Kremlin’den yapılan “Rusya savaşta” açıklamasının boyutları ve olası yansımaları

Moskova savaşın kapsamını genişletiyor mu?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
TT

Kremlin’den yapılan “Rusya savaşta” açıklamasının boyutları ve olası yansımaları

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Mart'ta Moskova yakınlarındaki resmi konutu Novo-Ogaryovo'nun kilise evinde Moskova’nın kuzeybatısındaki Crocus City Hall konser binasındaki terör saldırısının kurbanları için yas tutup mum yakarken (AFP)

Samir İlyas

Moskova, 2022 yılının şubat ayından bu yana Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşı ‘özel askeri operasyon’ olarak tanımlıyor. Batıda bu ‘özel askeri operasyon’ ifadesinin yakında değişeceğine ve bunun yerine ‘savaş’ ifadesinin kullanılacağına dair spekülasyonlar devam ederken Kremlin, bu spekülasyonlarla ilgili ‘tamamen saçmalık’ değerlendirmesinde bulundu. Ancak Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, ülkesinin Batı'nın müdahalesi nedeniyle Ukrayna'da ‘savaşta’ olduğunu söylemesi, Peskov'un açıklamasından önceki koşullar ve Rusya'nın hem yurtiçine hem de Batı'ya gönderdiği mesajlar açısından bir gelişme ve Ukrayna savaşının gidişatında dramatik bir değişimin işareti olarak görüldü.

Peskov’un, 22 Mart’ta Moskova'nın kuzeybatısındaki Crocus City Hill konser binasındaki terör saldırısının medyada ilgi odağı haline gelmesinden birkaç saat önce Rus gazetesi Argumenti e Facti’ye verdiği röportajda yaptığı açıklamalar, sansasyon yaratmıştı.

Peskov'un Rusya'nın Ukrayna'da gerçek bir savaş yürüttüğünü itiraf etmesi çerçevesinde Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa ilişkin gelecek senaryoları ve Moskova'nın politikalarında beklenen değişiklikleri tahmin etmek için bu açıklamaların bir süre daha mercek altında kalması bekleniyor.

Peskov, gazeteye verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:

Şu an savaş halindeyiz. Kolektif Batı buna Ukrayna tarafında katıldığında, bu bizim için bir savaş haline geldi. Herkesin bunu kendi iç seferberliği için anlaması gerekiyor.

Kremlin Sözcüsü, ‘Kiev rejiminin fiilen işgal ettiği topraklarda bulunan vatandaşlarını korumak için’ 30 Eylül 2022 tarihinde Rusya Federasyonu'na ilhak edilen Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgelerini tamamen özgürleştirmenin Rusya'nın görevi olduğunu da bekirtti.

Çoklu mesaj

Peskov'un açıklamaları hem Rusya kamuoyuna hem Kiev'e hem de Batılı ülkelere yönelik çoklu mesajlar taşıyordu: Bu sözler, kişisel bir görüşten ziyade Kremlin'in tutumunu ifade ediyordu.

İlk mesaj, Rus toplumunu savaş için seferber olmaya ve bu duruma dayanmaya, savaş için sarf edilen çabaları daha fazla desteklemeye ve Kolektif Batı'nın Ukrayna'nın yanında müdahalesi ve Rusya'nın altyapısını hedef alma girişimleri nedeniyle savaşın seyrinde dramatik değişimlerle sonuçlanabilecek uzun bir savaş olma ihtimalinin yanı sıra Rusların moralin bozan ve kaos ortamı yaratan terör eylemlerinin yaşanması olasılığına psikolojik olarak hazırlanmaya çağırıyor. Kremlin, 22 Mart'ta başkent Moskova yakınlarındaki bir konser salonuna düzenlenen terör saldırısının tek sorumlusunun DEAŞ olduğundan şüphe ediyor ve bu olayın sorumlusu olarak Kiev'i ve Batılı destekçilerini işaret ediyor.

Moskova, Ukrayna’nın Rusya tarafından ilhak edilen topraklardan vazgeçmesi yönünde herhangi bir siyasi çözüme ihtiyaç duyuyor.

İkinci mesaj, Kiev’e daha geniş kapsamlı bir savaşın sonuçlarına dair yapılan uyarıydı. Mesajda Rusya'nın 2022 sonbaharında ilhak ettiği bölgelere (Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya) Rusya Federasyonu topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak bağlı olduğu ve bu bölgelere yönelik herhangi bir saldırının Rusya'nın egemenliğine karşı bir saldırı olduğu vurgulandı. Mesajda ayrıca Rusya’nın bu bölgelere idari olarak bağlı olan tüm topraklar üzerinde Rusya ordusunun kontrolünün dayatılmasında kararlı olduğunun altı çizildi. Öte yandan Peskov'un Rus güçlerinin Ukrayna'daki askeri operasyonlarının kapsamını Lugansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgeleriyle sınırlandırması, Moskova'nın istediği ve Kiev'in kategorik olarak reddettiği siyasi çözümün şeklini teyit eden üstü kapalı bir göndermedir. Zira Kremlin'in çözüm için öne sürdüğü şartlardan birinin Kiev'in Rusya'nın Kırım'ı ve söz konusu dört bölgeyi ilhakını tanıması olduğu biliniyor.

Üçüncü mesaj ise Batılı ülkelereydi. Bu mesajda da Rusya’nın Batı'nın herhangi bir provokatif adımına karşılık vermekten çekinmeyeceği ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız kuvvetlerinin Ukrayna'daki operasyonlara katılabileceği yönündeki son açıklamalarına karşı Ukrayna topraklarındaki NATO’nun herhangi bir askeri varlığını Rus ordusu için meşru bir hedef olarak göreceği vurgulandı. Macron, 16 Mart'ta Le Parisien gazetesine verdiği röportajda, ‘Ukrayna'da Batılı ülkelerin bir noktada kara operasyonlarına katılmalarının gerekebileceğini’ söylemişti.

Peskov'un açıklamalarındaki yenilikler

Peskov'un açıklamaları üzerinde biraz durulduğunda bu sözlerin ilk kez sarf edilmediği, öncesinde de diğer Rus yetkililerin benzer içerikte ve benzer mesajları taşıyan açıklamalarda bulunduklarını görüyoruz. Savaş ifadesini kullanırken bile Kremlin’in Ukrayna’ya yönelik savaşına ilişkin ‘özel askeri operasyon’ tanımlamasından sapmayan Peskov, Rusya’nın Ukrayna'da başlattığı askeri operasyonların statüsünün zamanla değiştiğini belirterek “Kolektif Batı buna Ukrayna tarafında katıldığında, bu bizim için bir savaş haline geldi” ifadelerini kullandı.

csdvfebr
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 12 Ekim 2023 (AFP)

Rus yetkililerin daha önce yaptıkları açıklamalara dönecek olursak, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı ülkeleri ülkesine karşı kapsamlı bir savaş yürütmekle suçlamış ve bunun uzun süre devam edeceği tahmininde bulunmuştu. Lavrov, 27 Mayıs 2022 tarihinde Rus bölgelerinin yetkilileriyle yaptığı toplantıda, “ABD ve müttefikleri, çok çeşitli araçlar kullanarak Rusya'yı kontrol altına alma çabalarını artırdı” demişti.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 21 Haziran 2023 tarihinde Harp Okulu mezuniyet töreninde, ‘tüm Batı’nın Rusya’ya karşı gerçek bir savaş yürüttüğünü’ söyledi. Devlet Başkanı Putin'in de katıldığı törende Şoygu, ‘Rus ordusunun ülkesinin güvenliğini sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacağını’ da sözlerine ekledi.

Rusya tarafından yapılan birçok açıklamada, Moskova’nın siyasi çözüme yönelik şartlarının başında Kiev'in sahadaki yeni gerçekleri tanımasının ve Rusya’nın ilhak ettiği topraklardan vazgeçmesinin geldiği vurgulandı. Bu açıklamalar arasında Peskov'un 14 Aralık 2022 tarihinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin G7 Zirvesi öncesinde video konferans aracılığıyla katılımında öne sürdüğü plana yanıt verdiği açıklaması da yer alıyor.

Peskov'un son açıklamaları büyük dikkat çekti ve büyük ses getirdi. Çünkü bu açıklamalar, Peskov'un değil, Kremlin'in görüşünü temsil ediyordu. Devlet Başkanı Putin’in beşinci döneminde Ukrayna'daki savaşa ilişkin izleyeceği politikaya, Batı'nın Kiev'e devam eden askeri desteğine nasıl karşılık verileceğine ve NATO güçlerinin Ukrayna topraklarındaki askeri operasyonlara katılmasının yaratacağı yansımalara değiniyordu.

Burada dikkati çeken ise Peskov'un, özel askeri operasyonun Ukrayna'nın yanı sıra NATO ülkelerinin de dahil olduğu bir savaşa dönüştüğünü söylemesi oldu. Buradan Rusya'nın ilerleyen süreçte NATO ülkelerinin Kremlin'in çizdiği kırmızı çizgiyi geçmesi halinde, buna sert bir karşılık vermek zorunda kalabileceğinin sinyalinin verildiği anlaşılıyor. Bu sinyal, gerilimin yeni bir boyuta taşınması, Rusya ile NATO arasında doğrudan bir savaşın patlak vermesi ve Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğine gelinmesi tehlikesini oluşturuyor.

Öte yandan Peskov’un açıklamaları, Rusya ile Batı arasında artan gerilimin göstergesi olarak çeşitli hava, deniz ve kara silah sistemleriyle birlikte 90 bin askerin katılımıyla NATO için Soğuk Savaş'ın sona erdiği 1991 yılından bu yana ilk kez bu büyüklükte gerçekleştirilen, 25 Ocak'ta başlayan ve önümüzdeki mayıs ayına kadar devam etmesi planlanan, amacı, NATO'nun Rusya'ya karşı caydırıcılığını güçlendirmek olan NATO Steadfast Defender 24 Tatbikatı’nın yapıldığı döneme denk geldi.

Kontrolsüz bir gerilime müdahil olmak kendi çıkarına olmadığı için Rusya'nın yakın gelecekte mevcut tutumundan vazgeçmesi pek mümkün görünmüyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Polonya Başbakanı Donald Tusk ile 15 Mart'ta Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlediği ortak basın toplantısında, Ukrayna'ya uzun menzilli silah sistemlerinin gönderilmesi için bir misyon oluşturulmasının planlandığını açıklarken Berlin, Paris ve Varşova, Kiev için tüm küresel pazar düzeyinde daha fazla silah satın alma taahhüdünde bulundu.

Rusya-Batı ilişkileri, önümüzdeki haftalarda Rusya ve Ukrayna orduları arasındaki çatışmaların kızışmasıyla birlikte önümüzdeki birkaç ay büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak. Bununla birlikte Moskova, NATO ülkelerine hesaplarını yeniden gözden geçirmeleri yönünde baskı yapmak için çatışmanın kapsamını taktiksel olarak genişletecek jeopolitik kartlara başvurabilir. Örneğin Rusya, Moldova'nın ayrılıkçı Transdinyester bölgesinde provokatif adımlar atarken Litvanya ve Polonya ile Belarus sınırları arasında yer alan ve Rusça konuşulan Kaliningrad Oblastı’nın ve Baltık Denizi'nde Polonya ve Litvanya arasında izole haldeki Suwalki Koridoru’nu kontrol etme tehdidinde bulunuyor.

Rusya savaş ilan etmekten uzak

Peskov, son açıklamalarına açıklık getirirken, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşını halen ‘özel askeri operasyon’ olarak gördüğünü vurguladı. Putin 21 Şubat 2023 tarihinde yaptığı yıllık ulusa sesleniş konuşmasında ‘özel askeri operasyonun Rusya'yı ve Rusça konuşulan bölgeleri NATO’nun olası saldırılarından korumaya yönelik bir savunma önlemi’ olduğunu söyledi. Bu tutum siyasi olarak topu Ukrayna ve Batı sahalarına atarken Rusya’nın meşru müdafaada olduğunu gösteriyor.

ht45ynj
Kiev'e düşen füzenin parçalarını incelen Ukraynalı subaylar, 25 Mart 2024 (AFP)

Kontrolsüz bir gerilime müdahil olmak kendi çıkarına olmadığı için Rusya'nın yakın gelecekte mevcut tutumundan vazgeçmesi pek olası görünmüyor. Savaş ilanı, Rusya topraklarına dışarıdan saldırı, Rusya topraklarının işgali ya da ilhakının yanı sıra Rusya dışında ya da topraklarında Rus güçlerine saldırı veya bir ülkenin Rusya’nın egemenliğine saldırmak yahut Rus limanlarına abluka uygulamak vb. için topraklarının kullanılmasına izin verilmesi Rusya Anayasasında öngörülen hükümlere aykırı bir şekilde sıkıyönetim ilan edilmesini gerektirebilir. Ancak şu an bu koşulların hiçbiri mevcut değil.

Peskov'un açıklamaları, Batı'yı caydırmak amacıyla gönderilen sinyaller çerçevesinin dışına çıkmıyor.

Ayrıca Rusya’nın savaş ilan etmesinin ve sıkıyönetim uygulamasının içeride, özellikle ekonomi alanında ve bankacılık faaliyetlerinde, sivil havacılık trafiğinde, Rusya'ya ve Rusya'dan deniz ve kara taşımacılığında, tedarik hatlarında ve mal akışında olduğu kadar, Rusların günlük hayatları üzerinde olumsuz etkileri olacaktır.

Tüm bunların ötesinde Moskova'nın savaş ilan etmesi, pratikte Rusya'nın savaş çabalarına hiçbir şey katmayacaktır. Gerçekte Rusya ekonomisi savaş ekonomisine dönüşmüş durumda. Öyle ki Rus ordusunun genel seferberlik ilan etmesine gerek olmadığı, Ukrayna'ya yönelik saldırılarında konvansiyonel ve modern tüm silahlarını kullandığı açıklandı.

Dolayısıyla Peskov'un açıklamaları, Batı'nın Ukrayna’daki savaşa doğrudan müdahalesi durumunda Ukrayna savaşında gelişmelerin kontrolden çıkması veya Batı'nın 2022 sonbaharında olduğu gibi Ukrayna'ya yeniden gelişmiş ve modern silahlar göndermesi korkusuyla Batı'yı caydırmak amacıyla gönderilen sinyaller çerçevesinin dışına çıkmıyor. Söz konusu silahların gönderilmesi, Ukrayna ordusunun bir karşı saldırı başlatarak Rusya ordusunun savaşın ilk haftalarında işgal ettiği geniş alanları geri alarak savaşın gidişatının değişmesine neden olmuştu.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters