İsrail'in İran Büyükelçiliğine saldırısı: Yeni bir çatışma dalgası mı geliyor?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in İran Büyükelçiliğine saldırısı: Yeni bir çatışma dalgası mı geliyor?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İran Büyükelçiliğine yapılan saldırı sonrasında düşük profile çekilen İran-ABD restleşmesinin tekrar agresif bir düzeye yükseleceğini tahmin etmek zor değil.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, İsrail'in 1 Nisan'da Şam'daki İran Büyükelçiliğine gerçekleştirdiği saldırıyı AA Analiz için kaleme aldı.

***

İsrail 1 Nisan 2024'te Şam'daki İran Büyükelçiliğinin yanında ve büyükelçilik kompleksine dahil olan bir binayı hava saldırısıyla vurdu. Saldırı İran’ın diplomatik misyonunu ve İran Devrim muhafızlarının Suriye’deki üst düzey komutanlarını hedef alması bağlamında önemli. Saldırı sonucunda Muhammed Rıza Zahidi, Hüseyin Emirullah ve Hac Rahimi isimli tuğgeneraller dahil toplam 7 İranlı hayatını kaybetti. İranlı generallerin İran yanlısı milis liderlerle toplantıda olduğuna dair duyumlar var. Ayrıca İsrail’in saldırıda F-35’leri kullandığına dair haberler yayımlandı.

İran’ın tepkisi
İsrail saldırısı sonrasında, önceki benzer saldırılarda olduğu gibi, İran "sert" mukabele tehdidinde bulundu. Öte yandan Tahran’da yapılan gösterilerde İsrail protesto edilirken İran hükümetinin pasif kaldığına dair sloganlar da duyuldu. Nitekim Süleymani'ye yapılan suikast gibi İranlı önemli şahsiyetleri hedef alan İsrail-Amerika Birleşik Devletleri (ABD) saldırıları sonrasında İran’ın dolaylı ve örtülü ancak etkisiz cevaplarının İsrail’i cesaretlendirdiği iddia ediliyor.

İran’da tepkiler yükselirken misilleme motivasyonu ile İran yanlısı veya güdümünde olduğu değerlendirilen gruplar saldırıdan hemen sonra İsrail’e ait bir askeri limana ve El Tanf’taki Amerikan üssüne dron saldırısı düzenledi. Bu eylemlerin yarattığı etki bilinmezken Ketaib-i (Tabur) Hizbullah’ın liderlerinden Ebu Ali el-Askeri Ürdün’deki 12 bin savaşçının hafif silahlarla teçhiz edildiğini ve Gazze’de Hamas’a yardım edeceklerini duyurdu. Öte yandan Ürdün’de bu miktarda silahlı unsurun varlığı müphem görünüyor. Açıklamada Ürdün’e işaret edilmesi ise bilinçli yapılmışa benziyor. Bu gelişmeler sonrasında İran’ın vekil unsurlarıyla yeni bir saldırı dalgası başlatabileceğine dair analizler seslendiriliyor.

İsrail’in, Suriye’de İran toprağı sayılan İran Büyükelçiliğine ait bir binayı vurması aslında uluslararası hukukun diplomatik misyonlara sağlanan bağışıklık ve korunması açısından sorunlu. İran görüşüne göre, büyükelçilik binasına saldırı bir savaş nedeni. Öte yandan İran’ın önceki saldırılarda doğrudan çatışmaya girmek yerine vekillerini kullanmış olması muhtemel senaryoları gündeme getirdi.

Saldırı sonrasına yönelik muhtemel senaryolar
Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sonrasında İran, Hamas’a doğrudan ve açıktan destek vermekten kaçınmıştı. Hamaney’in yaptığı konuşmada Hamas’ın kendileriyle istişare etmeden bir saldırı başlattığı vurgulanmıştı. Nitekim Hizbullah lideri Hasan Nasrallah da Filistinlilere sempatisini ifade ederken çatışmalara taraf olmayacaklarını ancak Lübnan-İsrail hududunda meydana gelebilecek saldırılara mukabelede bulunacaklarını ifade etmişti.

Yapılan açıklamalara paralel olarak İranlı üst düzey askerlere yapılan suikastlara rağmen İran, dolaylı ve örtülü vekilleriyle Irak ve Suriye’deki Amerikan askeri varlığına yönelik saldırılar gerçekleştirmişti. ABD’nin İran'ın saldırılarına mukabelesi sonrasında saldırıların niceliğinde ve niteliğinde azalma görüldüğü de biliniyor. Öte yandan İran ve ABD’nin Umman’da dolaylı ve gizli görüşmeler yaptığı, bu görüşmelerin; Amerikan üslerine saldırıların durdurulması, yaptırımların hafifletilmesi, Rusya’ya silah tedariki ve daha önce anlaşılmış olmasına rağmen İran hesabına geçmeyen 6 milyar ABD dolarının serbest bırakılması gibi hususları kapsadığı ifade ediliyor.

İran Büyükelçiliğine yapılan saldırı sonrasında düşük profile çekilen İran-ABD restleşmesinin tekrar agresif bir düzeye yükseleceğini tahmin etmek zor değil. Ayrıca İsrail’in artık daha sık hedef alınabileceği de malum. Öte yandan İran’ın İsrail ve ABD’ye karşı elindeki mevcut kabiliyetlerini ve bu doğrultuda muhtemel senaryoları irdelemekte fayda var:

İran’ın İsrail’i, İran topraklarından fırlatılacak uzun menzilli balistik roket ve füzelerle hedef alabilme kabiliyeti olmasına rağmen, böyle bir seçeneğin tercih edilmesi pek akıllıca değil. İran’ın doğrudan savaşa girmesi anlamına gelen bu senaryonun, ancak geriliminin kontrolden çıkması ve İsrail-ABD ikilisinin doğrudan İran topraklarını hedef almasıyla gündeme alınması mantıklı olabilir. Ancak Suriye ve Irak’tan vekil unsurlar eliyle fırlatılacak balistik roket ve füzelerin İsrail ve ABD unsurlarını hedef alması mümkün.

İran’ın Yemen’deki Husiler üzerinden Kızıldeniz deniz trafiğini engelleme çabalarında artış görülmesi de olası bir senaryo. Öte yandan İran’ın bir şekilde Husilere daha etkili silah sistemleri vermesi gerekiyor. Yemen açıklarındaki deniz unsurları dikkate alındığında bu seçenek tercih edildiği takdirde zaman hassasiyeti olduğu söylenebilir.

Ketaib-i Hizbullah’ın Ürdün ve Suriye üzerinden gayri nizami saldırılar başlatması muhtemel seçeneklerin başında geliyor. Ancak bu unsurun sayısal çoğunluğa rağmen hafif silahlarla donatılmış olması etkilerini kısıtlayabilir. Ayrıca Ürdün’ün böyle bir saldırıya göz yumması pek mümkün görünmüyor. Aksi takdirde Ürdün’de rejim risklerle yüzleşebilir.

Hizbullah’ın Lübnan cephesinden İsrail’e saldırılarını artırması hususu İran için önemli bir araç. Böyle bir seçeneğin Nasrallah tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak bu seçeneğin devreye sokulmasının Gazze savaşının çapının genişletilmesi, diğer bir ifadeyle savaşın yayılması anlamı taşıdığını unutmamak gerekir. Bu seçenek ABD ve İsrail için önemli bir dönüm noktası olup İsrail’i zor durumda bırakabilir. Nasrallah’ın savaşın kaçınılmaz olduğuna dair bir kanaati benimsemek için İsrail’in yıprandığını ve başarısı şansının düşük olduğunu görmesi gerekiyor. İran kaçınılmaz hale gelen bir çatışma durumunda Hizbullah’ı tahrik edebilecek görünüyor. Ancak Nasrallah’ın bu talebe cevap verip vermeyeceği belirsizliğini koruyor.

İran için diğer bir seçenek Suriye’de daha agresif bir tavrı benimsemesi ve Suriye rejimini de yanına alarak İsrail’e doğrudan saldırılar başlatmasıdır. Öte yandan Suriye’nin böyle bir kabiliyetinin olmadığı biliniyor. Ayrıca bu senaryonun hassas tarafı hava üstünlüğü ve hava savunma alanında yaşanan yetersizliklerdir. Bu noktada Rusya’ya Suriye hava sahasını koruma ve hava savunma sistemlerini daha aktif hale getirme sorumluluğunun hatırlatılması gerekiyor. Ancak Rusya, son dönemde Golan Tepeleri bölgesinde devriye uçuşları başlatmış olmasına rağmen İsrail ve ABD ile doğrudan temasa girmekten kaçınıyor.

İran, Suriye ve Irak’taki ABD üslerine yönelik saldırıların sayısını artırabilir. Amerikan üslerinin kısıtlı personel sayısı ve kendini savunmak için hava desteğine bağımlılıkları bir zafiyet şeklinde beliriyor. Daha önce dron ve roketlerle yapılan saldırıların karadan milislerle yapılması İran’ın tercih edebileceği bir alternatif. ​​​​​​​



Maduro, Trump ile "dostça" bir görüşme gerçekleştirdiğini doğruladı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
TT

Maduro, Trump ile "dostça" bir görüşme gerçekleştirdiğini doğruladı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, iki ülke arasındaki krizin ardından ABD'li mevkidaşı Donald Trump ile "dostça" bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini doğruladı.

Maduro, devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, "Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile görüştüm," dedi. "Görüşmenin saygılı, hatta dostça olduğunu söyleyebilirim." Maduro, "Daha da ileri gideceğim... Eğer bu davet, eyaletler arası, ülkeler arası saygılı bir diyaloğa doğru adımlar attığımız anlamına geliyorsa, diyaloğa ve diplomasiye hoş geldiniz, çünkü her zaman barış için çabalayacağız" ifadelerini kullandı.

Trump, pazar günü basında geniş yer bulan telefon görüşmesinin gerçekleştiğini kabul etti. Air Force One'dan konuşan ABD Başkanı, "İyi ya da kötü geçtiğini söyleyemem. Sadece bir telefon görüşmesiydi" dedi. Bu görüşme, ABD'nin Karayipler'de önemli bir askeri yığınak yapması, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığından şüphelenilen gemilere hava saldırıları düzenlemesi ve Venezuela topraklarına yönelik olası saldırılar konusunda uyarılarda bulunmasıyla, Venezuela üzerindeki baskısını artırdığı bir dönemde gerçekleşti.

Maduro dün, "Yaklaşık on gün önce Beyaz Saray'dan Miraflores Sarayı'nı aradılar ve Başkan Donald Trump ile bir telefon görüşmesi yaptım. Tüm dünya bunu konuştu" dedi. "Dışişleri bakanı olarak geçirdiğim altı yıl boyunca diplomatik temkinli olmayı öğrendim. Temkinli olmayı severim, mikrofonlar aracılığıyla diplomasiyi sevmem. Önemli şeyler olduğunda, bitene kadar sessizce yapılmalı."

Donald Trump, Venezuela'yı ABD pazarını istila eden bir uyuşturucu kaçakçılığı operasyonu yürütmekle suçluyor. Karakas ise bunu reddederek, Washington'un asıl amacının rejim değişikliği yapmak ve Venezuela'nın petrol rezervlerinin kontrolünü ele geçirmek olduğunu söylüyor.


Witkoff, bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Umerov ile bir araya gelecek

Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
TT

Witkoff, bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Umerov ile bir araya gelecek

Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)
Ukrayna heyetinin başkanı Rustem Umerov (Arşiv- EPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff ve damadı Jared Kushner, salı günü Moskova'da Vladimir Putin ile yaptıkları görüşmenin ardından bugün Florida'da Ukraynalı müzakereci Rustem Umerov ile bir araya gelecek.

Miami bölgesinde düzenlenecek görüşme, ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Rus mevkidaşının Ukrayna'daki "savaşı bitirmek" istediğini söylemesinin ardından gerçekleşiyor.


ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.