ABD: Hamas, rehine görüşmelerinde taleplerini değiştirdi

Blinken İsrail'in ihlallerine karşı "çifte standart" uygulandığını reddediyor ve protestocular Netanyahu'yu Gazze'deki rehineleri "yüz üstü" bırakmakla suçluyorlar

İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

ABD: Hamas, rehine görüşmelerinde taleplerini değiştirdi

İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)

Netanyahu, çoğu kuzeyden gelen 1,5 milyondan fazla insanın yığılmış olduğu Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı düzenleme tehdidini sürdürüyor. Bunu yaparak Hamas'ın son kalesini de ortadan kaldıracağını varsayıyor.

İsrail ordusu Gazze'ye yönelik askeri baskının arttığını ve Hamas'a karşı "savaşın sonraki aşamalarına" hazırlandığını teyit ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Hamas’ın Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda İsrail ile yürütülen rehine görüşmelerinde "taleplerini değiştirdiğini" söyledi.

Miller, düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin Gazze'deki çatışmaların durdurulması ve 7 Ekim saldırısının ardından Hamas’ın elinde bulundurduğu rehinelerin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılması için baskı yapmaya devam edeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu pazar akşamı yayınlanan bir videosunda, "Önümüzdeki günlerde ilave ve acı verici darbeler indireceğiz. Hamas üzerindeki askeri ve siyasi baskıyı artıracağız, çünkü rehineleri serbest bırakmanın ve zafere ulaşmanın tek yolu bu " ifadelerini kullandı. Gazze'de halen 129 rehine tutuluyor.

xzsd
Gazze'de bir zırhlı personel taşıyıcı (Reuters)

Netanyahu, çoğu kuzeyden gelen 1,5 milyondan fazla insanın yığılmış olduğu Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı düzenleme tehdidini sürdürüyor. Bunu yaparak Hamas'ın son kalesini de ortadan kaldıracağını varsayıyor.

Ancak insani yardım kuruluşları ve sayıları giderek artan yabancı ülkeler, çok sayıda sivil kaybına yol açacağı endişesiyle bu sürece karşı çıkıyorlar.

İsrail ordusu, Refah'ta çok sayıda rehinenin tutulduğunu vurguluyor. Ordu sözcüsü, "Hamursuz Bayramında (Pesah) rehineler esaret altında 200 gün geçirmiş olacaklar... Siz bizim yanımıza geri dönene kadar savaşacağız" dedi.

Hava saldırıları devam ediyor

Fransız Basın Ajansı’nın (AFP) haberine göre İsrail ordusu pazartesi günü Nuseyrat ve Magazi kamplarını, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah'ın sahil şeridini ve güneydeki Refah ve Han Yunus şehirlerini hedef alan hava saldırıları düzenledi.

sdvfber
Filistinliler İsrail'in Refah'ta hava saldırısı düzenlediği bir alanı inceliyor (Reuters)

Hava saldırıları ayrıca Gazze Şehri'nin güneydoğusundaki el-Zeytun mahallesini de hedef aldı. İnsansız hava araçları, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc mülteci kampında bulunan bir okulun oyun alanını bombaladı. Tıbbi kaynaklara göre aynı kampta bir camiyi hedef alan hava saldırısında ise en az üç kişi yaralandı.

Pazartesi akşamı ise hava saldırıları Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'yı hedef aldı. Buna Doğu Cebaliye ile Zeytun, el-Şucaiye ve Darac mahalleleri, el-Ehli Hastanesi ile Filistin Meydanı civarını hedef alan topçu bombardımanı eşlik etti. Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesi de hava saldırısına maruz kaldı.

ABD "çifte standart"ı reddediyor

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken pazartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze'de gerçekleştirdiği ihlallere ilişkin ABD yasalarının uygulanmasında "çifte standart" uygulandığı iddialarını reddetti. Blinken, bu suçlamaların incelendiğini belirtti.

Blinken, Dışişleri Bakanlığı'nın insan haklarına ilişkin yıllık raporunu açıkladığı basın toplantısında; "Genel olarak dünyada insan haklarının ne durumda olduğuna bakarken, herkese aynı standardı uyguluyoruz" diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Söz konusu ülkenin düşman, rakip, dost veya müttefik olması bunu değiştirmez."

Raporda, İsrail ile Hamas arasında Gazze'de on binlerce Filistinlinin hayatına mal olan savaşın İsrail'deki insan hakları durumu üzerinde "büyük olumsuz etki" yarattığı belirtildi.

2023 yılı raporuna göre, önemli insan hakları sorunları arasında yargısız infazlar, zorla kaybetme, işkence, gazetecilere yönelik haksız tutuklamalar ve diğer bazı konularla ilgili güvenilir raporlar yer alıyor.

Sorumluların cezalandırılması

Raporda, İsrail Hükümeti'nin bu ihlallere karışmış olabilecek yetkilileri tespit etmek ve cezalandırmak için bazı güvenilir adımlar attığı da belirtildi.

Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre, çoğu sivil ve çocuk olan 34 bin Filistinlinin Gazze'de öldürülmesinin ardından, İsrail ordusunun davranışları giderek daha fazla inceleniyor. Gazze Şeridi çorak bir araziye dönüştü ve şiddetli gıda kıtlığı, açlık korkusunu artırdı.

dfbrth
Kurtarma ekipleri Refah'ta İsrail hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı altında hayatta kalanları ararken, Filistinli bir adam kızından haber bekliyor (AFP)

İsrail, Gazze Şeridi'nde kasıtlı olarak insanların acı çekmesine neden olduğu yönündeki suçlamaları reddediyor. Ayrıca sivilleri kasten hedef aldığını da reddediyor ve Hamas'ı korunmak için konut binalarını kullanmakla suçluyor. Hamas ise bu iddiayı reddediyor.

İnsan hakları grupları, İsrail ordusunun Gazze'de başlattığı harekât sırasında sivillerin zarar gördüğü çok sayıda olay yaşandığını bildirdi. Aynı zamanda İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da şiddetin tırmanması nedeniyle tehlike alarmını çaldı.

Filistin Sağlık Bakanlığı kayıtları, İsrail güçlerinin veya yerleşimcilerin, 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da en az 460 Filistinliyi öldürdüğünü gösteriyor. Ancak ABD Başkanı Joe Biden yönetimi hâlâ İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiği sonucuna varmadığını söylüyor.

Washington, uzun süredir müttefiki olan İsrail'e yıllık 3,8 milyar dolar değerinde askeri yardım sunuyor. Sol görüşlü Demokratlar ve Arap Amerikalı gruplar, Biden yönetiminin İsrail'e verdiği kararlı desteği eleştiriyor ve bunun İsrail'e dokunulmazlık hissi verdiğini söylüyorlar.

Ancak bu ay Biden ilk kez İsrail'e desteğe koşullar getirme tehdidinde bulundu ve insani yardım çalışanları ile sivilleri korumaya yönelik somut adımlar atılmasında ısrar etti.

Fotoğraf: Protestocular Netanyahu'nun evinin önünde bir Hamursuz Bayramı sofrası yakıyor

İsrailli protestocular ise dün (Pazartesi) Yahudi Hamursuz Bayramının başlangıcı günüde Başbakan Binyamin Netanyahu'nun konutunun önünde, sembolik bir Hamursuz Bayramı sofrası yakarak onu Gazze'deki rehineleri yüz üstü bırakmakla suçladı.

dftyj6u7k
İsrailli protestocular 7 Ekim'de meydana gelen "felaketten" Netanyahu'nun sorumlu olduğunu söylüyor (Reuters)

Sahil kasabası Kayseriya’daki konutunun kapısı önünde toplanan yüzlerce protestocu, rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti ve Netanyahu'nun liderliğini eleştirdi.

Bu yıl rehinelerin çektiği acılar, İbranice'de "Kölelikten Kurtuluş Bayramı" olarak da bilinen Hamursuz Bayramı'na gölge düşürdü. Guy Ben Dror, "İsrail tarihinin en kötü başbakanına" karşı düzenlenen protestoya katıldığını söyledi.

 Bir yatırım şirketinde çalışan 54 yaşındaki Ben Dror, "O (Netanyahu), rehinelerin geri dönmesini istemiyor çünkü savaşın bitmesini istemiyor çünkü o zaman hapse girecek" dedi.

Netanyahu'nun evinin önünde, bazıları rehinelerin akrabaları olan protestocular, sembolik bir Hamursuz Bayramı sofrasını ateşe verdiler. Bir başka masada sandalyelerin boş bırakılması ise rehinelerin acılarının devam ettiğini simgeliyordu.

Protestocu Yael Ben Porat, "Rehinelerin aileleriyle duygularımızı ve üzüntümüzü paylaşmak için buradayız” dedi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre 62 yaşındaki avukat, "Gazze'de hâlâ birçok insanımız, kardeşimiz rehin tutulurken bu bayramı kutlamak istemiyorum" ifadelerini kullandı.

Ben Porat sözlerini şöyle sürdürdü: "Hepimiz 7 Ekim'de meydana gelen korkunç felaketten onun (Netanyahu) sorumlu olduğuna inanıyoruz." Ben Porat ayrıca Başbakanı onların serbest bırakılması konusundaki müzakerelerde başarısız olmakla suçladı ve bu gecenin "özgürlüğün olmadığı acı bir geceden başka bir şey olmadığını" söyledi.

Netanyahu, Hamursuz Bayramı arifesinde X platformunda videoda yayınlanan açıklamasında, "Tüm rehinelerin ailelerine geri döndüklerini görmekte kararlıyız" dedi. Hamursuz Bayramı sofrasında "bu gece ailelerine katılamayanları düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Sözlerini; "Onların yokluğu kararlılığımızı güçlendiriyor ve bize görevimizin aciliyetini hatırlatıyor. Her biri özgürleşene kadar dinlenmeyeceğiz" şeklinde sürdürdü.



Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
TT

Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün Karakas'a yönelik baskı kampanyasında yeni bir tırmanışla, Venezuela'ya giden ve Venezuela'dan ayrılan "yaptırım uygulanan petrol tankerlerine" deniz ablukası uygulanacağını duyurdu.

Trump, ABD güçlerinin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koymasından günler sonra, Truth Social platformunda şunları yazdı: "Bugün, Venezuela'ya giren ve çıkan tüm yaptırım uygulanan petrol tankerlerine tam ve eksiksiz bir abluka uygulanması emrini veriyorum."

ABD Başkanı, Karayipler'de konuşlandırılmış devasa ABD donanma filosunun, Venezuela "daha önce bizden çaldığı tüm petrolü, toprakları ve diğer varlıkları ABD'ye iade edene kadar" "daha da büyüyeceğini" ifade etti. ABD Başkanı hangi tür petrol veya topraktan bahsettiğini belirtmedi, ancak Venezuela 1970'lerde petrol sektörünü millileştirmişti. Daha sonra, eski Başkan Hugo Chávez döneminde, şirketler çoğunluk hissesini Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA'ya devretmeye zorlanmıştı.

Trump sözlerine şöyle devam etti: “Gayrimeşru Maduro rejimi, bu çalınmış petrol sahalarından elde edilen petrolü kendi faaliyetlerini, uyuşturucu terörizmini, insan kaçakçılığını, cinayetleri ve adam kaçırmayı finanse etmek için kullanıyor.”

Haftalarca süren askeri uçakların Venezuela açıklarında uçması, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığıyla suçladığı teknelere düzenlenen ve 90'dan fazla kişinin ölümüne yol açan ölümcül saldırıların ardından, Trump yönetimi geçen hafta ülkeyi terk eden bir petrol tankerine el koyarak kampanyasını daha da ileriye taşıdı.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ülkesinin yakınlarında ABD askeri yığılmasının, kendisini devirmek ve uyuşturucuyla mücadele operasyonu bahanesiyle Venezuela'nın bol petrolünü "çalmak" için bir planın parçası olduğuna inanıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela'nın petrol sektörüne yaptırımlar uygulasa da ihracatına el konulması, zaten zor durumda olan ekonomiyi felç edebilir ve Maduro rejimini olumsuz etkileyebilir.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Venezuelalı bir danışmanlık şirketi olan Orinoco Research'ten Elias Ferrer, yaptığı açıklamada, "Petrol ihracatı olmazsa, döviz piyasası ve ülkenin ithalatı etkilenecek... ve ekonomik bir kriz yaşanabilir" diyerek, "Bu sadece ekonomik bir durgunluk değil, aynı zamanda gıda ve ilaç kıtlığı da olacak, çünkü bunları ithal edemeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezuela, günde yaklaşık bir milyon varil petrol üretiyor. Ancak 2019'dan beri, petrolünü başta Çin olmak üzere karaborsada indirimli fiyatlarla satmak zorunda kaldığı bir ambargoyla karşı karşıya.

Aylar boyunca ABD, görünüşte Latin Amerika'daki uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmek amacıyla Karayipler'de önemli bir askeri varlık oluşturdu ve Venezuela özellikle hedef alındı. Karakas bu operasyonu, Washington ve birçok ülkenin gayrimeşru lider olarak gördüğü solcu Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro'yu devirmeyi amaçlayan bir baskı kampanyası olarak görüyor.


Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC