BM Gazze'deki ‘toplu mezarlar’ nedeniyle alarma geçti

Suudi Arabistan, İsrail'in kontrolsüzce işlediği ‘savaş suçlarını’ kınadı.

Filistin Sivil Savunma Kurumu görevlileri Gazze'deki Nasır Tıp Kompleksi'nde toplu mezarlardan çıkarılan cesetleri taşıyor. (DPA)
Filistin Sivil Savunma Kurumu görevlileri Gazze'deki Nasır Tıp Kompleksi'nde toplu mezarlardan çıkarılan cesetleri taşıyor. (DPA)
TT

BM Gazze'deki ‘toplu mezarlar’ nedeniyle alarma geçti

Filistin Sivil Savunma Kurumu görevlileri Gazze'deki Nasır Tıp Kompleksi'nde toplu mezarlardan çıkarılan cesetleri taşıyor. (DPA)
Filistin Sivil Savunma Kurumu görevlileri Gazze'deki Nasır Tıp Kompleksi'nde toplu mezarlardan çıkarılan cesetleri taşıyor. (DPA)

İsrail dün (Salı) Gazze Şeridi'nde son haftaların en ağır bombardımanlarından birini gerçekleştirirken, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki Nasır ve Şifa hastanelerinin yıkılması ve yüzlerce cesedin bulunduğu ‘toplu mezar’ raporları karşısında ‘dehşete düştüğünü’ söyledi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği dün, Gazze'de bulunan ‘toplu mezarlar’ ile ilgili olarak uluslararası bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.

Suudi Arabistan, İsrail işgal güçlerini ‘Gazze Şeridi'nde iğrenç savaş suçları işlemeye devam ettiği ve son olarak Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta Nasır Tıp Kompleksi'nde toplu mezarlar bulunduğu’ için kınadığını ifade etti.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Uluslararası toplumun İsrail işgalinin uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmesine yönelik hesap verebilirlik mekanizmalarını harekete geçirmemesi, sadece daha fazla ihlalle sonuçlanacak, insani trajedileri ve yıkımı arttıracaktır” denildi.

Bakanlık, ‘uluslararası toplumun, İsrail işgalinin Gazze Şeridi'ndeki sivillere yönelik saldırılarını durdurma ve işlediği katliamlardan sorumlu tutma sorumluluğunu üstlenmesi’ talebini yineledi.

Gazze savaşının başlamasının 200’üncü gününde İsrail, ordunun daha önce kuvvetlerini çektiği Gazze Şeridi'nin kuzeyini bombaladı. Şarku’l Avsat’ın bölge sakinleri ve Hamas’a bağlı medya kuruluşlarından edindiği bilgilere göre ‘İsrail ordusuna ait tanklar salı gecesi Gazze Şeridi'nin kuzey ucundaki Beyt Hanun'un doğusuna tekrar girdi, ancak şehrin içine kadar ilerlemedi. Ateş, yerinden edilmiş insanların barındığı bazı okullara kadar ulaştı.’

İsrail'de devlet daireleri ve işyerleri Hamursuz (Fısıh) Bayramı nedeniyle kapalıydı. Sirenler güney sınır kasabalarında roket ateşi uyarısında bulundu, ancak herhangi bir can kaybı rapor edilmedi.

İslami Cihad Hareketi’nin silahlı kanadı, Sderot ve Kibbutz Nir Amir'e yönelik roket saldırılarının sorumluluğunu üstlenerek, savaşçılarının Gazze Şeridi'nin büyük bölümünü dümdüz eden ve 2,3 milyon kişinin neredeyse tamamını yerinden eden savaştan yaklaşık 200 gün sonra, halen roket atabildiğini gösterdi.

Gazze Şeridi’nin başka bir yerinde, tankların bölgeyi bombalamasının ardından güneydeki Han Yunus'un doğusu bombalanırken, orta bölgede Nuseyrat Mülteci Kampı’nda gece boyunca vurulan bir evden dört ceset çıkarıldı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Gazze'ye yönelik yeni bombardımanı kınayarak, bombardımanda çoğunlukla kadın ve çocukların öldüğünü söyledi. Türk, İsrail'e Refah'a yönelik planladığı saldırıya devam etmemesi yönündeki uyarısını yineleyerek, bunun ‘daha iğrenç suçlara’ yol açabileceğini ifade etti.

Gazze'nin güneyindeki ana sağlık tesisi olan Nasır Tıp Kompleksi'ndeki yetkililer, bölgede bulunan en az üç toplu mezardan biri olduğunu söyledikleri yerden 35 ceset daha çıkardı ve bir hafta içinde burada bulunan toplam ceset sayısı 310'a ulaştı.

Filistinliler, İsrail güçlerinin suçlarını gizlemek için cesetleri buldozerlerle gömdüğünü söylüyor. İsrail ordusu ise güçlerinin alandaki cesetleri çıkardığını ve aralarında esir olmadığından emin olmak için inceledikten sonra yeniden gömdüğünü söyledi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, dün Gazze Şeridi'ndeki Şifa ve Nasır yerleşkelerinde bulunan toplu mezarlarla ilgili uluslararası soruşturma açılması çağrısında bulunarak, ‘cezasızlık iklimine’ karşı bağımsız hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

Türk, Gazze'deki en büyük hastane olan Şifa yerleşkesinin ve Gazze'deki ikinci büyük hastane merkezi olan Han Yunus'taki Nasır Tıp Kompleksi'nin yıkılmasını ‘dehşet verici’ olarak nitelendirdi. Volker Türk yaptığı açıklamada, söz konusu ölümlerle ilgili ‘bağımsız, etkili ve şeffaf soruşturmalar’ yapılması gerektiğini vurguladı.



Trump: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması başladı, Mısır önemli bir rol oynuyor

TT

Trump: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması başladı, Mısır önemli bir rol oynuyor

Trump: Gazze anlaşmasının ikinci aşaması başladı, Mısır önemli bir rol oynuyor

ABD Başkanı Donald Trump Pazartesi günü Gazze anlaşmasının ikinci aşamasının başladığını söyledi. Gazze'deki savaşı sona erdirmek için düzenlenen uluslararası zirve öncesinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ile bir araya gelen Trump, Kahire'nin İsrail ile Hamas arasında imzalanan son ateşkes anlaşmasında önemli bir rol oynadığını belirtti.

ABD Başkanı, Mısırlı mevkidaşı ile birlikte eş başkanlığını üstlendiği Gazze'deki savaşı sona erdirmek için düzenlenen zirveye katılmak üzere Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentine geldi.

Trump, İsrail'den üç saat geç geldi. İsrail'de Knesset'te yaptığı konuşmada “yeni bir Ortadoğu için tarihi bir şafak”tan bahsetti. Zirvede, iki yıl süren yıkıcı savaşın ardından İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlanması için bir anlaşma imzalanması bekleniyor.


İran Cumhurbaşkanı: Zorbalığa boyun eğmeyeceğiz

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
TT

İran Cumhurbaşkanı: Zorbalığa boyun eğmeyeceğiz

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan (Reuters)

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, "16 komşusu olan İran gibi bir ülke için yaptırım ve baskı politikası kolay kolay meyve vermez" dedi.

Bugün ülkenin dört bir yanındaki il başkanlarıyla toplantıya başkanlık eden Pezeşkiyan, "Komşularımızla etkileşimlerimizi iyi yönetebilirsek, baskıların üstesinden gelebiliriz" diye konuştu. İçişleri Bakanı'na, sınır illerinin yöneticileri ile istişare ederek komşu ülkelerdeki mevkidaşlarıyla etkileşim ve iş birliği planı geliştirilmesi talimatını verdi.

Pezeşkiyan şöyle devam etti: "Biz İran'da kimseye irademizi dayatmak istemiyoruz, ancak aynı zamanda baskıya veya zorbalığa boyun eğmiyoruz. Kimsenin toprağına göz dikmiyoruz; ancak dayanışmamız, iş birliğimiz ve birliğimizle toprağımıza göz dikenlerin gözünü kör edeceğiz."

İran, nükleer programı nedeniyle yaptırımların yeniden uygulanmasıyla yoğun bir Amerikan ve Batı baskısı altında. Tahran ve Washington arasındaki doğrudan diyalog ise askıda.

Ancak Washington, topu İran'ın sahasına atıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, "Washington, Tahran ile doğrudan ve ciddi bir diyaloğa girmeye hazır, ancak İran rejimi yetkilileri şimdiye kadar bu teklifi reddetti" dedi.

İran International'ın bugün ismi açıklanmayan bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsünden aktardığına göre, Washington, Başkan Donald Trump'ın açıkladığı gibi, ABD'nin, İran'ın nükleer programını askıya alması karşılığında anlamlı müzakerelere ve tam iş birliğine hazır olduğunu ifade etti.

“Başkan Trump, İran'ın nükleer silaha sahip olamayacağını defalarca vurguladı. Bu, ABD'nin kesin ve değişmez bir tutumu. ABD başkanının da söylediği gibi, İranlılar müzakere etmek istiyorlarsa, top onlardadır. Bu diyalogdan fayda sağlayacak olanlar onlardır.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Washington'un Tahran ile doğrudan diyalog kurmaya şartlı olarak hazır olduğunu açıklaması, İranlı yetkililerin daha önce Beyaz Saray'ın Tahran'ın müzakerelerle ilgili gönderdiği sayısız mesaja yanıt vermediğini belirttiği bir zamanda geldi.

Ancak 9 Ekim Perşembe günü ABD Başkanı Donald Trump, İran rejimi yetkililerinin kendi yönetimiyle temasa geçerek “barış arayışında” olduklarını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için varılan anlaşmaya güçlü destek verdiklerini ifade ettiklerini açıkladı.

Trump, ABD yönetimiyle Beyaz Saray'da yaptığı görüşmede, İran nükleer meselesindeki çıkmazın çözülmesinin, geçen haziran ayında ABD ve İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıların ardından ülkenin yeniden inşasının önünü açacağını umduğunu söyledi ve İran'ın "nükleer silaha sahip olamayacağını" vurguladı.

Trump, "İran'a bir saldırının kesinlikle gerekli olduğuna inanıyorum çünkü eğer bu olmasaydı, İran muhtemelen şimdiye kadar birkaç nükleer silaha sahip olurdu. Bu durumda, bir anlaşma imzalasak bile, belirsizliklerle dolu, anlam ve etkiden yoksun olurdu" ifadesini kullandı.

Trump, "İran artık farklı. Yetkilileri bize barış için çalışmak istediklerini söylediler ve bu anlaşmaya tam desteklerini açıkladılar. Bu anlaşmanın mükemmel olduğuna inanıyorlar. Tavırlarını takdir ediyoruz ve İran ile iş birliği yapacağız" şeklinde konuştu.

Trump, "İran'a önemli yaptırımlar uyguladık, ancak ülkelerini yeniden inşa edebileceklerini umuyoruz; nükleer silaha sahip olamazlar" dedi.

Trump'ın bu sözleri, ABD Hazine Bakanlığı'nın İran'a kapsamlı ek yaptırımlar uygulamasının ardından geldi.

ABD Başkanı, 5 Ekim Pazar günü, nükleer programını yeniden başlatmaya kalkışması halinde ABD'nin "İran ile tekrar muhatap olacağı" konusunda uyardı.

ABD'nin, İsrail'in Tahran'a karşı başlattığı sürpriz askeri harekâtın bir parçası olarak 22 Haziran'da İran'ın nükleer programının üç önemli tesisini hedef aldığını belirtmekte fayda var. Gözlemciler, bu saldırının İran'ın askeri altyapısına on yıllardır verilen en ağır darbe olduğunu değerlendiriyor. Trump, saldırılardan iki gün sonra ateşkes emri verdi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 7 Ekim Salı günü yaptığı açıklamada, Tahran ve Washington arasında "müzakere yoluyla çözüme" ulaşmaktan başka bir çözüm olmadığını belirtti.

X platformunda yaptığı bir paylaşımda, geçen haziran ayında İran'ın nükleer programıyla ilgili yapılan müzakerelere atıfta bulunarak, Tahran ve Washington'ın "yeni ve tarihi bir nükleer anlaşmaya varmaya yakın" olduğunu söyledi.

28 Ağustos'ta İngiltere, Fransa ve Almanya, BM'nin İran'a yönelik yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyması için 30 günlük bir süre tanıdı. Bu süreç, Tahran'ın müttefiklerinin yaptırımları erteleme veya arabuluculuk girişimlerinin ardından Tahran'a yönelik yaptırımların yeniden yürürlüğe girmesiyle sona erdi.

Şamhani

İran Yüksek Ulusal Savunma Konseyi üyesi Ali Şamhani ise “yaptırımlar, dünyadaki ülkelerin silahlanma konusunda bizimle ciddi bir iş birliği yapmasını engelliyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın IRNA’dan aktardığına göre Şamhani, "Muhammed Hatemi (eski İran Cumhurbaşkanı) döneminde Savunma Bakanı olarak atandığımda nükleer bomba üretmeyi umuyordum. O döneme geri dönebilseydim, kesinlikle atom bombası üretmeyi tercih ederdim" ifadelerini kullandı.

Şamhani ayrıca, İran eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile birlikte "Ukrayna uçağının Devrim Muhafızları füzeleri tarafından düşürüldüğünü en başından beri bildiklerini" kabul etti.

İran eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin uçağının düşmesinin ardından ölümüyle ilgili olarak Şamhani, "Araştırmacıların teknik kapasitesine göre, herhangi bir dış veya İsrail kaynaklı bir olay söz konusu değil, ancak sebep teşhis kapasitemizin ötesinde olabilir" şeklinde konuştu. 


Medvedev: Tomahawk füzelerinin Ukrayna'ya verilmesinin özellikle Trump açısından ciddi sonuçları olacak

Bir ABD savaş gemisinden fırlatılan Tomahawk füzeleri (Reuters)
Bir ABD savaş gemisinden fırlatılan Tomahawk füzeleri (Reuters)
TT

Medvedev: Tomahawk füzelerinin Ukrayna'ya verilmesinin özellikle Trump açısından ciddi sonuçları olacak

Bir ABD savaş gemisinden fırlatılan Tomahawk füzeleri (Reuters)
Bir ABD savaş gemisinden fırlatılan Tomahawk füzeleri (Reuters)

Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev bugün yaptığı açıklamada, ABD'nin Ukrayna'ya Tomahawk füzeleri tedarik etmesinin ABD Başkanı Donald Trump için vahim sonuçlar doğurabileceğini söyledi.

Sosyal medyada Trump'a defalarca yüklenen Medvedev, konvansiyonel Tomahawk füzeleri ile nükleer savaş başlığı donanımlı füzeleri fırlatıldıktan sonra ayırt etmenin imkânsız olduğunu belirtti. Bu husus, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözcüsü tarafından da vurgulanmıştı.

Medvedev, Telegram'da yaptığı bir paylaşımda, “Rusya nasıl tepki vermeli?” diye sordu. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bu, Moskova'nın tepkisinin nükleer olacağına dair bir ipucu gibi görünüyor.

Trump dün, Putin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmezse Kiev'e uzun menzilli Tomahawk füzeleri tedarik edebileceğini yineledi.

Trump şunları söyledi: “Evet, belki ona (Putin) savaş çözülmezse bunu kolayca yapabileceğimizi söyleyeceğim. Yapmayabiliriz, ama yapabiliriz de... Tomahawk füzelerinin kendilerine nişan alınmasını isterler mi? Sanmıyorum.”

Medvedev ise sosyal medya hesabında şöyle yazdı: “Bunun da boş bir tehdit olduğunu ummak zorundayız... Rusya'ya nükleer denizaltılar göndermek gibi.” Bu ifadeleriyle, Trump'ın ağustos ayında, Medvedev'in savaş tehdidi hakkındaki ‘son derece kışkırtıcı’ açıklamalarına yanıt olarak iki nükleer denizaltının Rusya'ya yaklaşmasını emrettiğini belirten açıklamasına atıfta bulunuyordu.

Putin, Ukrayna'ya 2 bin 500 kilometre menzile sahip ve Moskova da dahil olmak üzere Rusya'daki herhangi bir yeri vurabilen Tomahawk füzeleri tedarik etmenin Moskova ile Washington arasındaki ilişkileri bozacağını söyledi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, Ukrayna'nın Tomahawk füzelerini yalnızca askeri amaçlarla kullanacağını ve tedarik edilmesi halinde Rusya'daki sivilleri hedef almayacağını ifade etti.