İran rejimi Zarif oyununu yeniden sahneye koydu

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, Trump'ın ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerini kazanması ve Beyaz Saray'a dönmesi ihtimali çerçevesinde Cumhuriyetçilerle müzakere etmesi için eski Dışişleri Bakanı Zarif’i göreve çağırdı

Mesud Pezeşkiyan’ın ülkeyi yönetme ya da insanların önemsediği işleri yapma konusunda çok az geçmişe sahip olduğu halde halk ona oy verdi (AFP)
Mesud Pezeşkiyan’ın ülkeyi yönetme ya da insanların önemsediği işleri yapma konusunda çok az geçmişe sahip olduğu halde halk ona oy verdi (AFP)
TT

İran rejimi Zarif oyununu yeniden sahneye koydu

Mesud Pezeşkiyan’ın ülkeyi yönetme ya da insanların önemsediği işleri yapma konusunda çok az geçmişe sahip olduğu halde halk ona oy verdi (AFP)
Mesud Pezeşkiyan’ın ülkeyi yönetme ya da insanların önemsediği işleri yapma konusunda çok az geçmişe sahip olduğu halde halk ona oy verdi (AFP)

Camelia Fard

İran'daki seçimler rejimdeki yetkililer için özel bir öneme sahip. Seçimler, hem yetkililere 85 milyonluk ülkede halkın ve durumun nasıl algılandığını hem de siyasi durumu ve rejimin geleceğini gösterir.

Bu sebeplerden ötürü Tahran rejiminde ‘seçim mühendisliği’ oldukça önemli bir yere sahiptir. İran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu, katı muhafazakar kamp ile ılımlı raformist kamptan iki aday arasında bir hafta süren müzakerelerin ardından yapıldı ve seçimler, reformist aday Mesud Pezeşkiyan'ın zaferiyle sonuçlandı.

Rejim, eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazası sonucu aktif görevdeyken ölümünden yaklaşık 50 gün sonra yerine aday olmak isteyenlerden altı kişiyi seçti. Bu adayların hepsi benzer sicillere sahipti. Aralarındaki fark ise içlerinden biri olan Mesud Pezeşkiyan'ın seçim kampanyası sırasında eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in yanında görünmeye özen göstermesiydi.

John Kerry ile Cenevre sokaklarında yürüyen ve bazı ABD yetkililerinden daha iyi İngilizce konuşan bir diplomat olan Muhammed Cevad Zarif, seçimlerde aday değildi, ancak seçim kampanyasındaki varlığı ve etkinliği İran rejiminin dış tehditler karşısında istikrarlı olduğu bir dönemi anımsattı. Tartışmalı bir siyasi figür olan Zarif, nükleer anlaşmanın imzalanmasından sonra rejimdeki yetkililer arasında eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'den daha önemli bir konuma geldi.

Reformistlerin bu yükselen yıldızı, protestoların kanlı bir şekilde bastırılması ve 176 kişiye mezar olan Ukrayna’ya ait bir yolcu uçağının Tahran semalarındayken düşürülmesinin ardından söndü. Muhammed Cevad Zarif, gazeteci Said Lilaz ile bir görüşmesinin ses kaydı sızdı. Ses kaydının sızdırılmasının ardından Zarif'in ne planladığı ortaya çıktı. Ses kaydında Zarif, uçağın düşürülmesinden iki gün sonra İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi'ne gittiğini ve oradaki yetkililere “Eğer uçağı siz düşürdüyseniz bana gerçeği söyleyin ki konuyu ele alabileyim” dediğini söylüyor.

Eski Cumhurbaşkanı Ruhani, ülkede akaryakıt fiyatlarında yapılan artışın ardından yaptığı açıklamada bundan haberi olmadığını söylemişti. Dünya güçleri ile İran arasında yapılan nükleer anlaşma halkın beklediği açılımı sağlayamadı ama İran’ı daha fazla yaptırım uygulanması tehdidinden kurtardı. Muhammed Cevad Zarif, Batı ülkeleriyle resmi diplomatik kanallar oluşturarak rejimi kurtarmak için çok çalıştı. Çünkü bu kanallar İran rejimi ülkede iktidarı ele geçirdikten sonra kapanmıştı. Bu gelişme, ancak İran Dini Lideri Ali Hamaney'in onayıyla gerçekleşebildi. Fakat ABD’de Donald Trump’ın iktidara gelmesinin ardından işler değişti. Zarif ve ekibinin tüm çabaları yerle bir oldu. ABD’nin Barack Obama liderliğindeki Demokrat yönetimi ile İran rejimi arasında imzalanan nükleer anlaşma, Trump tarafından ilan edilen sürenin üç kez uzatılması ve İran rejimi ile doğrudan görüşmeler yapılması için tekrarlanan taleplerin ardından sona erdi. Ancak doğrudan müzakereler ve iki başkanın kameralar önünde el sıkışması, İran rejiminin kurulması fikrinin sonu anlamına geliyordu. Bunu da Hamaney'in kabul etmesi beklenemezdi.

İran rejimi, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında yapılan görüşmeler, eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin görev süresi boyunca Umman'da gerçekleşen toplantılar gibi ABD ile dolaylı müzakereler yürütmeyi tercih etti. Mesud Pezeşkiyan pek karizmatik biri değil. Ülkeyi yönetmek ya da halkın kendisine oy vermesini sağlamak için ilgi çekici bir iş yapmışlığı da yok. Ancak Hamaney, seçime katılım oranını arttırmak için Muhammed Cevad Zarif'i Mesut Pezeşkiyan’a eşlik etmeye ikna ederek, sinsi bir şekilde seçim mühendisliği yapmayı başardı.

Mesut Pezeşkiyan, Muhammed Hatemi döneminde Sağlık Bakanlığı yaptı. İran asıllı Kanadalı gazeteci Zehra Kazımi'nin Evin Cezaevi’nde öldürülmesinin ardından İran rejimi lehine açıklamalarda bulundu. O dönemde bir doktor olarak Zehra Kazımi'nin otopsi sonuçlarını gördüğünü, cesedini incelediğini ve ölümüne neden olacak herhangi bir yara izine rastlanmadığını söyleyen Pezeşkiyan, daha sonra rejimi savunarak, Zehra Kazımi'nin cezaevindeki ölümünü gizlemeye çalıştı. Pezeşkiyan, 2022 yılına gelindiğinde ise Zehra Kazımi'nin cezaevinde dövülerek öldürüldüğünü doğruladı.

İran Anayasayı Koruyucular Konseyi, 2021 yılında Mesud Pezeşkiyan’ın adaylığını reddetmişti. Peki, Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin fikrini bu kez değiştiren neydi? Neden 2024 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasını onayladı?

Bahsettiğimiz seçim mühendisliği, meselenin tüm taraflarının detaylara dikkat etmesine dayanıyordu. Çünkü rejim, mevcut dönemde İbrahim Reisi gibi bir cumhurbaşkanının gelmesinin, çıkarlarını tehlikeye atacağını biliyordu. Seçim kampanyası sırasında ve son 50 günde gördüklerimiz, Muhammed Cevad Zarif'in bu grubun merkezinde olduğunu gösteriyordu. İran halkı Zarif'i, dünya da onun seçim kampanyalarına katılımını izliyordu. Mesut Pezeşkiyan, sorumluluk sicilinde halk lehine önemli bir başarısı olmayan ılımlı bir isim iken, Ali Hamaney tarafından Muhammed Cevad Zarif'in yanında yer almaya ve seçimi kazanmaya itilen reformist bir figüre dönüştü.

Rejim, seçimlere katılım oranını arttırmak ve meşruiyet kazandırmak için halkı sandık başına gitmeye teşvik etmenin yanı sıra,  ABD seçimlerinden sonra da Zarif kartını oynamayı planlıyor.

Nasıl ki Amerikan halkı ve Batılı ülkeler ABD'de yapılacak seçimleri Trump'ın kazanmasını bekliyorsa, rejim yetkililerinin de bu gelişmeyi dikkate alması gayet doğaldır. Zarif'in Mesut Pezeşkiyan gibi tanınmayan bir ismin yanında seçim kampanyasına katılması, onun bir kez daha siyaset sahnesine dönmesine ve daha önce bahsettiği saha (askeri) ile diplomasi arasındaki uyumu bulmaya çalışmasına neden oldu.

Zarif, Said Lilaz ile yaptığı görüşmenin sızdırılan ses kaydında rejimin diplomasiden çok sahaya (askeri) önem vermeye karar verdiğini vurguluyor. Ses kaydı kamuoyuna kasıtlı olarak sızdırıldı. Şu an nükleer anlaşma dosyasının karmaşıklığı ve İran'ın nükleer silah üretmeye yakın olduğu söylentileri göz önüne alındığında, Trump'ın nükleer anlaşma dosyasına ve İran’ın vekillerinin bölgedeki eylemlerine bakışının Demokratlardan ve Başkan Joe Biden'dan farklı olması gayet doğal görünüyor.

Hamaney, Trump'ın başkanlık seçimlerini kazanması ve Beyaz Saray'a geri dönmesi ihtimaline karşı Cumhuriyetçilerle müzakere etmesi için Zarif'i çağırdı. Bu durumda Muhammed Cevad Zarif, Mesud Pezeşkiyan hükümetinin en önemli figürü haline gelecek.

Yaşı iyice ilerleyen Hamaney’in halefinin atanmasından önce karşılaştığı zorluklar, Batı'nın rejimin stratejik öneme sahip olan nükleer programına karşı girişimleri etrafında ortaya çıkıyor. Bu girişimlere ve rejimin politikalarına rağmen seçimlere katılım düşük oldu. Rejimin son yıllarda gerçekleştirdiği diğer seçimlerdeki katılım oranından daha düşüktü.

Mesud Pezeşkiyan, İbrahim Reisi'nin aldığı 16 milyon oydan daha az oy alarak kazandı. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre katı muhafazakar aday Celili'nin iktidara gelmesi korkusunun yanında Muhammed Cevad Zarif ve reformistlerin aktif çalışmaları bunda etkili oldu.

Bu seçimler İranlı seçmenlerin büyük bölümünün sandık başına gitmediğini gösterdi. Muhammed Cevad Zarif önümüzdeki günlerde ve aylarda nükleer anlaşma dosyasını takip etmek ve Trump'ın saldırılarına ve uluslararası yaptırımlara karşı bir kalkan olma görevini üstlenecek. Yeni Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan ise ekonomik sorunları çözme vaadinde bulundu. Hasılı rejimin geçtiğimiz cuma günü Muhammed Cevad Zarif ve Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmek üzere seçtiği söylenebilir.

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Petro, Trump'a ABD mahkemelerinde iftira davası açmayı planlıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AFP)
TT

Petro, Trump'a ABD mahkemelerinde iftira davası açmayı planlıyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AFP)

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro dün yaptığı açıklamada, Cumhuriyetçi milyarder Donald Trump'ın bir basın toplantısında kendisine ‘haydut’ dediği için ABD'de ‘yasal olarak kendini savunacağını’ ve Trump'ı iftira suçlamasıyla dava edeceğini duyurdu.

Solcu başkan, “Amerikan topraklarında üst düzey yetkililer tarafından bana yöneltilen iftiraya yanıt olarak, Amerikalı avukatların yardımıyla ABD mahkemelerinde yasal olarak kendimi savunacağım” dedi.

Kolombiya ve ABD geleneksel müttefiklerdir, ancak son aylarda iki ülkenin liderlerinin birbirlerine açıkça hakaret etmeleriyle ilişkiler ciddi şekilde gerginleşti.

Kolombiya'nın Washington Büyükelçisi ise Trump'ın ülkesine ve devlet başkanına yönelik tehditlerini kınayarak, iki yüzyıldır iki ülkeyi birleştiren yakın ilişkinin şu anda tehlike altında olduğu uyarısında bulundu.

Büyükelçi Daniel Garcia Pena, ülkesi tarafından istişare için çağrıldıktan sonra Bogota'da AFP'ye verdiği demeçte, Trump'ın sözlerinin ‘kabul edilemez’ olduğunu söyledi.

Pena, “Hiçbir koşulda bu tür tehditler ve tamamen asılsız suçlamalar haklı gösterilemez” dedi.

Trump'ın Petro'yu ‘haydut’ olarak nitelemesi ve Kolombiya ile devlet başkanına karşı ‘çok ciddi önlemler’ alacağı tehdidine yanıt veren büyükelçi, şaşkınlık dolu bir ses tonuyla, ABD Başkanı’nın açıklamasında ‘kabul edilemez şeyler’ olduğunu ifade etti.


Endonezya, İsrailli jimnastikçilere vize yasağı kararını savundu

Rusya'dan Daniil Marinov, Cakarta'da düzenlenen 2025 Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda erkekler artistik jimnastik genel klasman finalinde performans sergiliyor. (EPA)
Rusya'dan Daniil Marinov, Cakarta'da düzenlenen 2025 Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda erkekler artistik jimnastik genel klasman finalinde performans sergiliyor. (EPA)
TT

Endonezya, İsrailli jimnastikçilere vize yasağı kararını savundu

Rusya'dan Daniil Marinov, Cakarta'da düzenlenen 2025 Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda erkekler artistik jimnastik genel klasman finalinde performans sergiliyor. (EPA)
Rusya'dan Daniil Marinov, Cakarta'da düzenlenen 2025 Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda erkekler artistik jimnastik genel klasman finalinde performans sergiliyor. (EPA)

Endonezya Gençlik ve Spor Bakanı Erick Thohir bugün yaptığı açıklamada, ülkesinin Cakarta'da düzenlenen Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası’na İsrailli jimnastikçilerin katılımını yasaklama kararının sonuçlarının farkında olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Thohir'in açıklaması, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) tüm uluslararası spor federasyonlarına Endonezya'da spor etkinlikleri düzenlememeleri çağrısında bulunmasının ardından geldi.

IOC, gelecekteki olimpiyat oyunlarının düzenlenmesi konusunda Endonezya ile tüm görüşmeleri askıya aldığını da açıkladı.

Endonezya hükümetinden bir yetkili, bu ayın başlarında 19 Ekim'de başlayan Artistik Jimnastik Dünya Şampiyonası'na katılan İsrailli sporculara vize verilmeyeceğini açıklamıştı.

İsrail takımında, 2020 Olimpiyat altın madalyası sahibi ve erkekler yer egzersizlerinde dünya şampiyonu Artem Dolgopyat da yer alıyordu.

Endonezya, Filistinlilerin güçlü bir destekçisi ve İsrailli sporcuların olası katılımı ülkede şiddetli bir muhalefete yol açtı.


Uluslararası Adalet Divanı'ndan İsrail'e “Gazze'yi aç bırakmayın” uyarısı

İsrail'in, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta toplu mezara defnedilen kimliği belirsiz Filistinlilerin kalıntıları ve cesetleri (EPA)
İsrail'in, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta toplu mezara defnedilen kimliği belirsiz Filistinlilerin kalıntıları ve cesetleri (EPA)
TT

Uluslararası Adalet Divanı'ndan İsrail'e “Gazze'yi aç bırakmayın” uyarısı

İsrail'in, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta toplu mezara defnedilen kimliği belirsiz Filistinlilerin kalıntıları ve cesetleri (EPA)
İsrail'in, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta toplu mezara defnedilen kimliği belirsiz Filistinlilerin kalıntıları ve cesetleri (EPA)

Birleşmiş Milletler'in en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'i Gazze Şeridi'nde açlığı bir silah olarak kullanmamaya çağırdı. Dün Lahey'deki genel merkezinde, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yardım sağlama yükümlülükleri hakkındaki tavsiye kararını açıklamak üzere düzenlenen bir oturumda konuşan Başkan Iwasawa Yuji, "Mahkeme, İsrail'in sivil halkı açlığa mahkûm etmeyi bir savaş yöntemi olarak kullanmaması gerektiğini hatırlatıyor" ifadelerini kullandı.

Bu arada, Knesset dün Batı Şeria'daki bölgelere egemenlik tanıyan iki yasa tasarısını onayladı. Her iki yasa tasarısı da ön okumalardan geçti ve her birinin yasalaşması için bir yıla kadar sürebilecek uzun müzakereler gerekiyor.

Filistin Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'in Batı Şeria'daki Filistin topraklarını ilhak etme girişimlerini en sert şekilde kınadı.

Suudi Arabistan da Knesset'in bu hamlesini kınadığını ve reddettiğini ifade etti ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiride, işgalci güçlerin gerçekleştirdiği tüm yerleşim ve yayılmacı ihlalleri tamamen reddettiğini vurguladı. Filistin halkının 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma konusundaki doğal ve tarihi hakkını yineledi.

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi ise İbrani medyasının "doğrudan gözetim" olarak tanımladığı Başbakan Binyamin Netanyahu'nun gözetimini sağlamak ve Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasının kaderini tehdit edebilecek ihlalleri önlemek amacıyla, İsrail'e temsilci göndermeyi yoğunlaştırdı. ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, İsrail ziyaretini sürdürdü ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun da bugün ona katılması bekleniyor.