif bir şekilde silahlandıracağı konusunda tereddüt etmesine yol açtı. Bu aynı zamanda diğer revizyonist güçlerin komşularını korkutmak için ‘nükleer şantaj’ kullanabileceklerine dair korkuları da derinleştirdi.

Ukrayna'dan çıkarılacak ders şu olabilir: “Eğer nükleer silahlarınız varsa, onları elinizde tutun. Henüz sahip değilseniz, özellikle de müttefikiniz olarak ABD gibi güçlü bir savunucunuz yoksa ve büyük bir ülkeyle savaşa yol açabilecek bir anlaşmazlığınız varsa, nükleer silah edinin.”

efrty6u
ABD saldırılarının ardından İran'ın orta kesimindeki İsfahan uranyum zenginleştirme tesisi (AFP)

Ancak bölgesel silahlanma yarışına dair tüm tahminlere rağmen bu henüz gerçekleşmedi. Uzmanlar bunun, nükleer silahların yayılmasını önleme politikalarının başarısının yanı sıra nükleer silah edinmeye çalışan devletlerin çalkantılı geçmişinin de bir kanıtı olduğunu ifade ediyor.

New York Times'a göre Irak, Suriye ve Libya'nın nükleer silah edinmeye yönelik programları diplomasi, yaptırımlar ya da askeri güç yoluyla ortadan kaldırıldı. Muammer Kaddafi, halk ayaklanmasının ardından NATO destekli bir askeri operasyonla hükümetinin devrilmesinden sekiz yıl sonra, 2003 yılında kitle imha silahlarından vazgeçti.

İran'ın bomba yapmaktan kaçınırken agresif bir şekilde uranyum zenginleştirme stratejisi de sonunda onu korumadı. Clinton ve Obama yönetimlerinde silah danışmanı olarak görev yapan ve Brandeis Üniversitesi'nde Crown Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü olan Gary Samore şunları söyledi: “Her ne kadar insanlar İran'ı bir deneme tahtası olarak görse de, Trump stratejisinin askeri bir saldırıya karşı garanti olmadığını gösterdi… İsrail ve ABD'nin İran'a yönelik saldırılarının diğer ülkelerin hesaplarını nasıl etkileyeceğini belirlemek için henüz çok erken. Bu iş nasıl bitecek? Bir anlaşmayla mı sona erecek yoksa İran nükleer silah peşinde koşmaya devam mı edecek?”

Nükleer silahların yayılması uzmanları doğaları gereği endişeli. Ancak bazıları geçtiğimiz hafta yaşanan olaylarda bir umut ışığı bulmaya çalışıyor. Einhorn, Trump'ın nükleer silah sahibi bir İran'ı bombalama tehdidini hayata geçirerek, kendi nükleer kaygılarıyla yüzleşen ABD'nin müttefiklerine güven verici bir mesaj gönderdiğini söyledi. Einhorn, “Moskova, Pyongyang ve Pekin'de sadece ABD ordusunun erişim ve kabiliyetini değil, aynı zamanda Trump’ın bu kabiliyeti kullanma konusundaki istekliliğini de gördüler” şeklinde konuştu.

Diğer yandan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), ABD saldırısından sonraki ilk saatlerde ABD tarafından saldırıya uğrayan üç İran nükleer tesisinin dışındaki radyasyon seviyelerinde herhangi bir artış tespit etmediğini açıkladı.