Sudan savaşında güç dengesi değişti mi?

Savaş ne kadar uzun sürerse sürsün, bir tarafın diğerine üstün gelmesi imkansız

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
TT

Sudan savaşında güç dengesi değişti mi?

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

İsmail Muhammed Ali

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK)  arasında 15 Nisan 2023'ten bu yana devam eden savaşta, bu dönemde özellikle ordu tarafında planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açıkça görünüyor. Söz konusu değişiklikler orduya  ilk kez Hartum ve Hartum Bahri şehirlerindeki HDK birliklerine ve mevzilerine karşı büyük ölçekli bir kara saldırısı yönetme olanağı sağladı. Buna ek olarak ordu kuvvetlerine, şiddetli çatışmalara sahne olan Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkenti Faşer şehrinin savunmasında 2 ayı aşkın bir süredir direniş gösterme imkanı da sundu. Tüm bunlar mevcut göstergeler ışığında, bu savaşta güç dengesinin ne ölçüde değiştiğine, bu savaşın askeri olarak sonuçlandırılması açısından hangi beklentilerin gerçekleşebileceğine dair çeşitli soruları gündeme getirdi.

dfvef
Tuğgeneral Velid İzzeddin Abdulmecid “Sudan Silahlı Kuvvetlerinin askeri planlarını ve kuvvetlerini yeniden düzenlemeye başladığı aşikar” diyor (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

Yıpratma ve etkisizleştirme

Bu bağlamda Hartum Diyalog Merkezi’nden araştırmacı Tümgeneral Raşid Mutasım Medeni, “HDK’nin Hartum'dan güney ve güneydoğu yönlerindeki komşu eyaletlere doğru harekete geçtiği biliniyor. Aralık 2023 sonunda Cezire eyaletinin başkenti Vad Medeni şehrini kontrol altına almayı başarmıştı ve buradan yağma, talan ve savunmasız vatandaşlara saldırmak amacı ile bu eyalete bağlı çiftçi köylerine yayıldı. Bunun yanı sıra altyapı ve devlet kurumlarını tahrip etti ve bazı barbarca eylemlerini sosyal medya platformlarında geniş bir şekilde paylaşılan videoları ile belgeledi.” Tümgeneral şöyle devam etti: “Gerçek şu ki bu güçlerin daha sonra Cezire eyaletine komşu olan Sennar, Dinder ve Sinca eyaletindeki bazı bölge ve köylere de sızmayı başardığını görüyoruz. Bunun için de bölge halkının kendisine bağlı bazı kesimlerinden yardım aldı. Bu sızmaya, yabancı medya ile sosyal medyada büyük bir medya faaliyeti eşlik etti; bu da orduyu destekleyen iç ulusal saflarda bir tür kafa karışıklığının oluşmasına katkıda bulundu.” Tümgeneral Medeni savaşın ilk günlerinden itibaren HDK’nin Omdurman ve Hartum'un güneyindeki mevzilerinde çok sayıda asker ve silah bulundurduğuna, bunun da Beyaz Nil Eyaleti'nin kuzeyinde yer alan bu şeritteki bazı köylere yayılmasına yardımcı olduğuna, ancak bu eyaletin tamamına giremediğine dikkat çekti. HDK’nin ayrıca Kadarif ve Mavi Nil eyaletlerine kesin bir şekilde ulaşıp kuzeye, Nil Nehri eyaletine doğru genişleyemediğini de söyledi ve ekledi: “Ancak Hartum Bahri'nin kuzeyinde bulunan petrol rafinerisindeki varlığını sürdürmenin yanı sıra, Hartum Eyaleti'nin eteklerinde manevra yapmaya devam etti. Bu ise ona bazı yerlerde hareket özgürlüğü sağladı ve silah ve savaşçı gibi askeri yardımları ulaştırmak için kendisine kamuflaj sağladı.”

sdvds
Tümgeneral Raşid Mutasım Medeni: “Hartum Eyaleti ve diğer tüm eyaletlerin eteklerinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar sürekli ve aralıklıydı” dedi (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

Medeni şunu da belirtti: “Hartum Eyaleti ve diğer tüm eyaletlerin eteklerinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar sürekli ve aralıklıydı. Ancak dikkat çeken ve çarpıcı olan husus, ordunun sürekli olarak kuvvetlerini yenilemesi ve çok sayıda yedek kuvvet bulundurmasının yanı sıra, savaşta kendisine destek olacak çok sayıda genç gönüllüyü eğitmesidir. Ordu gerçekten de birliklerinin toplandığı bölgeler ile silah ve mühimmat depolarını vurarak, keskin nişancıların konuşlandığı bazı bölgeleri temizleyerek düşmanın gücünü günlük olarak tüketmeyi başardı. Keza ordu HDK’nin manevra alanlarını ve ikmal hatlarını kuşatarak, operasyon sahalarında isyancı liderlerin üzerindeki baskıyı sıkılaştırarak yavaş yavaş önemli ilerleme kaydetmeyi başardı.”

Hartum Diyalog Merkezi'nden araştırmacı şunları da ekledi: “Talihsiz olan şu ki, bu milisler, sonuçları ne olursa olsun, dahası hastaneleri, eğitim kurumlarını, vatandaşların evlerini ve sivil toplum kuruluşlarını yerle bir etmek, toplar veya omuzdan ateşlemeli füzeler vb. silahları kullanarak sivilleri uzak mesafelerden rastgele öldürmek pahasına da olsa, savaş ateşini canlı tutmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Şimdi büyük kuvvetler ve çok sayıda oluşum tarafından desteklenen ordu birdenbire sahaya inmeye başladı. Coğrafik açıdan, HDK medyada reklamı yapıldığı gibi geniş alanları kontrol etmiyor. Ancak etki açısından vatandaşların faaliyetlerini, mal ve hizmet akışını etkileyen bölgelerde yer alıyorlar ve bu yılın yaz sezonunda geniş alanların ekilmesine engel oldular.”

Medeni sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaman faktörü kesinlikle (HDK) lehine değil çünkü kendisine düşman bir ortamda bulunuyor. İkmal hatlarının ciddi şekilde kesintiye uğramasının yanı sıra, mevcut verilere göre, kuvvetlerini yenileme kabiliyeti de yok oldu. Bu kuvvetlerin de Hartum Eyaleti ile Orta Sudan'da yakın zamanda etkisiz hale getirilmesi bekleniyor.”

Kemik kırma

Öte yandan emekli subay, astsubay ve Sudanlı askerlerden oluşan Yüksek Merkez Komutanlığı (Dayanışma)  üyesi Tuğgeneral Velid İzzeddin Abdulmecid şuna işaret etti: “Güç dengesi, askeri planların üzerine inşa edildiği durumu değerlendirmenin ilkelerinden biridir. Savaş alanında bulunması gereken piyade, araç ve destek silahlarının sayısı ile bunların potansiyel savaşta mücadele yeterlilikleri arasındaki karşılaştırma ile cisim bulur. Bunların karşı tarafın hazırladığı kuvvet ve güçlerin sayısı ile karşılaştırılması da zorunludur. İşte burada muharebe keşif müfrezeleri ile saha istihbaratının temsil ettiği istihbarat çalışmasının önemi somutlaşmaktadır. Dolayısıyla savaşın başlangıcından bu yana çevikliğiyle öne çıkan HDK’nin, savaştan önce başkentin tüm askeri ve hayati öneme sahip tesislerinde bulunması, bu tesislerin korunması ve güvenliğinin sağlanmasında Silahlı Kuvvetlere katılması nedeniyle, başkentin tüm etkili bölgeleri hakkında doğru bilgiye sahip olmayı başardığını görüyoruz. Güç dengesini kendi lehine çeviren ilk şokun yaşanmasına yardımcı olan da buydu.” Tuğgeneral şunu da ekledi: “Çatışmaların başlangıcından 17 ay sonra, coğrafi yayılım ve diğer bölgelere yayılmanın yanı sıra ordunun savaş uçaklarının yoğun hava saldırıları ve ağır top bombardımanları sebebiyle HDK’nin önemli bir kısmının etkisiz hale getirildiğini artık açıkça görüyoruz. Hartum ve Cezire savaşlarına katılmak üzere Darfur başta olmak üzere diğer bölgelerden çağrılan kuvvetler, Faşer şehrinde çatışmaların yoğunlaşması üzerine bölgelerine geri döndü.”

Abdulmecid şunları ekledi: “Sudan Silahlı Kuvvetlerinin askeri planlarını ve kuvvetlerini yeniden düzenlemeye başladığı açık ve net. Ancak sorunu, savaşta topçu ve hava kuvvetlerini destekleyecek piyade kuvvetleri olarak Bera bin Malik Tugayı, Mustanfirin gibi İslamcı tugaylar ile özel kuvvetlere bel bağlamasıdır. Bu nedenle özellikle piyade güçler olarak tam bir profesyonellikle savaşma tecrübesine sahip (HDK) savaşçılarına kıyasla zaferlerinin sınırlı olduğunu görüyoruz.” Tuğgeneral Abdulmecid şunu da söyledi: “Savaş artık bir kemik kırma aşamasına geldi, ancak ordunun güçlü silahlar satın aldığını duyurmasının, muharebelerin gidişatı üzerinde önemli bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Hava kuvvetleri ile topçu gücünün bu muharebelerin şiddetini artıracağı ve daha fazla yıkıma neden olacağı doğru, fakat ordu piyade gücünde eksiklik yaşadığı sürece karada herhangi bir ilerleme sağlaması zor.”

Abdulmecid sözlerini şöyle tamamladı: “Şehir savaşının, özel eğitime ve özel silahlara, özellikle de dar alanlardaki çatışmalarda kullanılan keskin nişancı tüfekleri ve hafif makineli tüfekler gibi hafif silahlara bağlı olması nedeniyle en zor savaş türlerinden biri olduğu biliniyor. Ordunun özel harekat kuvvetleri de şu anda bunu yapmaya çalışıyor, ancak deneyim ve uzmanlığı yok. Benim tahminime göre, bu savaşta çatışmanın her iki tarafının kayıpları yüksek ve gelecekteki çatışmaların gelişmelerini etkileyecek türde. Dolayısıyla beklenen ikisinin de müzakereleri kabul etmesi, çünkü ne kadar uzun sürerse sürsün bir tarafın diğerine üstünlük sağlaması mümkün değil.”



Ukrayna, Hazar Denizi'nde Rus savaş gemisini İHA’larla hedef aldığını duyurdu

Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
TT

Ukrayna, Hazar Denizi'nde Rus savaş gemisini İHA’larla hedef aldığını duyurdu

Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı bugün Telegram uygulaması aracılığıyla, gece yarısından sonra Hazar Denizi'nde bir Rus savaş gemisini insansız hava araçlarıyla (İHA) hedef aldığını duyurdu.

Bölge, Ukrayna kıyılarından bin 800 kilometreden fazla uzakta bulunuyor. Genelkurmay Başkanlığı, Ochotnik (Balıkçı) gemisinin, petrol ve doğalgaz üretim platformunun yakınlarında devriye gezerken bombalandığını belirtti.

Genelkurmay Başkanlığı ayrıca, Lukoil'e ait bir sondaj platformunun bombalandığını ve bu tesisin Rus kuvvetlerine ikmalde yardımcı olduğunu kaydetti.

Şunu belirtmek gerekir ki, ABD Hazine Bakanlığı ekim ayı sonlarında Lukoil ve Rusya'nın en büyük petrol şirketi Rosneft'e yaptırımlar uyguladı.

Washington, yaptırımların Moskova'nın "Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için barış sürecine ciddi bir bağlılık göstermemesinden" kaynaklandığını belirtmişti.

Ukrayna, 2 bin kilometreden fazla menzile sahip savaş dronları geliştirdiğini açıkladı.

Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında, "Savunma kuvvetleri, işgalcilerin saldırı kabiliyetlerini zayıflatmak ve Rusya Federasyonu'nu Ukrayna'ya karşı silahlı saldırganlığını durdurmaya zorlamak için önlemler almaya devam edecektir" ifadeleri yer aldı.


ABD'nin Gazze'de turizm merkezi kurma planı: "Türkiye'ye de brifing verildi"

İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
TT

ABD'nin Gazze'de turizm merkezi kurma planı: "Türkiye'ye de brifing verildi"

İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)

ABD, Gazze Şeridi'ni tatil merkezine dönüştürmek için hazırladığı "Project Sunrise" planını paylaştı.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Wall Street Journal'a konuşan ABD'li yetkililer, projenin ilk 10 yıldaki maliyetinin 112 milyar doları aşacağını söylüyor.

Planın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan'ın damadı Jared Kushner liderliğindeki bir ekip tarafından son 45 günde hazırlandığı aktarılıyor.

Yetkililer, "hassas ancak gizli olmayan" diye nitelendirilen 32 PowerPoint sunumundan oluşan proje brifinginin Körfez ülkeleri, Türkiye ve Mısır'la paylaşıldığını savunuyor. Toplantının ne zaman yapıldığı hakkında bilgi verilmiyor.

Planın "Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etmek ve Filistinlileri yoksulluktan kurtarmak için 4 aşamalı bir vizyon" olarak sunulduğu yazılıyor.

Toplamda 20 yıl sürmesi öngörülen inşaat projesi, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus'tan başlayıp Gazze Şehri'nde son bulacak.

Bölgede infilak etmemiş patlayıcıların temizlenmesi ve Hamas'a ait tünel sisteminin imha edilmesi planlanıyor. Bu süreçte Gazzeliler için geçici barınak ve sağlık merkezleri kurulacağı da belirtiliyor.

Sözkonusu aşamaların tamamlanmasının ardından bölgeye lüks konutlar, oteller ve yüksek teknolojili bir demiryolu sistemi kurulması öngörülüyor.

Proje kapsamında "Yeni Refah" adlı bir şehir de inşa edilecek. Gazze Şeridi'nin "yönetim merkezi" haline getirilecek kentte 100 binden fazla konut, 200'den fazla okul, 180'i aşkın cami ve 75 tıbbi tesis yer alacak.

Gazze'nin "akıllı şehir" olarak yeniden tasarlanacağı plana göre bölgedeki inşaatlar uzun vadede 55 milyar doların üzerinde yatırım getirisi sağlayacak.
 

Görsel kaldırıldı.İsrail ordusunun çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katlettiği Gazze'nin tatil merkezine dönüştürülmesi planlanıyor (WSJ)

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla 4 Şubat'ta düzenlediği basın toplantısında, Gazze Şeridi'ni "Ortadoğu'nun Rivierası'na" dönüştürmek istediğini söyleyerek büyük tepki çekmişti.

Cumhuriyetçi lider, Gazze'deki Filistinlilerin komşu ülkelere gönderileceğini ve ABD'nin bölgeyi "sahipleneceğini" söylemişti.

Diğer yandan Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Times of Israel


4 soruda yeni Epstein belgeleri

Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
TT

4 soruda yeni Epstein belgeleri

Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)

ABD Adalet Bakanlığı, Jeffrey Epstein davasına ilişkin beklenen belgeleri kamuoyuyla paylaşmaya başladı.

ABD Başkanı Donald Trump, kendi adının da geçtiği dava dosyalarının yayımlanmasını uzun süre engelledi.

Ancak Cumhuriyetçi lider, ABD Kongresi'nin her iki kanadı tarafından kabul edilen Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası'nı geçen ay imzalayarak, dosyaların kamuoyuyla paylaşılmasının önünü açtı. 

Adalet Bakanı Pam Bondi de davaya ilişkin tüm dokümanların yayımlanması için geçen ay talepte bulundu. Sunulan 30 günlük sürenin ardından dosyaların ilk kısmı dün yayımlandı.

Belgelerde hangi ünlü isimlerin fotoğrafları var?

Yeni dokümanlarda eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın yer aldığı fotoğraflar dikkat çekti.

Fotoğraflarından birinde Clinton'ın, Epstein'in sevgilisi Ghislaine Maxwell'le havuzda olduğu görülüyor.

Uçakta çekilen başka bir karede de eski ABD lideri, yüzü sansürlenmiş bir kadınla birlikte yer alıyor.

Clinton'ın bir akşam yemeğinde Epstein'in omzuna kolunu attığı bir kare de paylaşıldı.

Eski ABD Başkanı'nın sözcüsü Angel Urena, X'ten yaptığı açıklamada Clinton'ın, suçları ortaya çıkmadan çok önce Epstein'le ilişkisini kestiğini savundu.

Sözcü, Beyaz Saray'ın Trump yerine Clinton'ın fotoğraflarını yayımlayarak "kendini korumaya çalıştığını" iddia etti.

Belgelerde Trump'ın adı ya da fotoğrafı neredeyse yok denecek kadar az.

Yeni dokümanlarda Epstein'in Michael Jackson'la çektirdiği bir kare de yer aldı. Başka bir fotoğrafta Epstein'in uçağında Clinton, Jackson ve şarkıcı Diana Ross görülüyor.

Maxwell ve illüzyonist David Copperfield'ın birlikte olduğu bir fotoğraf da paylaşıldı.

Ayrıca Prens Andrew'ün yüzleri sansürlenen 5 kişinin kucağında yattığı kare de dikkat çekti.

Andrew Mountbatten Windsor'ın fotoğrafında, Epstein'in suç ortağı Maxwell de görünüyor (ABD Adalet Bakanlığı)Andrew Mountbatten Windsor'ın fotoğrafında, Epstein'in suç ortağı Maxwell de görünüyor (ABD Adalet Bakanlığı)

Epstein'in mağdurlarından Virginia Giuffre'nin cinsel tacizle suçladığı Andrew'ün tüm Kraliyet unvanları ekimde başlatılan süreç sonucunda elinden alınmıştı.

Dokümanlara ne kadar sansür uygulandı?

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre ABD Adalet Bakanlığı, 500'den fazla görüntü ve fotoğrafı çocuk istismarı içerdiği için yayımlamadı.

CNN'in analizinde de toplamda 119 sayfalık mahkeme ifadesinin tamamen sansürlendiğine dikkat çekiliyor.

Dokümanlardaki redaksiyon hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçilerden tepki çekti. ABD Senatosu Azınlık Lideri Demokrat Chuck Schumer şunları söyledi:

Bu, Adalet Bakanlığı, Donald Trump ve Pam Bondi'nin gerçeği saklamaya ne kadar kararlı olduğunu açıkça gösteriyor.

Epstein'in hapishaneden serbest bırakılması için kampanya yürüten Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Thomas Massie de Adalet Bakanı Bondi'yi, Trump'ın imzaladığı Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası'nı ihlal etmekle suçladı.

Fuhuş ağıyla ilgili hangi detaylar ortaya çıktı?

Dokümanlarda FBI soruşturma tutanaklarına ve tanık ifadelerine de yer verildi.

2019 tarihli belgede adı sansürlenen bir kişi, Epstein'in "Hispanik veya siyah kız çocuklarını" istemediğini söylüyor. Aynı kişi Epstein'in kızların 18 yaşından küçük olduklarını garanti etmek için kimlik sorduğunu da belirtiyor.

Diğer yandan New York Times'ın aktardığına göre fotoğraflar, telefon kayıtları, seyahat belgeleri ve tanık ifadelerini içeren dokümanlar, Epstein'in faaliyetleri hakkında yeni bilgiler sunmadı.

Epstein olayı nedir?

18 yaş altındaki onlarca kız çocuğuna yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağı kurma suçlamasıyla yargılanan Epstein, tutuklandıktan sonra nakledildiği New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi'ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019'da ölü bulunmuştu.
 

Clinton, Maxwell ve yüzü sansürlenen başka biriyle Epstein'in malikanesindeki havuzda (ABD Adalet Bakanlığı)

Clinton, Maxwell ve yüzü sansürlenen başka biriyle Epstein'in malikanesindeki havuzda (ABD Adalet Bakanlığı)

Epstein'in sevgilisi Maxwell de kız çocuklarının fuhuş ağına katılmasını sağladığı gerekçesiyle Aralık 2021'de suçlu bulunmuş, Haziran 2022'de de 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Şimdiye dek açıklanan dava dosyalarında Prens Andrew, Trump, Clinton, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist Copperfield, avukat Alan Dershowitz ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi ünlü isimler yer almıştı.

FBI ve Adalet Bakanlığı'nın incelemesinde, ünlü isimlerden oluşan "müşteri listesinin" tutulduğuna dair kanıt bulunamadığı bildirilmişti.

WSJ'nin aktardığına göre ABD Adalet Bakanlığı, gelecek haftalarda davaya ilişkin daha fazla belge yayımlayacak.

Independent Türkçe, CNN, New York Times, Wall Street Journal