Türkiye neden normalleşmeyle birlikte Suriye'de siyasi çözüm sürecini canlandırmak için harekete geçti?

ABD ve BM ile görüşmeler ve Erdoğan-Esed görüşmesine ilişkin yeni mesajlar

Erdoğan ve Esed'in 2011 öncesi Şam'daki ortak basın toplantısından bir kare (Arşiv)
Erdoğan ve Esed'in 2011 öncesi Şam'daki ortak basın toplantısından bir kare (Arşiv)
TT

Türkiye neden normalleşmeyle birlikte Suriye'de siyasi çözüm sürecini canlandırmak için harekete geçti?

Erdoğan ve Esed'in 2011 öncesi Şam'daki ortak basın toplantısından bir kare (Arşiv)
Erdoğan ve Esed'in 2011 öncesi Şam'daki ortak basın toplantısından bir kare (Arşiv)

Türkiye, Şam ile ilişkilerini normalleştirme çabalarını sürdürürken Suriye krizinin çözümü için siyasi yolu canlandırmak için harekete geçti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2015 tarihli ve 2254 sayılı kararı çerçevesinde siyasi bir çözüm bulunması ve 2019 yılında kurulan Anayasa Komitesi'nin çalışmalarının yeniden başlatılması amacıyla Suriye muhalefetine bağlı Suriye Müzakere Komisyonu ile görüşmelerin de yapıldığı Ankara'nın ev sahipliğindeki Türkiye-ABD görüşmelerinden günler sonra Türkiye, aynı çerçevede Birleşmiş Milletler (BM) ile de görüşmelerde bulundu.

ntymuı
Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ve BM Suriye Temsilcisi Geir O. Pedersen New York'ta bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa açıklamada Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz'ın cumartesi gecesi BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile BMGK’nın 2254 sayılı kararı temelinde Suriye'de siyasi çözüm çabalarına ilişkin görüşmelerde bulunduğu belirtildi. Öte yandan Bakan Yardımcısı Yılmaz, ABD’nin New York şehrinde düzenlenen BM 79. Genel Kurul görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a eşlik eden Türk heyette yer alıyor.

YPG ve Petrol

Türkiye-ABD görüşmelerinden bir tur salı ve çarşamba günleri Ankara'da yapıldı. Türk heyetin başında Yılmaz yer aldı. ABD heyetinin başında ise Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşarı ve Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass vardı.

Hükümete yakınlığıyla bilinen Hürriyet gazetesi, ABD heyetinin Ankara'daki görüşmeleri hakkında bilgi sahibi olan kaynaklara dayanarak, Türk tarafının görüşmeler sırasında 25 maddelik bir talep listesi sunduğunu aktardı. Türkiye'nin bakış açısı ve Washington'dan iki ülke arasındaki çözüm bekleyen konulara ilişkin beklentileri, özellikle de ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) en büyük bileşeni olan ve Ankara'nın PKK'nın bir uzantısı olarak gördüğü çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Halk Koruma Birlikleri’ne (YPG) verdiği destek, Ankara ve ABD dahil Batılı müttefikleri tarafından bir terör örgütü olarak sınıflandırılıyor.

Kaynaklar, talep listesinin Türkiye'nin Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki gelişmelere, özellikle de ABD'nin Türkiye'de terör örgütü olarak sınıflandırılan gruplara (YPG ve PKK) verdiği desteğe ilişkin tutumunu netleştirdiğini belirttiler.

Görüşmeler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın perşembe günü ABD'nin Suriye'nin üçte birini kontrol eden ayrılıkçı bir örgüt olduğunu söylediği YPG'ye verdiği desteğe ilişkin açıklamalarının ardından gerçekleşti.

dfvbg
Geçtiğimiz hafta Ankara'da gerçekleştirilen Suriye konulu Türkiye-ABD görüşmelerinden bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Ankara'daki görüşmelerin başında John Bass ile bir araya gelen Fidan, söz konusu bölgelerde başta petrol olmak üzere Suriye'ye büyük fayda sağlayacak doğal kaynaklar olduğuna dikkati çekerek “Suriye meselesinde Türkiye’nin istediği tarzda bir çözümün olması halinde diğer sorunları da Suriye’nin daha rahat çözeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Türkiye’ye göre Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesinden önce çözülmesi gereken iki önemli konuş var. Bunlardan birincisi mülteciler, ikincisi terörizm.

Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, bu açıklamanın ABD'ye bir mesaj niteliği taşıdığı yorumunda bulundu. Çekirge, Fidan’ın özetle “ABD yönetimi olarak PKK/YPG’ye olan desteğini çekersen Suriye’de senin de olacağın bir çözüm için yollar açılır” dediğini yazdı.

ABD heyeti, çarşamba günü Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile görüştü. Görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler, Suriye meselesi, Gazze'deki savaş ve etkileri ile Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklanan nükleer tehdide ilişkin artan endişelerin yanı sıra Ortadoğu'daki gelişmeler ele alındı.

zuyıkloş
Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ve Suriyeli muhaliflerin müzakere heyetinden bir heyet geçtiğimiz hafta Ankara'da bir araya geldi (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

ABD heyeti Ankara'dayken, Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Suriye muhalefetinin müzakere organı temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda Suriye krizine BMGK’nın 2254 sayılı kararı çerçevesinde siyasi bir çözüm bulunmasına yönelik çabalar görüşüldü.

Normalleştirme mesajları

Bunun yanında Ankara, Şam ile normalleşme görüşmelerinin devam ettiğini teyit eden mesajlar gönderdi. Dışişleri Bakanı Fidan, çeşitli düzeylerde yapılan görüşmelerin ardından Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed arasında bir görüşmenin gerçekleşmesine hazır ve istekli olduğunu söyledi.

xsdvfb
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurul görüşmelerine katılmak üzere New York'a gitmeden önce İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı)

Ardından Cumartesi günü BM Genel Kurulu için New York'a gitmeden önce açıklamalarda bulunan Erdoğan, Esed ile görüşmeyi isteğini bir kez daha ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurul’da yapacağı konuşmada şunları söyleyeceğini belirtti:

“Suriye'deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere, tabii İsrail'in bir devlet terörü estirdiğini çok açık net ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değil, devlet terörü. Bunu bugüne kadar çok kez tekrar ettik, söyledik ama bazıları hâlâ özellikle Batılı ülkeler bunu anlamamakta ısrar ediyor. Biz de söylemekte ısrar edeceğiz ve bunu özellikle de inşallah Birleşmiş Milletlerdeki konuşmamda ifade edeceğim. Bu gerginliğin sona ermesi, Suriye topraklarının tamamında huzur ve istikrarın sağlanması için Türkiye ve Suriye'nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetimini muhaliflerin bir süredir Suriye'de çatışmasızlığın sağladığını görüyoruz. Bu durum kalıcı çözüm için etkin bir kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Suriye dışında milyonlarca insan vatanlarına dönmek için bekliyor.”



İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
TT

İsrail, Gazzeli Filistinliler için vatan arayışını genişletiyor

İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)
İsrail, zorla göç ettirme planından vazgeçmedi, aksine Filistinliler için vatan arayışını sürdürüyor (AFP)

İnci Mecdi

Batı basınında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti ile Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeler arasında Gazze Şeridi sakinlerinin topraklarına yerleştirilmesi konusunda devam eden görüşmelere dair haberler yer almaya devam ediyor. Bu durum, Netanyahu'nun Gazzeli Filistinlileri insani bir formül kullanarak zorla göç ettirme planlarının hâlâ yürürlükte olduğunu doğruluyor. Hem de uluslararası hukukun olası bir ihlali ve etnik temizlik eylemi olarak değerlendirildiğinden, kendisini engellemeye yönelik uluslararası ve bölgesel baskılara rağmen.

Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı, birkaç gün önce İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze sakinlerinin topraklarına transfer edilmesi konusunda görüşmeler yapıldığı yönündeki haberleri yalanlayarak, bu iddiaların “doğru olmadığını ve Güney Sudan hükümetinin resmi tutumunu veya politikasını yansıtmadığını” vurgulasa da, İsrail ve ABD, yüz binlerce Filistinliyi Gazze'den transfer etme çabalarını sürdürüyor. Cumartesi günü Wall Street Journal'a konuşan konuya yakın kaynaklara göre, İsrailli yetkililer, Gazze'den ayrılmayı kabul eden Filistinlileri kabul etmeleri için Libya, Güney Sudan, Somaliland ve Suriye de dahil olmak üzere altı ülke ve bölgedeki mevkidaşlarıyla görüştüler.

Finansal anlaşmalar

Bazı kişiler Amerikalı gazeteye, İsrail'in Gazze sakinlerini Güney Sudan veya Libya'ya yerleştirmeye yönelik görüşmelerinin devam ettiğini söylerken, bir başka kaynak Filistinlileri Suriye veya Somali'den ayrılan bir bölge olan Somaliland'a yerleştirmek için daha önce yapılan görüşmelerde kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini bildirdi.

Somaliland hükümetinin temsilcisi, görüşmelerin hâlâ devam ettiğini belirtirken, Libya ve Suriye'deki yetkililer gazetenin bu haberle ilgili yorum taleplerine yanıt vermediler. Mevcut ve eski ABD’li yetkililer, ABD'nin Filistinlilerin topraklarına yerleştirilmesi konusunda İsrail ile Afrika ülkeleri arasında yapılan müzakerelere dahil olmadığını belirttiler.

Değerlendirilen destinasyonların çoğu, iç çatışmalar ve ekonomik çalkantılar gibi kendi iç sorunlarından muzdarip ve muhtemelen yüz binlerce göçmeni barındırmada zorluk çekecekler. Buna rağmen, kötü koşulları, Gazze'den veya başka yerlerden transfer edilen kişilerin kabulü karşılığında kendilerine ekonomik destek veya başka faydalar sunabilecek anlaşmaların kapısını açtı.

Mısır'ın itirazı ve baskısı

Ekim 2023'te Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden haftalar sonra, İsrailli yetkililer Gazze Şeridi sakinlerinin zorla göç ettirilmesine yönelik planlardan açıkça bahsetmeye başladılar. Bu fikir, ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın başlarında 2 milyon Filistinlinin Mısır ve Ürdün'e transfer edilmesini talep etmesiyle daha büyük bir yankı oluşturdu. Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ni kontrol edeceğini ve “Gazze Rivierası” olarak tanımladığı plan ile Gazze’nin uluslararası bir turizm merkezi olarak yeniden geliştirileceğini de söyledi.

Bu talepler, İsrail ve ABD'nin Gazze Şeridi sakinlerini Sina'ya yerleştirme baskısına boyun eğmeyen Kahire ile Washington arasında gerginliğe yol açtı. Wall Street Journal'a konuşan bazı kişiler, bu baskının devam ettiğini belirtti.

Mısır, Gazze Şeridi'nin sakinlerinden boşaltılması fikrine, uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin davasının tasfiyesi ile sonuçlanacak bir etnik temizlik operasyonu olarak gördüğü için şiddetle karşı çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, ABD'nin baskısı, birçok görüşmenin İsrailli ve Mısırlı yetkililer arasında sözlü atışmalar da dahil olmak üzere tartışmalarla geçmesine neden oldu.

Kaynaklar daha önce de Associated Press'e (AP), Mısır'ın Güney Sudan'a, İsrail'in Gazze sakinlerini daha geniş bir anlaşmanın parçası olarak topraklarına yerleştirme teklifini kabul etmemesi için baskı yaptığını bildirmişti. İki Mısırlı yetkili, İsrail'in aylardır Filistinlileri kabul edecek bir devlet bulma çabalarından haberdar olduklarını ve bu çabaların Sudan ile sınırı olan Güney Sudan ile temasları da içerdiğini söylediler. Kahire'nin Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi yönünde baskı yaptığını kabul ettiler.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Güney Sudan için bu anlaşma, İsrail ile daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilir. Washington ile ilişkilerini iyileştirmesi için Güney Sudan’la çalışan bir Amerikan lobi şirketinin kurucusu olan Joe Szlavik, Güney Sudanlı yetkililerden görüşmeler hakkında bilgi aldığını söyledi. Bir İsrail heyetinin, Filistinliler için kamplar kurma olasılığını görüşmek üzere ülkeyi ziyaret etmeyi planladığını da sözlerine ekledi. Güney Sudanlı bir sivil toplum örgütünün başkanı Edmund Yakani de görüşmeler hakkında Güney Sudanlı yetkililerle görüştüğünü söyledi.

Szlavik'e göre, ABD İsrail ile yapılan görüşmelerden haberdar ancak doğrudan müdahil değil. Güney Sudan'ın, Trump yönetiminin ülkenin bazı seçkinlerine uyguladığı seyahat yasağını ve yaptırımları kaldırmasını istediğini açıkladı. Nitekim ülke, belki de Trump'ın gözüne girme çabasıyla, ABD yönetiminin yasadışı göçmenlere yönelik toplu sınır dışı etme operasyonları kapsamında halihazırda sekiz kişiyi kabul etti.

Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan Trump, Gazze yeniden inşa edilirken Filistinlilerin güzel ve yeni bir yere yerleşmelerine izin verilmesi de dahil olmak üzere, Filistinlilerin yaşamlarını iyileştirmek için sık sık yenilikçi çözümler çağrısında bulundu. Ancak Hamas'ın önce silahsızlanmayı ve bu savaşı sona erdirmeyi kabul etmesi gerekiyor ve şu anda verebileceğimiz daha fazla ayrıntı yok” dedi.

Gönüllü ayrılış mı, zorla göç ettirme mi?

Birçok Filistinli, savaştan ve kıtlığa yakın bir açlık krizinden kaçmak için en azından geçici olarak Gazze'den ayrılmak istese de, kalıcı olarak ayrılmayı ve başka bir yere yerleşmeyi reddediyor. Hukuk örgütleri, insani yardım kuruluşları ve bazı hükümetler, ayrılmaların gerçekten gönüllü olup olmayacağını sorguluyorlar. Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere bazıları, bu fikrin etnik temizlik sayılabileceği konusunda uyardılar.

Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, zorla göç ettirme bir suç ve yalnızca sivillerin güvenliği için geçici tahliye veya askeri zorunluluk gibi dar kapsamlı durumlarda kendisine izin verilebilir. İsrailli ve uluslararası hukuk uzmanlarıysa, bu kriterleri karşılamanın zor olduğunu ve Gazze'nin savaştan zarar görmüş ortamının, transferlerin gönüllü olacağı yönündeki argümanları zorlaştırdığını belirttiler.

Özellikle gençler, çocuklu aileler veya hasta akrabaları olan birçok Gazzeli'nin ayrılmak istediği bildiriliyor. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezi tarafından geçen mayıs ayında yapılan ankete katılan Gazzeli Filistinlilerin üçte birinden fazlası, savaştan sonra göç etmeye istekli olduklarını söyledi.

Merkezin Direktörü Halil Şikaki'ye göre, göç etme olasılığı en yüksek olan demografik grup, eğitimli gençler ve bu durum Gazze'den beyin göçüne katkıda bulunabilir. Şikaki, savaştan önce yapılan anketlere göre, bu grup arasındaki katılımcıların üçte ikisi ila dörtte üçünün ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Gazze'den başka yerlere göç etmeye istekli olduğunu ekledi. Birçoğunun Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Körfez ülkeleri veya Türkiye'ye taşınmakla ilgilendiğini belirtti.