İsrail uzun vadede Lübnan'da ne planlıyor?

İsrail ordusu, 23 Eylül'den beri Lübnan'a hava saldırılarını yoğunlaştırdı (AP)
İsrail ordusu, 23 Eylül'den beri Lübnan'a hava saldırılarını yoğunlaştırdı (AP)
TT

İsrail uzun vadede Lübnan'da ne planlıyor?

İsrail ordusu, 23 Eylül'den beri Lübnan'a hava saldırılarını yoğunlaştırdı (AP)
İsrail ordusu, 23 Eylül'den beri Lübnan'a hava saldırılarını yoğunlaştırdı (AP)

İsrail ve Hizbullah arasında topyekun savaş ihtimali sürerken, Amerikan medyası Tel Aviv yönetiminin uzun vadedeki Lübnan planını mercek altına aldı. 

New York Times'ın (NYT) analizinde, bazı İsrailli generallerin saldırılarla Hizbullah'a geri adım attırmanın mümkün olacağını savunduğu, hükümetteki diğer yetkililerinse İsrail'in cepheyi genişletmeden önce Hamas'la bir anlaşmaya varması gerektiğini düşündüğü aktarılıyor. 

Kimliklerinin paylaşılmasını istemeyen İsrailli yetkililer, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun barışın sağlanmasına ve yerinden edilmiş onbinlerce yurttaşın Lübnan sınırındaki bölgelere geri dönmesine yönelik net bir stratejisi olmadığına dikkat çekiyor.

Kaynaklar, Hizbullah'la çatışmaları artırarak gerilimi tırmandırma hamlelerinin bazı üst düzey yetkililerden sert tepki çektiğine işaret ediyor. Durumun topyekun savaşa dönüşebileceğinden ve İsraillilerin ülkenin kuzeyine dönüşünün engellenebileceğinden endişelenildiği aktarılıyor. 

NYT, İsrail ordusunun Lübnan'a düzenlediği saldırılarla "kısa vadeli hedeflerine ulaştığını" savunurken, Netanyahu yönetiminin uzun vadeli planının belirsizliğini koruduğunu yazıyor. 

Washington Post'un (WP) analizindeyse Tel Aviv yönetiminin Hizbullah'a yönelik saldırı planları üzerinde neredeyse 10 yıldır çalıştığı, İsrail ordusunun son operasyonlarıyla Lübnan'a kara harekatı ihtimalinin tekrar gündeme geldiği bildiriliyor. 

Eski İsrail askeri istihbaratı yetkililerinden Miri Eisin, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

Ordu yıllardır bu planı inşa ediyor ve üzerinde düzenlemeler yapıyor. Ne zaman bunu gerçekleştireceğimiz bir noktaya gelsek, bazı kısıtlamalarla karşılaştık. Şimdi taşlar yerine oturdu. Merak edilense bir sonraki adımın ne olacağı.

İsrail ordusu, Hizbullah'a ait toplamda 1500 hedefin vurulduğunu öne sürmüştü. Eisin, bunun savaş senaryosu planlarının bir parçası olduğunu savunarak, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı saldırısına göndermeyle "Hamas, 7 Ekim'de herkesin Hizbullah'ın yapmasını beklediği şeyi yaptı" diyor. 

Ayrıca eski istihbaratçı, İsrail'deki güvenlik yetkililerinin Hizbullah'a yönelik planı 7 Ekim'den kısa süre sonra hayata geçirmek için baskı yaptığını fakat Netanyahu'nun ordunun zorlanabileceği gerekçesiyle geri adım attığını ileri sürüyor. WP'nin kimliğini gizli tuttuğu üst düzey Batılı bir diplomat da Eisin'in iddialarını doğruluyor.

Analistler, Netanyahu'nun topyekun savaş başlatarak kendisi için bazı siyasi avantajlar elde edebileceğini savunuyor. Bunlar arasında zayıflayan imajını düzeltmek için zaman kazanmak, Gazze savaşında Tel Aviv yönetiminin kararlarını inceleyecek komisyonun kurulmasını geciktirmek ve halkın dikkatini Gazze savaşıyla rehine krizinden uzaklaştırmak yer alıyor.

İbrani Üniversitesi'nden Gayil Talshir de Netanyahu'nun savaşı uzatarak kendi iktidarına yönelik iç ve dış tehditleri savuşturmaya çalıştığı yorumunu paylaşıyor.

Çağrı cihazı operasyonu

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmıştı. Ertesi gün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşmişti. Olaylarda en az 39 kişi yaşamını yitirirken, 3 bine yakın kişi de yaralanmıştı. 

Tel Aviv saldırıyı resmi olarak üstlenmezken, İsrail ordusu 20 Eylül'de Beyrut'un güneyine hava saldırısı düzenlemiş, üçü çocuk 7'si kadın 45 kişi hayatını kaybetmişti. Hizbullah, saldırıda aralarında üst düzey askeri komutanlarından İbrahim Akil'in de bulunduğu 15 mensubunun öldüğünü duyurmuştu.

İsrail ordusunun çağrı cihazı operasyonunun ardından Lübnan'a düzenlediği hava saldırılarında toplam can kaybı 577'ye çıktı.

Independent Türkçe, New York Times, Washington Post



Putin, Suudi Arabistan'da Ukrayna ile "barış görüşmelerine" açık olduğunu duyurdu

 Putin, BRICS ülkelerinin önde gelen medya kuruluşlarının başkanlarıyla Moskova'da bir toplantıya katıldı (Reuters)
 Putin, BRICS ülkelerinin önde gelen medya kuruluşlarının başkanlarıyla Moskova'da bir toplantıya katıldı (Reuters)
TT

Putin, Suudi Arabistan'da Ukrayna ile "barış görüşmelerine" açık olduğunu duyurdu

 Putin, BRICS ülkelerinin önde gelen medya kuruluşlarının başkanlarıyla Moskova'da bir toplantıya katıldı (Reuters)
 Putin, BRICS ülkelerinin önde gelen medya kuruluşlarının başkanlarıyla Moskova'da bir toplantıya katıldı (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün, “Kiev ile İstanbul'da varılan mutabakatın üzerine inşa edilmesi” koşuluyla Ukrayna ile “barış görüşmelerine” açık olduğunu ifade etti. Bir basın toplantısı sırasında Arab News Genel Yayın Yönetmeni Faysal Abbas'ın sorusunu yanıtlayan Putin, Suudi Arabistan'ın bu görüşmelere ev sahipliği yapması fikrini memnuniyetle karşıladı ve İki Kutsal Caminin Velisi Kral Selman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile arasındaki “iyi ilişkileri ve kişisel dostluğu” övdü.

Bu arada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için bir “zafer” planı sunduktan günler sonra Batılı müttefiklerine “Rusya'ya ortak baskı” yapmaları çağrısında bulundu. Bu gelişme, ABD Başkanı Joe Biden'ın Berlin'deki bir zirveye katılırken “adil ve kalıcı bir barış” sağlanana kadar Kiev'i destekleme kararlılığını vurguladığı sıradameydana geldi.

Konuyla ilgili olarak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Mark Rutte, Kuzey Kore'nin Ukrayna'da savaşan Rus güçlerini desteklemek üzere 12,000 asker göndermeye hazırlanıp hazırlanmadığının araştırılacağını açıkladı.