Myanmar'da cunta, eğitim kurumlarına saldırıyor: "174 okul bombalandı"

"Gençler akıl ve umut yerine hizipçilik ve savaşla büyüyecek"

Sagaing bölgesindeki Chaung Ma kasabasında bulunan bir okulun çatısı saldırılarda ağır hasar aldı (Mandalay Free Press)
Sagaing bölgesindeki Chaung Ma kasabasında bulunan bir okulun çatısı saldırılarda ağır hasar aldı (Mandalay Free Press)
TT

Myanmar'da cunta, eğitim kurumlarına saldırıyor: "174 okul bombalandı"

Sagaing bölgesindeki Chaung Ma kasabasında bulunan bir okulun çatısı saldırılarda ağır hasar aldı (Mandalay Free Press)
Sagaing bölgesindeki Chaung Ma kasabasında bulunan bir okulun çatısı saldırılarda ağır hasar aldı (Mandalay Free Press)

Myanmar'da cuntanın 2021'den beri aralarında üniversitelerin de bulunduğu en az 174 okula saldırı düzenlediği bildirildi.

Birleşik Krallık (BK) merkezli kâr amacı gütmeyen araştırma grubu Centre for Information Resilience (CIR), saldırı düzenlenen bölgedeki görüntüleri analiz ettiği çalışmasını bugün yayımladı. 

2021'deki darbeden bu yana cuntanın eğitim kurumlarına yaptığı saldırılarda en az 64 kişinin öldüğü, 106 kişinin de yaralandığı bildirildi. Diğer yandan kuruluş, bölgeye erişemediğinden kayıpların tam boyutunu doğrulamanın zor olduğunu aktardı. 

CIR'nin Myanmar sorumlusu Matt Lawrence, saldırıların yarısından fazlasında eğitim merkezlerinin önemli ölçüde hasar gördüğünü, bunun da gençler üzerinde kalıcı travmatik etkiler yaratabileceğini belirtti.

Lawrence, BK'nin önde gelen gazetelerinden Guardian'a şunları söyledi: 

Beni endişelendiren şey, bu çatışma devam ettikçe, muhtemelen de uzun süre devam edecek, şiddetin bu nesil tarafından miras alınacak olması. Eğitim sisteminin onlara vereceği akıl ve umutla hareket etmek yerine, hizipçilik ve savaşla büyüyecekler.

Kuruluş, araştırmasında sosyal medyada paylaşılan görüntülerin yanı sıra cunta karşıtı direniş örgütlerinin ilettiği drone görüntülerini ve bilgileri de analiz etti.

Lawrence, en büyük yıkımlardan bazılarının şiddetli çatışmaların yaşandığı Hindistan sınırındaki Sagaing bölgesinde gerçekleştiğini söyledi.
Myanmar ordusu, Kaçin eyaletindeki Mung Lai Hkyet göçmen kampına da geçen yıl hava saldırısı düzenlemişti (AP)​​​​Myanmar ordusu, Kaçin eyaletindeki Mung Lai Hkyet göçmen kampına da geçen yıl hava saldırısı düzenlemişti (AP)​​​​
Hasarı yaratan tarafın her zaman net şekilde tespit edilemediğine dikkat çeken Lawrence, hava saldırılarında kullanılan uçaklara yalnızca Myanmar ordusunun erişimi olduğunu vurguladı. 

Cuntanın yoğun hava saldırıları düzenlediğini belirten CIR yetkilisi, Myanmar'daki iç savaşta asıl kaybeden tarafın çocuklar ve gençler olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: 

Her iki taraf da saldırdıkları okulların, o sırada askeri bir amaç için kullanıldığını söyleyecektir. Korunması gereken bu alanlara saldırılırken genellikle bu bahane öne sürülüyor fakat çoğu zaman bir topluluğun çocukları eğitmek için elindeki tek altyapı bunlar. Buraların yıkılması, onların eğitim fırsatını da ortadan kaldırıyor.

Raporu değerlendiren BK Dışişleri Bakanlığı da yayımladığı açıklamada "Başta Myanmar ordusu olmak üzere tüm taraflara hava saldırılarından kaçınma ve sivil altyapıyı koruma çağrımızı yineliyoruz" ifadelerine yer verdi.

2021'deki darbenin ardından silahlı direnişle karşılaşan ve ülke topraklarının neredeyse yarısının kontrolünü direniş gruplarına kaptıran cuntadan raporla ilgili açıklama gelmedi.

ABD merkezli sivil toplum kuruluşu Armed Conflict Location & Event Data Project'in (ACLED) haziranda paylaştığı bilgilere göre darbe sonrasında yaşanan çatışmalarda en az 50 bin kişi öldürüldü.
Independent Türkçe, Guardian, Centre for Information Resilience



Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)
TT

Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)

Karayipler'deki büyük askeri yığılmayı ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere yönelik saldırıları denetleyen ABD'li amiral, göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra dün istifa etti.

Amiral Alvin Holsey, ekim ayının ortasında Orta ve Güney Amerika'da faaliyet gösteren Amerikan kuvvetlerini denetleyen ABD Güney Komutanlığı'nın başından ayrılma niyetini açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Holsey, teknelere yapılan saldırılar konusunda endişesini dile getirdi, ancak ne kendisi ne de Pentagon erken istifasının nedenini açıklamadı.

Amiral, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, demokrasiye ve insan haklarına inanan ülkeleri desteklemenin önemini vurguladı.

Şöyle dedi: “Her zaman ideallerimizi paylaşan, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerimizi paylaşan ortakların yanında olmalıyız.”

Amerika Birleşik Devletleri, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele çabalarının bir parçası olarak Karayip bölgesine çok sayıda savaş gemisi konuşlandırdı ve geçen eylül ayından bu yana uyuşturucu taşıdığını söylediği teknelere saldırılar düzenleyerek yaklaşık 90 kişiyi öldürdü.

Amerika Birleşik Devletleri "uyuşturucu teröristleriyle" savaş halinde olduğunu iddia ediyor, ancak uzmanlar, bilinen kaçakçıları hedef alsalar bile, teknelere yönelik saldırılarının yargısız infaz teşkil ettiğini savunuyor.

2 Eylül'de gerçekleştirilen ilk saldırı oldukça tartışmalıydı, çünkü ilk saldırıdan sağ kurtulan iki kişi daha sonraki bir baskında öldürüldü.

ABD'nin askeri yığılmasıyla birlikte bölgedeki gerilimler arttı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Washington'u uyuşturucu ticaretini rejimini devirmek için bahane olarak kullanmakla suçladı.

Alvin Holsey'nin yerine, General Iván Petus geçti.

Donald Trump, geçen ocak ayında Beyaz Saray'a döndüğünden beri, şubat ayında Genelkurmay Başkanı'nı hiçbir açıklama yapmadan görevden alması da dahil olmak üzere, orduda kapsamlı bir yeniden yapılanma gerçekleştirdi.

Demokratlar, yönetimin geleneksel olarak tarafsızlığıyla bilinen orduyu siyasallaştırmaya çalıştığını iddia ediyor.


Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, yeni bir dizi yaptırım yoluyla Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya karşı yeni bir gerilim aşaması başlattı.

ABD Hazine Bakanlığı, Maduro'nun baldızı Cilia Flores'in üç oğluna ve Venezuela hükümeti için petrol ürünleri sevkiyatını kolaylaştıran Panamalı iş adamı Ramón Carretero Napolitano'ya yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Ayrıca altı petrol tankeri ve bunlara kayıtlı şirketler de ABD yaptırım listesine eklendi.

Amerikan kaynakları, Washington'un Venezuela kıyılarında "Skipper" adlı petrol tankerine el koymasının, ekonomisi gelirinin yüzde 90'ını petrol gelirlerinden sağlayan Venezuela rejimine yönelik yeni baskı aşaması bağlamında, benzer gemilerin daha fazlasının alıkonulmasının sadece bir başlangıcı olduğunu öne sürdü.

Kolombiya Dışişleri Bakanı Rosa Villavicencio ise şu açıklamayı yaptı: "(Maduro'nun) iktidardan ayrılması başka bir ülkeye taşınmasını veya koruma aramasını gerektiriyorsa, Kolombiya'nın ona ret cevabı vermesi için hiçbir nedeni olmayacak."


Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times