İran'da Reisi'nin ölümünün ardından erken cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar belirleniyor

Analistler: Hamaney güvenilir bir sertlik yanlısı seçmeye çalışıyor

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, cumhurbaşkanı adaylarının kayıt işlemleri sırasında düzenlediği basın toplantısında (EPA)
İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, cumhurbaşkanı adaylarının kayıt işlemleri sırasında düzenlediği basın toplantısında (EPA)
TT

İran'da Reisi'nin ölümünün ardından erken cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar belirleniyor

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, cumhurbaşkanı adaylarının kayıt işlemleri sırasında düzenlediği basın toplantısında (EPA)
İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, cumhurbaşkanı adaylarının kayıt işlemleri sırasında düzenlediği basın toplantısında (EPA)

İran bugün, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından gelecek ay yapılacak erken seçimler için aday kayıt sürecini başlattı.

Reisi, ülkede son sözü söyleyen Dini Lider Ali Hamaney'in potansiyel halefi olarak görülüyordu.

Reisi'nin ölümü muhafazakârlar arasında yeni cumhurbaşkanının seçimini etkilemek için rekabete yol açarken, reformistler ve ılımlılar da cumhurbaşkanlığı için yarışmak istiyor.

Beş günlük kayıt süresinin ardından, seçimleri ve yasamayı denetleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi cumhurbaşkanı adaylarını inceleyecek.

cfdvgb
Milletvekili Muhammed Rıza Sabbagiyan adaylık belgelerini sunan ilk isim oldu. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre İran devlet televizyonuna konuşan İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, “İnceleme süreci yedi gün sürecek ve ardından nitelikli adayların seçim kampanyası için yaklaşık iki haftası olacak” dedi.

Anayasayı Koruyucular Konseyi uygun adayların listesini 11 Haziran'da yayınlayacak.

Ilımlı siyasetçiler 12 üyeli konseyi, bir sonraki cumhurbaşkanlığı yarışına hâkim olması beklenen aşırı muhafazakarlara rakip adayları dışlamakla suçluyor.

Ayrıca seçmen katılımı, sınırlı aday seçeneği ve İran'ın karmaşık din adamları ve seçilmiş yetkililer karışımı ortamında bir dizi siyasi, sosyal ve ekonomik krize ilişkin artan hoşnutsuzluktan etkilenebilir.

cdvfb
İran İçişleri Bakanlığı'nın seçim merkezindeki Hamaney posteri (AP)

Analistler ve kaynaklar, 85 yaşındaki Hamaney'in 28 Haziran seçimlerinde ülkeyi yönetecek ve İran liderinin halefi konusunda yaşanan çekişmelerin ortasında istikrar için güvenilir bir müttefik olacak son derece sadık bir cumhurbaşkanı aradığını söylüyor.

Analist Said Lilaz, “Bir sonraki cumhurbaşkanı muhtemelen Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) geçmişi olan, Hamaney'e sadık bir sertlik yanlısı olacak. Siyasi çekişmelerden uzak, kusursuz bir geçmişe sahip biri” öngörüsünde bulundu.

Reuters'in İran'ın üst düzey yöneticilerinin düşüncelerine yakın üç kaynaktan aktardığına göre liderler arasında, cumhurbaşkanlığı yarışının farklı şekillerde ele alınmasının yararları konusunda tartışmalar yaşanıyor.

Diğerleri gibi konunun hassasiyeti nedeniyle ismini vermek istemeyen bu kaynaklardan biri, “Genel kanı, öncelikli hedefin Rehber’e ve onun ilkelerine son derece sadık bir cumhurbaşkanının seçilmesi gerektiği yönünde. Seçime katılımın düşük olması bunu kesinlikle sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Ancak Hamaney öldüğünde tepede yumuşak bir geçiş sağlayabilecek sertlik yanlısı cumhurbaşkanı hedefi, önümüzdeki ay yapılacak oylamayı yönetecek olan iktidardaki din adamları için bir ikilem oluşturuyor.

Analistler ve bilgi sahibi kaynaklar, kazananın sadık bir Hamaney yanlısı olmasını sağlamak için bir sonraki seçimin Hamaney'e benzer görüşlere sahip sertlik yanlıları tarafından domine edileceğini söylüyor.

Sınırlı seçenekler

Seçimlerde seçeneklerin kısıtlanması muhtemelen seçmenlerin ilgisini azaltacak ve katılımı düşük tutarak 45 yıllık İslam Cumhuriyeti'nin prestijine istenmeyen bir darbe indirecek.

Bu ikilem İran'da tanıdık. Zira adayların ince elenip sık dokunduğu bir yarışta, dini kurumların önündeki zorluk genellikle yüksek bir katılım sağlamak.

Anayasayı Koruyucular Konseyi uygun adayların listesini 11 Haziran'da yayınlayacak.

Anayasayı Koruyucular Konseyi'nin önde gelen muhafazakâr ve ılımlı rakiplerini elemesinin ardından seçmen ilgisizliğinin ortasında, Reisi 2021'de yaklaşık yüzde 49'luk katılımla, 2017'deki yüzde 70 ve 2013'teki yüzde 76'lık katılım oranlarından önemli bir düşüşle zafer elde etti.

sdefrg
Eski reformist milletvekili Mustafa Kevakibiyan cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık belgelerini sundu. (EPA)

Eleştirmenler düşük katılım oranının, 2022 yılında genç kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi tarafından gözaltında öldürülmesinin ardından aylarca süren protestolara yol açan ekonomik zorluklar ile sosyal ve siyasi kısıtlamalardan duyulan hoşnutsuzluğun sonucu olduğunu söylüyor.

Bazı analistler, düşük profilli ılımlı adayların oy pusulasına dahil edilmesinin daha yüksek katılımı sağlamanın bir yolu olabileceğini belirtiyor.

Reformist sadakat

Artık iktidardan uzakta marjinalleşmiş olan reformistler, İran'ın teokratik yönetimine sadık kalmakla birlikte Batı ile daha iyi ilişkiler kurulmasını, ifade özgürlüğünün kademeli olarak teşvik edilmesini ve katı İslami kıyafet kurallarının gevşetilmesini talep ediyor.

Eski bir üst düzey reformist yetkili olan Muhammed Ali Abtahi, adaylarına izin verilmesi halinde reformistlerin seçimlere katılacağını söyledi, ancak reformistlere ne kadar siyasi alan tanınacağının belirsiz olduğunu belirtti.

Abtahi, “Geçmiş parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sertlik yanlılarının zafer kazanmasını sağlayan bu düşük katılım döngüsü değiştirilebilir. Ancak olası bir siyasi açılım konusunda şüphelerim var” diye konuştu.

Potansiyel adaylar

Ancak reformistlerin seçim gücü belirsizliğini koruyor. Bazı seçmenler reformistlerin son on yılda iktidarda oldukları süre boyunca daha fazla özgürlük elde edemediklerine inanıyor.

Dahası, 2022 protestoları reformistler ile ‘rejim değişikliği’ talep eden göstericiler arasında giderek derinleşen bir uçurumu ortaya çıkardı.

Avrasya Grubu analisti Gregory Brew, “Bilinen birkaç ılımlının aday olmasına izin vermek bile insanların sandığa gitmesi için yeterli olmayabilir. Seçmenler, reform yanlısı adayların gerçek bir değişim yaratacağı düşüncesiyle defalarca yanıltıldı” yorumunda bulundu.

Yeni cumhurbaşkanının İran'ın nükleer ya da dış politikasında herhangi bir değişiklik yapması beklenmiyor. Zira her ikisi de Dini Lider Ali Hamaney'in kontrolü altında.

sc dfvgbrthn
Temsilci Muhammed Rıza Sebbagiyan seçimler için adaylık belgelerini sunan ilk kişi oldu (EPA

Bilgi sahibi kaynaklar, adaylar arasında, Hamaney'in ofisine bağlı yatırım organı olan İmam Humeyni Fermanı İcra Kurulu'nun başında bulunan eski DMO üyesi Perviz Fettah ile 2001 yılında dört yıl boyunca Hamaney'in ofisini yöneten, Dini Lider'in Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ndeki temsilcisi ve eski nükleer baş müzakereci Said Celili'nin yer alabileceğini söyledi.

Bir diğer kaynak ise Fettah'ın nihai kararını ‘çarşamba günü bazı üst düzey yetkililerle görüştükten sonra’ vereceğini bildirdi.

Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir ve eski meclis başkanı ve Hamaney'in danışmanlarından Ali Laricani de İran medyasında olası adaylar olarak anılıyor. Laricani'nin 2021 cumhurbaşkanlığı yarışına katılması yasaklanmıştı.



İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
TT

İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)

İran'ın Tesnim haber ajansının haberine göre İran'ın güneydoğusundaki sınır bölgesinde "terörist gruplar" tarafından düzenlenen bir saldırıda üç Devrim Muhafızı öldürüldü.


Fransa, Hamas'ın Avrupa fonlarını kullanmış olabileceğine dair soruşturma çağrısında bulundu

Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Benjamin Haddad (AFP)
Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Benjamin Haddad (AFP)
TT

Fransa, Hamas'ın Avrupa fonlarını kullanmış olabileceğine dair soruşturma çağrısında bulundu

Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Benjamin Haddad (AFP)
Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Benjamin Haddad (AFP)

Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Benjamin Haddad, Avrupa Komisyonu’ndan, Avrupa fonlarının bazı sivil toplum kuruluşları (STK) üzerinden Hamas’a aktarılmış olabileceği iddiaları hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti.

AFP'nin eriştiği mektup, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Avrupa Komisyonu üyeleri Dubravka Suica, Michael McGrath ve Magnus Brunner’a gönderildi. Haddad mektupta, “Son zamanlarda Hamas’ın 2020’den beri Filistin topraklarında faaliyet gösteren STK’lara ve uluslararası kuruluşlara kısıtlamalar getirdiğine dair şüpheler hakkında bilgilendirildim” ifadesini kullandı.

Haddad, söz konusu bilgilerin, Avrupa fonlarının bütünlüğü ve Avrupa vergi mükelleflerinin korunması açısından ciddi kaygılar yarattığını belirterek, katkıların yalnızca insani amaçlarla kullanıldığından emin olunması gerektiğini söyledi. AB’nin, Handicap International, Norveç Mülteci Konseyi (NRC) ve International Medical Corps gibi bazı insani yardım kuruluşlarına bağışçı olduğunu da hatırlattı.

Geçtiğimiz mayıs ayında Haddad, Avrupa fonlarının ‘antisemitizmle bağlantılı ya da aşırılık yanlısı gruplara’ gitmemesi için Brüksel’den denetimlerin güçlendirilmesini talep etmişti.

Haddad, mektubunda Fransa’nın Avusturya ve Hollanda ile birlikte Avrupa düzeyinde, ‘AB fonlarından yararlananların Avrupa değerlerine bağlılığını güvence altına almayı’ amaçlayan öneriler sunduğunu hatırlattı.

Haddad, “Fransa, yapıları Hamas ağlarının bir tür müdahalesi altında kalmış olabilecek insani amaçlı kuruluşlara Avrupa fonu sağlamayı kabul edilemez bulmaktadır” dedi.

Haddad ayrıca, uluslararası kuruluşların insani hizmetlerini sürdürebilmek için ‘AB düzeyinde terör örgütü olarak tanımlanan bir yapının desteğini kabul etmek zorunda bırakılmaması gerektiğini’ vurgulayarak bu iddialara ilişkin ‘tam kapsamlı bir soruşturma’ yapılması çağrısında bulundu.

Fransa, şeffaflığın artırılması ve fonların kontrolü için yeni mekanizmalar oluşturulmasının yanı sıra, daha güçlü bir fon askıya alma sistemi de talep etti.

Haddad sözlerini, “Avrupa değerleri ve haklarına yönelik bu dış manipülasyonlar karşısında, AB’nin, kurumlarının ve operatörlerinin, ayrıca üye devletlerin teyakkuzunu iki katına çıkarması gerekir” diyerek tamamladı.


Kanserli mutasyona sahip bir sperm donörü, Avrupa'da 197 çocuğun babası oldu

Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
TT

Kanserli mutasyona sahip bir sperm donörü, Avrupa'da 197 çocuğun babası oldu

Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)
Laboratuvarda dondurulmuş sperm örnekleri, azot çözeltisi içeren soğutmalı bir kapta saklanıyor (Arşiv- Reuters)

Yapılan kapsamlı bir soruşturma, kanser riskini büyük ölçüde artıran gen mutasyonunu farkında olmadan taşıyan bir sperm bağışçısının, Avrupa genelinde en az 197 çocuğun babası olduğunu ortaya çıkardı.

Çocukların bir kısmı zaten hayatını kaybetti ve bu mutasyonu miras alanların sadece küçük bir yüzdesi kanserden kurtulabiliyor.

Sperm İngiltere'deki kliniklere satılmadı, ancak BBC, konu hakkında bilgilendirilen çok az sayıda İngiliz ailenin Danimarka'da kısırlık tedavisi görürken donörün spermini kullandığını doğruladı.

Danimarka'daki Avrupa sperm bankası, sperm satışından sorumlu kurum olarak, etkilenen ailelere "en derin taziyelerini" iletti ve spermlerin bazı ülkelerde çok sayıda çocuğun babası olmak için kullanıldığını kabul etti.

Soruşturma, Avrupa Yayın Birliği'nin araştırmacı gazetecilik ağı kapsamında BBC de dahil olmak üzere 14 kamu yayın kuruluşu tarafından yürütüldü.

Sperm, 2005 yılında öğrenciyken bağış yapması karşılığında para alan anonim bir adamdan geldi. Spermi daha sonra yaklaşık 17 yıl boyunca kadınlar tarafından kullanıldı.

BBC'ye göre, adam sağlıklıydı ve bağışçılar için gerekli tüm tarama testlerinden geçmişti. Ancak, doğumundan önce bazı hücrelerinin DNA'sında bir mutasyon meydana gelmiş ve hücrelerin kanserleşmesini önlemede hayati rol oynayan TP53 genine zarar vermişti.

Donörlerin çoğu tehlikeli TP53 genini taşımamaktadır, ancak spermlerinin %20'sine kadarında bu gen bulunmaktadır. Bununla birlikte, enfekte spermden doğan her çocuk, bu mutasyonu tüm hücrelerinde taşıyacaktır.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığına göre Londra'daki Kanser Araştırma Enstitüsü'nde kanser genetiği uzmanı olan Profesör Claire Turnbull şunları söyledi: "Bu yıkıcı bir teşhis. Herhangi bir aile için son derece zor bir teşhis. Çünkü bu riski ömür boyu taşımak zorunda kalma yükünü omuzlarına yüklüyor ki. bu şüphesiz yıkıcıdır."

Tümörleri tespit etmek amacıyla vücut ve beyin için yıllık MR taramaları ve karın ultrasonları yapılmaktadır. Kadınlar genellikle kanser riskini azaltmak için memelerini aldırmayı tercih ederler.

Avrupa Sperm Bankası, "donörün kendisinin ve aile üyelerinin etkilenmediğini" ve bu tür bir mutasyonun "genetik testlerle önleyici olarak tespit edilemeyeceğini" belirtti. Ayrıca, spermde sorun keşfedilir keşfedilmez donörü "bloke ettiklerini" belirttiler.

Sperm bağışı sonucu kanser gelişen çocukları tedavi eden doktorlar, bu yıl Avrupa İnsan Genetiği Derneği konferansında endişelerini dile getirerek, o zamana kadar bilinen 67 vakadan 23'ünde genetik mutasyon tespit ettiklerini bildirdiler. Bu çocukların onuna zaten kanser teşhisi konmuştu.

Bilgi talepleri ve doktorlar ile hastalarla yapılan görüşmeler sonucunda, bağışçılardan doğan çocuk sayısının çok daha fazla olduğunu keşfettik.

Sayı en az 197 çocuk, ancak tüm ülkelerden veri henüz alınmadığı için bu nihai sayı olmayabilir. Ayrıca kaç çocuğun bu ciddi genetik mutasyonu miras aldığı da bilinmiyor.