Venezuela protestolarla çalkalanırken, Maduro'dan ültimatom: "Yeni devrim başlatırım"

Protestolar sürerken Maduro, ülkede "iç savaşa izin vermeyeceğini" söylemişti (Reuters)
Protestolar sürerken Maduro, ülkede "iç savaşa izin vermeyeceğini" söylemişti (Reuters)
TT

Venezuela protestolarla çalkalanırken, Maduro'dan ültimatom: "Yeni devrim başlatırım"

Protestolar sürerken Maduro, ülkede "iç savaşa izin vermeyeceğini" söylemişti (Reuters)
Protestolar sürerken Maduro, ülkede "iç savaşa izin vermeyeceğini" söylemişti (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, "Kuzey Amerikan emperyalizmine karşı yeni devrim çağrısında bulunmaktan çekinmeyeceğini" söyledi. 

Maduro, başkent Karakas'ta dün yaptığı basın toplantısında, başta ABD olmak üzere ülkedeki devlet başkanlığı seçimlerinin sonuçlarını tanımayan ülkelere seslenerek şunları söyledi: 

Başka yollardan devrim yapmak istemiyorum, bunu siyasi iktidar pozisyonundan tüm ciddiyetimle söylüyorum, Hugo Chavez'in çizdiği yoldan devam etmeyi hedefliyoruz. Ancak Kuzey Amerika emperyalizmi ve faşist suçlular bizi zorlarsa, halkı başka niteliklere sahip yeni bir devrime çağırmaktan tereddüt etmem.

Maduro'nun sözleri, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby'nin seçim sonuçlarına yönelik "demokratik standartların sağlanmadığı" eleştirisinin ardından geldi. 

Kirby, açıklamasında "Hem bizim hem de uluslararası toplumun sabrı tükeniyor. Venezuela seçim otoritelerinin, tam ve kapsamlı sonuç verilerini açıklamalarını bekliyorum" demişti. 

28 Temmuz'da düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde, Venezuela Seçim Konseyi Maduro oyların 51,20'sini alarak seçimleri üçüncü kez kazandığını açıklamıştı. Açıklamada, Maduro'nun rakibi Edmundo Gonzalez'in yüzde 44'te kaldığı ilan edilmişti.

Ancak muhalefet, verilerin doğru olmadığını ve seçimlerde hile yapıldığını ileri sürdü.

Bunun üzerine sokağa inen eylemcilerle güvenlik güçleri arasında sert çatışmalar çıktı. 

Venezuela Bolivarcı Ulusal Muhafızlar'ın (GNB) açıkladığı son rakamlara göre 1200 protestocu eylemlerde gözaltına alındı. 

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) eylemlerde en az 20 kişinin öldüğünü öne sürüyor. 

Venezuelada'ki Foro Penal adlı hak örgütüyse can kaybının 16 olduğunu bildiriyor. Venezuela Savunma Bakanlığı'nın boynundan vurulduğunu bildirdiği bir asker de bu rakama dahil. 

Muhalifler, seçim tutanaklarının kopyalarını alıp halka dağıtarak, devletin elindeki belgelerin Maduro'dan iki kat fazla oy aldıklarını gösterdiğini savunuyor. 

Bu tutanakların yüzde 80'inden fazlasını edindiğini savunan muhalefet, Maduro'nun yüzde 30, Gonzalez'inse yüzde 67 oy kazandığını ileri sürüyor. 

Muhafazakar muhalif lider María Corina Machado ise Karakas'taki BM temsilciliği önünde düzenlenen mitingde, "Her bir oyu savunacağız ve tüm dünyanın bildiği şeyi, rejimin tanımasını sağlayacağız. Yeni başkanımız Edmundo'dur" dedi.

Maduro ise ülkedeki karışıklıktan "radikal sağcı sapkın ikili" diye nitelediği Machado ve Gonzalez'i sorumlu tutuyor.

Kolombiya ve Brezilya gibi solcu liderleriyle bilinen Latin Amerika ülkeleri dahi ABD'nin yanında saf tutarak Maduro yönetiminin seçim tutanaklarını yayımlamasını talep ediyor.  

Küba, Nikaragua, Bolivya ve Honduras'ın yanı sıra Rusya, Çin, İran, Kuzey Kore ve Suriye, Maduro'ya desteklerini dile getiriyor.

Independent Türkçe, CNN, Guardian



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters