İran, Sadr'ı Irak'ın siyasi istikrarını bozmak için mi destekliyor?

Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
TT

İran, Sadr'ı Irak'ın siyasi istikrarını bozmak için mi destekliyor?

Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)
Sadr Hareketi destekçileri Nasiriye'de yerel seçimleri boykot ettiklerini açıklarken, 14 Aralık 2023 (AFP)

Rüstem Mahmud

Iraklı üst düzey bir siyasi kaynak Al-Majalla’ya yaptığı açıklamada, İran'ın Irak’taki Şii siyasi güçlere yönelik stratejisinde köklü değişiklikler olduğunu söyledi. Kaynak, bu değişikliklerin, ülkedeki siyasi istikrarı ve güvenliği bozmak ve geçmiş dönemde İran’ın nüfuzundan göreceli de olsa bağımsızlaşan bazı Iraklı Şii siyasetçi ve güçlerin ‘gücünü budamak’ için Sadr Hareketi’ne yönelik üstü kapalı desteğini önümüzdeki dönemde de sürdürmesi anlamına geldiğini ifade etti.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, 2022 yılının haziran ayı ortalarında Irak’taki siyasi süreci tamamen boykot ettiğini açıklamış ve yaklaşan genel seçimlere ‘hiçbir şekilde’ katılmama kararı almıştı. Bu karar öncesinde, 2021 yılının ekim ayında yapılan milletvekili seçimlerinin ardından ülkede ciddi bir siyasi kriz yaşandı. Sadr Hareketi, Temsilciler Meclisi’ndeki 325 sandalyeden 73'ünü kazanarak en büyük blok oldu. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve (Sünni) Tekaddum Partisi ile üçlü bir ittifak kurdu. Ancak Hukuk Devleti Koalisyonu lideri ve eski Başbakan Nuri El Maliki öncülüğünde Koordinasyon Çerçevesi çatısı altında bir araya gelen Şii güçler, Üçlü Koalisyon’un cumhurbaşkanı seçmesine ve yeni bir hükümet kurmasına izin vermedi. Yeni cumhurbaşkanını seçmek için üçte ikilik yeter sayıya ulaşılamaması, ülkede ciddi bir siyasi krize neden oldu. Sadr taraftarları ile Koordinasyon Çerçevesi destekçileri arasında 2022 yılının Ağustos ayı sonlarında çıkan silahlı çatışmalarda 30'dan fazla kişi öldü, aralarında onlarca askerin ve güvenlik görevlisinin de bulunduğu en az 700 kişi yaralandı.

xsdvfbgn
Mecf kentinde aralık ayındaki yerel seçimleri boykot eden pankartlar taşıyan Mukteda es-Sadr destekçileri (AFP)

Al-Majalla’ya konuşan kaynak, Irak'ta son iki ay içinde meydana gelen üç siyasi gelişmenin İran'ın ‘Irak'taki iç durumun istikrarına ilişkin endişelerini’ artırdığını söyledi. Kaynak, söz konusu gelişmelerin Irak'ın istikrarının İran'ın kontrolünden çıkmasını mümkün kıldığını ve bazı noktalarda Irak'ın stratejik siyasi kararlarının 2003 yılından bu yana ilk kez İran nüfuzundan bağımsız olabileceğini gösterdiğini vurguladı.

İran şimdi siyasi süreç üzerinde baskı ve gerilim yaratarak söz konusu Iraklı Şii isimleri İran'ın Irak’taki ve bölgedeki rolüyle yeniden ilişkilendirmek istiyor.

Örneğin, ABD'nin baskısı ve yerel diplomasi, Bağdat ile Erbil arasında çözüm bekleyen meselelerde, özellikle de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) memurların maaşları konusunda siyasi bir uzlaşıya varılmasını sağladı. Irak hükümeti, ülkenin başlıca siyasi güçleriyle uzlaşarak, silahlı grupları ve milisleri dizginlemeyi ve özellikle Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ABD ziyaretinden sonra, ABD’nin Irak'taki ve bölgedeki askeri üslerine daha fazla saldırı düzenlemelerini önlemeyi de başardı. Irak hükümeti ayrıca ABD askerlerinin Irak’tan bir an evvel çıkması ve Irak'taki askeri üslerinin lağvedilmesi yönündeki hem siyaset çevrelerinden hem de halktan gelen çağrılara yanıt vermek yerine, konuyu uzun soluklu Irak-ABD müzakerelerine bıraktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz ay Irak'a gerçekleştirdiği olağanüstü ziyaret sırasında Ankara ile hem Bağdat hem de Erbil arasında, Irak ekonomisi ile Türkiye ekonomisi arasında köprüler kuracak onlarca stratejik ekonomik anlaşma imzalandı. Anlaşmaların Türkiye'nin Irak'taki etkisini artırması ve böylece İran'ın rolünün azalmasına neden olacağı tahmin ediliyor.

Bundan kısa bir süre önce Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) Başkanı Jeanine Hennis-Plasschaert, BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) verdiği son brifingde, UNAMI’nin Irak'ta seçimler, siyasi çalışmalar ve insan hakları alanlarındaki çalışmalarını tamamen sona erdireceğini ve Irak hükümetinin talebi üzerine Irak'ta sadece bir BM koordinatörü bulunduracağını açıklamıştı. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre bu adım, Irak'taki siyasi sahnesini ve genel atmosferi uluslararası kurumlardan, özellikle de BMGK’dan dışlamak için İran'ın baskısıyla atıldı. UNAMI Başkanı, BMGK’ya düzenli olarak brifing verdi ve her seferinde İran bağlantılı milislerin ülkenin siyasi istikrarının bozulmasındaki olumsuz rolüne dikkati çekerek, Irak hükümetini ve siyasi güçleri uluslararası topluma karşı tamamen sorumlu tuttu.

Bu gelişmelerden sadece iki hafta önce, IKBY’nin Kormor Gaz Tesisi’ne insansız hava aracıyla (İHA) dört işçinin ölümüne ve bölgenin enerji şebekesine zarar vererek, büyük bir bölümünün enerji kesintisine uğramasına neden olan beklenmedik bir saldırı düzenlendi. Bu ani saldırı, Erbil ile Bağdat arasında birtakım uzlaşıların sağlandığı ve bu uzlaşıları bozmak isteyen tarafların suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde gerçekleşti.

zhumöı
Iraklı Şii din adamı Mukteda es-Sadr Kufe Camii'nde vaaz verirken, 4 Kasım 2022 (AFP)

Irak'taki Hizbullah yapılanmasının üst düzey liderlerinden din adamı Muhammed el-Kevserani’nin son iki haftadır İran'a bağlı birçok Iraklı silahlı grupla temaslarını yoğunlaştırdığını ve bu gruplarla, başta silahlı kanadı Mehdi Ordusu olmak üzere Sadr Hareketi arasında ortak bir zemin bulmaya çalıştığını söyleyen Iraklı kaynak, “Kevserani, İran ve Hizbullah tarafından geleneksel olarak Irak'taki silahlı grupların yönetiminin denetçisi olarak kabul ediliyor” dedi. Kaynak, söz konusu grupların, Sadr ve destekçilerinin Irak hükümetinin stratejisine aykırı olsa bile ülkede gerçekleştirebilecekleri herhangi bir siyasi ya da halk hareketine karşı çıkmamaları gerektiğini de belirtti.

Irak'taki Hizbullah yapılanmasının üst düzey liderlerinden din adamı Muhammed el-Kevserani, son iki haftadır İran'a bağlı birçok Iraklı silahlı grupla temaslarını yoğunlaştırırken, bu gruplarla Sadr Hareketi arasında ortak bir zemin bulmaya çalıştı.

Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr, geçtiğimiz nisan ayı ortalarında hareketin adını ‘Şii Ulusal Hareketi’ olarak değiştirdiklerini açıkladı. Gözlemciler, Sadr'a yakın isimlerin Irak basınında boy göstermeye başlamasıyla birlikte isim değişikliğini, Mukteda es-Sadr’ın Irak siyaset sahnesine dönüşünün sinyali olarak değerlendirdi. İsim değişikliğinin, Sadr Hareketi’nin Mukteda es-Sadr'ın genel himayesi ve rehberliği altında siyasi sürece katılımının bir devamı olacağını söyleyen kaynak, ancak bu katılımın ayrıntılı bir örgütsel katılım olmayacağını, sadece Sadr'ın yaklaşık iki yıldır süren ‘siyasi tecridinin’ kırılmış olacağını belirtti. Sadr, isim değişikliği duyurusundan sadece birkaç gün önce, Irak'taki en büyük Şii dini merci olarak kabul edilen Ayetullah Sistani’yi ziyaret etmiş, yerel ve bölgesel olaylara ilişkin siyasi ve sahadaki tutumlarını açıklamaya başlamıştı.

Mukteda es-Sadr, isim değişikliği açıklamasından birkaç gün sonra siyasi tecridi çerçevesinde son yıllarda yapmadığı bir şekilde, babası Muhammed Sadık es-Sadr'ın şehit edilişini anacağını duyurdu. Sadr, bu vesileyle destekçilerine siyasi bir konuşma yaparak ilan ettiği yeni siyasi hareketin kimliğini ve siyasi görevlerini açıkladı. 

Iraklı kaynağa göre İran, Sadr'ın iki yıl önce siyasi süreçten aniden çekilmesinin yarattığı travma nedeniyle ne KDP'nin ne de Tekaddum Partisi'nin Sadr ile gelecekte, özellikle de yaklaşan seçimlerde herhangi bir siyasi ittifaka katılmayacağına emin. Sadr'ın iki yıl önce siyasi süreçten aniden çekilmesi, KDP ve Tekaddum Partisi'nin zayıf konuma düşmelerine, Koordinasyon Çerçevesi güçleriyle müzakerelere gitmek zorunda kalmalarına ve onların Muhammed Şiya es-Sudani liderliğinde Irak hükümetinin kurulması için Devleti Yönetme İttifakı’nın oluşturulması konusundaki dayatmasını kabul etmelerine yol açmıştı.

Kaynağa göre İran, bu doğrultuda Sadr'ın içeride kendisine siyasi müttefikler edinmesini sağlamaya çalışıyor. İran, Sadr'ın baskıları ve sokak hareketleriyle, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ne pahasına olursa olsun ikinci bir dönem daha başbakanlık yapma arzusunun, özellikle Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin liderleriyle yaşadığı anlaşmazlıkların ardından Sadr ve Sudani'yi önümüzdeki yıl yapılması planlanan genel seçimlerde bir araya getirebileceğini ve siyasi bir ittifak oluşturmalarını sağlayabileceğini düşünüyor.

zxcfvgbh
Başkent Bağdat'ta Temsilciler Meclisi’ndeki bir oturuma katılan Iraklı milletvekilleri, 3 Eylül 2018 (AP)

Öngörülen ittifak, parlamenter blok ve siyasi ağırlık açısından Koordinasyon Çerçevesi güçlerine paralel olacağından tarafların hiçbiri ne yeni bir cumhurbaşkanı seçebilecek ve yeni bir hükümet kurabilecek bir parlamento bloğu oluşturabilecek. Elbette Sadr, Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin gelecekteki herhangi bir Irak hükümetinde yer almasını kabul etmeyecektir. Zira son dönemdeki tüm siyasi tercihini bu ret üzerine inşa etti. Ancak bunun yanında hiçbir zaman tek başına bir hükümet kuramayacağı gibi, eskisi gibi istediğinde de siyasi süreçten ayrılamayacak.



Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
TT

Havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası cinsel saldırıya uğruyor

Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)
Katılımcıların dörtte üçünden fazlası sorunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını belirtti (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre havacılık sektöründeki kadınların üçte birinden fazlası işle ilgili cinsel saldırıya maruz kalıyor.

Unite sendikasının gerçekleştirdiği son derece önemli araştırmada, havacılık sektöründeki 30 bin kadına iş yerindeyken, işe giderken, mesai saatleri içinde veya dışında bir iş arkadaşının ya da başkasının cinsel tacizine maruz kalıp kalmadıkları soruldu.

Sonuçlar, kadın kabin ekibi, ön büro personeli ve bagaj görevlilerinin yüzde 34'ünün işyerinde cinsel saldırıya uğradığını ortaya koydu.

Buna ek olarak, ankete katılan kadınların yüzde 11'i işyerinde cinsel zorlama kurbanı olduklarını söyledi. Bu, bir kişinin cinsel faaliyette bulunması için açık rızası olmayan birine baskı yapması, onu kandırması, tehdit veya manipüle etmesi anlamına geliyor.

Unite'ın Cinsel Tacize Sıfır Tolerans kampanyası kapsamında yapılan anket, çalışanların yüzde 67'sinin istenmeyen flört, el kol hareketi ya da cinsel ifadelere maruz kaldığını, yüzde 65'ine cinsel açıdan saldırgan şakalar yapıldığını, yüzde 55'ine uygunsuz şekilde dokunulduğunu ve 10 kişiden 4'ünden (yüzde 40) fazlasıyla bir yönetici, iş arkadaşı ya da yolcu gibi üçüncü bir kişi tarafından pornografik görüntüler paylaşıldığını ya da gösterildiğini ortaya koydu.

İşyerinde cinsel tacize uğradığını bildirenlerin çoğu bunun tek seferlik olmadığını, neredeyse yarısı (yüzde 47) iki kereden fazla, üçte biriyse (yüzde 34) bir kereden fazla yaşadığını söyledi.

Katılımcıların çoğu yaşadıkları veya tanık oldukları tacizi kendilerine inanılmayacağı veya işlerini riske atacakları endişesiyle bildirmediklerini, bazılarıysa bildirdiklerinde ciddiye alınmadıklarını düşündüklerini belirtti.

Dörtte üçünden fazlası (yüzde 76) konunun yönetim tarafından ele alınmadığını veya çözüme kavuşturulmadığını söyledi.

Bir kadın "Yolcuların cinsel tacizine uğradım ve yönetim bu konuda hiçbir şey yapmıyor" dedi.

Yolcuların gelip gittiğini ve onları tekrar görme ihtimalinizin çok düşük olduğunu söylüyorlar.

Bir diğeriyse şunları söyledi:

Yönetim, cinsel saldırı geçmişi olduğu bilinen bir mürettebat üyesinin bana uygunsuz bir şekilde dokunduğu deneyimime gülüp geçti. Onu korudular, beni değil.

Unite Genel Sekreteri Sharon Graham şöyle dedi:

Personel güvenliği sivil hava taşımacılığı sektöründeki işverenler için en yüksek öncelikler arasında yer almalı ancak anketimizin sonuçları çok üzücü ve kadın çalışanların patronlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldığını gösteriyor. Hiç kimse işyerinde cinsel tacize maruz kalmamalı. Unite olarak sıfır tolerans yaklaşımını benimsemeye kararlıyız ve göz yuman her işvereni uyaracağız. İşyerinde tacizi kesin olarak ortadan kaldırmak için her adımda mücadele edeceğiz. Her çalışan güvenli bir çalışma ortamını hak eder ve tacizi bildirebilmeli.

Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal