Blinken: Suudi Arabistan-ABD anlaşmasına haftalar kaldı

Gözlemciler ve araştırmacılar, beklenen adımla ilgili Şarku’l Avsat’a konuştular

ABD Dışişleri Bakanı, salı günü Senato’daki oturumda ifade verdi (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı, salı günü Senato’daki oturumda ifade verdi (AFP)
TT

Blinken: Suudi Arabistan-ABD anlaşmasına haftalar kaldı

ABD Dışişleri Bakanı, salı günü Senato’daki oturumda ifade verdi (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı, salı günü Senato’daki oturumda ifade verdi (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, dün yaptığı açıklamada, ABD ve Suudi Arabistan’ın bir savunma anlaşmasını ve sivil bir nükleer anlaşmayı sonuçlandırmaya ‘çok yakın’ olduklarını söyledi.

Blinken, Temsilciler Meclisi Tahsilatlar Komitesi önünde Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe talebi konusunda verdiği ifade sırasında, anlaşmaların sonuçlandırılmasına ‘haftalar kaldığını’ belirtti. Ancak Blinken, Gazze'de sükûnet sağlanmadan ve Filistin devletinin kurulmasına giden yol açılmadan Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinin başlayamayacağı uyarısında bulundu.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın geçtiğimiz hafta Ortadoğu'ya yaptığı ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD'li üst düzey bir yetkili, ülkesinin Suudi Arabistan'a savunma garantisi vermeyi önerdiği ve gelişmiş silahların satışını içeren anlaşmalara varılmak üzere olduğunu söyledi. Aynı yetkili, anlaşmanın sivil bir nükleer anlaşmanın yanı sıra olası F-35 savaş uçakları ve diğer gelişmiş silahların satışını da içereceğini sözlerine ekledi.

Suudi Arabistan'ın açık talepleri

Blinken, salı günü Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki oturumda, anlaşmaların ABD ve Suudi Arabistan arasındaki boyutlarının neredeyse tamamlandığını, ancak kapsamlı anlaşmaların tamamlanabilmesi için İsrail'in bazı adımlar atmasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Suudi Arabistan’ın İsrail'le ilişkileri normalleştirme sürecine geri dönmesi için Gazze'de sükûneti ve Filistin devletinin kurulmasına giden yolun açılması gerektirdiği konusunda çok net olduğunu ifade eden Blinken, İsrail'in ilerlemek isteyip istemediğine karar vermesi ve kuruluşundan bu yana istediği gibi bölge ülkeleriyle normalleşmiş ilişkiler kurmayı başarma fırsatını yakalaması gerektiğini de kaydetti.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, Ortadoğu turundan dönüşü sonrası dün Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında, “Başkan Joe Biden, İsrail'in güvenliğinin yanı sıra Filistin halkı için onurlu ve güvenli bir geleceği garanti altına alan iki devletli çözümün bölgedeki herkes için uzun vadeli güvenlik ve istikrarı sağlamanın en iyi yolu olduğuna inanıyor” ifadelerini kullandı.

Biden'ın İsrail'i bölgesel istikrarı sağlayacak şekilde çevresiyle bütünleştirme düşüncesinden bahsettiğini belirten Sullivan, “Geçtiğimiz hafta sonu Suudi Arabistan'da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile bunu konuştum. İsrail'in bu yönde adımlar atması halinde neler elde edilebileceğine dair açıklamalarını sizler de işittiniz. İsrail hükümeti ile bu konuyu konuşmaya devam edeceğiz” dedi.

‘Çok önemli’ anlaşma

ABD'nin eski Ortadoğu temsilcisi Dennis Ross, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın öneminden bahsetti. Ross, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu tür bir anlaşma her iki ülkenin de ihtiyaç ve çıkarlarına uygundur” diye konuştu.

ABD Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) Ortadoğu uzmanı Stephen Cook, anlaşmanın son derece önemli olduğuna inanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Cook, “Şimdiye kadar resmiyet kazanmamış olan bu anlaşma, ABD ve Suudi Arabistan'ın güvenliğini resmen birbirine bağlayarak bir emsal teşkil edecek. Anlaşma aynı zamanda Suudilerin Çin'le ilişkilerini de etkileyecek ve ilk fırsatta anlaşmayı test etmesi muhtemel olan İranlılara güçlü bir mesaj verecek” yorumunda bulundu.

bgrnthmj
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Selman, ABD Başkanı Biden’ı 2022 yılının temmuz ayında Cidde'de ağırladı (Bender el-Calud)

Washington'daki Ortadoğu Enstitüsü'nde (MEI) kıdemli araştırmacı Brian Katulis de ABD ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın önemli olduğu görüşünde. Katulis, Şarku’l Avsat’a, anlaşmanın bölge üzerinde istikrarı sağlayıcı bir etkisi olacağını söyledi. Katulis, “İki ülke arasındaki anlaşmalar güvenlik, ekonomi ve enerji gibi birçok önemli alanda iki ülkeyi birbirine yakınlaştıracak” ifadelerini kullandı.

İsrail'in atması gereken adımlar

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmanın duyurusunun yakında yapılabileceğine dair iyimser havaya rağmen yetkililer, iki ülke arasında tamamlansa bile ABD Senatosu'nun onayını gerektiren anlaşmanın önünde çok sayıda zorluk olduğu uyarısında bulundular.

ABD'li Demokrat Senatör Chris Murphy, Senato Dış İlişkiler Komitesi tarafından düzenlenen oturumda ABD Dışişleri Bakanı'na doğrudan “Komitemiz, iki ülke arasındaki herhangi bir anlaşmanın İsrail'i de kapsayan ve temelde bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik gerçek taahhütleri içeren bir anlaşma çerçevesinde olacağını düşünüyor. Ancak ne yazık ki şu an İsrail siyasi sahnesinde bu tür taahhütlerde bulunma niyeti yok gibi görünüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?” sorusunu yöneltti.

Söz konusu anlaşmaların geleceğinin İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine bağlı olduğunu ima eden Blinken, Murphy'nin sorusuna “Anlaşmaları tamamlasak bile, ki bunu hızlı bir şekilde yapabileceğimizi düşünüyorum, normalleşme sürecinde ilerlemek için ihtiyaç duyduğumuz diğer şeyler olmadan anlaşmalarda ilerleme kaydedilemez” yanıtını verdi.

Blinken'ın açıklamasına değinen Cook, şunları söyledi:

ABD ve Suudi Arabistan bir anlaşmaya çok yakın görünüyor. ABD, İsrail'in kabul edeceği ve böylece Arap-İsrail çatışmasının sona ereceği ve bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik müzakerelerin hızlanacağı umuduyla normalleşmeyi canlandırmaya çalışıyor. İsrailliler ilk maddeyi istiyorlar ama ikinci maddeyi kabul edemiyorlar çünkü bu siyasi açıdan çok zor. Burada ABD’li bazı senatörlerin İsrail'i kapsamayan bir anlaşmayı imzalamayacaklarını söylemiş olmaları sorun teşkil ediyor.

ABD’nin yapacağı herhangi bir güvenlik anlaşmasının Senato'nun üçte ikisi tarafından onaylanması gerekiyor. Aynı durum, silah satışı anlaşmaları için de geçerli. Silah satışı anlaşmaları, bu tür anlaşmaları engelleme yetkisine sahip olan Senato ve Temsilciler Meclisi’nin dış ilişkiler komiteleri tarafından incelenmesi gerekiyor.

İsrail ile normalleşme olmadan Senato'da üçte iki oyla onaylanması gereken bir güvenlik anlaşması yapmanın mümkün olmadığını vurgulayan Dennis Ross ise “Normalleşme olmadan ABD'nin güvenlik taahhütleri azalabilir, ancak Suudi Arabistan caydırıcılık ve Amerikan yapımı gelişmiş silahlara erişmek için resmi bir taahhütte bulunulmasını istiyor” dedi.

Bu durum, söz konusu güvenlik anlaşmasının Senato’nun onayı olmadan ve daha az taahhütle kabul edilebileceği ihtimalini gündeme getiriyor. MEI kıdemli araştırmacısı Katulis, ABD Senatosu’nun Ukrayna, Tayvan ve İsrail'e ek yardımın altı ay süreyle ertelenmesi meselesinde görüldüğü üzere performansını etkileyen birçok bölünmeyle boğuştuğunu ve karşı karşıya kaldığı zorluklar olduğunu söyledi. ABD seçimlerine altı aydan daha kısa bir süre kaldığını hatırlatan Katulis, bu durumun Senato’da herhangi bir projenin onaylanmasını zorlaştıracağına dikkati çekti.

Buna karşın Ross, bazı muhalif sesler olsa da anlaşmanın Ortadoğu'nun ve ABD'nin Çin-Rusya-İran ittifakıyla rekabetinin yararına olacağını söyledi.

 



Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt: Hamas’ı destekleyen vatandaşlıktan çıkarılsın

Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
TT

Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt: Hamas’ı destekleyen vatandaşlıktan çıkarılsın

Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)
Gazze Dayanışma Platformu, İstanbul'daki Alman konsolosluğu önünde geçen yıl düzenlediği gösteride, Berlin yönetiminin İsrail'e askeri desteğini Hamas bayraklarıyla protesto etmişti (AFP)

Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Hamas'ı destekleyen kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması gerektiğini savundu. 

Dobrindt, çarşamba günü yaptığı açıklamada “Çifte vatandaşlık dahil olmak üzere Alman vatandaşlığı almış kişiler, değerler sistemimize bağlılıklarını beyan etmişlerdir” dedi ve ekledi: 

Bunun kasıtlı bir yanlış beyan olduğu ve bu değerler sistemini paylaşmadıkları ortaya çıkarsa, vatandaşlıklarının geri alınması mümkün olmalıdır.

Bakanın açıklaması, geçen ay sosyal medyada Hamas'ı “Filistin'in kahramanları” diye niteleyen bir paylaşım yaptığı gerekçesiyle Filistinli bir göçmenin vatandaşlığının iptal edilmesinin ardından geldi. 

Bild'in aktardığına göre Almanya İçişleri Bakanlığı, paylaşımı yapan kişiye vatandaşlığının iptal edildiğine dair resmi bir yazı göndermişti.

Berlin yönetiminin 2024'te vatandaşlık yasasında yaptığı düzenlemeyle, başvuru sahiplerinin Almanya'nın “özgür demokratik düzenini” ve ülkenin “Yahudi yaşamına ve İsrail'in var olma hakkına yönelik tarihsel sorumluluğunu” kabul etmeleri zorunlu kılınmıştı.

Ayrıca Dobrindt'in selefi Nancy Faeser, yeni vatandaşlık testine “Yahudi yaşamı ve İsrail'in var olma hakkına” dair sorular eklemişti.

Almanya'nın doğusundaki iki eyaletteyse başvuru sahiplerinin, İsrail'in “Yahudi inancına sahip tüm insanlar için bir sığınma yeri olarak var olma hakkını” açıkça onaylayan bir ifadeyi el yazısıyla yazmaları şart koşuluyor.

Saksonya-Anhalt eyaletinde en az 10 kişinin formun bu kısmını doldurmayı reddetmesi nedeniyle vatandaşlık başvurularının iptal olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, Times of Israel, JNS


Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna'ya ait 65 İHA düşürüldü

Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna'ya ait 65 İHA düşürüldü

Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Ternopil kentindeki bir binayı füzeyle vurmasının ardından yükselen dumanlar (Reuters)

Rusya Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Rus hava savunma sistemlerinin gece boyunca ülkenin farklı bölgelerinde Ukrayna’ya ait 65 insansız hava aracını (İHA) düşürdüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığı açıklamada, düşürülen İHA’ların Kırım, Voronej, Ryazan, Bryansk, Belgorod, Tula, Lipetsk ve Tambov bölgeleri üzerinde etkisiz hale getirildiği bildirildi.

Savunma Bakanlığı verilerine göre, Voronej’de 18, Ryazan’da 16, Belgorod’da 14, Tula’da 7, Bryansk’ta 4, Lipetsk’te 3, Tambov’da 2 ve Kırım’da 1 İHA düşürüldü.

Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi hedefleyen yeni planı, Rusya’ya ülkenin doğusundaki kontrolü altında olmayan bölgeleri devretmeyi ve karşılığında ABD’nin Ukrayna ve Avrupa’ya olası bir Rus saldırısına karşı güvence sağlamasını öngörüyor. Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Beyaz Saray yetkilileri, savaş devam ederse Ukrayna’nın bu bölgeleri kaybedeceğini ve bu nedenle anlaşmaya varmanın ülke çıkarına olacağını belirtiyor.

Trump’ın 28 maddelik planına göre, Rusya Donbas olarak bilinen Luhansk ve Donetsk bölgelerinde fiilen tam kontrol sahibi olacak; Ukrayna’nın hâlâ kısmi kontrol sağladığı bu bölgelerden çekildiğinde ise bölge silahsızlandırılacak ve Rusya’nın asker konuşlandırmasına izin verilmeyecek.

Plan ayrıca, Herson ve Zaporijya bölgelerindeki mevcut kontrol hatlarının korunmasını ve Rusya’ya bazı toprakların müzakereler çerçevesinde devredilmesini öngörüyor.

Buna ek olarak plan, ABD ve bazı diğer ülkelerin Kırım ve Donbas’ı Rusya’ya ait topraklar olarak tanımasını kapsıyor; ancak Ukrayna’nın bunu resmi olarak kabul etmesi zorunlu kılınmıyor.


Pakistan, Afganistan sınırına yakın bir bölgede 23 militanın öldürüldüğünü duyurdu ve Hindistan'ı bu militanlara destek vermekle suçladı

Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
TT

Pakistan, Afganistan sınırına yakın bir bölgede 23 militanın öldürüldüğünü duyurdu ve Hindistan'ı bu militanlara destek vermekle suçladı

Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)
Pakistan ordusu askerleri, Pakistan-Afganistan sınırına yakın Güney Veziristan'da bulunan bir askeri okula düzenlenen saldırının ardından hasar gören girişi koruyor. (AFP)

Pakistan güvenlik güçleri bugün, İslamabad'da 12 kişinin ölümüne neden olan ve Pakistan Talibanı (Tehrik-i-Taliban Pakistan) ile bağlantılı bir grup tarafından üstlenilen intihar saldırısından bir hafta sonra, Afganistan sınırına yakın iki operasyonda 23 militanın öldürüldüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre silahlı kuvvetler yaptığı açıklamada, militanların bu harekete veya ona bağlı gruplara mensup olduğunu belirterek, Hindistan'ı onlara destek vermekle suçladı.

Pakistan ordusu, operasyonların Hayber Pahtunhva eyaletinin Kurram bölgesinde gerçekleştirildiğini, bu bölgede sınır ötesi isyanların aktif olduğunu ve Taliban'ın 2021'de Afganistan'da yeniden iktidara gelmesinden bu yana durumun daha da kötüleştiğini belirtti.

x
İslamabad'da gerçekleşen intihar saldırısında hasar gören bir polis aracı (EPA)

Pakistan ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Pakistan, ülke dışından desteklenen ve finanse edilen terör belasını ortadan kaldırmak için tüm gücüyle mücadele etmeye devam edecek” denildi.

İslamabad, Kabil'i, Pakistan'da ölümcül saldırılar düzenleyen silahlı grupları, özellikle de Pakistan Talibanı'nı barındırmakla suçluyor.

Pakistan, son aylarda Hindistan'a karşı sert bir tavır takınarak, kendisine karşı çıkan silahlı grupları desteklemekle suçluyor.

Afganistan ve Hindistan bu suçlamaları reddediyor.

y
İslamabad'daki mahkeme binası önünde patlamada hasar gören bir polis arabasının yanında duran Pakistanlılar (Reuters)

Söz konusu iki saldırı, 14 Kasım'da İslamabad'daki bir mahkeme binası önünde meydana gelen intihar saldırısında 12 kişinin hayatını kaybetmesi ve onlarca kişinin yaralanmasının ardından gerçekleşti.

Pakistan Talibanı ile bağlantılı bir grup saldırının sorumluluğunu üstlenirken, Pakistanlı yetkililer dört şüphelinin gözaltına alındığını doğruladı ve bunların Afganistan'daki Taliban'ın liderliğindeki bir hücreye ait olduklarını söyledi.

Pakistan ve Afganistan arasındaki ilişkiler, geçen ay sınır ötesi çatışmaların patlak vermesiyle kötüleşti. Bir hafta süren çatışmalarda 70’ten fazla kişi hayatını kaybetti.

İki ülke çatışmalarda ateşkes üzerinde anlaştı, ancak bunu kalıcı bir ateşkes haline getirmek için yapılan müzakereler başarısız oldu ve her iki taraf da başarısızlıktan birbirini sorumlu tuttu.