Netanyahu’dan  İsrail'e tarihinin en büyük yardımını onayladıktan bir saat sonra Biden yönetimine tepki

ABD'nin Filistinlilere yönelik uygulamaları nedeniyle üç askeri birliğe yaptırım uygulama kararı reddedildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
TT

Netanyahu’dan  İsrail'e tarihinin en büyük yardımını onayladıktan bir saat sonra Biden yönetimine tepki

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Temsilciler Meclisi'nin Başkan Joe Biden'ın ‘İsrail'e tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yardım sağlanması’ yönündeki tavsiyesini kabul etmesinden sadece bir saat sonra ABD yönetimine saldırdı. Pek çok bakan ve milletvekilinin de kendisine katılmasıyla olay öyle bir noktaya geldi ki, Likud'lu Knesset üyesi Tally Gotliv, Amerikan yönetimine karşı ‘Yahudi karşıtları’ tabirini kullandı.

Bilindiği üzere ABD Temsilciler Meclisi, Ukrayna, İsrail ve ABD'nin yurtdışındaki diğer müttefikleri için 95 milyar dolarlık bir yardım paketini onayladı. İsrail'in bu paketteki payı ise 26,4 milyar dolar. İsrail’e yardımlara ilişkin tasarı, 58’e (37 Demokrat ve 21 Cumhuriyetçi karşı çıktı) karşı 366 oyla kabul edildi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Temsilciler Meclisi tarafından onaylanan yasa, İsrail'in İran ve vekil güçlerine karşı savunmasının desteklenmesine ve Gazze'deki sivillere acil ihtiyaç duyulan yardım akışının arttırılmasına olanak tanıyacak” dedi.

t5ht5y
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson (AP)

İsrail'e tahsis edilen yardımın ön incelemesi, yardımın amacının ‘İran ve vekil güçlerine karşı kendini savunma çabalarını desteklemek ve son saldırılara yanıt olarak ABD'nin askeri operasyonlarını dengelemek’ olduğunu gösteriyor. Fon, İsrail'in Demir Kubbe, Davud Sapanı, HITS ve diğer füze savunma sistemleri için 4 milyar dolar; kısa menzilli roketleri ve havan toplarını lazer ışınlarıyla engelleyen Demir Işın savunma sistemi için 1,2 milyar dolar; İsrail'e sağlanan savunma malzemeleri ve hizmetlerinin yenilenmesi için 4,4 milyar dolar ve dış askeri finansman programı aracılığıyla gelişmiş silah sistemleri ve diğer kalemlerin satın alınması için 3,5 milyar doları içeriyor.

Davud Sapanı hava savunma sistemi (arşiv - Reuters)
Davud Sapanı hava savunma sistemi (arşiv - Reuters)

Söz konusu yardıma ilişkin yasa, Gazze Şeridi'ne yapılacak 4-5 milyar dolarlık yardımı dağıtma yetkisinin İsrail'de olduğunu belirtiyor ve fonların Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) gönderilmesini yasaklıyor.

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli liderler, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde benzeri görülmemiş bu yardım için ABD'ye övgü ve teşekkürlerini sundular. Bu yardımın ordunun Gazze savaşında yaptığı ve şu anda 70 milyar şekel (19 milyar dolar) olduğu tahmin edilen doğrudan harcamaları karşıladığını vurguladılar. Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Yisrael Katz söz konusu yardımı ‘İsrail'in düşmanlarına stratejik ilişkilerin gücünü teyit eden güçlü bir mesaj’ olarak nitelendirdi.

efrbtr
Filistin Sivil Savunması, bugün (Pazar) Gazze'nin Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi'nde bulunan toplu mezardan İsrail'in önceki saldırısında öldürülen 50 cesedi çıkardı. (EPA)

Ancak kararın Kongre'de kabul edilmesinden dakikalar sonra ABD Dışişleri Bakanlığı, işgalcinin işgal altındaki topraklara yönelik muamelesine ilişkin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği ve insan haklarını çiğnediği şüphesiyle İsrail ordusundaki üç askeri birliğe karşı cezai tedbirler alacağını açıkladı. Bu birlikler arasında Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki uygulamalarıyla bilinen Netzah Yehuda (Yahuda'nın Sonsuzluğu) da bulunuyor.

ABD'nin kararı, daha bir saat önce bu devasa yardımı onaylamış olmasına rağmen İsrail'de Washington'a karşı huzursuzluğa yol açtı. Kongre kararı dolayısıyla başta Başkan Biden olmak üzere ABD’lileri öven ve teşekkür eden bir bildiri yayınlayan Netanyahu bile, söz konusu birimi polis gücüne devretmeye hazır olduğunu açıklayan ve ABD'yi İsrail ile kırmızı çizgiyi aşmakla suçlayan Itamar Ben-Gvir gibi ABD yönetimini sert bir dille eleştiren bir bildiri yayınladı.

sfds
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile, 18 Ekim 2023. (Reuters)

Netanyahu ailesine yakınlığıyla bilinen ve Knesset'te Likud Partisi’ni temsil eden tanınmış avukat ve milletvekili Tally Gotliv, ABD yönetimini antisemitizmle suçladı. Gotliv, “ABD kendini ne sanıyor? Bize bir şey mi dayatmak istiyor? Bize zarar verme hakkı olduğunu mu düşünüyor?” diye sordu.

İngiliz The Guardian gazetesinin geçen yıl Aralık ayında yayınladığı bir raporda, ABD yönetiminin Ukrayna, Mısır ve diğer bazı ülkelerle Leahy Yasası’nı devreye soktuğunu, ancak aynı yasanın İsrail'e uygulanmasını engelleyen bir sistem oluşturduğunu ortaya koyması dikkat çekicidir. Örneğin, bu yasanın hükümlerinden pratik olarak kaçarak, Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın bu konuda İsrail'e karşı yapılacak herhangi bir eylemi bizzat onaylamasına karar verildi. Bununla birlikte, Gazze'deki savaşın yürütülmesi konusunda İsrail hükümetiyle anlaşmazlığa düşen ABD yönetimi, politikasına bir denge getirmek amacıyla Filistinlilere saldıran yerleşimcilere yaptırım uygulamak da dahil olmak üzere İsrailli kuruluşlara karşı ‘hafif ama acı verici’ bazı önlemler aldı.

Söz konusu askeri birliğe ve henüz açıklanmayan diğer iki askeri birliğe yönelik yeni gelişme, savaşta ve kongre kararında İsrail'e verilen büyük destek karşısında ‘dengeyi’ göstermek için geldi.



Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.


Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.

Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.

Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.


Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
TT

Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)

ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.

Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.

Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”

Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Lakowara Grubu

Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.

adre
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)

Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.

Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.

Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.

DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları

Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.

West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.

Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.

Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.

Çelişkiler ve şüpheler

Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.

d8
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)

Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.

Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.

d
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)

Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.

Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.

Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.

Sokoto'nun önemi

Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.

Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.

Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.

Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.

yu7
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)

Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.

Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:

“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”

Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.

Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”

Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.