Netanyahu'nun planları ve ordunun zorlu görevi arasında Hamas'ın ortadan kaldırılması

İsrailli komutanların Hamas'ın ortadan kaldırılmasının zaman alacağını söylemeleri, Başbakan Netanyahu’yu kızdırdı

Gazze Şeridi'nin güney sınırı yakınlarında konuşlandırılan İsrail ordusuna ait tanklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güney sınırı yakınlarında konuşlandırılan İsrail ordusuna ait tanklar (AFP)
TT

Netanyahu'nun planları ve ordunun zorlu görevi arasında Hamas'ın ortadan kaldırılması

Gazze Şeridi'nin güney sınırı yakınlarında konuşlandırılan İsrail ordusuna ait tanklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin güney sınırı yakınlarında konuşlandırılan İsrail ordusuna ait tanklar (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde Hamas Hareketi’ni ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını ya da uzun zaman alacağını, uğradığı tüm askeri saldırılara rağmen Gazze'de kalmaya devam ettiğini ve birçok durumda kendini yeniden yapılandırdığını ikinci kez vurguladı.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari tarafından yapılan açıklamada, “Hamas en azından önümüzdeki beş yıl boyunca Gazze'de kalacak. Hamas’a karşı İsrail’de uzun sürecek bir savaş planlıyoruz, ancak Hamas, Gazze Şeridi'nde varlığını sürdürecek” denildi.

Açıklama ve öfke

Ordudan gelen bu açıklamalar İsrail hükümetini kızdırdı, ancak Hagari, Hamas'ı ortadan kaldırmanın zorluğuna ilişkin ilk kez açıklama yapmıyor. Hagari 19 Haziran'da yaptığı açıklamada “Hamas'ı yok edebileceğimiz ya da ortadan kaldırabileceğimiz fikri kamuoyunu yanıltıyor” demişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ı ortadan kaldırmaya karar verdiği ve körüklediği savaşın hedeflerine meydan okuma olarak gördüğü ordusu tarafından yapılan açıklamalara karşı öfke kustu. Ordunun Hamas'ı ortadan kaldırmanın zorluğundan bahsetmesinin savaşın hedeflerine zarar verdiğini belirtti. Netanyahu, ordunun Hamas'ı ortadan kaldırmanın zorluğundan bahsetmesinin savaşın hedeflerine zarar verdiğini belirtti.

xscdfvefrtgb
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari (AFP)

Netanyahu'yu öfkelendiren, Hagari'nin açıklamalarının çoğunlukla İsrail kamuoyuna yönelik olması ve birçoğunun İsrail basınında yer almasıydı. Hagari’nin açıklamalarından en öne çıkan sözlerinden biri Hamas'ın tamamen ortadan kaldırılamayacağıydı.

Bir alternatif yaratmak

Hagari, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hamas'ın yerine bir alternatif geliştirebiliriz. Eğer bir alternatif bulamazsak Hamas kalmaya devam edecek. Onu yok etmekten bahsetmek zorlaşacak. Çünkü Hamas kendini yeniden inşa edebilir.

Aslında Hamas'ı ortadan kaldırmanın zor olduğunu savunan sadece Hagari değil. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi de Hamas'ın ideoloji olarak ortadan kaldırılamayacağını, ancak askeri olarak yok edilebileceğini söyledi.

Hanegbi, şunları söyledi:

Sadece Hamas'ın askeri yeteneklerini yok etmeye değil, alternatif bir ideolojiye de ihtiyacımız var. Hamas'ın bir ideoloji olarak ortadan kaldırılamayacağı gerçeği çerçevesinde Gazze Şeridi'nde Hamas'a alternatif bir politika üzerinde çalışıyoruz. Bu politika birkaç gün içinde ortaya çıkacak.

Ancak Hanegbi, Gazze'nin yönetimini devralacak yapının niteliği hakkında detay vermekten kaçındı.

Likud Partisi üyelerinden teyit

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrail Ordusu 12. Tugay Komutanı Yarbay Hevri Elbaz, Hamas'ın Gazze'deki askeri yeteneklerini tamamen ortadan kaldırmanın yıllar süreceğini söyledi. Yarbay Elbaz, “Bunu yapmak kolay değil. Zaman ve büyük bir askeri baskı gerektiriyor. Önümüzdeki bir yıl içinde Tel Aviv'de sirenlerin susacağını düşünen herkes İsraillilerin gözünü boyuyor demektir” şeklinde konuştu.

Netanyahu'yu kızdıran en son açıklamalardan biri İsrail Tarım Bakanı Avi Dichter tarafından yapıldı. Dichter, söz konusu açıklamasında, ‘Gazze'deki Hamas yönetiminin ortadan kaldırılması hedefinin halen gerçekleşmekten uzak olduğunu’ söyledi.

Netanyahu Dichter'e öfkelenmesinin en büyük nedeni, Dichter'in bir zamanlar İç güvenlik istihbaratından sorumlu olan Şin Bet’in direktörlüğü görevini yürütmüş ve Netanyahu’nun lideri olduğu Likud Partisi’nin üyesi olmasıydı. Ancak Gazze Şeridi’ndeki savaş için belirlenen hedeflere karşı çıkan Dichter, Hamas'ı kısa sürede ortadan kaldırılabileceğine inanmıyor ve çözümün Gazze'yi kontrol etmek ya da Gazze’yi yöneten siyasi gruba bir alternatif sağlamak olduğunu düşünüyor.

‘Hamas'ın ortadan kaldırılması’ tanımı üzerinde anlaşmazlık

İsrailli askeri analist Yoav Stern, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Bazı çevreler, bu açıklamaların Başbakan Netanyahu tarafından temsil edilen İsrail hükümeti ile ordunun komuta kademesi arasında bir anlaşmazlık olduğunu gösterdiğini düşünebilir. Her iki taraf da Hamas'ı ortadan kaldırmak ve bu hedefe ulaşmak istiyor, ancak anlaşmazlık sadece hedefin tanımında yatıyor.

İsrail Savaş Kabinesi, Hamas'ın askeri ve siyasi yeteneklerini yok etmeyi bir savaş hedefi olarak belirledi ve İsrail ordusu bu hedefe bağlı kaldı. Ancak Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hamas’ı yenmek için savaşın sonrasına dair bir plan yapılması, yani Gazze'de başka bir yönetimin getirilmesi gerektiğini vurguladı.

zxcdfvg
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

İsrail ordusu ile Netanyahu arasındaki gerilimin en üst seviyede olduğunu söyleyen Stern’e göre Netanyahu Hamas'ın askeri yeteneklerini yok etme hedefi koyarak ulaşılabilecek en yüksek taktiksel zirveye ulaşarak savaşın hedeflerinin tükendiğini düşünürken ordu, Hamas’ı ortadan kaldırma çabalarının boşa gitmemesi için yerine bir alternatifin bulmasının zamanının geldiğine inanıyor.

Hamas bunu bir zafer olarak görüyor

Netanyahu, savaşın başından bu yana Gazze'de Hamas'a alternatif olabilecek tüm fikirleri reddetti. İsrail Başbakanı kendisini eleştiren açıklamalara yanıt olarak “Gazze'deki savaşta çok büyük başarılar gördüm. Hamas’ın askeri gücünü yok etme aşamasının sonuna yaklaştık. Hamas’ın kalıntılarını vurmaya devam edeceğiz” dedi.

Netanyahu, sözlerine şöyle devam etti:

Bu savaşı sona erdirmek için Hamas'ın askeri olarak yenilgiye uğratılması ve yönetim kabiliyetinin yok edilmesi şart. Bu da Hamas’ın her üyesini ortadan kaldırmak anlamına gelmez, ama siyasi ve askeri imkanlarını ellerinden almak anlamına gelir.

İsrail'deki hararetli tartışmaların ardından Hamas'ın daha da güçlü göründü. Hamas Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, yaptığı açıklamada, “İsrail ordusunun Hamas’ı yok edemeyeceğini kabul etmesi, bu savaşın dayattığı değişkenlerden biri, Hamas için bir zaferin başlangıcı ve İsrail’in sahada ve stratejik alanda yenildiğinin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.



Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
TT

Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği'nde (AB) yapılan ankete göre vatandaşların yarısı, ABD Başkanı Donald Trump'ı Avrupa'nın düşmanı olarak görüyor. 

Fransız politika dergisi Le Grand Continent'te yayımlanan ankete Belçika, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya'dan yaklaşık 10 bin kişi katıldı. 

Katılımcıların yüzde 48'i Trump'ı kesin düşman gördüğünü belirtti. Bu oran Belçika'da yüzde 62, Fransa'da yüzde 57, Hırvatistan'da yüzde 37, Polonya'daysa yüzde 19 oldu.

Öte yandan Avrupalılar, ABD'yle ilişkileri stratejik açıdan önemli görüyor. AB'nin ABD yönetimine karşı hangi tutumu benimsemesi gerektiği sorulduğunda "uzlaşma" seçeneği yüzde 48'le en popüler tercih oldu. 

AB vatandaşlarının yüzde 51'i gelecek yıllarda Rusya'yla doğrudan savaş riskinin olduğunu düşünüyor. Bunun çok ciddi bir risk olduğunu savunanların oranıysa yüzde 18. 

Ülkelerin Rusya'ya coğrafi yakınlık derecesine göre görüşler büyük farklılık gösterdi. Polonyalı katılımcıların yüzde 77'si savaş riskinin yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da yüzde 54, Almanya'da yüzde 51, Portekiz'de yüzde 39 ve İtalya'da yüzde 34 oldu. 

Çoğu kişi AB'nin muhtemel savaşa karşı yeterince hazır olmadığını da düşünüyor. Katılımcıların yüzde 69'u ülkelerinin Rusya'ya karşı savunma kapasitesinin "zayıf kaldığını" ya da "hiç olmadığını" söyledi.

Rusya'dan gelebilecek tehditler arasında teknoloji ve dijital güvenliği etkileyecek saldırılar yüzde 28'le en üst sırada yer aldı. Askeri güvenlikse bunun ardından yüzde 25 oranındaydı.

Katılımcıların yüzde 69'u muhtemel savaş durumunda AB'nin birliğini pekiştirerek koruyucu bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

9 ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekledi, vatandaşların yüzde 74'ü ülkelerinin blokta kalmasını istediğini belirtti. 

Bu oran yüzde 90'la Portekiz ve yüzde 89'la İspanya'da en yüksek seviyedeyken, yüzde 68'le Polonya'da ve yüzde 61'le Fransa'da en düşük orandaydı.

Anketi düzenleyen Cluster 17 şirketinin kurucusu Jean-Yves Dormagen, AB'de "Trumpçılığın düşmanca bir güç olarak görüldüğünü" belirterek şöyle devam ediyor: 

Avrupa sadece artan risklerle karşı karşıya değil, aynı zamanda kendi tarihsel, jeopolitik ve siyasi yapısında da dönüşüm geçiriyor. Ankette çıkan genel tablo, endişeli, kendi kırılganlıklarının çok iyi farkında olan ve olumlu bir geleceği düşünebilmek için mücadele eden bir Avrupa'yı gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, La Voce di New York


Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yla ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin detayları ortaya çıktı. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Telegraph'a konuşan kaynaklar, Maduro'nun iktidarı bırakmak için belirli şartlar sunduğunu ancak Trump'ın bunları kabul etmediğini savunuyor.

Buna göre Maduro, 200 milyon dolarlık servetini korumayı, kendisine yakın yaklaşık 100 kişi hakkında hiçbir işlem yapılmamasını ve dost bir ülkeye sığınmasının sağlanmasını istemiş.

Kaynaklar, Washington'ın özellikle üst düzey yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapılmaması talebine yanaşmadığını belirtiyor. 

15 dakikalık telefon konuşmasında iki liderin, Venezuela'da olası bir geçiş hükümetinin nasıl kurulacağına veya Maduro'nun nereye gönderileceğine dair de anlaşmaya varamadığı ifade ediliyor. 

Trump'ın, Maduro'nun gidebileceği ülkeler arasında Rusya ve Çin'i gösterdiği öne sürülüyor. Ayrıca Katar'ın da bir seçenek olarak değerlendirildiği iddia ediliyor. 

Washington Post'un 27 Kasım'daki haberinde, Venezuela liderinin Türkiye'ye kaçabileceği de ileri sürülmüştü. 

Telegraph'ın haberinde, Maduro'nun kendisine yakın isimlerin geçiş hükümetinde rol oynamasını istediği ancak Beyaz Saray'ın bunu kabul etmediği yazılıyor.

Kaynaklardan biri, Venezuela liderinin "iki arada bir derede" kaldığını söylüyor. İktidardaki müttefikleri hakkında işlem yapılmasını kabul etmesi halinde Maduro'nun Venezuela'daki üst düzey isimler tarafından "hedef alınabileceği" belirtiliyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro olduğunu öne sürmüştü.

Haberde, Maduro'nun af istediği üst düzey askeri ve siyasi isimlerin, ABD tarafından hedef alınan bu örgüte üye olduğu savunuluyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi, böyle bir örgütün varlığını defalarca reddetmişti. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD'nin Güneşler Karteli'yle ilgili açıklamasının "asılsız ve gerçek dışı" olduğu savunulmuştu. 

Beyaz Saray'ın örgütün en üst isimlerinden biri olduğunu öne sürdüğü Venezuela İçişleri, Adalet ve Barış Bakanı Diosdado Cabello da karteli "uydurma" diye nitelemişti.

Maduro, Trump'la telefon görüşmesi hakkunda dün yaptığı açıklamada, "Görüşmenin saygı çerçevesinde tamamlandığını ifade etmek isterim" demişti. Trump ise Maduro'yla konuşmasına ilişkin "Görüşmenin iyi ya da kötü geçtiğine dair bir şey söyleyemem" ifadelerini kullanmıştı. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Telegraph, BBC


Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
TT

Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin görüşmesi özellikle ABD tarafından yakından takip ediliyor.

Rus lider bugün Yeni Delhi'ye vardı, Modi'yle birebir görüşmeninse yarın düzenlenmesi planlanıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rus petrolünü almaması için Modi'ye baskı yaptığı hatırlatılıyor. 

Yeni Delhi yönetimi, Washington'ın taleplerine bir süre direnmiş ancak ABD'nin geçen ay Rus petrol devlerine uyguladığı yaptırımların ardından satın alımları büyük ölçüde durdurmak zorunda kalmıştı. 

BBC'nin analizinde, 2022'de patlak veren Ukrayna savaşından beri ilk kez Hindistan'ı ziyaret edecek Putin'in petrol satın alımlarının tekrar artırılması için Modi'ye baskı yapabileceğine dikkat çekiliyor. 

İkili zirvede, Hindistan ve Rusya'nın Sovyet döneminden beri süren ilişkilerine bağlı oldukları mesajı verilecek. 

NYT'nin haberinde, aynı zamanda görüşmenin Putin için "küresel öneme sahip bir ortağı olduğunu dünyaya gösterme fırsatı" sunacağı ifade ediliyor.

Toplantıda Modi yönetiminin Rus menşeli gübre ürünlerine yatırımını artırması ve Hindistan'da Rusya işbirliğiyle inşa edilecek nükleer santrallerle ilgili konuların ele alınacağı aktarılıyor. 

Ayrıca iş sektöründe ortaklığın da artırılması öngörülüyor. Ukrayna savaşı nedeniyle eleman kıtlığı yaşayan Rus şirketlerin Hindistanlı işçileri kadrolarına katmak istediği belirtiliyor. 

Bu, Putin'in 2021'den beri Hindistan'a yaptığı ilk ziyaret olacak. Diğer yandan iki lider eylülde Çin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bir araya gelmiş, geçen yıl da Moskova'da görüşmüştü. 

"Denge politikası sınanıyor"

Diğer yandan görüşmenin, Modi'nin hem Rusya hem de Batı'yla ilişkilerini dengede tutmakta zorlandığı bir dönemde yapıldığına işaret ediliyor. Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative'in (GTRI) görüşme hakkındaki analizinde şu ifadelere yer veriliyor: 

Hindistan için zor olan mesele stratejik dengeyi korumaktır. Washington'dan gelen baskı ve Moskova'ya bağımlılığı yönetirken özerkliği de koruyabilmektir.

CNN'in analizinde de Hindistan'ın denge politikasının son dönemde sınandığı belirtiliyor. Yeni Delhi yönetiminin, Soğuk Savaş'ta kurulan dostluk, askeri işbirliği ve ucuz petrol fırsatı nedeniyle Kremlin'e bağımlı olduğu, diğer yandan da teknoloji, ticaret ve yatırım konusunda Amerika'yla işbirliğinden vazgeçmek istemediği yazılıyor. 

"Yeni S-400 anlaşması gelebilir"

İki ülke arasında savunma sektöründe de kuvvetli bağlar var. Hindistan yönetimi, Çin ve Pakistan'la sınırlarını korumak için askeri ekipmana on milyarlarca dolar harcıyor. 

Hindistan ordusunun elindeki hava savunma sistemleri, savaş uçakları, tüfekler ve füzelerin çoğu da ülkenin en büyük silah tedarikçisi Rusya tarafından üretiliyor.  

Hindistan medyasında yer alan haberlere göre, Modi yönetimi Rus menşeli S-400 hava savunma sistemi için yeni bir anlaşma yapabilir.

S-400 ve Rusya-Hindistan ortak üretimi uzun menzilli BrahMos füzeleri, Hindistan'la Pakistan arasında mayısta patlak veren 4 günlük çatışmalarda önemli rol oynamıştı.

Independent Türkçe, CNN, BBC, New York Times