Sudan savaşında güç dengesi değişti mi?

Savaş ne kadar uzun sürerse sürsün, bir tarafın diğerine üstün gelmesi imkansız

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
TT

Sudan savaşında güç dengesi değişti mi?

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki savaşta planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açık (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

İsmail Muhammed Ali

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK)  arasında 15 Nisan 2023'ten bu yana devam eden savaşta, bu dönemde özellikle ordu tarafında planlarda ve silahlanmada birçok değişikliğin meydana geldiği açıkça görünüyor. Söz konusu değişiklikler orduya  ilk kez Hartum ve Hartum Bahri şehirlerindeki HDK birliklerine ve mevzilerine karşı büyük ölçekli bir kara saldırısı yönetme olanağı sağladı. Buna ek olarak ordu kuvvetlerine, şiddetli çatışmalara sahne olan Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkenti Faşer şehrinin savunmasında 2 ayı aşkın bir süredir direniş gösterme imkanı da sundu. Tüm bunlar mevcut göstergeler ışığında, bu savaşta güç dengesinin ne ölçüde değiştiğine, bu savaşın askeri olarak sonuçlandırılması açısından hangi beklentilerin gerçekleşebileceğine dair çeşitli soruları gündeme getirdi.

dfvef
Tuğgeneral Velid İzzeddin Abdulmecid “Sudan Silahlı Kuvvetlerinin askeri planlarını ve kuvvetlerini yeniden düzenlemeye başladığı aşikar” diyor (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

Yıpratma ve etkisizleştirme

Bu bağlamda Hartum Diyalog Merkezi’nden araştırmacı Tümgeneral Raşid Mutasım Medeni, “HDK’nin Hartum'dan güney ve güneydoğu yönlerindeki komşu eyaletlere doğru harekete geçtiği biliniyor. Aralık 2023 sonunda Cezire eyaletinin başkenti Vad Medeni şehrini kontrol altına almayı başarmıştı ve buradan yağma, talan ve savunmasız vatandaşlara saldırmak amacı ile bu eyalete bağlı çiftçi köylerine yayıldı. Bunun yanı sıra altyapı ve devlet kurumlarını tahrip etti ve bazı barbarca eylemlerini sosyal medya platformlarında geniş bir şekilde paylaşılan videoları ile belgeledi.” Tümgeneral şöyle devam etti: “Gerçek şu ki bu güçlerin daha sonra Cezire eyaletine komşu olan Sennar, Dinder ve Sinca eyaletindeki bazı bölge ve köylere de sızmayı başardığını görüyoruz. Bunun için de bölge halkının kendisine bağlı bazı kesimlerinden yardım aldı. Bu sızmaya, yabancı medya ile sosyal medyada büyük bir medya faaliyeti eşlik etti; bu da orduyu destekleyen iç ulusal saflarda bir tür kafa karışıklığının oluşmasına katkıda bulundu.” Tümgeneral Medeni savaşın ilk günlerinden itibaren HDK’nin Omdurman ve Hartum'un güneyindeki mevzilerinde çok sayıda asker ve silah bulundurduğuna, bunun da Beyaz Nil Eyaleti'nin kuzeyinde yer alan bu şeritteki bazı köylere yayılmasına yardımcı olduğuna, ancak bu eyaletin tamamına giremediğine dikkat çekti. HDK’nin ayrıca Kadarif ve Mavi Nil eyaletlerine kesin bir şekilde ulaşıp kuzeye, Nil Nehri eyaletine doğru genişleyemediğini de söyledi ve ekledi: “Ancak Hartum Bahri'nin kuzeyinde bulunan petrol rafinerisindeki varlığını sürdürmenin yanı sıra, Hartum Eyaleti'nin eteklerinde manevra yapmaya devam etti. Bu ise ona bazı yerlerde hareket özgürlüğü sağladı ve silah ve savaşçı gibi askeri yardımları ulaştırmak için kendisine kamuflaj sağladı.”

sdvds
Tümgeneral Raşid Mutasım Medeni: “Hartum Eyaleti ve diğer tüm eyaletlerin eteklerinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar sürekli ve aralıklıydı” dedi (Sudan Egemenlik Konseyi Medyası)

Medeni şunu da belirtti: “Hartum Eyaleti ve diğer tüm eyaletlerin eteklerinde ordu ile HDK arasındaki çatışmalar sürekli ve aralıklıydı. Ancak dikkat çeken ve çarpıcı olan husus, ordunun sürekli olarak kuvvetlerini yenilemesi ve çok sayıda yedek kuvvet bulundurmasının yanı sıra, savaşta kendisine destek olacak çok sayıda genç gönüllüyü eğitmesidir. Ordu gerçekten de birliklerinin toplandığı bölgeler ile silah ve mühimmat depolarını vurarak, keskin nişancıların konuşlandığı bazı bölgeleri temizleyerek düşmanın gücünü günlük olarak tüketmeyi başardı. Keza ordu HDK’nin manevra alanlarını ve ikmal hatlarını kuşatarak, operasyon sahalarında isyancı liderlerin üzerindeki baskıyı sıkılaştırarak yavaş yavaş önemli ilerleme kaydetmeyi başardı.”

Hartum Diyalog Merkezi'nden araştırmacı şunları da ekledi: “Talihsiz olan şu ki, bu milisler, sonuçları ne olursa olsun, dahası hastaneleri, eğitim kurumlarını, vatandaşların evlerini ve sivil toplum kuruluşlarını yerle bir etmek, toplar veya omuzdan ateşlemeli füzeler vb. silahları kullanarak sivilleri uzak mesafelerden rastgele öldürmek pahasına da olsa, savaş ateşini canlı tutmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Şimdi büyük kuvvetler ve çok sayıda oluşum tarafından desteklenen ordu birdenbire sahaya inmeye başladı. Coğrafik açıdan, HDK medyada reklamı yapıldığı gibi geniş alanları kontrol etmiyor. Ancak etki açısından vatandaşların faaliyetlerini, mal ve hizmet akışını etkileyen bölgelerde yer alıyorlar ve bu yılın yaz sezonunda geniş alanların ekilmesine engel oldular.”

Medeni sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaman faktörü kesinlikle (HDK) lehine değil çünkü kendisine düşman bir ortamda bulunuyor. İkmal hatlarının ciddi şekilde kesintiye uğramasının yanı sıra, mevcut verilere göre, kuvvetlerini yenileme kabiliyeti de yok oldu. Bu kuvvetlerin de Hartum Eyaleti ile Orta Sudan'da yakın zamanda etkisiz hale getirilmesi bekleniyor.”

Kemik kırma

Öte yandan emekli subay, astsubay ve Sudanlı askerlerden oluşan Yüksek Merkez Komutanlığı (Dayanışma)  üyesi Tuğgeneral Velid İzzeddin Abdulmecid şuna işaret etti: “Güç dengesi, askeri planların üzerine inşa edildiği durumu değerlendirmenin ilkelerinden biridir. Savaş alanında bulunması gereken piyade, araç ve destek silahlarının sayısı ile bunların potansiyel savaşta mücadele yeterlilikleri arasındaki karşılaştırma ile cisim bulur. Bunların karşı tarafın hazırladığı kuvvet ve güçlerin sayısı ile karşılaştırılması da zorunludur. İşte burada muharebe keşif müfrezeleri ile saha istihbaratının temsil ettiği istihbarat çalışmasının önemi somutlaşmaktadır. Dolayısıyla savaşın başlangıcından bu yana çevikliğiyle öne çıkan HDK’nin, savaştan önce başkentin tüm askeri ve hayati öneme sahip tesislerinde bulunması, bu tesislerin korunması ve güvenliğinin sağlanmasında Silahlı Kuvvetlere katılması nedeniyle, başkentin tüm etkili bölgeleri hakkında doğru bilgiye sahip olmayı başardığını görüyoruz. Güç dengesini kendi lehine çeviren ilk şokun yaşanmasına yardımcı olan da buydu.” Tuğgeneral şunu da ekledi: “Çatışmaların başlangıcından 17 ay sonra, coğrafi yayılım ve diğer bölgelere yayılmanın yanı sıra ordunun savaş uçaklarının yoğun hava saldırıları ve ağır top bombardımanları sebebiyle HDK’nin önemli bir kısmının etkisiz hale getirildiğini artık açıkça görüyoruz. Hartum ve Cezire savaşlarına katılmak üzere Darfur başta olmak üzere diğer bölgelerden çağrılan kuvvetler, Faşer şehrinde çatışmaların yoğunlaşması üzerine bölgelerine geri döndü.”

Abdulmecid şunları ekledi: “Sudan Silahlı Kuvvetlerinin askeri planlarını ve kuvvetlerini yeniden düzenlemeye başladığı açık ve net. Ancak sorunu, savaşta topçu ve hava kuvvetlerini destekleyecek piyade kuvvetleri olarak Bera bin Malik Tugayı, Mustanfirin gibi İslamcı tugaylar ile özel kuvvetlere bel bağlamasıdır. Bu nedenle özellikle piyade güçler olarak tam bir profesyonellikle savaşma tecrübesine sahip (HDK) savaşçılarına kıyasla zaferlerinin sınırlı olduğunu görüyoruz.” Tuğgeneral Abdulmecid şunu da söyledi: “Savaş artık bir kemik kırma aşamasına geldi, ancak ordunun güçlü silahlar satın aldığını duyurmasının, muharebelerin gidişatı üzerinde önemli bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Hava kuvvetleri ile topçu gücünün bu muharebelerin şiddetini artıracağı ve daha fazla yıkıma neden olacağı doğru, fakat ordu piyade gücünde eksiklik yaşadığı sürece karada herhangi bir ilerleme sağlaması zor.”

Abdulmecid sözlerini şöyle tamamladı: “Şehir savaşının, özel eğitime ve özel silahlara, özellikle de dar alanlardaki çatışmalarda kullanılan keskin nişancı tüfekleri ve hafif makineli tüfekler gibi hafif silahlara bağlı olması nedeniyle en zor savaş türlerinden biri olduğu biliniyor. Ordunun özel harekat kuvvetleri de şu anda bunu yapmaya çalışıyor, ancak deneyim ve uzmanlığı yok. Benim tahminime göre, bu savaşta çatışmanın her iki tarafının kayıpları yüksek ve gelecekteki çatışmaların gelişmelerini etkileyecek türde. Dolayısıyla beklenen ikisinin de müzakereleri kabul etmesi, çünkü ne kadar uzun sürerse sürsün bir tarafın diğerine üstünlük sağlaması mümkün değil.”



CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
TT

CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)

CBS News'in yeni baş editörü, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği kitlesel sınır dışı etmelerin yol açtığı sonuçlarla ilgili bir haberin bu hafta sonu yayınlanmasını engelledi.

Bu olay, Trump'ın CBS'nin ana şirketinin sahiplerine yakınlığı göz önüne alındığında, Trump'ın yönetiminde gerçekleşen büyük Amerikan medya kuruluşları satın alımları dalgasının ortasında yaşandı.

Araştırmacı gazetecilik programı "60 Minutes"ın pazar akşamı, mart ayında ABD yetkilileri tarafından ülkelerine değil, El Salvador'daki büyük bir yüksek güvenlikli hapishaneye sınır dışı edilen Venezuelalıların ifadelerine yer veren uzun bir bölüm yayınlaması planlanmıştı. Ancak, planlanan yayından sadece birkaç saat önce CBS, raporun ileriki bir bölümde yayınlanacağını duyurdu.

Amerikan basınının ele geçirdiği bir iç e-postada, raporu hazırlayan gazeteci Sharen Alfonsi, uzun zamandır ilerici medyanın ideolojik uyumluluğunu eleştiren Barry Weiss'ın raporun yayınlanmasını engelleme kararı aldığını söyledi. Alfonsi, konunun "gerçeklere dayalı hassas bir konu" olduğunu belirterek, "Tüm titiz iç incelemelerden sonra, şimdi geri çekmenin editoryal bir karar değil, siyasi bir karar olduğuna inanıyorum" dedi. Daha önce duyurulan bir raporun yayınlanmamasıyla "izleyicilerin (...) kurumsal sansür göreceğini" ifade etti.

CBS ise New York Times'ın haberine göre yaptığı açıklamada, konunun "daha fazla çalışma gerektirdiğini" belirtti. "60 Minutes" programının yapımcısı Tanya Simon, meslektaşlarına başlangıçta Barry Weiss'in talebine karşı çıktığını, ancak "sonunda uymak zorunda kaldığını" doğruladı. Washington Post tarafından yayınlanan ekibiyle yaptığı bir yapım toplantısının tutanağına göre Simon, "Raporu savunduk ve direndik, ancak o değişiklikler istedi" dedi.

Weiss, Ellison ailesinin (ki bu aile Donald Trump'a yakındır) sahibi olduğu Skydance'in, CBS'in ana şirketi Paramount'u satın almasından üç aydan kısa bir süre sonra, ekim ayında CBS News'in baş editörü olarak atandı.


Netanyahu: İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile savunma iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu: İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile savunma iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

Başbakan Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs ile güvenlik iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştığını söyledi.

Netanyahu bu açıklamaları, Kudüs'te Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ve Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptı.

Netanyahu ayrıca, üç ülkenin Hindistan'ı Ortadoğu üzerinden deniz ve kara yoluyla Avrupa'ya bağlamayı amaçlayan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru projesini ilerletme niyetinde olduğunu söyledi.


Trump: Maduro'nun istifa etmesi "akıllıca" olurdu

Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
TT

Trump: Maduro'nun istifa etmesi "akıllıca" olurdu

Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun istifa etmesinin "akıllıca" olacağını söyledi.

Florida'daki evinde gazetecilerin, Washington'un Karakas'a yönelik tehditlerinin Maduro'nun 12 yıllık başkanlığını sona erdirmeyi amaçlayıp amaçlamadığı sorusuna Trump, "Ne yapmak istediğine karar vermek ona kalmış. Bence istifa etmesi akıllıca olur" dedi.

Venezuela Devlet Başkanı ise televizyonda yayınlanan bir konuşmada Trump'a, "Başkan Trump'ın kendi ülkesindeki ekonomik ve sosyal sorunlara odaklanması (...) ve kendi işine bakması daha iyi olur" şeklinde yanıt verdi.

Daha önce ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Venezuela Devlet Başkanı'nın "gitmesi" gerektiğini söylemişti; bu, Washington'un Karakas'ta liderlik değişikliği arayışında olduğuna dair şimdiye kadarki en açık işaretlerden biriydi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Trump, bu ayın başlarında Venezuela'ya giden ve gelen yaptırım uygulanan petrol tankerlerine abluka ilan etti ve ABD güçleri şu ana kadar iki gemiye el koydu, üçüncüsünü ise takip ediyor.