Netanyahu’dan  İsrail'e tarihinin en büyük yardımını onayladıktan bir saat sonra Biden yönetimine tepki

ABD'nin Filistinlilere yönelik uygulamaları nedeniyle üç askeri birliğe yaptırım uygulama kararı reddedildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
TT

Netanyahu’dan  İsrail'e tarihinin en büyük yardımını onayladıktan bir saat sonra Biden yönetimine tepki

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 11 Nisan'da Rehovot kentindeki bir hava üssünü ziyaret etti. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Temsilciler Meclisi'nin Başkan Joe Biden'ın ‘İsrail'e tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yardım sağlanması’ yönündeki tavsiyesini kabul etmesinden sadece bir saat sonra ABD yönetimine saldırdı. Pek çok bakan ve milletvekilinin de kendisine katılmasıyla olay öyle bir noktaya geldi ki, Likud'lu Knesset üyesi Tally Gotliv, Amerikan yönetimine karşı ‘Yahudi karşıtları’ tabirini kullandı.

Bilindiği üzere ABD Temsilciler Meclisi, Ukrayna, İsrail ve ABD'nin yurtdışındaki diğer müttefikleri için 95 milyar dolarlık bir yardım paketini onayladı. İsrail'in bu paketteki payı ise 26,4 milyar dolar. İsrail’e yardımlara ilişkin tasarı, 58’e (37 Demokrat ve 21 Cumhuriyetçi karşı çıktı) karşı 366 oyla kabul edildi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Temsilciler Meclisi tarafından onaylanan yasa, İsrail'in İran ve vekil güçlerine karşı savunmasının desteklenmesine ve Gazze'deki sivillere acil ihtiyaç duyulan yardım akışının arttırılmasına olanak tanıyacak” dedi.

t5ht5y
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson (AP)

İsrail'e tahsis edilen yardımın ön incelemesi, yardımın amacının ‘İran ve vekil güçlerine karşı kendini savunma çabalarını desteklemek ve son saldırılara yanıt olarak ABD'nin askeri operasyonlarını dengelemek’ olduğunu gösteriyor. Fon, İsrail'in Demir Kubbe, Davud Sapanı, HITS ve diğer füze savunma sistemleri için 4 milyar dolar; kısa menzilli roketleri ve havan toplarını lazer ışınlarıyla engelleyen Demir Işın savunma sistemi için 1,2 milyar dolar; İsrail'e sağlanan savunma malzemeleri ve hizmetlerinin yenilenmesi için 4,4 milyar dolar ve dış askeri finansman programı aracılığıyla gelişmiş silah sistemleri ve diğer kalemlerin satın alınması için 3,5 milyar doları içeriyor.

Davud Sapanı hava savunma sistemi (arşiv - Reuters)
Davud Sapanı hava savunma sistemi (arşiv - Reuters)

Söz konusu yardıma ilişkin yasa, Gazze Şeridi'ne yapılacak 4-5 milyar dolarlık yardımı dağıtma yetkisinin İsrail'de olduğunu belirtiyor ve fonların Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) gönderilmesini yasaklıyor.

Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli liderler, iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihinde benzeri görülmemiş bu yardım için ABD'ye övgü ve teşekkürlerini sundular. Bu yardımın ordunun Gazze savaşında yaptığı ve şu anda 70 milyar şekel (19 milyar dolar) olduğu tahmin edilen doğrudan harcamaları karşıladığını vurguladılar. Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Yisrael Katz söz konusu yardımı ‘İsrail'in düşmanlarına stratejik ilişkilerin gücünü teyit eden güçlü bir mesaj’ olarak nitelendirdi.

efrbtr
Filistin Sivil Savunması, bugün (Pazar) Gazze'nin Han Yunus kentindeki Nasır Hastanesi'nde bulunan toplu mezardan İsrail'in önceki saldırısında öldürülen 50 cesedi çıkardı. (EPA)

Ancak kararın Kongre'de kabul edilmesinden dakikalar sonra ABD Dışişleri Bakanlığı, işgalcinin işgal altındaki topraklara yönelik muamelesine ilişkin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği ve insan haklarını çiğnediği şüphesiyle İsrail ordusundaki üç askeri birliğe karşı cezai tedbirler alacağını açıkladı. Bu birlikler arasında Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki uygulamalarıyla bilinen Netzah Yehuda (Yahuda'nın Sonsuzluğu) da bulunuyor.

ABD'nin kararı, daha bir saat önce bu devasa yardımı onaylamış olmasına rağmen İsrail'de Washington'a karşı huzursuzluğa yol açtı. Kongre kararı dolayısıyla başta Başkan Biden olmak üzere ABD’lileri öven ve teşekkür eden bir bildiri yayınlayan Netanyahu bile, söz konusu birimi polis gücüne devretmeye hazır olduğunu açıklayan ve ABD'yi İsrail ile kırmızı çizgiyi aşmakla suçlayan Itamar Ben-Gvir gibi ABD yönetimini sert bir dille eleştiren bir bildiri yayınladı.

sfds
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile, 18 Ekim 2023. (Reuters)

Netanyahu ailesine yakınlığıyla bilinen ve Knesset'te Likud Partisi’ni temsil eden tanınmış avukat ve milletvekili Tally Gotliv, ABD yönetimini antisemitizmle suçladı. Gotliv, “ABD kendini ne sanıyor? Bize bir şey mi dayatmak istiyor? Bize zarar verme hakkı olduğunu mu düşünüyor?” diye sordu.

İngiliz The Guardian gazetesinin geçen yıl Aralık ayında yayınladığı bir raporda, ABD yönetiminin Ukrayna, Mısır ve diğer bazı ülkelerle Leahy Yasası’nı devreye soktuğunu, ancak aynı yasanın İsrail'e uygulanmasını engelleyen bir sistem oluşturduğunu ortaya koyması dikkat çekicidir. Örneğin, bu yasanın hükümlerinden pratik olarak kaçarak, Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın bu konuda İsrail'e karşı yapılacak herhangi bir eylemi bizzat onaylamasına karar verildi. Bununla birlikte, Gazze'deki savaşın yürütülmesi konusunda İsrail hükümetiyle anlaşmazlığa düşen ABD yönetimi, politikasına bir denge getirmek amacıyla Filistinlilere saldıran yerleşimcilere yaptırım uygulamak da dahil olmak üzere İsrailli kuruluşlara karşı ‘hafif ama acı verici’ bazı önlemler aldı.

Söz konusu askeri birliğe ve henüz açıklanmayan diğer iki askeri birliğe yönelik yeni gelişme, savaşta ve kongre kararında İsrail'e verilen büyük destek karşısında ‘dengeyi’ göstermek için geldi.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.