ABD rakiplerine karşı gelecekte nasıl bir strateji izleyecek?

Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore hattında işbirliği güçleniyor

Analistlere göre, yaşanan çoklu kriz nedeniyle ABD'nin rakiplerine karşı stratejik adımlar atması gerekiyor (Reuters)
Analistlere göre, yaşanan çoklu kriz nedeniyle ABD'nin rakiplerine karşı stratejik adımlar atması gerekiyor (Reuters)
TT

ABD rakiplerine karşı gelecekte nasıl bir strateji izleyecek?

Analistlere göre, yaşanan çoklu kriz nedeniyle ABD'nin rakiplerine karşı stratejik adımlar atması gerekiyor (Reuters)
Analistlere göre, yaşanan çoklu kriz nedeniyle ABD'nin rakiplerine karşı stratejik adımlar atması gerekiyor (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD yönetiminin gelecek yıllarda İran, Kuzey Kore, Çin ve Rusya gibi rakipleriyle nasıl ilişkiler kuracağını masaya yatırdı. 

Analizde, İran'ın İsrail'e yönelik misilleme planı, Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze'deki çatışmalar, Çin-Tayvan gerginliği ve Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye savurduğu tehditler anımsatılarak "dünya genelinde giderek daha fazla birbiriyle bağlantılı hale gelen çoklu krizler yaşandığı" belirtiliyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump hükümetinde ulusal güvenlik alanında görev yapan emekli emekli Korgeneral Keith Kellogg, durumun gittikçe kontrolden çıktığını söyleyerek şu ifadeleri kullanıyor: 

Krizler aynı anda patlak verdiğinden, hepsini idare edecek kapasite yok ve işler kontrolden çıkıyor. Tepki verme kabiliyetiniz sınırlı.

Böyle bir durumda ABD'nin önceliklerini belirlemesi de zorlaşıyor. Trump'ın başkan yardımcısı adayı JD Vance, sınırlı kapasite nedeniyle ABD'nin Ukrayna'yı desteklemeyi ve Avrupa'nın güvenliğine yönelik yatırım yapmayı sonlandırması gerektiğini savunmuştu. 

Muhafazakar düşünce kuruluşu Amerikan Fikirler Enstitüsü'nden Sumantra Maitra, Washington yönetiminin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i kendi tarafına çekerek, Rus liderin Çin'le güçlenen bağlarını engelleyebileceğini öne sürüyor. Böyle bir senaryoda Washington, Çin-Rusya yakınlaşmasını bozmak adına Avrupa ve Ukrayna'dan vazgeçmiş olacak. 

Ancak Cumhuriyetçiler arasında Ukrayna savaşının ardından Putin'le ilişkilerin normalleşmesinin mümkün olmadığını vurgulayanlar da var. 

Analizde, ABD Başkanı Joe Biden'ın yarıştan çekilmesiyle Demokratlar adına dümene geçen Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in seçimleri kazanması durumunda mevcut politikayı sürdürmesinin öngörüldüğü aktarılıyor.

5 Kasım'daki seçimleri Trump kazanırsa ABD'nin dış politikasının nasıl şekilleneceğinin henüz netleşmediği belirtiliyor. 

Diğer yandan İran, Rusya, Kuzey Kore ve Çin'in artan işbirliğinin temelde dışarıdan göründüğü kadar sağlam olmadığı iddia edilerek, şu yorumlar paylaşılıyor: 

Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore diplomasi, istihbarat ve askeriye alanında artan bir işbirliği içinde olsa da birbirinden şüphe etmeyi sürdürüyor. Her ne kadar ABD'nin dünyanın önde gelen gücü olma durumuna son vermekte hemfikir olsalar da kendi bölgelerindeki öncelikleri her zaman örtüşmüyor.

Analizde, ABD ve Batılı müttefiklerinin daha sağlam ilişkilere sahip olduğu savunulurken, Pekin yönetiminin Avrupalı devletleri kendi yanına çekerek Washington'ın bu stratejisinde gedik açmaya çalıştığı ileri sürülüyor. 

Öte yandan Pekin merkezli düşünce kuruluşu Çin ve Küreselleşme Merkezi'nden Wang Huiyao; Rusya, İran, Kuzey Kore ve Çin'in Washington'ın tehdidi yüzünden bir araya gelme zorunluluğu hissettiğini savunuyor ve ekliyor: 

Çin, Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya sorununu çözmesini sağlayabilir, AB de Çin'in ABD sorununu çözmesine yardımcı olabilir. Böylece hepimiz iyi geçiniriz ki bu da savaşa girmekten daha iyidir.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Guardian



Tayvan Savunma Bakanı: Lübnan'daki kablosuz cihazların patlamasını 'yakından takip ediyoruz'

Hizbullah'ın kullandığı cihazları üreten Tayvanlı Gold Apollo şirketinin genel merkezi (EPA)
Hizbullah'ın kullandığı cihazları üreten Tayvanlı Gold Apollo şirketinin genel merkezi (EPA)
TT

Tayvan Savunma Bakanı: Lübnan'daki kablosuz cihazların patlamasını 'yakından takip ediyoruz'

Hizbullah'ın kullandığı cihazları üreten Tayvanlı Gold Apollo şirketinin genel merkezi (EPA)
Hizbullah'ın kullandığı cihazları üreten Tayvanlı Gold Apollo şirketinin genel merkezi (EPA)

Tayvan Savunma Bakanı, Lübnan'da Hizbullah'ı hedef alan binlerce çağrı cihazının patlamasının ardından Tayvanlı bir şirketin cihazların üretimiyle ilişkilendirilmesi üzerine, ülkenin ulusal güvenlik ekibinin olaya “yakın ilgi gösterdiğini” söyledi.

Tayvan merkezli Gold Apollo, saldırıda kullanılan cihazları kendisinin üretmediğini, ticari markasını kullanma lisansına sahip Budapeşte merkezli bir şirketin ürettiğini açıkladı.

Tayvan Savunma Bakanı Wellington Ko, Taipei'de gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin gelişmeleri yakından takip ettiğini söyledi. Ko, “Haberi aldıktan sonra, ilgili ulusal güvenlik kurumlarının şu anda konuyla yakından ilgilendiğini öğrendim,” dedi ve ayrıntı vermedi. Ko, dün (Çarşamba) yaptığı ve bugünden önce yayınlanmasına izin verilmeyen açıklamalarda bulundu.

İran destekli Hizbullah grubu, salı günü 12 kişinin ölümüne ve yaklaşık 3,000 kişinin yaralanmasına neden olan bombalı saldırıların sorumluluğunu üstlenmeyen İsrail'e karşı misilleme sözü verdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre çoğu ülke gibi İsrail'in de Çin'in bir eyaleti olarak gördüğü Tayvan ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmuyor. Ancak iki taraf arasında fiili büyükelçilikler var ve gayri resmi de olsa yakın ilişkilere sahipler. İsrail'in Taipei'deki elçisi geçen yıl, Tayvan'ın İsrail'in desteğine değer verdiği “iyi bir dost” olduğunu, ancak Çin'in 7 Ekim saldırısına verdiği tepkinin “rahatsız edici” olduğunu söyledi.

İsrail'in patlamalar konusunda Tayvan'ı önceden bilgilendirip bilgilendirmediği ya da iki taraf arasında bir güvenlik ya da istihbarat alışverişi olup olmadığı sorulduğunda Ko, Taipei'nin İsrail ile bu tür bir ilişkisi olmadığını belirtti. Ko'nun yanında oturan Savunma Bakanlığı sözcüsü Sun Li Fang, şirket tarafından açıklanan bilginin iletişim cihazlarını üretmediği yönünde olduğunu söyledi.

Sözcü, uluslararası iş birliği söz konusu olduğunda Taipei'nin, Tayvan Boğazı'nda istikrarın korunmasına yardımcı olacak türden bir işbirliği istediğini, bunun “bölge dışında herhangi bir potansiyel provokatif eylem içeren türden olmadığını” ifade etti.