Suriye rejimi neden ‘arenaların birliğine’ katılmadı? Tutumunu mu değiştiriyor?

Hizbullah'a İsrail'e karşılık verirken yollarını ayırması için diplomatik tavsiye

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Beyrut'un güney banliyösünde İsrail tarafından öldürülen Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükür (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Beyrut'un güney banliyösünde İsrail tarafından öldürülen Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükür (AFP)
TT

Suriye rejimi neden ‘arenaların birliğine’ katılmadı? Tutumunu mu değiştiriyor?

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Beyrut'un güney banliyösünde İsrail tarafından öldürülen Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükür (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Beyrut'un güney banliyösünde İsrail tarafından öldürülen Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükür (AFP)

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın Beyrut'un güney banliyölerinin kalbinde İsrail tarafından öldürülen askerî komutan Fuad Şükür'ün cenaze töreninde yaptığı konuşmada takındığı tutum, Suriye rejiminin direniş eksenine mensup güçlerin bir araya geldiği ‘arenaların birliğinden’ muaf tutulduğunu ve Hizbullah’ın geçtiğimiz 8 Ekim'de Gazze'de Hamas'ı destekleme kararı almasından bu yana adının anılmadığını gösteriyor.

Suriye rejiminin bölgede devam eden çatışmalarda yer almaması bir dizi soruyu gündeme getiriyor: Çatışma daha geniş bir savaşa dönüşürse tarafsız kalmaya devam edecek mi? Yoksa savaşın bir parçası mı olacak? Direniş eksenindeki müttefiklerine, özellikle de İran ve Hizbullah'a ne diyecek? Zira bu ülkeler onun isteği üzerine Suriyeli muhalif güçlerle arasındaki savaşa girerek onun yanında yer almakta tereddüt etmediler ve onu koruyarak düşmesini engellemede rol oynadılar.

Suriye'nin sessizliği

Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki destek cephesini harekete geçirme inisiyatifini almasına rağmen, Suriye rejimi sessiz kaldı ve müttefikine destek için medya ve siyasi dayanışma şeklinde bile olsa çatışmaya girmedi. Suriye, zaman zaman İsrail savaş uçaklarının kendi askeri mevzilerini hedef alan saldırılarına maruz kalmasına rağmen, işgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems kasabasını hedef alan roketin bir futbol sahasına düşmesinin üzerinden 24 saatten fazla süre geçene kadar roketle ilgili pozisyonunu belirleme girişiminde bile bulunmadı.

Şimdilik hem Hizbullah hem de İran, Gazze'ye destek cephesine katılma konusundaki isteksizliği nedeniyle Suriye rejimiyle en azından kamuoyu önünde bir tartışmaya girmekten kaçınıyor. Ayrıca direniş eksenini oluşturan güçlerle çatışan pozisyonunu haklı çıkarmak için dikkate alması gereken bilgileri öğrenmek amacıyla tartışmayı spot ışıklarından uzakta yapılan toplantılarla sınırlı tutmayı tercih ediyor gibi görünüyor.

Direniş eksenine yakın Hizbullah kaynaklarına göre Suriye rejimi, Gazze'ye destek cephesine katılma konusundaki isteksizliğiyle birlikte Hizbullah'ın geniş çaplı bir İsrail saldırısına maruz kalması durumunda çatışmanın bir parçası olmak istiyor. Kaynaklar ayrıca, Suriye rejiminin Gazze’ye destek savaşına dahil olmasının Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Moskova'daki son görüşme sırasında tartışma konusu olduğunu doğruladı.

Kaynaklar, Suriye rejiminin şu anda devam etmekte olan çatışmaya katılmamayı tercih ettiğini ve çatışmaya girmek için uygun zamanı beklediğini belirtiyor. Ancak Hizbullah’a yönelik halk desteği, bir yandan destek cephelerine katılmamasının, diğer yandan direniş eksenindeki güçlerle olumlu medya etkileşimine girme konusundaki isteksizliğinin ve İsrail saldırganlığına karşı Gazze ile dayanışma için Suriye sokağını harekete geçirmeyi reddetmesinin ardındaki nedenleri sorgulamaya başladı.

Şam uluslararası ilişkilerini düzeltme arayışında

Suriye'nin resmi tutumu, direniş eksenine yakın kaynakların beklediği gibi Esed'in kararıyla değişene kadar, direniş ekseninin muhalifleri Suriye'nin tarafsızlığına şu açıdan bakıyor: Öngörülebilir gelecekte Şam için önemli olan, uluslararası toplumla ilişkilerini yeniden ayarlamak, Batı-ABD himayesinde dünya düzenine yeniden katılmaya hazırlanırken siyasi anlamda referanslarını sunmak. Aksi takdirde, Suriye rejimini, özellikle Şükür ve Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye'nin öldürülmesinden sonra, eksendeki müttefikleriyle dayanışma göstermekten alıkoyan nedir? Tabii ki rejim değişikliği için ayaklanan Suriyeli muhaliflerin yanında yer aldığı için Hamas'a siyasi olarak ‘sahip çıkma’ hakkından vazgeçmediyse ve İsrail ile çatışma halindeyken Hizbullah'a lojistik destek sağlamakla yetiniyorsa…

Nasrallah'ın, Hizbullah'ın halk desteğinin moralini yükseltmek, Şükür'ün yerine geçecek bir askeri komutan olmadığı bahanesiyle Hizbullah'ı sekteye uğratmak isteyenleri engellemek ve Şükür suikastına yanıt vermekten başka yol olmadığını ve Hizbullah'ın Şükür'ün bıraktığı boşluğu doldurabilecek birine sahip olduğunu vurgulamak amacıyla yaptığı konuşmanın siyasi sonuçlarının ne olacağı merak konusu.

Hizbullah'ın yanıtı ‘kaçınılmaz’

Kaynaklara göre Hizbullah, Şükür'ün öldürülmesine karşılık vermekten vazgeçirmeye yönelik baskılara boyun eğmeyecek. İsrail'i vurmak için bir plan hazırlayan Hizbullah, hedef alacağı zaman ve yer seçimini kendisine sakladı ve bu aşırı derecede sert olacak. İran'ın ve direniş ekseninin Irak ve Yemen'deki kollarının hazırladığı karşılık ile kendi yanıtı arasındaki korelasyon sorusuna yanıt vermeden, yalnızca yanıtın kaçınılmaz olarak İsrail'in tüm kırmızı çizgileri aşması ve angajman kurallarını ihlal etmesinin ardından geleceği ifade edildi.

Kaynaklar, İran'ın Heniyye'nin kendi topraklarında öldürülmesini siyasi olarak sineye çekmeyeceğini ve Tahran'daki cenaze töreninde kırmızı bayrakların göndere çekilmesinin, İsrail'in küresel prestijini sarsan bu suça misilleme yapılacağının bir teyidi olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat'ın diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre Beyrut'taki yabancı büyükelçiler, Hizbullah yetkilileriyle mevcut iletişim kanalları üzerinden mesajlar iletmeye çalışarak İsrail'e verilecek cevabın aynı anda ve tek seferde verilmesi yerine yolların ayrılması tavsiyesinde bulundular.

Bu büyükelçilerin, direniş eksenine mensup tarafların İsrail'e verecekleri yanıtların zamanlamasının birbirinden ayrılması yönündeki tavsiyeleri, bir yanıtla diğeri arasında iki ya da üç gün gibi bir zaman dilimine yayılan bir ‘bölme’ politikası izlenmesinin, uluslararası arabuluculara çatışmanın Güney Lübnan'ın ötesine geçerek bölgeyi de kapsayacak şekilde genişlemesini önlemek için müdahale etme fırsatı vereceğini savunuyordu.

Alınan bilgilere göre Hizbullah birden fazla Batılı tarafın kendisine verdiği tavsiyeleri not etti, ancak herhangi bir yorum ya da yanıt yapmadı. Ayrıca arabuluculara ya da büyükelçilere doğrudan yanıtın geleceğini ve son sözü sahanın söyleyeceğini bildirdi.



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.


Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
TT

Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Bogota ile Washington arasında gerilimi tırmandıran sözlü savaş çerçevesinde dün ABD Başkanı Donald Trump'ı ülkesinin egemenliğini tehdit etmemesi konusunda uyardı.

Trump, dün Washington'da düzenlenen bir ABD yönetimi toplantısında uyuşturucu ile ilgili suçlarla mücadele kapsamında Kolombiya'ya saldırı olasılığın işaret ederek “Kolombiya'nın kokain ürettiğini duydum. Kokain fabrikaları var, tamam mı? Sonra da bize kokainlerini satıyorlar... Sadece Venezuela değil, bunu yapan ve ülkemizde satan herkes saldırıların hedefi olacak” dedi.

Trump'ın açıklamalarına yanıt olarak, onu Kolombiya'yı ziyaret etmeye davet eden Petro, ‘kokainin ABD’ye ulaşmasını önlemek için günde dokuz uyuşturucu laboratuvarının imha edildiğini’ görmesini istedi. Petro, sosyal medya platformu X'te yaptığı bir paylaşımda, 2022 yılında göreve geldiğinden bu yana ‘füzeler kullanmadan’ 18 bin 400 laboratuvarı imha ettiğini belirtti.

Kolombiya Devlet Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benimle gelin, size her 40 dakikada bir laboratuvarı nasıl yok ettiğimizi öğreteyim, ama egemenliğimizi tehdit etmeyin, çünkü kaplanı uyandıracaksınız. Egemenliğimize saldırmak, savaş ilan etmek demektir. İki yüzyıldır süren diplomatik ilişkileri bozmayın!”

Petro şöyle devam etti:

"Zaten itibarımı lekelediniz. Bu yolda devam etmeyin. Binlerce ton kokainin Kuzey Amerika'daki tüketicilere ulaşmasını engellemeye katkıda bulunan bir ülke varsa, o da Kolombiya'dır.”

Bogota ile Washington arasındaki ilişkiler son zamanlarda önemli ölçüde kötüleşti. ABD yönetimi, Petro'yu uyuşturucu çetelerine karşı yeterince sert davranmamakla suçlayarak