Kremlin’den yapılan “Rusya savaşta” açıklamasının boyutları ve olası yansımaları

Moskova savaşın kapsamını genişletiyor mu?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
TT

Kremlin’den yapılan “Rusya savaşta” açıklamasının boyutları ve olası yansımaları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)

Samir İlyas

Moskova, 2022 yılının şubat ayından bu yana Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşı ‘özel askeri operasyon’ olarak tanımlıyor. Batıda bu ‘özel askeri operasyon’ ifadesinin yakında değişeceğine ve bunun yerine ‘savaş’ ifadesinin kullanılacağına dair spekülasyonlar devam ederken Kremlin, bu spekülasyonlarla ilgili ‘tamamen saçmalık’ değerlendirmesinde bulundu. Ancak Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, ülkesinin Batı'nın müdahalesi nedeniyle Ukrayna'da ‘savaşta’ olduğunu söylemesi, Peskov'un açıklamasından önceki koşullar ve Rusya'nın hem yurtiçine hem de Batı'ya gönderdiği mesajlar açısından bir gelişme ve Ukrayna savaşının gidişatında dramatik bir değişimin işareti olarak görüldü.

Peskov’un, 22 Mart’ta Moskova'nın kuzeybatısındaki Crocus City Hill konser binasındaki terör saldırısının medyada ilgi odağı haline gelmesinden birkaç saat önce Rus gazetesi Argumenti e Facti’ye verdiği röportajda yaptığı açıklamalar, sansasyon yaratmıştı.

Peskov'un Rusya'nın Ukrayna'da gerçek bir savaş yürüttüğünü itiraf etmesi çerçevesinde Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa ilişkin gelecek senaryoları ve Moskova'nın politikalarında beklenen değişiklikleri tahmin etmek için bu açıklamaların bir süre daha mercek altında kalması bekleniyor.

Peskov, gazeteye verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:

Şu an savaş halindeyiz. Kolektif Batı buna Ukrayna tarafında katıldığında, bu bizim için bir savaş haline geldi. Herkesin bunu kendi iç seferberliği için anlaması gerekiyor.

Kremlin Sözcüsü, ‘Kiev rejiminin fiilen işgal ettiği topraklarda bulunan vatandaşlarını korumak için’ 30 Eylül 2022 tarihinde Rusya Federasyonu'na ilhak edilen Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgelerini tamamen özgürleştirmenin Rusya'nın görevi olduğunu da bekirtti.

Çoklu mesaj

Peskov'un açıklamaları hem Rusya kamuoyuna hem Kiev'e hem de Batılı ülkelere yönelik çoklu mesajlar taşıyordu: Bu sözler, kişisel bir görüşten ziyade Kremlin'in tutumunu ifade ediyordu.

İlk mesaj, Rus toplumunu savaş için seferber olmaya ve bu duruma dayanmaya, savaş için sarf edilen çabaları daha fazla desteklemeye ve Kolektif Batı'nın Ukrayna'nın yanında müdahalesi ve Rusya'nın altyapısını hedef alma girişimleri nedeniyle savaşın seyrinde dramatik değişimlerle sonuçlanabilecek uzun bir savaş olma ihtimalinin yanı sıra Rusların moralin bozan ve kaos ortamı yaratan terör eylemlerinin yaşanması olasılığına psikolojik olarak hazırlanmaya çağırıyor. Kremlin, 22 Mart'ta başkent Moskova yakınlarındaki bir konser salonuna düzenlenen terör saldırısının tek sorumlusunun DEAŞ olduğundan şüphe ediyor ve bu olayın sorumlusu olarak Kiev'i ve Batılı destekçilerini işaret ediyor.

Moskova, Ukrayna’nın Rusya tarafından ilhak edilen topraklardan vazgeçmesi yönünde herhangi bir siyasi çözüme ihtiyaç duyuyor.

İkinci mesaj, Kiev’e daha geniş kapsamlı bir savaşın sonuçlarına dair yapılan uyarıydı. Mesajda Rusya'nın 2022 sonbaharında ilhak ettiği bölgelere (Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya) Rusya Federasyonu topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak bağlı olduğu ve bu bölgelere yönelik herhangi bir saldırının Rusya'nın egemenliğine karşı bir saldırı olduğu vurgulandı. Mesajda ayrıca Rusya’nın bu bölgelere idari olarak bağlı olan tüm topraklar üzerinde Rusya ordusunun kontrolünün dayatılmasında kararlı olduğunun altı çizildi. Öte yandan Peskov'un Rus güçlerinin Ukrayna'daki askeri operasyonlarının kapsamını Lugansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgeleriyle sınırlandırması, Moskova'nın istediği ve Kiev'in kategorik olarak reddettiği siyasi çözümün şeklini teyit eden üstü kapalı bir göndermedir. Zira Kremlin'in çözüm için öne sürdüğü şartlardan birinin Kiev'in Rusya'nın Kırım'ı ve söz konusu dört bölgeyi ilhakını tanıması olduğu biliniyor.

Üçüncü mesaj ise Batılı ülkelereydi. Bu mesajda da Rusya’nın Batı'nın herhangi bir provokatif adımına karşılık vermekten çekinmeyeceği ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız kuvvetlerinin Ukrayna'daki operasyonlara katılabileceği yönündeki son açıklamalarına karşı Ukrayna topraklarındaki NATO’nun herhangi bir askeri varlığını Rus ordusu için meşru bir hedef olarak göreceği vurgulandı. Macron, 16 Mart'ta Le Parisien gazetesine verdiği röportajda, ‘Ukrayna'da Batılı ülkelerin bir noktada kara operasyonlarına katılmalarının gerekebileceğini’ söylemişti.

Peskov'un açıklamalarındaki yenilikler

Peskov'un açıklamaları üzerinde biraz durulduğunda bu sözlerin ilk kez sarf edilmediği, öncesinde de diğer Rus yetkililerin benzer içerikte ve benzer mesajları taşıyan açıklamalarda bulunduklarını görüyoruz. Savaş ifadesini kullanırken bile Kremlin’in Ukrayna’ya yönelik savaşına ilişkin ‘özel askeri operasyon’ tanımlamasından sapmayan Peskov, Rusya’nın Ukrayna'da başlattığı askeri operasyonların statüsünün zamanla değiştiğini belirterek “Kolektif Batı buna Ukrayna tarafında katıldığında, bu bizim için bir savaş haline geldi” ifadelerini kullandı.

csdvfebr
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 12 Ekim 2023 (AFP)

Rus yetkililerin daha önce yaptıkları açıklamalara dönecek olursak, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı ülkeleri ülkesine karşı kapsamlı bir savaş yürütmekle suçlamış ve bunun uzun süre devam edeceği tahmininde bulunmuştu. Lavrov, 27 Mayıs 2022 tarihinde Rus bölgelerinin yetkilileriyle yaptığı toplantıda, “ABD ve müttefikleri, çok çeşitli araçlar kullanarak Rusya'yı kontrol altına alma çabalarını artırdı” demişti.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 21 Haziran 2023 tarihinde Harp Okulu mezuniyet töreninde, ‘tüm Batı’nın Rusya’ya karşı gerçek bir savaş yürüttüğünü’ söyledi. Devlet Başkanı Putin'in de katıldığı törende Şoygu, ‘Rus ordusunun ülkesinin güvenliğini sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacağını’ da sözlerine ekledi.

Rusya tarafından yapılan birçok açıklamada, Moskova’nın siyasi çözüme yönelik şartlarının başında Kiev'in sahadaki yeni gerçekleri tanımasının ve Rusya’nın ilhak ettiği topraklardan vazgeçmesinin geldiği vurgulandı. Bu açıklamalar arasında Peskov'un 14 Aralık 2022 tarihinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin G7 Zirvesi öncesinde video konferans aracılığıyla katılımında öne sürdüğü plana yanıt verdiği açıklaması da yer alıyor.

Peskov'un son açıklamaları büyük dikkat çekti ve büyük ses getirdi. Çünkü bu açıklamalar, Peskov'un değil, Kremlin'in görüşünü temsil ediyordu. Devlet Başkanı Putin’in beşinci döneminde Ukrayna'daki savaşa ilişkin izleyeceği politikaya, Batı'nın Kiev'e devam eden askeri desteğine nasıl karşılık verileceğine ve NATO güçlerinin Ukrayna topraklarındaki askeri operasyonlara katılmasının yaratacağı yansımalara değiniyordu.

Burada dikkati çeken ise Peskov'un, özel askeri operasyonun Ukrayna'nın yanı sıra NATO ülkelerinin de dahil olduğu bir savaşa dönüştüğünü söylemesi oldu. Buradan Rusya'nın ilerleyen süreçte NATO ülkelerinin Kremlin'in çizdiği kırmızı çizgiyi geçmesi halinde, buna sert bir karşılık vermek zorunda kalabileceğinin sinyalinin verildiği anlaşılıyor. Bu sinyal, gerilimin yeni bir boyuta taşınması, Rusya ile NATO arasında doğrudan bir savaşın patlak vermesi ve Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğine gelinmesi tehlikesini oluşturuyor.

Öte yandan Peskov’un açıklamaları, Rusya ile Batı arasında artan gerilimin göstergesi olarak çeşitli hava, deniz ve kara silah sistemleriyle birlikte 90 bin askerin katılımıyla NATO için Soğuk Savaş'ın sona erdiği 1991 yılından bu yana ilk kez bu büyüklükte gerçekleştirilen, 25 Ocak'ta başlayan ve önümüzdeki mayıs ayına kadar devam etmesi planlanan, amacı, NATO'nun Rusya'ya karşı caydırıcılığını güçlendirmek olan NATO Steadfast Defender 24 Tatbikatı’nın yapıldığı döneme denk geldi.

Kontrolsüz bir gerilime müdahil olmak kendi çıkarına olmadığı için Rusya'nın yakın gelecekte mevcut tutumundan vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Polonya Başbakanı Donald Tusk ile 15 Mart'ta Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlediği ortak basın toplantısında, Ukrayna'ya uzun menzilli silah sistemlerinin gönderilmesi için bir misyon oluşturulmasının planlandığını açıklarken Berlin, Paris ve Varşova, Kiev için tüm küresel pazar düzeyinde daha fazla silah satın alma taahhüdünde bulundu.

Rusya-Batı ilişkileri, önümüzdeki haftalarda Rusya ve Ukrayna orduları arasındaki çatışmaların kızışmasıyla birlikte önümüzdeki birkaç ay büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak. Bununla birlikte Moskova, NATO ülkelerine hesaplarını yeniden gözden geçirmeleri yönünde baskı yapmak için çatışmanın kapsamını taktiksel olarak genişletecek jeopolitik kartlara başvurabilir. Örneğin Rusya, Moldova'nın ayrılıkçı Transdinyester bölgesinde provokatif adımlar atarken Litvanya ve Polonya ile Belarus sınırları arasında yer alan ve Rusça konuşulan Kaliningrad Oblastı’nın ve Baltık Denizi'nde Polonya ve Litvanya arasında izole haldeki Suwalki Koridoru’nu kontrol etme tehdidinde bulunuyor.

Rusya savaş ilan etmekten uzak

Peskov, son açıklamalarına açıklık getirirken, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşını halen ‘özel askeri operasyon’ olarak gördüğünü vurguladı. Putin 21 Şubat 2023 tarihinde yaptığı yıllık ulusa sesleniş konuşmasında ‘özel askeri operasyonun Rusya'yı ve Rusça konuşulan bölgeleri NATO’nun olası saldırılarından korumaya yönelik bir savunma önlemi’ olduğunu söyledi. Bu tutum siyasi olarak topu Ukrayna ve Batı sahalarına atarken Rusya’nın meşru müdafaada olduğunu gösteriyor.

ht45ynj
Kiev'e düşen füzenin parçalarını incelen Ukraynalı subaylar, 25 Mart 2024 (AFP)

Kontrolsüz bir gerilime müdahil olmak kendi çıkarına olmadığı için Rusya'nın yakın gelecekte mevcut tutumundan vazgeçmesi pek olası görünmüyor. Savaş ilanı, Rusya topraklarına dışarıdan saldırı, Rusya topraklarının işgali ya da ilhakının yanı sıra Rusya dışında ya da topraklarında Rus güçlerine saldırı veya bir ülkenin Rusya’nın egemenliğine saldırmak yahut Rus limanlarına abluka uygulamak vb. için topraklarının kullanılmasına izin verilmesi Rusya Anayasasında öngörülen hükümlere aykırı bir şekilde sıkıyönetim ilan edilmesini gerektirebilir. Ancak şu an bu koşulların hiçbiri mevcut değil.

Peskov'un açıklamaları, Batı'yı caydırmak amacıyla gönderilen sinyaller çerçevesinin dışına çıkmıyor.

Ayrıca Rusya’nın savaş ilan etmesinin ve sıkıyönetim uygulamasının içeride, özellikle ekonomi alanında ve bankacılık faaliyetlerinde, sivil havacılık trafiğinde, Rusya'ya ve Rusya'dan deniz ve kara taşımacılığında, tedarik hatlarında ve mal akışında olduğu kadar, Rusların günlük hayatları üzerinde olumsuz etkileri olacaktır.

Tüm bunların ötesinde Moskova'nın savaş ilan etmesi, pratikte Rusya'nın savaş çabalarına hiçbir şey katmayacaktır. Gerçekte Rusya ekonomisi savaş ekonomisine dönüşmüş durumda. Öyle ki Rus ordusunun genel seferberlik ilan etmesine gerek olmadığı, Ukrayna'ya yönelik saldırılarında konvansiyonel ve modern tüm silahlarını kullandığı açıklandı.

Dolayısıyla Peskov'un açıklamaları, Batı'nın Ukrayna’daki savaşa doğrudan müdahalesi durumunda Ukrayna savaşında gelişmelerin kontrolden çıkması veya Batı'nın 2022 sonbaharında olduğu gibi Ukrayna'ya yeniden gelişmiş ve modern silahlar göndermesi korkusuyla Batı'yı caydırmak amacıyla gönderilen sinyaller çerçevesinin dışına çıkmıyor. Söz konusu silahların gönderilmesi, Ukrayna ordusunun bir karşı saldırı başlatarak Rusya ordusunun savaşın ilk haftalarında işgal ettiği geniş alanları geri alarak savaşın gidişatının değişmesine neden olmuştu.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
TT

Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)

Görevden azledilen eski Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol, hükümet karşıtı sağcı gençlik hareketinin sembolüne dönüştü.

BBC'nin aktardığına göre Özgürlük Üniversitesi adlı gençlik hareketinin bu hafta düzenlediği gösteri büyük ilgi gördü.

24 yaşındaki Park Joon-young'un liderliğindeki örgütün Yoon'a destek gösterisine binlerce gencin katıldığı belirtiliyor.

Anayasa Mahkemesi, Yoon'un 3 Aralık 2024'teki sıkıyönetim ilanının yasalara aykırı olduğuna hükmederek görevden azline karar vermişti.

Bu ilandan kaynaklanan davada ayaklanmayla suçlanan Yoon, suçlu bulunursa idamla cezalandırılabilir.

Demokrasinin "devlet karşıtı" unsurlardan korunması için sıkıyönetim ilan ettiğini söyleyen Güney Koreli siyasetçiyse hiçbir zaman askeri yönetime geçmek gibi bir amacı olmadığını savunuyor. 

Özgürlük Üniversitesi'nin lideri Park, Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısına açıklamasında, ana muhalefetteki Halkın Gücü Partili (PPP) Yoon'un normalde gençler arasında popüler bir isim olmadığını söylüyor.

Ancak Yoon'un azil sürecinde, Demokratik Parti'yi (DPK) "gücü suiistimal etmek ve gençlik politikalarını yönelik bütçeleri kesmekle" eleştirmesinin, siyasetçinin bu konumunu değiştirdiğini belirtiyor.

DPK'li Devlet Başkanı Lee Jae-myung'un hükümetini "yolsuzlukla" suçlayan Park, Yoon'un tekrar ülkenin başına geçmesini istediklerini ifade ediyor.  

Özgürlük Üniversitesi hareketi, geçen yıl Yoon'un azil sürecine karşı çıkmak için ülke çapındaki kampüslerde örgütlenmişti. Örgüt, sosyal medya kampanyalarıyla mitinglerine binlerce katılımcı çekerek hızla büyüdü.

Hareketin düzenlediği protestolarda "Kore Korelilerindir" ve "Çin Komünist Partisi defol!" gibi pankartlara sıkça rastlanıyor. Özügrlük Üniversitesi, Güney Kore'de resmi bayram olarak kutlanan 3 Ekim Ulusal Kuruluş Günü'nde Çin karşıtı yürüyüş de düzenlemişti.

Gençlik hareketi ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ı destekleyen Amerika'yı Yeniden Harika Yap'ın (Make America Great Again/MAGA) sloganlarını da ödünç alıyor.

BBC'nin aktardığına göre Yoon'a destek mitinginde "Kore'yi Yeniden Harika Yap" yazılı dövizler yer aldı. Bunun yanı sıra "Hepimiz Charlie Kirk'üz" pankartları da dikkat çekti.

Muhafazakar aktivist Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde katıldığı etkinlikte silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmişti. Gençler arasında çok popüler olan Kirk, muhafazakar fikirleri yaymak amacıyla kurduğu Turning Point USA'le tanınıyordu.

Independent Türkçe, BBC, Chosun


800'ü aşkın kişi Manş Denizi'ni geçerek rekor kırdı

Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
TT

800'ü aşkın kişi Manş Denizi'ni geçerek rekor kırdı

Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)

800'den fazla kişi küçük teknelerle Manş Denizi'ni geçti ve böylelikle aralık ayı içinde şimdiye dek kaydedilen en yüksek günlük sayıya ulaşılarak rekor kırıldığı düşünülüyor.

Son resmi rakamlar, cumartesi Fransa'nın kuzeyinden gelen 13 bottaki 803 kişinin bu tehlikeli yolculuğu tamamladığını gösterdi. Bununla birlikte 2025'te Manş Denizi'nden geçenlerin toplam sayısı 41 bin 455'e çıktı. 2018'de toplanmaya başlayan veriler arasında ikinci en yüksek rakam yakalanırken ilk sırada 2022'deki 45 bin 774 kişilik rekor var.

1075 kişinin kanaldan geçtiği 8 Ekim'den beri bir günde bu yolculuğu tamamlayan en fazla kişi cumartesi günü kaydedildi.

Bu ay şimdiye kadar 2 bin 163 civarında kişi geldi ve geçen aralıkta bildirilen 3 bin 254 kişilik rekora yaklaşıldı.

Birleşik Krallık (BK) Sınır Gücü'ne ait bir geminin Manş Denizi'nde yaşanan bir olaydan sonra göçmen olduğu düşünülen kişileri cumartesi sabahı Dover'a getirdiği görüldü.

Çok sayıda botun Fransa kıyılarından ayrıldığına tanık olunan yoğun bir gecenin ardından bu olay yaşandı.

Fransız polisi cumartesinin erken saatlerinde küçük bir botla denize açılmaya çalışan kişilerle Calais yakınlarında çatıştı.

Grand-Fort-Philippe kasabasındaki bir nehir kıyısındaki yaklaşık 30 göçmenden oluşan bir kalabalığa jandarmanın gözyaşartıcı gaz yağdırdığı videoya alındı.

Beklenmedik fırlama, BK İçişleri Bakanlığı'nın 15 Kasım ve 12 Aralık arasında hiçbir geçiş kaydetmediği 4 haftalık bir durgunluğun ardından geldi.

Normalde aralık, olumsuz hava koşulları nedeniyle bu girişimlerin en az yaşandığı aylardan biridir.

Ancak son duraklamayla, 2018 'den bu yana hiç kimsenin gelmediği en uzun kesintisiz süre yaşanmıştı.

Daha geniş çapta bakıldığında eğilimler, gelenlerin sayısının bu yılın ilk 10 ayında arttığını ama 2022'de bildirilen rekor seviyelerin altında kaldığını gösteriyor.

İşçi Partisi hükümeti, Avrupa ülkeleriyle işbirliği yaparak gelen küçük teknelerle mücadele çabalarını hızlandırdı.

Fransa, BK'nin aylarca süren baskısının ardından Manş Denizi'ndeki küçük tekneleri durdurmaya başlamayı kabul etti.

Bu politika değişikliğiyle güvenlik güçleri tekneleri denizde durdurabilecek ama yolcu almamaları koşuluyla.

Almanya, BK'ye göçmen getirmeye çalışan insan kaçakçılarının 10 yıla kadar hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmasını öngören yeni bir yasayı bu hafta kabul etti.

Yıl bitmeden yürürlüğe girecek yasa değişikliği, kolluk kuvvetlerine ve savcılara daha fazla yetki vermeyi ve BK'yle Almanya arasındaki bilgi paylaşımını artırmayı amaçlıyor.

Independent Türkçe


Trump kendi hükümetinden 1 milyar dolar istiyor

Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
TT

Trump kendi hükümetinden 1 milyar dolar istiyor

Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, hakkındaki federal soruşturmaları gerekçe gösterip Adalet Bakanlığı'na yönelttiği iki şikayet nedeniyle çok yüklü bir ödeme talep etmekle böbürlendi.

Adalet Bakanlığı, Trump'ın 2021'de makamından ayrılmasının ardından onun gizli belgeleri nasıl yönettiğini ve 2020 seçimlerini geçersiz kılma çabalarını inceleyen bir çift soruşturma başlatmıştı. Sonrasında Trump biri 2023'te, diğeriyse 2024'te olmak üzere iki şikayette bulunmuştu. Bu şikayetler, New York Times'ın ekimde bildirdiği üzere Adalet Bakanlığı'nın Trump'a 230 milyon dolar tazminat ödemesini talep eden bir davayla sonuçlanabilecek "bir idari talep süreci" aracılığıyla yapılmıştı.

ABD Başkanı, cuma günü Kuzey Karolina'da yaptığı ve ekonomiye dair açıklamalar olarak lanse edilen geniş kapsamlı konuşmasında, ana konudan saparak bu şikayetlerini dile getirdi ve muhtemel tazminatın tutarını 1 milyar dolara kadar şişirdi.

Kalabalıktan alkış ve tezahüratlar yükselirken gürleyen Trump, "Tüm kanıtlara sahibiz ve bu konuda bir şeyler yapmalıyız" dedi:

Bir dava açtım ve davayı kazanıyorum. Tek bir sorun var. Burada uzlaşma sağlaması gereken kişi benim. Başka bir deyişle, davayı ben açıyorum ve uzlaşmayı da benim sağlamam gerekiyor.

Trump, "Yani, belki kendime 1 milyar dolar veririm ve hepsini hayır kurumlarına bağışlarım" diye öneride bulunup fikrini değiştirdi:

Aslında belki de bunu hayır kurumlarına vermemeliyim. Belki de para bende kalmalı.

Sonrasında bir dizi olayı gazete manşetlerini yüksek sesle okuyormuş gibi anlattı:

Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri'ne dava açıyor. Donald Trump başkan oluyor. Ve şimdi Donald Trump davada uzlaşmayı sağlamak zorunda.

Ardından "Bu sebeple kendime 1 milyar dolar veriyorum" dedi.

Trump bir kez daha muhtemel tazminatla ne yapacağı konusunda tereddüt ediyor gibi görünerek kalabalığa şöyle seslendi:

Aslında belki de bunu hayır kurumlarına vermemeliyim. Belki de para bende kalmalı. Hayır mı? Pek çok kişi 'Bunu yap' der. Bunu yapmak istemiyorum.

"Ama ne olursa olsun, hepsi iyi hayır kurumlarına gidecek. Olur mu? Hepsi iyi hayır kurumlarına gidecek. Ama bu içinde olmak için tuhaf bir durum değil mi? Yapmalıyım, bir anlaşma yapmalıyım. Kendimle müzakere ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

Bu federal soruşturmalara liderlik etmekle görevli Adalet Bakanlığı Özel Yetkili Savcısı Jack Smith, Trump'ın 2024 seçimlerini kazanmasının ardından yeni başkan aleyhindeki davaları düşürmüştü.

Bu hafta Kongre üyelerine konuşan Smith, soruşturma ekibinin Trump'ın 2020 seçimleri sonuçlarını geçersiz kılmak için suç teşkil edecek şekilde komplo kurduğuna dair "makul bir şüphenin ötesinde kanıtlar edindiğini" ve gizli belgelerin yönetimine ilişkin yasayı ihlaliyle ilgili "güçlü kanıtlar" topladığını söyledi.

Trump cuma yaptığı konuşmanın önceki kısımlarında, Adalet Bakanlığı'nın gizli belgeler davası kapsamında Ağustos 2022'de Mar-a-Lago'ya düzenlenen FBI baskınını eleştirdi. Başkan, eşi Melania Trump'ın "külot" çekmecesine kadar uzandığını iddia ettiği baskını "yasadışı ve iğrenç" diye niteledi.

Trump'ın "tüm kanıtlara" sahip olmakla ne kastettiği henüz belli değil. Öte yandan ABD Senatosu Adalet Komitesi Başkanı Chuck Grassley, Ağustos 2022'deki baskından önceki aylarda FBI ve Adalet Bakanlığı yetkililerinin birbirlerine gönderdiği e-postaları bu hafta yayımlamıştı. Bunlar, Trump'ın mülküne yönelik arama emrini uygulamak için olası bir neden olduğuna büronun inanmadığını, Adalet Bakanlığı'nınsa bunun aksinde ısrar ettiğini gösteriyor.

Independent Türkçe