İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sınır bölgelerini buldozerlerle yıkmaya başladı… Tampon bölge oluşturulmasına dair korkular var

Filistin Yönetimi, dünya çatışmanın genişlemesiyle meşgulken Filistinlilerin yalnızlaştırılmasına karşı uyarıda bulundu.

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazı altında kalanları arayan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazı altında kalanları arayan Filistinliler (AFP)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sınır bölgelerini buldozerlerle yıkmaya başladı… Tampon bölge oluşturulmasına dair korkular var

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazı altında kalanları arayan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazı altında kalanları arayan Filistinliler (AFP)

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, kuvvetlerinin tüm cephelerde agresif bir şekilde ilerlemeye devam ettiğini açıklarken, İsrail ordusu savaşın 354’üncü günü olan dün (Salı) Gazze Şeridi'ndeki çeşitli bölgeleri bombalamaya devam etti. Bu arada İsrail, tampon bölge oluşturmak amacıyla Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sınır bölgelerini buldozerlerle yıkmaya başladı.

İsrail savaş uçakları son saatlerde Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerini bombaladı. Daha çok merkeze ve güneye odaklanan saldırılarda en az 22 Filistinlinin öldüğü bildirildi.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Teşkilatı, İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nı bombalaması sonucu aralarında çocukların da bulunduğu dört kişinin, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah şehrinin doğusunda ise iki kişinin öldüğünü duyurdu. Güney Gazze Şeridi'nde ise Refah'ta 5, Han Yunus'ta 7, Han Yunus'un güneyindeki Kizan en-Neccar'da 5 ve et-Tahliye bölgesinde 2 kişi öldürüldü.

Resmi rakamlar, 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırılarında ölenlerin sayısının 41 bin 467'ye, yaralananların sayısının ise 95 bin 921'e yükseldiğini gösteriyor.

Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine yönelik bombardıman devam ederken İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sınırda geniş alanları havaya uçurmaya başladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, işgal ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeybatısında İsrail sınırında tampon bölge oluşturmak amacıyla geniş çaplı bir buldozer operasyonu başlattığını söyledi. Ordunun yeni projesine kuzeybatı bölgesinden başladığını, çünkü buranın tarımsal ve açık alan olduğunu ve çok fazla ev içermediğini belirten kaynaklar, yerel halk arasında İsraillilerin ‘daha da ilerleyeceğine’ dair bir inanç olduğunu ifade etti.

Kaynaklar, “Amacın kuzey sınırına yakın bir tampon bölge oluşturmak ve tüm kuzey Gazze Şeridi'nin nüfus alanını daraltmak olduğu açık” dediler.

Sınırda bir tampon bölge oluşturulması İsrail'in savaşın başında ortaya attığı bir plan. Söz konusu plan şu anda sınır bölgelerinde, Şeridin kuzey ve güneyinde Philadelphia Koridoru’nda ve merkezinde Netzarim Koridoru’nda kalmaya ve gerektiğinde buradan Gazze Şeridi’nin diğer bölgelerine saldırılar düzenlemeye dayanıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu iki gün önce yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ‘generallerin planı’ olarak adlandırılan, Gazze Şeridi'nin kuzeyinin tamamen işgal edilmesini, sakinlerinin buradan sürülmesini ve Hamas savaşçılarının açlıkla kuşatılmasını öngören planı uygulamayı düşündüğünü söyledi.

Netanyahu İsrail parlamentosu Knesset'teki Dışişleri ve Güvenlik Komisyonu üyelerine generallerin planının incelenen planlardan biri olduğunu ve önümüzdeki günlerde tartışılmak üzere kabineye sunulacağını bildirdi.

Netanyahu'nun açıklamaları, Gazze Şeridi'nde askeri yönetimi dayatmaya niyetli olduğu yönündeki kanaati pekiştirdi.

Netanyahu, ‘Gazze Şeridi'nde Hamasistan'a (Hamas) alternatif olarak Fetihistan'ı (El Fetih ve Filistin Yönetimi)’ kabul etmeyeceğini söyleyerek, Gazze Şeridi'nde ertesi gün için bir plan ortaya koymakta isteksiz davranıyor.

Netanyahu'nun konuyla ilgili ilk resmî açıklaması olan bu duyuru, İsrail ordusuna Gazze Şeridi'nde yardım dağıtma görevini Filistinli ve uluslararası örgütlerden devralma talimatı verdiği sırada geldi.

jukş0p
Gazze şehrindeki Filistin Yasama Konseyi merkezinde meydana gelen yıkım (AFP)

Generallerin planına göre Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayan 300 bin Filistinli güneye sürülmeli ve bir hafta sonra da kuzeyde kalanların ‘ya teslim olması ya da ölmesi’ yönünde askeri bir emir verilmeli.

Planda kuzeyde kalacak ve güneye göç ettirilmeyecek olanların Hamas savaşçıları olacağı varsayılmakta ve güneye göç ettirilecek olanların zaten Netzarim Koridoru’nda İsrail ordusu kontrolünden geçecekleri belirtilmektedir.

Olası plana hazırlık olarak ordu, Gazze Şeridi'ndeki uzun vadeli işgali istikrara kavuşturmayı amaçlayan bir hamleyle, Gazze Şeridi'ndeki insani konuları yönetmek ve sivil meseleleri koordine etmek üzere ‘Gazze Şeridi'ndeki İnsani-Sivil Çabalar Başkanı’ adı altında yeni bir pozisyon oluşturdu.

Tuğgeneral Elad Goren, Batı Şeria'daki İsrail Sivil İdaresi başkanlığına eşdeğer olan bu yeni pozisyona atandı.

Filistin Yönetimi dün, dünya Lübnan'daki gerginlikle meşgulken İsrail'in Filistinlileri dışlamasına karşı uyarıda bulundu.

Filistin Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, işgal devletinin ve iktidardaki sağ kanadın ‘bölgedeki çatışma çemberini genişletmekten’ yararlanarak, ‘Filistin halkını tecrit etmeyi, onlara karşı imha ve yerinden etme savaş suçlarını sürdürmeyi ve Gazze Şeridi'nde daha fazla kitlesel suç işlemeyi’ planladığını söyledi.

Bakanlık, İsrail'in savaşı ‘dikkatleri Filistin halkına karşı işlediği suçlardan başka yöne çekmek, imajını küresel siyaset ve medya sahnesinden silmek ve küresel kaygının ağırlığını başka bölgelere kaydırmak’ için genişlettiğini bildirdi.

Diğer yandan Hamas ‘saldırganlığa’ karşı birlik çağrısında bulundu ve İsrail'in Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Lübnan'daki saldırılarının ‘arenaların birliğini bozmayı başaramayacağını’ vurguladı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Başkan Joe Biden'ın Gazze Şeridi'nde bir ateşkes anlaşmasına varılması ve Hamas'ın elindeki esirlerin kurtarılması konusunda kararlı olduğunu, aynı zamanda İsrail ile Lübnan arasındaki gerginliği azaltmaya çalıştığını söyledi. Sullivan MSNBC'ye verdiği demeçte, “Biden kesinlikle pes etmedi” dedi. Uzlaşmaya varmanın önünde zorluklar olduğunu belirten Sullivan, “Ancak devam etmeye kararlıyız” ifadesini kullandı.



İsrail'deki savaş karşıtları azınlıkta olsa da görüşleri iç acıtıcı

İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
TT

İsrail'deki savaş karşıtları azınlıkta olsa da görüşleri iç acıtıcı

İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)
İsrail Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi’nin Lübnan'dan atılan roketleri engellediği anlar (AFP)

İsrail'in girdiği her savaşta olduğu gibi, bazıları koalisyon hükümetinde yer alan partilerine olan bağlılıkları nedeniyle, bazıları da güvendikleri ve ‘halkın ordusu, vatanın koruyucusu’ olarak gördükleri orduya olan sarsılmaz destekleri nedeniyle halk ezici bir çoğunlukla ülkesinin yanında oluyor. Ancak her zaman muhalif olan bir taraf vardır. Seslerini yükseltirler ve kendilerini riske atarlar. Bu muhalif kanadın katı bir görüşü vardır ve söyledikleri geniş yankı uyandırır.

Bu muhaliflerden biri olan gazeteci yazar B. Michael “Affedersiniz, biri bana Lübnan'da 5 bin eve 5 bin el yapımı patlayıcı atmakla, bir otobüse bomba yerleştirmek ya da suçluların da bulunduğu mahallelere misket bombası atmak arasındaki farkı açıklayabilir mi?” diye sordu.

B. Michael, şöyle devam etti:

“5 bin çağrı cihazı sadece kötü niyetli kişilere (Hizbullah) verildi. Oysa bir otobüse yerleştirilen bomba ya da misket bombası ayrım gözetmeksizin herkesi hedefler. Çağrı cihazlarını gönderenlerin cihazın nerede patlayacağı, kimin eline geçeceği, nerede bulunacağı ve etrafta kaç kişi olacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Bu bir markette mi, meraklı bir çocuğun elinde mi, belki bir benzin istasyonundaki arabada mı, yoksa bir çiftin elinde mi olacağını bilmiyorlardı.”

İsrail’i temelinden sarsması gereken bir sonuca varan B. Michael, “Ne yazık ki ve utanç verici bir şekilde İsrail, devlet terörizmini meşrulaştırma ve Gazze'de, işgal altındaki Batı Şeria'da ve şimdi de Lübnan'da olduğu gibi şiddet ve sınır tanımayan yollarla bir halka terör ve acı dayatma yolunda uzun bir yol kat etmiştir” ifadelerini kullandı.

Savaşla ilgili bölünmüşlük hali

Sadece B. Michael böyle düşünmüyor. Lübnan ve ötesinde topyekûn bir savaşa yol açacak olsa bile Hizbullah'a karşı savaşı desteklediğini söyleyen İsraillilerin oranı yüzde 60'ken İsraillilerin yüzde 29'u buna karşı çıkıyor. Ancak sesleri zayıf kalıyor. Çoğunluğu savaşa öncelikle Hamas'ın elindeki İsrailli rehineler meselesini ve Gazze'ye yönelik nafile savaşı tamamen gizlediğinden karşılar ve Başbakan Binyamin Netanyahu'yu insanların dikkatini rehineler meselesinden uzaklaştırmak için bu savaşı başlatmakla suçluyorlar.

Barış yanlısı oldukları için savaşa ilkesel olarak karşı çıkanlar azınlıktalar. Çoğu provokasyonlar, vatan hainliği suçlamalarına maruz kalmak ve fiziksel saldırılara uğramak korkusuyla sessiz kalıyor. Rehinelerin aileleri bile düzenledikleri protesto gösterilerinin bastırılması için Netanyahu'ya yakın kişiler tarafından yürütülen ve ‘zehir makinesi’ olarak adlandırdıkları saldırılardan şikayet ediyorlar.

Kanlı provokasyon

Muhalefetteki İsrailli Arap milletvekili Aida Touma Süleyman dün, Gazze'ye yönelik soykırım savaşına karşı çıktığı kadar Lübnan'a yönelik devam eden savaşa da karşı çıktığını söylediği için İsrail meclisindeki (Knesset) bir komisyon toplantısı sırasında kanlı bir şekilde provokasyona uğradı.

İsrailli askeri analist Amos Harel, Haaretz için kaleme aldığı makalede, “İstisnai olarak, İsrail'in siyasi ve güvenlik liderliğinde artık ortak bir yaklaşım var. Başbakan Binyamin Netanyahu iki hafta önce, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve ordunun komuta kademesiyle Lübnan ve Gazze Şeridi arasındaki öncelik sıralaması konusunda sert bir tartışma yaşadı. Gallant ve komutanlar, Gazze Şeridi'ndeki çatışmaların sona ermesi için yalvarıp bir esir takası anlaşmasına ve ateşkese varılmasını isterken, Netanyahu buna ve Lübnan'daki çatışmalara odaklanılması önerilerine karşı çıktı” diye yazdı.

Harel, şöyle devam etti:

“Netanyahu tutumunu değiştirerek keskin bir dönüş yaptı. Varlığımızın temeli olan Philadelphia (Salahaddin) Koridoru (askerler oradan çekilmese bile) unutuldu ve şimdi Netanyahu açıkça Hizbullah ile bir gerilim yaşanmasını istiyor. Gallant ve Genelkurmay Başkanı’nın çekinceleri vardı, ama sonunda Netanyahu ile birlikte hareket etmeye ikna oldular. Şimdi bu üç isim İsrail'in saldırgan adımlarının devamı için topyekun bir savaşı göze almaya hazırlar.”

İsrail basından bazı medya kuruluşlarının aktardığına göre birçok siyasetçi ve uzman Lübnan'daki mevcut savaşın gereksiz olduğunu ve bu savaşın siyasi kazanımlarla sonuçlanmayacağını düşünüyor. En iyi ihtimalle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararı temelinde bir anlaşmaya varılabilir. Bu, savaş olmadan da sağlanabilir. Ancak İsrailli liderler sanki gözlerinde bir çağrı cihazı patlamış da kör olmuşlar gibi davranıyorlar.